SURE AYET NO |
ARAPÇA |
OKUNUŞU |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI |
CELAL YILDIRIM |
CÜZÜ SAYFA |
37-Saffat Suresi
1.Ayet
Mekke |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالصَّافَّاتِ صَفًّا -1 |
Vessaffati saffa |
(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır. |
Kasem olsun ol kuvvetlere, o saf dizip de duranlara |
And olsun saf saf dizilenlere. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
2.Ayet
Mekke |
فَالزَّاجِرَاتِ زَجْرًا -2 |
Fezzacirati zecra |
(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır. |
O haykırıp da sürenlere |
Sürükleyip götürenlere, vazgeçirip alıkoyanlara. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
3.Ayet
Mekke |
فَالتَّالِيَاتِ ذِكْرًا -3 |
Fettaliyati zikra |
(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır. |
Ve o yolda zikr okuyanlara |
Kitap okuyanlara. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
4.Ayet
Mekke |
إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَاحِدٌ -4 |
İnne ilaheküm le vahıd |
(1-4) Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri (Allah’ın kelâmını) okuyanlara andolsun ki, sizin ilâhınız gerçekten bir tek ilâhtır. |
Ki ilâhınız birdir sizin |
Muhakkak sizin Tanrınız Bir´ dir. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
5.Ayet
Mekke |
رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِ -5 |
Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve rabbül meşarık |
O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların da (Batıların da) Rabbidir. |
Hep o Göklerin Yerin ve aralarındakilerin rabbı ve bütün meşrıkların rabbı |
Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbı´dır; doğuların da Rabbı´dır. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
6.Ayet
Mekke |
إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِزِينَةٍ الْكَوَاكِبِ -6 |
İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil kevakib |
Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık. |
Bakınız biz o Dünya Semayı (o yakın Göğü) bir ziynetle donattık; kevakib. |
Şüphesiz ki biz Dünya semâsını (veya en yakın semâyı) yıldızlarla süsledik. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
7.Ayet
Mekke |
وَحِفْظًا مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ مَارِدٍ -7 |
Ve hıfzam min külli şeytanim marid |
Onu itaatten çıkan her şeytandan koruduk. |
Hem mütemerrid ve her şeytandan koruduk |
Ve orayı itaatten çıkmış her azgın şeytandan koruduk. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
8.Ayet
Mekke |
لَا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ -8 |
La yessemmeune ilel meleil a´la ve yukzefune min külli canib |
(8-9) Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır. |
Onlar mele-i a´lâyı dinleyemezler, tard için her taraftan sıkıya tutulurlar. |
Mele-i A´lâ´ya kulak verip dinleyemezler ve her yandan atılıp itilip kovulurlar. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
9.Ayet
Mekke |
دُحُورًا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ -9 |
Dühurav ve lehüm azabüv vasıb |
(8-9) Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır. |
Ve onlara ayrılmaz bir azâb vardır |
Onlar için devamlı azâb vardır. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
10.Ayet
Mekke |
إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ -10 |
İlla men hatfel hatfete fe etbeahu şihabün sakıb |
Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok eder). |
Ancak bir çalıp çarpan, onun da peşine bir şihabı sâkıb takılır |
Ancak bir söz dinleyip kapan olursa, peşine çok parlak bir kıvılcım takılır. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
11.Ayet
Mekke |
فَاسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمْ مَنْ خَلَقْنَا ۚ إِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِنْ طِينٍ لَازِبٍ -11 |
Festeftihim ehüm eşddü halkan em men halakna inna halaknahüm min tıynil lazib |
(Ey Muhammed!) Şimdi sen onlara sor: “Kendilerini yaratmak mı daha zor, yoksa yarattığımız diğer şeyleri yaratmak mı?" Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. |
Şimdi sor onlara yaradılışça kendileri mi daha çetin yoksa bizim yarattıklarımız mı? Biz kendilerini bir cıvık çamurdan yarattık. |
Onlara bir sor: Kendilerini yaratmak mı daha zordur yoksa bizim yarattıklarımız (gökler, sistemler ve düzenler) mi ?.. Şüphesiz biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
