SURE AYET NO |
ARAPÇA |
OKUNUŞU |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI |
CELAL YILDIRIM |
CÜZÜ SAYFA |
78-Nebe Suresi
1.Ayet
Mekke |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ -1 |
Amme yetesaelune. |
Birbirlerine neyi soruyorlar? |
Neden soruşturuyorlar? |
Birbirlerinden neyi soruyorlar ? |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
2.Ayet
Mekke |
عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ -2 |
Aninnebeil´azıymi. |
(2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)? |
O büyük nübüvvet haberinde |
(2-3) Hakkında görüş ayrılığına düştükleri çok önemli haberi mi ? |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
3.Ayet
Mekke |
الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ -3 |
Elleziy hum fiyhi muhtelifune. |
(2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)? |
Ki onlar onda ıhtilâfa düşüyorlar |
(2-3) Hakkında görüş ayrılığına düştükleri çok önemli haberi mi ? |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
4.Ayet
Mekke |
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ -4 |
Kella seya´lemune. |
Hayır, ileride bilecekler. |
Hayır ileride bilecekler |
Hayır, (görüş ayrılığına gerek yok) ileride bilecekler. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
5.Ayet
Mekke |
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ -5 |
Sümme kella seya´lemune |
Yine hayır; ileride bilecekler. |
Hayır, hayır ileride bilecekler |
Hayır, hayır, (hiç gerek yok, elbette) ileride bilecekler. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
6.Ayet
Mekke |
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا -6 |
Elem nec´alil´arda mihaden. |
(6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? |
Değil mi ki biz arzı bir döşek yaptık |
Yeryüzünü bir döşek, |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
7.Ayet
Mekke |
وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا -7 |
Velcibale evtaden. |
(6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? |
Ve dağları birer kazık |
Dağlan (yerin bir bakıma dengesini sağlayan) kazıklar yapmadık mı ? |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
8.Ayet
Mekke |
وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا -8 |
Ve halaknakum ezvacen. |
Sizleri (erkekli dişili) eşler hâlinde yarattık. |
Ve sizleri çift çift yarattık |
Sizi çift çift (kadın-erkek) yarattık. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
9.Ayet
Mekke |
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا -9 |
Ve ce´alna nevmekum subaten. |
Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık. |
Ve uykunuzu bir sübat yaptık |
Uykunuzu, dinlenmenizi sağlayıcı kıldık. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
10.Ayet
Mekke |
وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا -10 |
Ve ce´alnelleyle libasen. |
Geceyi (sizi örten) bir elbise yaptık. |
Ve geceyi bir libas yaptık |
Geceyi bir örtü, |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
11.Ayet
Mekke |
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا -11 |
Ve ce´alnennehare me´aşen. |
Gündüzü de geçimi temin zamanı kıldık. |
Ve gündüzü bir meaş yaptık |
Gündüzü, geçiminizi kazanmanıza uygun kıldık. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
12.Ayet
Mekke |
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا -12 |
Ve beneyna fevkakum seb´an şidaden. |
Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik. |
Ve üstünüze yedi sağlam bina çattık |
Üstünüzde yedi sağlam gök meydana getirdik. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
13.Ayet
Mekke |
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا -13 |
Ve ce´alna siracen vehhacen. |
Alev alev yanan aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil yarattık. |
Ve içlerine şa´şaalı parıl parıl bir kandil astık |
(Onda) alabildiğine yanıp tutuşarak parlak ışık veren bir kandil (Güneş)i var kıldık. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
14.Ayet
Mekke |
وَأَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا -14 |
Ve enzelna minelmu´sırati maen seccacen. |
(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık. |
Ve o mu´sıralardan şarıl şarıl bir su indirdik |
(14-15-16) (Rüzgârın te´siriyle) sıkışıp yoğunlaşan bulutlardan döne ve (çeşitli) bitki çıkarmak; sarmaşık bahçeler yetiştirmek için bol bol yağmur indirdik. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
15.Ayet
Mekke |
لِنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا -15 |
Linuhrice bihi habben ve nebaten. |
(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık. |
Çıkaralım diye onunla taneler ve otlar |
(14-15-16) (Rüzgârın te´siriyle) sıkışıp yoğunlaşan bulutlardan döne ve (çeşitli) bitki çıkarmak; sarmaşık bahçeler yetiştirmek için bol bol yağmur indirdik. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
