KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİM 38-Sad Suresi ne GÖRE AYETLERİ SΙRALAMASâd Suresi

SURE
AYET NO
ARAPÇA OKUNUŞU DİYANET VAKFI ELMALILI CELAL YILDIRIM  CÜZÜ
SAYFA
38-Sad Suresi

1.Ayet

Mekke
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ ص ۚ وَالْقُرْآنِ ذِي الذِّكْرِ -1 Sad vel kur´ani ziz zikr Sâd. O şanlı, şerefli Kur’an’a andolsun (ki o, Allah sözüdür). Sâd. bu zikrile meşhun Kur´ana bak Sâd. Öğüd veren Kur´ân´a and olsun ; 23 / 452
38-Sad Suresi

2.Ayet

Mekke
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي عِزَّةٍ وَشِقَاقٍ -2 Belillezıne keferu fı ızzetiv ve şikkak Fakat inkâr edenler bir büyüklenme ve ayrılık içindedirler. Fakat o küfredenler bir onur, bir şikak içindeler O inkâr edenler, bir gurur ve bölünme içindedirler. 23 / 452
38-Sad Suresi

3.Ayet

Mekke
كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ فَنَادَوْا وَلَاتَ حِينَ مَنَاصٍ -3 Kem ehlekna min kablihim min karnin fe nadev ve late hıyne mens Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar da feryat ettiler, ama artık kurtuluş zamanı değildi. Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik! Çığırıştılar: Değildi fakat vaktı halâs Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki çığlık atıp yardım istiyorlardı. Ama artık kurtulma vakti değildi. 23 / 452
38-Sad Suresi

4.Ayet

Mekke
وَعَجِبُوا أَنْ جَاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ ۖ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ -4 Ve cabu en caehüm münzirun minhüm ve kalel kafirune haza sahırun kezzab Kâfirler, kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu, yalancı bir sihirbazdır.” İçlerinden kendilerine uyandırıcı bir Peygamber geldiğine şaştılar da dediler ki kâfirler: bu, bir sihirbaz, bir kezzâb Kendilerine uyarıcı bir peygamber geldi diye hayret ediyorlar ve kâfirler: Bu çok yalancı bir sihirbazdır, 23 / 452
38-Sad Suresi

5.Ayet

Mekke
أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَٰهًا وَاحِدًا ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ -5 E cealel alihete ilahev vahıda inne haza le şey´üy ucab “İlâhları bir tek ilâh mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf bir şey!” İlâhları hep bir ilâh mı kılmış? Bu cidden şaşılacak bir şey, çok tuhaf Tanrıları tek bir tanrı mı yapıyor ?! Doğrusu bu şaşılacak şey! dediler. 23 / 452
38-Sad Suresi

6.Ayet

Mekke
وَانْطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَىٰ آلِهَتِكُمْ ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ يُرَادُ -6 Ventalekal melaü minhüm enimşu vasbiru ala alihetiküm inne haza le şey´üy yürad (6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. İçlerinden o hey´et de fırladı şöyle: ilâhlarınız üzerinde sabr-u sebat edin, bu cidden arzu olunur bir şey, bir murad Onlardan ileri gelen grup da «haydi yürüyün de tanrılarınıza (ibâdet ve bağlılıkta) sabır gösterin. Çünkü elbette (sizden) istenilen de budur!» 23 / 452
38-Sad Suresi

7.Ayet

Mekke
مَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي الْمِلَّةِ الْآخِرَةِ إِنْ هَٰذَا إِلَّا اخْتِلَاقٌ -7 Ma semı´na bihaza fil milletil ahırah in haza illahtilak (6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. Biz bunu diğer millette işitmedik, bu bir uydurmadır mutlak Diğer sonraki dinde de (Hıristiyanlıkta) hiç böyle bir şey duymadık; bu bir uydurmadan başkası değildir. 23 / 452
38-Sad Suresi

8.Ayet

Mekke
أَأُنْزِلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ مِنْ بَيْنِنَا ۚ بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِنْ ذِكْرِي ۖ بَلْ لَمَّا يَذُوقُوا عَذَابِ -8 E ünzile aliyhiz zikru mim beynina bel hüm fı şekkim min zikrı bel lemma yezuku azab (6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. O zikr aramızdan ona mı indirilmiş? doğrusu onlar benim zikrimden bir kuşkulu şekk içindeler, doğrusu henüz azâbımı tatmadılar «Aramızdan ona mı Kur´ân indirildi, öyle mi ?» (diyorlardı). Hayır, onlar benim Kur´ân´ımdan tam bir şüphe içindedirler. Hayır, azabımı henüz tadmış değillerdir. 23 / 452
38-Sad Suresi

9.Ayet

Mekke
أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَحْمَةِ رَبِّكَ الْعَزِيزِ الْوَهَّابِ -9 Em ındehüm hazinü rahmeti rabbikel azızil vehhab Yoksa mutlak güç sahibi ve çok bağışlayan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa sana onu veren azîz vehhab rabbının rahmet hazîneleri onların yanında mı? Yoksa O, cok güçlü, çok üstün, O çok karşılıksız bağışlayan, ihsanda bulunan Rabb´ın rahmet hazineleri onların yanında mıdır? 23 / 452
38-Sad Suresi

10.Ayet

Mekke
أَمْ لَهُمْ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ فَلْيَرْتَقُوا فِي الْأَسْبَابِ -10 Em lehüm mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma feyerteku fil esbab Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin hükümranlığı onların mıdır? Öyle ise sebeplere yapışarak yükselsinler (bakalım!) Yoksa onların mı bütün o Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise haydi esbab içinde üstüne çıksınlar Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin mülkü (saltanat ve tasarrufu) onlara mı aittir ? O takdirde sebeplere yapışıp (göklere) yükselsinler. 23 / 452
38-Sad Suresi

11.Ayet

Mekke
جُنْدٌ مَا هُنَالِكَ مَهْزُومٌ مِنَ الْأَحْزَابِ -11 Cündüm ma hünalike menzumüm minel ahzab Onlar, çeşitli gruplardan oluşmuş ve şuracıkta bozguna uğrayacak derme çatma bir ordudur. Onlar burada Ahzab döküntüsünden (muhtelif partilerden) bozuk bir ordu Onlar burada bir araya gelmiş fakat bozguna uğrayacak kırıkdökük bir ordu.. 23 / 452
38-Sad Suresi