12.Ayet
Mekke |
بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ -12 |
Bel acibte ve yesharun |
Hayır, sen (onların hâline) şaştın, onlar ise alay ediyorlar. |
Fakat sen taaccüb ettin onlar eğleniyorlar |
Ne var ki sen onlara (onların |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
13.Ayet
Mekke |
وَإِذَا ذُكِّرُوا لَا يَذْكُرُونَ -13 |
Ve iza zükkiru la yezkürun |
Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar. |
İhtar edildiklerinde de düşünmüyorlar |
Kendilerine öğüt verilince öğüt almazlar. ise (seninle) eğleniyorlar. inkâr ve inâdlarına) şaşıyorsun, onlar |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
14.Ayet
Mekke |
وَإِذَا رَأَوْا آيَةً يَسْتَسْخِرُونَ -14 |
Ve iza raev ayetey yesteshırun |
Bir mucize gördükleri zaman onu alaya alıyorlar. |
Bir mu´cize gördükleri vakıt da eğlence yerine tutuyorlar |
Bir acık belge (delil veya mu´cize) görseler, onunla alay ederler. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
15.Ayet
Mekke |
وَقَالُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ -15 |
Ve kalu in haza illa sıhrum mübın |
(Dediler ki:) “Bu bir büyüden başka bir şey değildir.” |
Ve, bu, diyorlar başka bir şey değil, apaçık bir sihir |
Ve derler ki, bu açık bir sihirden başkası değildir. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
16.Ayet
Mekke |
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ -16 |
E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb´usun |
“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?” |
Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt mı? Biz mi ba´solunacakmışız? |
Biz öldüğümüz, toprak ve kemik (yığını) haline geldiğimiz zaman mı, biz (tekrar) dirilip kabirlerimizden kaldırılacağız?! |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
17.Ayet
Mekke |
أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ -17 |
E ve abaünel evvelun |
“Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?” |
Evvelki atalarımız da mı? |
Ya önceki dede ve babalarımız da mı ?.. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
18.Ayet
Mekke |
قُلْ نَعَمْ وَأَنْتُمْ دَاخِرُونَ -18 |
Kul neam ve entüm dahırun |
De ki: “Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak (diriltileceksiniz).” |
De ki: evet, hem siz çok hor, hakîr olarak |
De ki: Evet, hem de aşağılanıp rüsvay olduğunuz halde... |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
19.Ayet
Mekke |
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنْظُرُونَ -19 |
Fe innema hiye zecratüv vahıdetün fe izahüm yenzurun |
O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar (diriltilmiş hazır) beklemektedirler. |
Çünkü o bir zorlu kumandadan ıbarettir derhal gözleri açılıverir |
Bir tek haykırış yetecek; hemen (dirilip kalktıklarını) görürler. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
20.Ayet
Mekke |
وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هَٰذَا يَوْمُ الدِّينِ -20 |
Ve kalu ya veylena haza yevmüd dın |
Şöyle diyecekler: “Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür.” |
Eyvah bizlere derler bu o din günü |
Vay bize ! Bu hesap ve ceza günüdür, derler. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
21.Ayet
Mekke |
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ -21 |
Haza yevmül faslillezı küntüm bihı tükezzibun |
Onlara, “İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür” denilir. |
Bu işte o sizin yalan dediğiniz fasıl günü |
Evet, bu yalanladığınız (haklıyı haksızdan, zâlimi mazlumdan, mü´mini kâfirden ve münafıktan) ayırd etme günüdür. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
22.Ayet
Mekke |
احْشُرُوا الَّذِينَ ظَلَمُوا وَأَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ -22 |
Uhşürullezıne zalemu ve ezvacehüm ve ma kanu ya´büdun |
(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.” |
Toplayın mahşere o zulmedenleri ve eşlerini ve Allahdan başka taptıkları şeyleri |
(22-23) Toplayıp sürün mahşer yerine o zulmedenleri, eşlerini, yandaşlarını ve Allah´tan başka taptıklarını, hepsini Cehennem´in yoluna koyun. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
23.Ayet
Mekke |
مِنْ دُونِ اللَّهِ فَاهْدُوهُمْ إِلَىٰ صِرَاطِ الْجَحِيمِ -23 |
Min dunillahi fehduhüm ila sıratıl cehıym |
(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.” |
Toplayın da götürün onları sırata; Cehennem köprüsüne doğru |