16.Ayet
Mekke |
وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا -16 |
Ve cennatin elfafen. |
(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık. |
Ve sarmaş dolaş bağlar bağçeler |
(14-15-16) (Rüzgârın te´siriyle) sıkışıp yoğunlaşan bulutlardan döne ve (çeşitli) bitki çıkarmak; sarmaşık bahçeler yetiştirmek için bol bol yağmur indirdik. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
17.Ayet
Mekke |
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا -17 |
İnne yevmelfasli kane miykaten. |
Şüphesiz hüküm ve ayırma günü belirlenmiş bir vakittir. |
Şübhesiz ki o fasıl günü bir miykat olmuştur |
Şüphesiz ki (Hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, haklıyı haksızdan) ayırd etme günü (Allah katında) belirlenmiş bir vakittir. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
18.Ayet
Mekke |
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا -18 |
Yevme yunfehu fiyssuri fete´tune efvacen. |
Bu, sûra üfürüleceği gün gerçekleşir ve siz bölük bölük gelirsiniz. |
O gün ki sur üfürülür derken gelirsiniz fevcâ fevc |
Sûr´a üfürüleceği gün gruplar hâlinde gelirsiniz. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
19.Ayet
Mekke |
وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ أَبْوَابًا -19 |
Ve futihatissemau fekanet ebvaben. |
Gök açılır ve kapı kapı olur. |
Semâ da açılmış olmuştur ebvab |
Gökler açılacak, kapı kapı olacak. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
20.Ayet
Mekke |
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا -20 |
Ve suyyiretilcibalu fekanet seraben. |
Dağlar yürütülür, serap hâline gelir. |
Ve dağlar yütürülmüş olmuştur serab |
Dağlar yerinden kopup yürütülecek, (tuz-buz olup) seraba dönecek. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
21.Ayet
Mekke |
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا -21 |
İnne cehenneme kanet mirsaden |
(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir. |
Şübhesiz ki Cehennem olmuştur mırsad |
(21-22) Cehennem, hiç şüphesiz ki bir pusu, azgın sapıkların varıp döneceği bir yerdir. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
22.Ayet
Mekke |
لِلطَّاغِينَ مَآبًا -22 |
Littağıyne meaben. |
(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir. |
Azgınlar için bir meâb |
(21-22) Cehennem, hiç şüphesiz ki bir pusu, azgın sapıkların varıp döneceği bir yerdir. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
23.Ayet
Mekke |
لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا -23 |
Labisiyne fiyha ahkaben. |
(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir. |
Devirlerce içinde kalacaklar |
Orada uzun süre kalacaklar. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
24.Ayet
Mekke |
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا -24 |
La yezukune fiyha berden ve la şeraben. |
Orada ne bir serinlik ve ne de içecek bir şey tadacaklar! |
Ne bir serinlik tatacaklar ne de bir şarab |
(24-25-26) Ne serinlik, ne de (serin, tatlı bir) içecek tadacaklar, (amellerine) uygun bir ceza olarak sadece kaynar su ve bir de irinli, çok soğuk bir su içecekler. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
25.Ayet
Mekke |
إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا -25 |
İlla hamiymen ve ğassakan. |
(25-26) Ancak, uygun bir ceza olarak kaynar su ve irin içecekler. |
Ancak bir hamîm ve bir gassak |
(24-25-26) Ne serinlik, ne de (serin, tatlı bir) içecek tadacaklar, (amellerine) uygun bir ceza olarak sadece kaynar su ve bir de irinli, çok soğuk bir su içecekler. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
26.Ayet
Mekke |
جَزَاءً وِفَاقًا -26 |
Cezaen vifakan. |
(25-26) Ancak, uygun bir ceza olarak kaynar su ve irin içecekler. |
Bir ceza ki bervechi vifak |
(24-25-26) Ne serinlik, ne de (serin, tatlı bir) içecek tadacaklar, (amellerine) uygun bir ceza olarak sadece kaynar su ve bir de irinli, çok soğuk bir su içecekler. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
27.Ayet
Mekke |
إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا -27 |
İnnehum kanu la yercune hısaben. |
Çünkü onlar hesaba çekilmeyi ummuyorlardı. |
çünkü ummazlardı onlar hiç bir hisab |
Çünkü onlar hiç de hesabı ummazlardı. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
28.Ayet
Mekke |
وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا -28 |
Ve kezzebu biayatina kizzaben. |
Âyetlerimizi de alabildiğine yalanlamışlardı. |
Âyetlerimizi tekzîb ede ede kesilmişlerdi kezzab |
Âyetlerimizi yalan saydılar da saydılar. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
29.Ayet
Mekke |
وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا -29 |
Ve kulle şey´in ahsaynahü kitaben. |