12.Ayet

Mekke
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ -12 Kezzebet kablehüm kavmü nuhıv ve adüv ve fir´avnü zül evtad (12-13) Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da Peygamberleri yalanlamışlardı. İşte onlar da (böyle) gruplardı. Onlardan evvel tekzib etmişti Nuh kavmi ve Âd ve o kazıkların sahibi Fir´avn Onlardan önce Nûh, Âd ve kazıklar sahibi Fir´avn milleti de (peygamberlerini) yalanladı. 23 / 452
38-Sad Suresi

13.Ayet

Mekke
وَثَمُودُ وَقَوْمُ لُوطٍ وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ ۚ أُولَٰئِكَ الْأَحْزَابُ -13 Ve semudü ve kavmü lutıv ve ashabül eykeh ülaikel ahzab (12-13) Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da Peygamberleri yalanlamışlardı. İşte onlar da (böyle) gruplardı. Ve Semûd ve kavmi Lût ve eykeliler, bunlar işte o ahzab Semûd, Lût kavmi ve Eykeli´ler de böyle. Bunlar da (peygamberlere karşı gelen) birleşmiş gruplardı. 23 / 452
38-Sad Suresi

14.Ayet

Mekke
إِنْ كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ -14 İn küllün illa kezzeber rusüle fe hakka ıkab (O grupların) her biri peygamberleri yalanladı da onları cezalandırmam hak oldu. Başka değil, hepsi gönderilen elçileri (Resulleri) tekzib etti de öyle hak oldu azâbım Hepsi de peygamberleri yalanladılar. Bu yüzden azabım (onlar hakkında) gerçekleşti. 23 / 452
38-Sad Suresi

15.Ayet

Mekke
وَمَا يَنْظُرُ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ -15 Ve ma yenzuru haülai illa sayhatev vahıdetem ma leha min fevak Bunlar da (müşrikler de) ancak (vakti gelince) asla geri kalmayacak korkunç bir ses bekliyorlar. Onlar da başka değil, bir tek sayhaya bakıyorlar öyle ki ona hık yok Bunlar da ancak bir tek haykırış beklerler ki (vakti gelip çatınca) ona bir gecikme yoktur. 23 / 452
38-Sad Suresi

16.Ayet

Mekke
وَقَالُوا رَبَّنَا عَجِّلْ لَنَا قِطَّنَا قَبْلَ يَوْمِ الْحِسَابِ -16 Ve kalu rabbena accil lena kıttana kable yevmil hısab Müşrikler (alay ederek) şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce payımızı hemen ver!” Bir de ya rabbenâ bizim pusulamızı hisab gününden evvel acele ver, dediler Onlar ise, «ey Rabbimiz! Hesap günü gelmeden payımızı hemen ver» derler. (Bununla hesap ve ceza konusunu alaya alırlar). 23 / 452
38-Sad Suresi

17.Ayet

Mekke
اصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُودَ ذَا الْأَيْدِ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ -17 Isbir ala ma yekulune veskür abdena davude zel eyd innehu evvab Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla. O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi. Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davudu an, çünkü o çok tecri´ yapar (evvab) idi Onların söylediklerine sabret ve bizim güçlü kudretli kulumuz Davud´u an. Doğrusu O, Allah´a çokça yönelip gönül veren idi. 23 / 453
38-Sad Suresi

18.Ayet

Mekke
إِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِشْرَاقِ -18 İnna sehharnel cibale meahu yüsebbıhne bil aşiyyi vel işrak (18-19) Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi. Çünkü biz onun maıyyetinde dağları müsahhar kılmıştık: tesbih ederlerdi akşamleyin ve işrak vaktı Kuşları da toplu halde Ona emrine verdik; akşam sabah onunla beraber tesbîh ederlerdi. 23 / 453
38-Sad Suresi

19.Ayet

Mekke
وَالطَّيْرَ مَحْشُورَةً ۖ كُلٌّ لَهُ أَوَّابٌ -19 Vettayra mahşurah küllül lehu evvab (18-19) Kendisiyle birlikte tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvûd’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi. Kuşları da toplu olarak, hepsi onun için terci´ yapar (evvab) idi Kuşları da toplu halde ona boyun eğdirdik. Hepsi de ona yönelip uyum içinde bulunurlardı. 23 / 453
38-Sad Suresi

20.Ayet

Mekke
وَشَدَدْنَا مُلْكَهُ وَآتَيْنَاهُ الْحِكْمَةَ وَفَصْلَ الْخِطَابِ -20 Ve şededna mülehu ve ateynahül hıkmete ve faslel hıtab Biz Davud’un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik. Hem mülkünü kuvvetlendirmiştik, hem de kendisine hıkmet ve fasl-ı hıtab vermiştik. Onun mülk ü saltanatını sağlamlaştırdık; Ona hikmet ve hakkı bâtıldan ayırd etme yeteneği verdik. 23 / 453
38-Sad Suresi

21.Ayet

Mekke
وَهَلْ أَتَاكَ نَبَأُ الْخَصْمِ إِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَ -21 Ve hel etake nebeül hasm iz tesevverul mıhrab Sana davacıların haberi geldi mi? Hani onlar duvarı aşarak mabede girmişlerdi. Bir de hasım kıssası geldi mi sana? Hani surdan mihraba aştıkları vakıt Sana, o dâvalı-dâvacı haberi geldi mi ? Hani sûrdan tırmanıp ibâdet odasına yükselip çıkmışlardı. 23 / 453
38-Sad Suresi