(22-23) Toplayıp sürün mahşer yerine o zulmedenleri, eşlerini, yandaşlarını ve Allah´tan başka taptıklarını, hepsini Cehennem´in yoluna koyun. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
24.Ayet
Mekke |
وَقِفُوهُمْ ۖ إِنَّهُمْ مَسْئُولُونَ -24 |
Ve kıfuhüm innehüm mes´ulun |
(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.” |
Ve tevkıyf edin onları, çünkü sorguya çekilecekler. |
Ve onları (belli bir noktada durdurup alıkoyun) çünkü onlar mutlaka sorguya çekileceklerdir. |
23
/ 445
|
37-Saffat Suresi
25.Ayet
Mekke |
مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ -25 |
Me leküm la tenasarun |
Onlara, “Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?” denir. |
Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz? |
Ve onlara: «Size ne oldu da birbirinize yardım edemiyorsunuz ?» |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
26.Ayet
Mekke |
بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ -26 |
Bel hümül yevme müsteslimun |
Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir. |
Hayır bu gün onlar teslim olmuşlardır |
Hayır, onlar bugün (ister istemez) teslimiyet içindedirler. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
27.Ayet
Mekke |
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ -27 |
Ve akbele ba´duhüm ala ba´dıy yetesaelun |
Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler). |
Ve ba´zısına dönmüş soruyorlardır: |
Birbirlerine yönelip soruşturmaya başlarlar: |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
28.Ayet
Mekke |
قَالُوا إِنَّكُمْ كُنْتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَمِينِ -28 |
Kalu inneküm küntüm te´tunena anil yemın |
Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.” |
Siz diyorlardır: bize sağdan gelir dururdunuz |
Siz bize sağ taraftan (dinî açıdan) geliyordunuz, derler. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
29.Ayet
Mekke |
قَالُوا بَلْ لَمْ تَكُونُوا مُؤْمِنِينَ -29 |
Kalu bel lem tekunu mü´minın |
Diğerleri de onlara şöyle derler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz.” |
Yok, diyorlardır: siz inanmamıştınız |
(Diğerleri), yok, sizler aslında inanmamıştınız. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
30.Ayet
Mekke |
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ ۖ بَلْ كُنْتُمْ قَوْمًا طَاغِينَ -30 |
Ve ma kane lena aleyküm min sultan bel küntüm kavmen tağıyn |
“Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.” |
Ve bizim size karşı cebredebilecek bir saltanatımız yoktu, fakat siz azmış bir kavm idiniz |
Bizim sizin üzerinizde bir sultamız olmadı, ama siz, azıp sapıtan bir millettiniz, derler. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
31.Ayet
Mekke |
فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَا ۖ إِنَّا لَذَائِقُونَ -31 |
Fe hakka aleyna kavlü rabbina inna le zaikun |
“Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.” |
Onun için üzerimize rabbımızın kavli hakk oldu, her halde hepimiz tadacağız |
Bu yüzden Rabbınızın hakkımızdaki sözü yerine geldi. Şüphesiz ki artık onu tadıp duracağız. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
32.Ayet
Mekke |
فَأَغْوَيْنَاكُمْ إِنَّا كُنَّا غَاوِينَ -32 |
Fe ağveynaküm inna künna ğavın |
“Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik.” |
Evet biz sizi kışkırttık, çünkü biz azgındık |
Evet, sizi biz azdırdık. Çünkü biz kendimiz azgınlar idik. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
33.Ayet
Mekke |
فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ -33 |
Fe innehüm yevmeizin fil azabi müşterikun |
Artık onlar o gün azapta ortaktırlar. |
O halde hepsi o gün azâbda müşterektirler |
Doğrusu onların hepsi o gün azâbda ortaktırlar. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
34.Ayet
Mekke |
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ -34 |
İnna kezalike nef´alü bil mücrimın |
İşte biz suçlulara böyle yaparız. |
İşte biz mücrimlere böyle yaparız |
Şüphesiz biz, suçlu günahkârlara böyle muamele ederiz. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
35.Ayet
Mekke |
إِنَّهُمْ كَانُوا إِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا إِلَٰهَ إِلَّا اللَّهُ يَسْتَكْبِرُونَ -35 |
İnnehüm kanu iza kıyle lehüm la ilahe illellahü yestekbirun |
Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı. |
Çünkü onlar «la ilahe illallah» denildiği zaman kafa tutuyorlardı |