Biz ise, her şeyi bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) tamamiyle sayıp tespit ettik. |
Her şey´i ise biz ıhsa etmiş bir kitaba geçirmişiz |
Biz herşeyi (bir bir) sayıp kitaba geçirmişizdir. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
30.Ayet
Mekke |
فَذُوقُوا فَلَنْ نَزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا -30 |
Fezuku felen neziydekum illa ´azaben. |
Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.” |
Artık tadınız, artık size azâb artırmaktan başka bir şey yapacak değiliz |
Artık hep (bu azabı) tadın, size elbette azâbdan başka bir şey artırmıyacağız. |
30
/ 581
|
78-Nebe Suresi
31.Ayet
Mekke |
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا -31 |
İnne lilmuttekıyne mefazen. |
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır. |
Şübhesiz ki korunanlara halâs ve kâm var |
(31-32-33-34) (Allah´tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır. |
30
/ 582
|
78-Nebe Suresi
32.Ayet
Mekke |
حَدَائِقَ وَأَعْنَابًا -32 |
Hadaika ve a´naben. |
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır. |
Hadîkalar var, üzümler var |
(31-32-33-34) (Allah´tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır. |
30
/ 582
|
78-Nebe Suresi
33.Ayet
Mekke |
وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا -33 |
Ve keva´ıbe etraben. |
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır. |
Ve turunç sîneli yaşıtlar var |
(31-32-33-34) (Allah´tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır. |
30
/ 582
|
78-Nebe Suresi
34.Ayet
Mekke |
وَكَأْسًا دِهَاقًا -34 |
Ve ke´sen dihakan. |
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır. |
Ve bir dolgun peymâne var |
(31-32-33-34) (Allah´tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır. |
30
/ 582
|
78-Nebe Suresi
35.Ayet
Mekke |
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا -35 |
La yesme´une fiyha lağven ve la kizzaben. |
Orada ne bir boş söz işitirler, ne de bir yalan. |
Orada ne boş bir lâf işitirler ne de bir tekzîb |
Orada ne boş-anlamsız söz, ne de yalan işitirler. |
30
/ 582
|
78-Nebe Suresi
36.Ayet
Mekke |
جَزَاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَاءً حِسَابًا -36 |
Cezaen min rabbike ´ataen hısaben. |
(36-38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir. |
Bir karşılık ki rabbından atâ, yeter mi yeter |
Rabbından bir mükâfat, yeterli bir bağıştır (bunlar)! |
30
/ 582
|
78-Nebe Suresi
37.Ayet
Mekke |
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرَّحْمَٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا -37 |
Rabbissemavati vel´ardı ve ma beynehumerrahmani la yemlikune minhu hıtaben. |
(36-38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir. |
O Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbı, Rahman, bir hıtaba malik olamazlar ondan |
O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, Rahmân´dır; O´na söz söylemeye güç getiremezler. |
30
/ 582
|
78-Nebe Suresi
38.Ayet
Mekke |
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلَائِكَةُ صَفًّا ۖ لَا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًا -38 |
Yevme yekumurruhu velmelaiketu saffen la yetekellemune illa men ezine lehurrahmanu ve kale savaben. |
(36-38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir. |
O gün ki Kıyama duracak Ruh ve Melâike saf saf. Bir kelime söyliyemezler, o kimseden başka ki o Rahman ona izin vermiş o da savabı söylemiştir |
O gün o (büyük) Ruh (Melek Cebrail) ve melekler ayakta saf hâlinde duracaklar. Rahmân´ın izin verdiklerinin dışında kimseler konuşamıyacak. İzin verilen de ancak doğruyu söyleyecek. |
30
/ 582
|
78-Nebe Suresi
39.Ayet
Mekke |
ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا -39 |
Zalikelyevmulhakku femen şaettehaze ila rabbihi meaben. |
İşte bu, hak olan gündür. Artık dileyen kimse Rabbine ulaştıran bir yol tutar. |
O gün ki haktır, o halde dileyen Rabbına varacak bir yüz edinsin |
İşte hakk olan gün, budur. Arzu eden kimse Rabbına bir varış yolu edinsin ! |
30
/ 582
|
78-Nebe Suresi
40.Ayet
Mekke |
إِنَّا أَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنْتُ تُرَابًا -40 |
İnna enzernakum ´azaben kariyben yevme yenzurulmer´u ma kaddemet yedahu ve yekululkafiru ya leyteniy kuntu turaben. |
Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcının, “Keşke toprak olaydım!” diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık. |
Çünkü biz size yakın bir azâbı ıhtar ettik, o gün ki kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve diyecek ki kâfir: ah nolaydı ben bir türâb olaydım |
Doğrusu biz, sizi yakın bir azâb ile uyardık; o gün, kişi, ellerinin önden gönderdiğine bakacak. Hakk´ı inkâr eden ise, (büyük bir pişmanlık içinde) «keşke (bugün) toprak olaydım !» diyecek. |
30
/ 582
|