22.Ayet

Mekke
إِذْ دَخَلُوا عَلَىٰ دَاوُودَ فَفَزِعَ مِنْهُمْ ۖ قَالُوا لَا تَخَفْ ۖ خَصْمَانِ بَغَىٰ بَعْضُنَا عَلَىٰ بَعْضٍ فَاحْكُمْ بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَلَا تُشْطِطْ وَاهْدِنَا إِلَىٰ سَوَاءِ الصِّرَاطِ -22 İz dehalu ala davude fe fezia minhüm kalu la tehaf hasmani beğa ba´duna ala ba´dın fahküm beynena bil hakkı ve la tüştıt vehdina ila sevais sırat Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, “Korkma! Biz, iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet” dediler. O vakıt Davudun üzerine giriverdiler de onlardan telâşa düştü, korkma dediler: iki hasmız, ba´zımız ba´zımıza tecavüz etti, şimdi sen aramızda hakk ile hukmet ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar Hani Davud´un yanına girmişlerdi de O, onlardan korkup ürkmüştü. Onlar: Korkma, birbirinin hakkına tecâvüz eden iki davacı; aramızda hak ve adaletle hüküm ver, hak olan sınırı aşma, bize doğru yolu göster, dediler. 23 / 453
38-Sad Suresi

23.Ayet

Mekke
إِنَّ هَٰذَا أَخِي لَهُ تِسْعٌ وَتِسْعُونَ نَعْجَةً وَلِيَ نَعْجَةٌ وَاحِدَةٌ فَقَالَ أَكْفِلْنِيهَا وَعَزَّنِي فِي الْخِطَابِ -23 İnne haza ehıy lehu tis´uv ve tis´une na´cetev ve liye na´cetüv vahıdetün fe kale ekfilnıha ve azzenı fil hıtab İçlerinden biri şöyle dedi: “Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken ‘Onu da bana ver’ dedi ve tartışmada beni bastırdı.” Şu benim biraderim onun doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var, böyle iken «bırak onu bana» dedi ve beni söyleşmede yendi Şüphen olmasın ki, bu benim kardeşimdir; doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var. Onu da bana ver, di gerine katayım, dedi ve beni konuş mada yendi. 23 / 453
38-Sad Suresi

24.Ayet

Mekke
قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَىٰ نِعَاجِهِ ۖ وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ الْخُلَطَاءِ لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ ۗ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ ۩ ۩ -24 Kale le kad zalemeke bi süali na´cetike ila niacih ve inne kesıram minel huletai le yebğıy ba´duhüm ala ba´dın ilellezıne amenu ve amilüs salihati ve kalılüm ma hüm ve zanne davudü ennema fetennahü festağfera rabbehü ve harra rakiav ve enab Davud dedi ki: “Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.” Dâvûd, bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah’a yöneldi. Dedi ki: doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş ve hakıkaten karışıkların çoğu birbirlerine tecavüz ediyorlar, ancak iyman edib de salâh istiyenler başka, onlar da pek az, ve sanmıştı ki Davud kendisine sırf bir fitne yaptık, hemen rabbına istiğfar etti ve rükû´ ederek yere kapanıb tevbe ile rücu´ etti Dâvud, «and olsun ki, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak isteğiyle sana haksızlık etmiştir. Cidden mallarını birbirine katan ortakçıların çoğu birbirlerinin hakkına tecâvüz ederler. Ancak imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlar müstesna. Onlar da pek azdır,» dedi. Dâvud, kendisini imtihan ettiğimizi anladı ve bu yüzden Rabbı´ndan bağışlanma dileyip secdeye kapandı ve O´na yönelip tevbe etti. 23 / 453
38-Sad Suresi

25.Ayet

Mekke
فَغَفَرْنَا لَهُ ذَٰلِكَ ۖ وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ -25 Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab Biz de bunu ona bağışladık. Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır. Biz de onu kendisine mağfiret buyurduk ve hakıkat ona ındimizde kat´î bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği vardır Biz de onu bağışladık ve şüphesiz ki onun yanımızda yakınlığı, dönüş ve sonuç güzelliği vardır. 23 / 453
38-Sad Suresi

26.Ayet

Mekke
يَا دَاوُودُ إِنَّا جَعَلْنَاكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُمْ بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوَىٰ فَيُضِلَّكَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ ۚ إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَابِ -26 Ya davudü inna cealnake hhalıfeten fil erdı fahküm beynen nasi bil hakkı ve la tettebiıl heva fe yüdılleke an sebılillah innellezıne yedıllune an sebılillahi lehüm azabün şedıdüm bima nesu yevmel hısab (24. Ayet secde ayetidir.) Ona dedik ki: “Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır.” Ya Davud! muhakkak ki biz seni Arzda bir halîfe kıldık, imdi nâs arasında hakk ile hukmet de (keyfe) hevaya tabi´ olma ki seni Allah yolundan sapıtmasın, çünkü Allah yolundan sapanlar hisab gününü unuttukları cihetle kendilerine pek şiddetli bir azâb vardır Ey Dâvud ! Şüphesiz seni yeryüzünde öncekilerin yerine geçirip hükümdar kıldık. O halde insanlar arasında hak ve adaletle hüküm ver, hevesin peşine takılma, sonra seni, Allah yolundan saptırır. Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmaları yüzünden elbette şiddetli bir azâb vardır. 23 / 453
38-Sad Suresi

27.Ayet

Mekke
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاءَ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا بَاطِلًا ۚ ذَٰلِكَ ظَنُّ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ كَفَرُوا مِنَ النَّارِ -27 Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehüma batıla zalike zannüllezıne keferu fe veylül lillezine keferu minen nar Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline! Hem o Göğü ve Yeri aralarındakileri biz boşuna yaratmadık o, o küfredenlerin zannı, onun için küfredenlere ateşten bir veyl var Biz, göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri boşuna, anlamsız yaratmadık. Bu, sadece inkarcıların zan ve iddiasıdır. Ateşten vay o kâfirlere!. 23 / 454
38-Sad Suresi

28.Ayet

Mekke
أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْأَرْضِ أَمْ نَجْعَلُ الْمُتَّقِينَ كَالْفُجَّارِ -28 Em nec´alüllezıne amenu ve amilus salihati kel müfsidıne fil erdı em nec´alül müttekıyne kel füccar Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan arsızlar gibi mi tutacağız? Yoksa iyman edib de salih salih işler yapanlar biz o Yerdeki müfsidler gibi yapar mıyız? Yoksa o korunan müttekıleri arsız çapkınlar gibi yapar mıyız? Yoksa biz, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanları, yeryüzünde fesad çıkaranlar gibi mi veya (Allah´tan) korkup (inkâr ve fitneden) sakınanları yozmuş sapıklar gibi mi tutacağız ? 23 / 454
38-Sad Suresi