Çünkü onlara : «Allah´tan başka tanrı yoktur» denildiği zaman büyüklük taslayıp (bunu kabul etmeyi gururlarına yediremediler). |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
36.Ayet
Mekke |
وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُو آلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍ -36 |
Ve yekulune e inna letariku alihetina li şaırim mecnun |
“Biz, deli bir şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı. |
Ve «hiç biz mecnun şâır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?» diyorlardı |
Ve derlerdi ki: Deli bir şâir için hiç tanrılarımızı bırakır mıyız ? |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
37.Ayet
Mekke |
بَلْ جَاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ -37 |
Bel cae bil hakkı ve saddekal murselın |
Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, (önceki) peygamberleri de tasdik etmiştir. |
Hayır o hakk ile geldi ve bütün Peygamberleri tasdik eyledi |
Hayır, (O, deli değildir). O, hakk ile gelmiş ve peygamberleri tasdîk etmiştir. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
38.Ayet
Mekke |
إِنَّكُمْ لَذَائِقُو الْعَذَابِ الْأَلِيمِ -38 |
İnneküm lezaikul azabil elım |
Şüphesiz siz mutlaka elem dolu azabı tadacaksınız. |
Elbette siz o elîm azâbı tadacaksınız |
Ve sizler, elbette elem verici azabı tadacaksınız. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
39.Ayet
Mekke |
وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ -39 |
Ve ma tüczevne illa ma küntüm ta´melun |
Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız. |
Maamafih başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalanacaksınız |
Ve ancak siz, yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
40.Ayet
Mekke |
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -40 |
İlla ıbadellahil muhlesıyn |
Ancak Allah’ın halis kulları başka. |
Müstesnâ ancak Allahın ıhlâs verilmiş kulları |
Ancak Allah´ın (imân temeli üzerinde gelişip) iyi niyetli, gösterişten uzak, samimi kulları müstesna.. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
41.Ayet
Mekke |
أُولَٰئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَعْلُومٌ -41 |
Ülaike lehüm rizkum ma´lum |
(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir. |
Onlar için bir «ma´lûm rızık» var |
İşte bunlar için bilinen, belirlenen bir rızık vardır; |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
42.Ayet
Mekke |
فَوَاكِهُ ۖ وَهُمْ مُكْرَمُونَ -42 |
Fevakih ve hüm mükramun |
(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir. |
Meyveler ve onlar hep ikram olunurlar |
(42-43) Meyveler (sunulur) ve kendileri Nîmet Cennet´inde (veya Naîm Cenneti´nde) ağırlanırlar. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
43.Ayet
Mekke |
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ -43 |
Fı cennatin neıym |
Onlar Naîm cennetlerindedirler. |
Naîm Cennetlerinde |
(42-43) Meyveler (sunulur) ve kendileri Nîmet Cennet´inde (veya Naîm Cenneti´nde) ağırlanırlar. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
44.Ayet
Mekke |
عَلَىٰ سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ -44 |
Ala sürurim mütekabilın |
Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar. |
Karşılıklı tahtlar üzerinde |
Kanepeler üstünde karşılıklı otururlar. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
45.Ayet
Mekke |
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِكَأْسٍ مِنْ مَعِينٍ -45 |
Yütafü alyhim bi ke´sim mim meıyn |
(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır. |
Maînden bir ke´s ile üzerlerine pırlanılır |
Pınardan dolu kâseler ile etraflarında dolaşılır. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
46.Ayet
Mekke |
بَيْضَاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِبِينَ -46 |
Beydae lezzetil lişşaribın |
(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır. |
Bembeyaz, içenlere lezzet |
Bembeyaz, içenlere lezzet verir. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
47.Ayet
Mekke |
لَا فِيهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنْزَفُونَ -47 |
La fıha ğavlüv ve la hüm anha yünzefun |
Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar. |
Onda ne bir gaile vardır, ne de başlarına vurur |
İçinde tiksindirici hiçbir şey yoktur ve onlar bundan sarhoş da olmazlar, kendilerinden de geçmezler. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
48.Ayet
Mekke |