29.Ayet

Mekke
كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ -29 Kitabün enzelnahü ileyke mübarakül li yeddebberu ayatihı ve li yetezekkera ülül elbab Bu Kur’an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Bir kitab ki indirdik, çok mübarek, âyetlerini düşünsünler ve ıbret alsın temiz özlüler Biz, sana feyiz ve bereketli bir Kitap indirdik; âyetlerini iyice düşünsünler ve akıl sahipleri de öğüt alsınlar. 23 / 454
38-Sad Suresi

30.Ayet

Mekke
وَوَهَبْنَا لِدَاوُودَ سُلَيْمَانَ ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ -30 Ve vehebna li davude süleyman nı´mel abdinnehu evvab Dâvûd’a Süleyman’ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah’a çok yönelen bir kimse idi. Bir de Davuda Süleymanı bahşettik, ne güzel kul, o cidden bir evvab Davud´a Süleyman´ı ihsan ettik. Ne güzel kuldur O! Şüphesiz O, devamlı Allah´a yönelip gönlünü O´na verendi. 23 / 454
38-Sad Suresi

31.Ayet

Mekke
إِذْ عُرِضَ عَلَيْهِ بِالْعَشِيِّ الصَّافِنَاتُ الْجِيَادُ -31 İz urida aleyhi bil aşiyyis safinatül ciyad Hani ona akşamüstü bir ayağını tırnağı üstüne dikip üç ayağının üzerinde duran çalımlı ve soylu atlar sunulmuştu. Arzolundukda kendisine akşam üstü sâfinat halinde halıs atlar Hani akşama doğru ona, durdukları zaman sakin, koştukları zaman sür´atli iyi cins koşu atları gösterilmişti. 23 / 454
38-Sad Suresi

32.Ayet

Mekke
فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَنْ ذِكْرِ رَبِّي حَتَّىٰ تَوَارَتْ بِالْحِجَابِ -32 Fe kale innı ahbebtü hubbel hayri an zikri rabbı hatta tevarat bil hıcab (32-33) Süleyman, “Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim” dedi. Nihayet gözden kaybolup gittikleri zaman , “Onları bana geri getirin” dedi. (Atlar gelince de) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı. Ben dedi, o hayır sevgisini rabbımın zikrinden sevdim, nihayet hıcaba gizlendi O da, şüphesiz ben mal sevgisini Rabbımı anmama vesile olduğu için severim, demişti. Tâ ki toz perdesi ardında gözden kaybolmuşlardı.. 23 / 454
38-Sad Suresi

33.Ayet

Mekke
رُدُّوهَا عَلَيَّ ۖ فَطَفِقَ مَسْحًا بِالسُّوقِ وَالْأَعْنَاقِ -33 Rudduha aleyy fe tafika mesham bis sukı vel a´nak (32-33) Süleyman, “Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim” dedi. Nihayet gözden kaybolup gittikleri zaman , “Onları bana geri getirin” dedi. (Atlar gelince de) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı. Geri getirin onları bana, tuttu bacaklarını, boyunlarını silmeğe başladı Sonra onları bana çevirin, demiş ve onların bacaklarını, boyunlarını okşamaya başlamıştı. 23 / 454
38-Sad Suresi

34.Ayet

Mekke
وَلَقَدْ فَتَنَّا سُلَيْمَانَ وَأَلْقَيْنَا عَلَىٰ كُرْسِيِّهِ جَسَدًا ثُمَّ أَنَابَ -34 Ve le kad fetenna süleymane ve elkayna ala kürsiyyihı ceseden sümme enab Andolsun, biz Süleyman’ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Sonra tövbe edip bize yöneldi. Celâlim hakkı için Süleymana bir fitne de verdik ve tahtının üstüne bir cesed bıraktık sonra tevbe ile rücu´ etti And olsun ki biz Süleyman´ı bir imtihandan geçirdik; tahtının üstüne bir cesed atıverdik, o da Allah´a yönelip O´na gönül bağlılığını devam ettirdi. 23 / 454
38-Sad Suresi

35.Ayet

Mekke
قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَا يَنْبَغِي لِأَحَدٍ مِنْ بَعْدِي ۖ إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ -35 Kale rabbığfir lı veheb li mülkel la yembeğıy li ehadim mim ba´di inneke entel vehhab Süleyman, “Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!” dedi. Ya rab! bana mağrifet buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şübhesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen, dedi Ey Rabbim! dedi, beni bağışla ; bana benden sonra hiç kimseye yaraşmayan bir mülk (hükümdarlık) ihsan eyle. Şüphesiz ki sen, karşılıksız çokça verensin. 23 / 454
38-Sad Suresi

36.Ayet

Mekke
فَسَخَّرْنَا لَهُ الرِّيحَ تَجْرِي بِأَمْرِهِ رُخَاءً حَيْثُ أَصَابَ -36 Fe sehharna lehür rıha tecrı bi emrihı ruhaen haysü esab Biz de rüzgârı onun buyruğuna verdik. Rüzgâr, onun emriyle dilediği yere hafif hafif eserdi. Bunun üzerine ona rüzgârı müsahhar ettik, emriyle istediği yere yumuşacık cereyan ederdi Rüzgârı onun emrine verdik. Rüzgâr Onun emriyle tatlı tatlı istediği yana eserdi. 23 / 454
38-Sad Suresi

37.Ayet

Mekke
وَالشَّيَاطِينَ كُلَّ بَنَّاءٍ وَغَوَّاصٍ -37 Veş şeyatıyne küllü bennaiv ve ğavvas (37-38) Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik. Şeytanları da: bütün benna´ ve gavvas (37-38) Bina yapan, dalgıçlık eden her şeytanı, bukağılarla bağlı başkalarını ona başeğdirdik. 23 / 454
38-Sad Suresi

38.Ayet

Mekke
وَآخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي الْأَصْفَادِ -38 Ve aharıne mükarranıne fil asfad (37-38) Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik. Ve daha diğerlerini bendlerde çatılı çatılı (37-38) Bina yapan, dalgıçlık eden her şeytanı, bukağılarla bağlı başkalarını ona başeğdirdik. 23 / 454
38-Sad Suresi

39.Ayet

Mekke
هَٰذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ -39 Haza ataüna femnün ev emsik bi ğayri hısab “İşte bu bizim ihsanımızdır. Artık sen de (istediğine) hesapsızca ver yahut verme” dedik. Bu işte, dedik: bizim atâmız artık diler kerem et, diler imsâk, hisabı yok. (Ey Süleyman !) İşte bu bizim vergimizdir, sen de bol bol ver veya yanında tut, hesapsızdır. 23 / 454
38-Sad Suresi

40.Ayet

Mekke
وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ -40 Ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır. Ve şübhesiz ki ona huzur-ı ızzetimizde bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği var Şüphesiz onun yanımızda yakınlığı ve güzel dönüşü, iyi geleceği vardır. 23 / 454
38-Sad Suresi

41.Ayet

Mekke
وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ -41 Vezkür abdena eyyub iz nada rabbehu ennı messeniyeş şeytanü bi nusbiv ve azab (Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu” diye seslenmişti. Kulumuz Eyyubu da an, o vakıt ki rabbına şöyle nidâ etmişti: «bak, bana meşakkat ve elem ile bana Şeytan dokundu.» Kulumuz Eyyûb´u da an. Hani o, Rabbına şöyle seslenmişti: «Şeytan elbette bana sıkıntı, yorgunluk ve işkence dokundurdu.» 23 / 454
38-Sad Suresi

42.Ayet

Mekke
ارْكُضْ بِرِجْلِكَ ۖ هَٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ -42 Ürkud bi riclik haza muğteselüm baridüv ve şerab Biz de ona, “Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su” dedik. Depren ayağınla, işte serin bir yıkanacak ve içecek dedik Ona: Ayağını (yere) vur; işte yıkanacak ve içecek soğuk bir su! (dedik). 23 / 454
38-Sad Suresi

43.Ayet

Mekke
وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِكْرَىٰ لِأُولِي الْأَلْبَابِ -43 Ve vehebna lehu ehlehu ve mislehüm meahüm rahmetem minna ve zikra li ülil elbab Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik. ve ona bütün ehlini ve beraberlerinde daha bir mislini bahşettik tarafımızdan bir rahmet olarak hem de bir dersi ıbret temiz akıllar için Biz ona katımızdan bir rahmet ve akıl sahipleri için bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir mislini daha verdik. 23 / 455
38-Sad Suresi

44.Ayet

Mekke
وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِهِ وَلَا تَحْنَثْ ۗ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ -44 Ve huz biyedike dığsen fadrib bihu ve la tahnes inna vecednahü sabira nı´ mel abd innehu evvab Şöyle dedik: “Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.” Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi. Bir de al bir demet elinle de vur onunla hânis olma, hakıkat biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul, hakıkaten o bir evvabdır Ona, «eline bir demet sap al, onunla vur, yemininde günahkâr olma !» (dedik). Biz onu oldukça sabırlı bulduk. Ne iyi kuldur o! Şüphesiz o, Allah´a yönelip gönül verirdi. 23 / 455
38-Sad Suresi

45.Ayet

Mekke
وَاذْكُرْ عِبَادَنَا إِبْرَاهِيمَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ أُولِي الْأَيْدِي وَالْأَبْصَارِ -45 Vezkür ıbadena ibrahıme ve ishaka ve ya´kube ülil eydı ve ebsar (Ey Muhammed!) Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an. Kullarımız İbrahimi, İshakı, Ya´kubu da an, eller ve gözler sahibleri idiler Kudretli, basiretli kullarımız ibrahim, İshâk ve Yâkub´u an. 23 / 455
38-Sad Suresi

46.Ayet

Mekke
إِنَّا أَخْلَصْنَاهُمْ بِخَالِصَةٍ ذِكْرَى الدَّارِ -46 İnna ahlasnahüm bi halisatin zikrad dar Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı kimseler kıldık. Çünkü biz onları temiz bir hassa, halîs yurd düşüncesiyle halîslerimizden kılmışızdır Şüphesiz biz, onları katıksız olarak Âhiret yurdunu düşünen hâlis kişiler kıldık. 23 / 455
38-Sad Suresi

47.Ayet

Mekke
وَإِنَّهُمْ عِنْدَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْأَخْيَارِ -47 Ve innehüm ındena le minel müstefeynel ahyar Şüphesiz onlar, bizim katımızda hayırlı, seçkin kimselerdendir. Ve çünkü onlar muhakkak nezdimizde seçilmiş ahyardan Hem onlar yanımızda seçkin ve hayırlı kimselerdendirler. 23 / 455
38-Sad Suresi

48.Ayet

Mekke
وَاذْكُرْ إِسْمَاعِيلَ وَالْيَسَعَ وَذَا الْكِفْلِ ۖ وَكُلٌّ مِنَ الْأَخْيَارِ -48 Vezkür ismaıyle vel yesea ve zel kifl ve küllüm minel ahyar (Ey Muhammed!) İsmail, el-Yesa’ ve Zülkifl’i de an. Onların her biri iyi kimselerdi. İsmaili de, Elyese´i de, Zül´kifli de an, hepsi de o ahyardan İsmail´i, Elyesa´ı ve Zelkif´i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir. 23 / 455
38-Sad Suresi

49.Ayet

Mekke
هَٰذَا ذِكْرٌ ۚ وَإِنَّ لِلْمُتَّقِينَ لَحُسْنَ مَآبٍ -49 Haza zikr ve inne lil müttekıyne le husne meab (49-50) Bu bir öğüttür. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette güzel bir dönüş yeri, kapıları kendilerine açılmış olarak Adn cennetleri vardır. İşte bu bir zikirdir ve şübhesiz korunan müttekîler için her halde güzel bir istikbal (bir husni meâb) var. İşte bu (anılar) bir öğüt ve hatırlamadır. Şüphesiz ki (Allah´tan) korkup (fenalıklardan) sakınanlar için dönülecek güzel bir yer ve yurt vardır. 23 / 455
38-Sad Suresi