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ عِينٌ -48 |
Ve ındehüm kasıratüt tarfi ıyn |
Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır. |
Yanlarında iri gözlü nazarlarını hasretmiş nazenînler |
Yanlarında bakışlarını yalnız eşlerine çevirmiş iri gözlü (huriler) bulunur. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
49.Ayet
Mekke |
كَأَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَكْنُونٌ -49 |
Ke ennehünne beydum meknun |
Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır. |
Sanki saklı yumurtalar |
Sanki onlar(ın her biri) saklı bir yumurta (gibi pürüzsüz). |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
50.Ayet
Mekke |
فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ -50 |
Fe akbele ba´duhüm ala ba´dıy yetesaelun |
Derken birbirlerine yönelip sorarlar. |
Derken ba´zısı ba´zısına dönmüş soruyorlardır: |
Birbirlerine yönelip sorarlar; |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
51.Ayet
Mekke |
قَالَ قَائِلٌ مِنْهُمْ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٌ -51 |
Kle kailüm minhüm innı kane lı karın |
İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.” |
İçlerinden bir söyliyen benim der: bir karînim vardı |
Onlardan bir sözcü şöyle der: Doğrusu bir yakınım vardı. |
23
/ 446
|
37-Saffat Suresi
52.Ayet
Mekke |
يَقُولُ أَإِنَّكَ لَمِنَ الْمُصَدِّقِينَ -52 |
Yekulü e inneke le minel müsaddikıyn |
“Sen de tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?” derdi. |
Derdi: sen cidden inananlardan mısın? |
Bana, «cidden sen de mi inananlardansın, (söylenen şeyleri tasdîk edenlerdensin) ? |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
53.Ayet
Mekke |
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَدِينُونَ -53 |
E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le medınun |
“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?” |
Öldüğümüz de bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakıt hakıkaten biz cezalanacak mıyız?» |
Biz mi ölüp toprak ve kemik yığını haline geldiğimizde (yeniden dirilip) hesap ve ceza göreceğiz ?» diyordu. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
54.Ayet
Mekke |
قَالَ هَلْ أَنْتُمْ مُطَّلِعُونَ -54 |
Kale hel entüm müttaliun |
Konuşan o kimse, yanındakilere, “Bakar mısınız, hâli ne oldu?” der. |
Nasıl der: bir bakıştırır mısınız? |
(54-55) Bir diğeri, «onun ne durumda olduğunu bilir misiniz» Derken bakar da onu Cehennem´in ortasında görür. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
55.Ayet
Mekke |
فَاطَّلَعَ فَرَآهُ فِي سَوَاءِ الْجَحِيمِ -55 |
Fattalea fe raahü fı sevail cehıym |
Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür. |
Derken bakmış onu tâ Cehennemin ortasında görmüştür |
(54-55) Bir diğeri, «onun ne durumda olduğunu bilir misiniz» Derken bakar da onu Cehennem´in ortasında görür. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
56.Ayet
Mekke |
قَالَ تَاللَّهِ إِنْ كِدْتَ لَتُرْدِينِ -56 |
Kale tellahi in kidte le türdın |
Ona şöyle der: “Allah’a andolsun, neredeyse beni de helâk edecektin.” |
Tallahi, der: doğrusu sen az daha beni helâk edecektin |
«Allah´a yemin olsun ki, neredeyse beni de mahvedecektin,» der. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
57.Ayet
Mekke |
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَرِينَ -57 |
Ve lev la nı´metü rabbı leküntü minel muhdarın |
“Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.” |
Rabbımın ni´meti olmasa idi ben de bu ihzar edilenlerden olacaktım |
Eğer Rabbimin (bana şuur ve anlayış veren) nimeti olmasaydı, elbette ben de (azaba) hazır duruma getirilenlerden olurdum. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
58.Ayet
Mekke |
أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ -58 |
E fe ma nahnü bi meyyitın |
(58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?” |
Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz |
(58-59) (Onlar artık o gün) biz birinci ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve biz azaba da uğratılmayacağız değil mi ? (Derler.) |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
59.Ayet
Mekke |
إِلَّا مَوْتَتَنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ -59 |
İlla mevtetenel ula ve ma nahnü bi müazzebın |
(58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?” |
ilk ölümümüzden başka. Ve biz muazzeb değiliz |