50.Ayet

Mekke
جَنَّاتِ عَدْنٍ مُفَتَّحَةً لَهُمُ الْأَبْوَابُ -50 Cennati adnim müfettehatel lehümül ebvab (49-50) Bu bir öğüttür. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette güzel bir dönüş yeri, kapıları kendilerine açılmış olarak Adn cennetleri vardır. Adn Cennetleri; açılarak kendilerine bütün kapılar Kapıları onlara açık Adn Cennetleri vardır. 23 / 455
38-Sad Suresi

51.Ayet

Mekke
مُتَّكِئِينَ فِيهَا يَدْعُونَ فِيهَا بِفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ وَشَرَابٍ -51 Müttekiıne fıha yed´une fıha bi fakihetin kesırativ ve şerab Onlar orada koltuklara yaslanmış olarak pek çok meyveler ve içecekler isterler. İçlerinde kurularak orada bir çok yemişle bambaşka bir içki isteyecekler Orada (kanepelere) yaslanırlar da birçok meyveler ve içecekler isterler. 23 / 455
38-Sad Suresi

52.Ayet

Mekke
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ أَتْرَابٌ -52 Ve ındehüm kasıratüt türfi etrab Yanlarında gözlerini kendilerinden ayırmayan yaşıt eşler vardır. Yanlarında da gamzeleri kasan hep bir yaşıd dilberler Yanlarında ise, gözlerini sa dece eşlerine diken yaşıtlar vardır. 23 / 455
38-Sad Suresi

53.Ayet

Mekke
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِيَوْمِ الْحِسَابِ -53 Haza ma tuadune li yevmil hısab İşte bunlar, hesap günü için size vaad edilenlerdir. İşte bu, o hisab günü için size va´dolunan Bu, hesap günü için size va dedilenlerdir! 23 / 455
38-Sad Suresi

54.Ayet

Mekke
إِنَّ هَٰذَا لَرِزْقُنَا مَا لَهُ مِنْ نَفَادٍ -54 İnne haza le rizkuna ma lehu min nefad İşte bu bizim verdiğimiz rızıktır. Ona asla tükenme yoktur. İşte ki bu bizim rızkımız, muhakkak ki ona hiç tükenmek yok Şüphesiz bu, bizim (hazırladığımız) rızıktır ki hiç de bitip tükenmek yok. 23 / 455
38-Sad Suresi

55.Ayet

Mekke
هَٰذَا ۚ وَإِنَّ لِلطَّاغِينَ لَشَرَّ مَآبٍ -55 Haza ve inne lit tağıyne le şerra meab (55-56) İşte böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü bir dönüş yeri, cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır! Bu böyle, şübhesiz azgınlar için de fena bir istikbal (şer bir meâb) var Bu (mutlu kişiler içindir). Azgın sapıklar için çok kötü bir dönüş yeri vardır. 23 / 455
38-Sad Suresi

56.Ayet

Mekke
جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمِهَادُ -56 Cehennem yaslevneha fe bi´sel mihad (55-56) İşte böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü bir dönüş yeri, cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır! Cehennem, ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin döşek Yaslanacakları Cehennem vardır; ne kötü yataktır o! 23 / 455
38-Sad Suresi

57.Ayet

Mekke
هَٰذَا فَلْيَذُوقُوهُ حَمِيمٌ وَغَسَّاقٌ -57 Haza fel yezukuhu hamımüv ve ğassak İşte (azap), onu tatsınlar: Bir kaynar su ve bir irin. İşte, artık tatsınlar onu bir hamîm ve bir ğassâk İşte kaynar su ve irin, tadsınlar onu.. 23 / 455
38-Sad Suresi

58.Ayet

Mekke
وَآخَرُ مِنْ شَكْلِهِ أَزْوَاجٌ -58 Ve aharu min şeklihı ezvac O azaba benzer çeşit çeşit başka azaplar da vardır. Ve o şekilden bir diğeri: çifte çifte Bunlara benzer çifte çifte (azâblar) var. 23 / 455
38-Sad Suresi

59.Ayet

Mekke
هَٰذَا فَوْجٌ مُقْتَحِمٌ مَعَكُمْ ۖ لَا مَرْحَبًا بِهِمْ ۚ إِنَّهُمْ صَالُو النَّارِ -59 Haza fevcüm muktehımüm meaküm la merhabem bihim innehüm salün nar (Kendi aralarında şöyle derler:) “İşte sizinle beraber cehenneme tıkılacak bir grup. Onlara rahat ve huzur olmasın! Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.” (59-60) Şu: bir alay maıyyetinizde göğüs germiş; onlara merhaba yok, çünkü onlar Cehenneme salınıyorlar. Hayır derler size merhaba yok, onu bize siz takdim ettiniz, bakın ne fena yatak. İşte (sapıklara uyan) bu topluluk sizinle beraber (ateşe) itilip sokulanlardır ! (Uyulanlar): Onlara hiç rahat ve güven yüzü olmasın ! (derler). Çünkü onlar da ateşe girmişlerdir. 23 / 455
38-Sad Suresi

60.Ayet

Mekke
قَالُوا بَلْ أَنْتُمْ لَا مَرْحَبًا بِكُمْ ۖ أَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَا ۖ فَبِئْسَ الْقَرَارُ -60 Kalu bel entüm la merhabem biküm entüm kaddemtümuhü lena fe bi´sel karar O grup da, “Hayır, size rahat ve huzur olmasın. Bu cehennemi bizim önümüze siz sürdünüz. Orası ne kötü durak yeridir!” der. (59-60) Şu: bir alay maıyyetinizde göğüs germiş; onlara merhaba yok, çünkü onlar Cehenneme salınıyorlar. Hayır derler size merhaba yok, onu bize siz takdim ettiniz, bakın ne fena yatak. (Uyanlar ise onlara): Hayır, size rahat ve huzur yüzü olmasın ; bunu bize sunan sizsiniz. Ne kötü eyleşilecek yerdir! (derler). 23 / 455
38-Sad Suresi

61.Ayet

Mekke
قَالُوا رَبَّنَا مَنْ قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِي النَّارِ -61 Kalu rabbena men kaddeme lena haza fezidhü azaben dı´fen fin nar Şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun azabını bir kat daha artır.” Ya rabbenâ derler: bize bunu takdim edene ateşde azâbı hemen kat kat artır Ey Rabbimiz ! Bizi buraya çekip düşüren kimseye, evet onlara ateşte azabı kat kat artır. 23 / 455
38-Sad Suresi

62.Ayet

Mekke
وَقَالُوا مَا لَنَا لَا نَرَىٰ رِجَالًا كُنَّا نَعُدُّهُمْ مِنَ الْأَشْرَارِ -62 Ve kalu ma lena la nera ricalen künna neuddühüm minel eşrar Yine şöyle derler: “Dünyada kendilerini kötü saydığımız adamları acaba neden göremiyoruz?” Bir de derler ki: neye görmüyoruz biz o eşrardan saydığımız bir takım adamları Ve derler ki: (Dünya´da) kendilerini kötülerden saydığımız (o inanan) adamları neden göremiyoruz ? 23 / 456
38-Sad Suresi

63.Ayet

Mekke
أَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِيًّا أَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْأَبْصَارُ -63 Ettehaznahüm sıhriyyen em zağat anhümül ebsar “(Cehennemlik değillerdi de) biz onları alaya mı almış olduk, yoksa (buradalar da) gözlerimizden mi kaçtılar?” Onları eğlence yerine tuttuktu ha! yoksa onlardan kaydı mı bu gözler? Onları alay ve eğlence edinirdik ; yoksa gözler onlardan (başka tarafa) kaydı da (onun için mi göremiyoruz) ? 23 / 456
38-Sad Suresi

64.Ayet

Mekke
إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقٌّ تَخَاصُمُ أَهْلِ النَّارِ -64 İnne zalike le hakkun tehasumü ehlin nar Şüphesiz bu, cehennemliklerin birbirleriyle çekişmesi kesin bir gerçektir. Şübhesiz ki bu haktır muhakkak olacaktır ehli nârın birbirine husûmeti Bu elbette gerçektir: Cehennem ehli birbirleriyle tartışıp duracak. 23 / 456
38-Sad Suresi

65.Ayet

Mekke
قُلْ إِنَّمَا أَنَا مُنْذِرٌ ۖ وَمَا مِنْ إِلَٰهٍ إِلَّا اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ -65 Kul innema ene münziruv ve ma min ilahin illellahül vahıdül kahhar (Ey Muhammed!) De ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Her şey üzerinde mutlak otorite sahibi olan bir Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.” De ki ben ancak korkuyu haber veren bir Peygamberim, başka bir tanrı da yok ancak Allah: o vahidi kahhar De ki: Ben ancak uyarıcı bir peygamberim. O, Bir olan, her şeyi kahr u saltanatı altında tutan Allah´tan başka hiçbir Tanrı yoktur. 23 / 456
38-Sad Suresi

66.Ayet

Mekke
رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الْعَزِيزُ الْغَفَّارُ -66 Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehümel azızül ğaffar “O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” O Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin rabbı azîz, gaffar var O, göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbıdır. Çok üstün, çok güçlü, çok bağışlayandır. 23 / 456
38-Sad Suresi

67.Ayet

Mekke
قُلْ هُوَ نَبَأٌ عَظِيمٌ -67 Kul hüve nebün azıym De ki: “Bu Kur’an, büyük bir haberdir.” De ki bu bir azîm haberdir De ki: Bu (Kur´ân) büyük bir haberdir! 23 / 456
38-Sad Suresi

68.Ayet

Mekke
أَنْتُمْ عَنْهُ مُعْرِضُونَ -68 Entüm anhü mu´ridun “Siz ise ondan yüz çeviriyorsunuz.” Siz ondan yüz çeviriyorsunuz Siz ise Ondan hep yüzçeviriyorsunuz. 23 / 456
38-Sad Suresi

69.Ayet

Mekke
مَا كَانَ لِيَ مِنْ عِلْمٍ بِالْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ إِذْ يَخْتَصِمُونَ -69 Ma kane liye min ılmin bil meleil a´la iz yahtesımun “Aralarında tartıştıkları sırada, yüce topluluğa (ileri gelen melekler topluluğuna) dair benim hiçbir bilgim yoktu.” Benim mele-i a´lâya ne ılmim olurdu onlar münakaşa ederlerken? Onlar çekişip dururken Mele-i A´lâ (=Yüce Âlem)´da olup bitenler hakkında bir bilgim yoktur. 23 / 456
38-Sad Suresi

70.Ayet

Mekke
إِنْ يُوحَىٰ إِلَيَّ إِلَّا أَنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُبِينٌ -70 İy yuha ileyye illa ennema ene nezırum mübın “Bana ancak, benim sadece bir uyarıcı olduğum vahyediliyor.” Fakat ben açık inzar edecek bir Peygamber olduğum içindir ki o ılm bana vahy olunuyor Bana ancak ve sadece vahyolunmaktadır. Ben ancak açık bir uyarıcıyım. 23 / 456
38-Sad Suresi

71.Ayet

Mekke
إِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ طِينٍ -71 İz kale rabbüke lil melaiketi innı halikum beşeram min tıyn Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: “Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım.” Rabbın Melâikeye dediği vakıt: haberiniz olsun ben bir çamurdan bir beşer yaratmaktayım Bir vakit Rabbin meleklere : Ben mutlaka çamurdan bir insan yaratacağım, demişti. 23 / 456
38-Sad Suresi

72.Ayet

Mekke
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِنْ رُوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ -72 Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi mir ruhıy fekau lehu sacidın “Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.” Onu tesviye ettim de ruhumdan ona nefheyledim mi derhal ona secdeye kapanın Onu biçimine koyup ruhumdan ona üflediğimde, kendisine secde edin ! (diye buyurmuştum). 23 / 456
38-Sad Suresi

73.Ayet

Mekke
فَسَجَدَ الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ -73 Fe secedel melaiketü küllühüm ecmeun Derken bütün melekler topluca saygı ile eğildiler. Onun üzerine Melâikenin hepsi toptan secde ettiler (73-74) Bunun üzerine meleklerin hepsi birden secde ettiler, ancak İblîs secde etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. 23 / 456
38-Sad Suresi

74.Ayet

Mekke
إِلَّا إِبْلِيسَ اسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ -74 İlla iblıs istekbera ve kane minel kafirın Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. Yalnız İblîs kibirlenmek istedi ve kâfirlerden oldu (73-74) Bunun üzerine meleklerin hepsi birden secde ettiler, ancak İblîs secde etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. 23 / 456
38-Sad Suresi