(58-59) (Onlar artık o gün) biz birinci ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve biz azaba da uğratılmayacağız değil mi ? (Derler.) |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
60.Ayet
Mekke |
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ -60 |
İnne haza le hüvel fevzül azıym |
Şüphesiz bu (cennetteki nimetlere ulaşmak) büyük bir başarıdır. |
Bu işte hiç şübhesiz o büyük murad, büyük kurtuluş |
Şüphesiz ki bu büyük bir kurtuluştur. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
61.Ayet
Mekke |
لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ -61 |
Li misli haza felya´melil amilun |
Çalışanlar böylesi için çalışsınlar! |
Böyle bir murad için çalışsın çalışan erler |
(Dünya´da) çalışanlar bunun gibi bir kurtuluş için çalışsınlar ! |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
62.Ayet
Mekke |
أَذَٰلِكَ خَيْرٌ نُزُلًا أَمْ شَجَرَةُ الزَّقُّومِ -62 |
E zalike hayrun nüzülen em şeceratüzç zekkum |
Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? |
Nasıl bu mu hayırlı konmak için yoksa o zakkum ağacı mı? |
Nasıl, böyle bir nimete konmak mı daha hayırlıdır, yoksa Zakkum ağacı mı ? |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
63.Ayet
Mekke |
إِنَّا جَعَلْنَاهَا فِتْنَةً لِلظَّالِمِينَ -63 |
İnna cealnaha fitnetel liz zalimın |
Şüphesiz biz onu zalimler için bir imtihan aracı kıldık. |
Ki biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır |
Şüphesiz ki biz o ağacı zâlimler için bir fitne (bir dert ve kaygı) kıldık. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
64.Ayet
Mekke |
إِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ فِي أَصْلِ الْجَحِيمِ -64 |
İnneha şeceratün tahrucü fı aslil cehıym |
O, cehennemin dibinde biten bir ağaçtır. |
O bir ağaçtır ki Cehennemin kökünde çıkar |
O bir ağaçtır ki Cehennem´in tâ dibinden çıkar. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
65.Ayet
Mekke |
طَلْعُهَا كَأَنَّهُ رُءُوسُ الشَّيَاطِينِ -65 |
Tal´uha ke ennehu ruusüş şeyatıyn |
Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır. |
Tomurcukları Şeytanların başları gibidir |
Tomurcukları (veya meyveleri) şeytanların başlarına benzer. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
66.Ayet
Mekke |
فَإِنَّهُمْ لَآكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ -66 |
Fe innehüm le akilune minha fe maliune minhel butün |
Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır. |
Her halde onlar ondan yiyeceklerdir. Yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır |
Onlar (Cehennem´dekiler) mutlaka ondan yiyecekler de karınlarını onunla dolduracaklar. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
67.Ayet
Mekke |
ثُمَّ إِنَّ لَهُمْ عَلَيْهَا لَشَوْبًا مِنْ حَمِيمٍ -67 |
Sümme inne lehüm aleyha le şevbem min hamum |
Sonra onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek vardır. |
Sonra üzerine onların hamîmden bir haşlamaları vardır |
Sonra da bunun üzerine onlar için iyice kaynar bir su ile karışık bir içecek var. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
68.Ayet
Mekke |
ثُمَّ إِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَإِلَى الْجَحِيمِ -68 |
Şümme inne merciahüm le ilel cehıym |
Sonra onların dönüşleri mutlaka cehennemedir. |
Sonra da dönümleri şübhesiz ki Cehennemedir |
Sonra elbette dönecekleri yer yine Cehennem´dir. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
69.Ayet
Mekke |
إِنَّهُمْ أَلْفَوْا آبَاءَهُمْ ضَالِّينَ -69 |
İnnehüm elfev abaehüm dallın |
Çünkü onlar babalarını sapık kimseler olarak buldular. |
Çünkü onlar babalarını dalâlette buldular |
Çünkü onlar babalarını sapıklık içinde buldular. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
70.Ayet
Mekke |
فَهُمْ عَلَىٰ آثَارِهِمْ يُهْرَعُونَ -70 |
Fe hüm ala asarihim yühraun |
Kendileri de onların izinden koşa koşa gitmektedirler. |
Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar |
Onların izleri üzerinde koşturup durdular. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
71.Ayet
Mekke |
وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ أَكْثَرُ الْأَوَّلِينَ -71 |
Ve le kad dalhle kablehüm ekserul evvelın |
Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı. |
Hakıkat onlardan evvel eskilerin ekserisi dalâlette idi |
Ve and olsun ki, onlardan önce gelip geçenlerin çoğu da sapıtmıştı. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
72.Ayet
Mekke |