75.Ayet

Mekke
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَنْ تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ ۖ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنْتَ مِنَ الْعَالِينَ -75 Kale ya iblısü ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte minel alın Allah, “Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?” dedi. Ey İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani´ oldu sana? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun? Allah, «Ey İblîs ! Kudret elimle yarattığım şeye secde etmekten seni alıkoyan nedir ? Büyüklük mü tasladın, yoksa kendini çok yükseklerde mi görüyorsun ?» dedi. 23 / 456
38-Sad Suresi

76.Ayet

Mekke
قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِنْهُ ۖ خَلَقْتَنِي مِنْ نَارٍ وَخَلَقْتَهُ مِنْ طِينٍ -76 Kale ene hayrum minh halaktenı min nariv ve halaktehu min tıyn İblis, “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” dedi. Dedi ki ben ondan hayırlıyım beni bir ateşten yarattın, onu ise bir çamurdan yarattın İblîs: Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın, dedi. 23 / 456
38-Sad Suresi

77.Ayet

Mekke
قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ -77 Kale fahruc minha fe inneke racım Allah, şöyle dedi: “Öyle ise çık oradan (cennetten), çünkü sen kovuldun.” Buyurdu ki: hemen çık oradan çünkü artık sen matrud (racîm) sin Allah: Çık oradan, çünkü şüphesiz sen kovulmuşun birisin. 23 / 456
38-Sad Suresi

78.Ayet

Mekke
وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِي إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ -78 Ve inne aleyke la´netı ila yevmid dın “Şüphesiz benim lânetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.” Ve her halde üzerindedir lâ´netim ceza gününe kadar Ve artık ceza gününe kadar lanetim üzerindedir senin, dedi. 23 / 456
38-Sad Suresi

79.Ayet

Mekke
قَالَ رَبِّ فَأَنْظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ -79 Kale rabbi fe enzırni ila yevmi yüb´asun İblis, “Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi. Dedi: ya rab! o halde ba´solunacakları güne kadar beni geri bırak İblîs : Rabbim ! Tekrar dirilip kalkacakları güne kadar bana mühlet ver, dedi. 23 / 456
38-Sad Suresi

80.Ayet

Mekke
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَرِينَ -80 Kale fe inneke minel münzarın (80-81) Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.” Haydi buyurdu: geri bırakılanlardansın (80-81) Allah : Gerçekten bilinen vakte (Kıyamete) kadar sen mühlet verilenlerdensin, dedi. 23 / 456
38-Sad Suresi

81.Ayet

Mekke
إِلَىٰ يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ -81 İla yevmil vaktil ma´mum (80-81) Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.” Malûm vakıt gününe kadar (80-81) Allah : Gerçekten bilinen vakte (Kıyamete) kadar sen mühlet verilenlerdensin, dedi. 23 / 456
38-Sad Suresi

82.Ayet

Mekke
قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ -82 Kale fe bi ızzetike le uğviyennehüm ecmeıyn (82-83) İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi. Öyle ise dedi: ızzetine kasem ederim ki ben onların hepsini mutlak iğva eder sapıtırım (82-83) İblîs : Senin izzetin hakkı için onların hepsini saptıracağım; ancak iyi niyetli, samimî, gösterişten uzak (mü´min) kulların müstesna, dedi. 23 / 456
38-Sad Suresi

83.Ayet

Mekke
إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ -83 İlla ıbadeke minhümül muhlesıyn (82-83) İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi. Ancak içlerinden ıhlâs ile seçilmiş has kulların müstesnâ (82-83) İblîs : Senin izzetin hakkı için onların hepsini saptıracağım; ancak iyi niyetli, samimî, gösterişten uzak (mü´min) kulların müstesna, dedi. 23 / 456
38-Sad Suresi

84.Ayet

Mekke
قَالَ فَالْحَقُّ وَالْحَقَّ أَقُولُ -84 Kale fel hakku vel hakka ekul Allah, şöyle dedi: “İşte bu gerçektir. Ben de gerçeği söylüyorum:” Buyurdu ki o doğru ve ben hep doğruyu söylerim (84-85) Allah, «Hakk Benim ve Ben ancak hakkı söylerim. Şanıma and olsun ki, Cehennem´i elbette seninle ve sana uyanlarla hepinizle dolduracağım» dedi. 23 / 457
38-Sad Suresi

85.Ayet

Mekke
لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنْكَ وَمِمَّنْ تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ -85 Le emleenne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhüm ecmeıyn “Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım.” Celâlim hakkı için Cehennemi mutlak dolduracağım senden ve onların sana tabi´ olanlarından topunuzdan tıka basa (84-85) Allah, «Hakk Benim ve Ben ancak hakkı söylerim. Şanıma and olsun ki, Cehennem´i elbette seninle ve sana uyanlarla hepinizle dolduracağım» dedi. 23 / 457
38-Sad Suresi

86.Ayet

Mekke
قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ -86 Kul ma es´elüküm aleyhi min ecriv ve ma enen minel mütekellifın (Ey Muhammed!) De ki: “Bundan (tebliğ görevinden) dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Ben kendiliğinden yükümlülük altına girenlerden değilim.” De ki: bir ecir istemiyorum sizden ona karşı ve ben o tekellüfcilerden değilim (Ey Peygamber!) De ki: Buna (bu uyarı ve öğütlere) karşı sizden bir ücret istemiyorum ve ben kendiliğimden bir teklîf getirenlerden de değilim. 23 / 457
38-Sad Suresi

87.Ayet

Mekke
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ -87 İn hüve illa zikrul lil alemın “Bu Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür.” O sırf bir zikir, bir öğüttür bütün âlemîn için Bu (Kur´ân), ancak milletler için bir öğüttür. 23 / 457
38-Sad Suresi

88.Ayet

Mekke
وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُ بَعْدَ حِينٍ -88 Ve le ta´lemünne nebeehu ba´de hıyn “Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.” Ve her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz Onun verdiği haberlerin (doğru çıkacağını) bir süre sonra mutlaka bilip anlayacaksınız. 23 / 457
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014