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا فِيهِمْ مُنْذِرِينَ -72 |
Ve le kad erselna fıhim münzirın |
Andolsun, biz onlara da uyarıcılar göndermiştik. |
Celâlim hakkı için içlerinde inzar edici Peygamberler de gönderdik |
And olsun ki, biz onlara uyarıcı peygamberler göndermiştik. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
73.Ayet
Mekke |
فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنْذَرِينَ -73 |
Fenzur keyfe kane akıbetül münzerın |
Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu! |
Sonra da bak o inzar edilenlerin akıbeti nasıl oldu? |
Artık sen, o uyarılanların sonunun ne olduğuna bir bak! |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
74.Ayet
Mekke |
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -74 |
İlla ıbadellahil muhlesıyn |
Ancak Allah’ın ihlâslı kulları başka. |
Ancak Allahın ıhlâs ile seçilen kulları başka |
Ancak iyi niyetli, samimi, gösterişten uzak, kendini hakka veren Allah kulları müstesna.. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
75.Ayet
Mekke |
وَلَقَدْ نَادَانَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ الْمُجِيبُونَ -75 |
Ve le kad nadana nuhun fe le nı´mel müccıbun |
Andolsun, Nûh bize dua edip seslenmişti. Biz ne güzel cevap vereniz! |
Celâlim hakkı için bize Nuh nidâ etmişti, biz de hakıkat ne güzel mücîbiz |
And olsun ki, Nûh bize seslenip hâlini arzetmişti; Onun seslenişindeki isteğini kabul edenler ne güzeldir! |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
76.Ayet
Mekke |
وَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ -76 |
Ve necceynahü ve ehlehu minel kerbil azıym |
Onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Hem onu ve ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık |
Biz, onu da, aile ve dostlarını da o büyük sıkıntı ve üzüntüden kurtardık. |
23
/ 447
|
37-Saffat Suresi
77.Ayet
Mekke |
وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُ هُمُ الْبَاقِينَ -77 |
Ve cealna zürriyyetehu hümül bakıyn |
Onun neslini yeryüzünde kalanlar kıldık. |
Hem zürriyyetini bâkıy kalanlar kıldık |
Hem onun soyunu (yeryüzünde) baki kalanlar kıldık. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
78.Ayet
Mekke |
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ -78 |
Ve terakna aleyhi fil ahırın |
Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. |
Hem de namına bıraktık sonrakiler içinde |
Sonra gelenler içinde Onun (şerefli ismini) bıraktık. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
79.Ayet
Mekke |
سَلَامٌ عَلَىٰ نُوحٍ فِي الْعَالَمِينَ -79 |
Selamün ala nuhın fil alemın |
Âlemler içinde Nûh’a selâm olsun! |
Selâm Nuha bütün âlemler içinde |
Âlemler (Dünya milletleri) içinde Nuh´a selâm olsun. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
80.Ayet
Mekke |
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -80 |
İnna kezalike neczil muhsinın |
İşte biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. |
Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere |
Şüphesiz ki biz, iyiliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
81.Ayet
Mekke |
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -81 |
İnnehu min ıbadinel mü´minın |
Çünkü o, bizim mü’min kullarımızdandı. |
Çünkü o bizim mü´min kullarımızdan |
Çünkü O, gerçekten bizim mü´min kullarımızdan idi. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
82.Ayet
Mekke |
ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ -82 |
Sümme ağraknel aharın |
Sonra biz, diğerlerini suda boğduk. |
Sonra da diğerlerini suya boğduk |
Sonra (inkâr içinde kalan) diğerlerini (tufanda) boğduk. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
83.Ayet
Mekke |
وَإِنَّ مِنْ شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ -83 |
Ve inne min şıatihı le ibrahım |
Şüphesiz İbrahim de O’nun taraftarlarından idi. |
Şübhesiz İbrahim de onun kolundan |
Şüphesiz ki Nuh´un açmış olduğu yolda yürüyenlerden biri de İbrahim´di. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
84.Ayet
Mekke |
إِذْ جَاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ -84 |
İz cae rabbehu bi kalbin selım |
Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti. |
Çünkü rabbına selîm bir kalb ile geldi |
Hani O, Rabbına arınmış, esenliğe ermiş bir gönül ile geldi. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
85.Ayet
Mekke |
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ -85 |
İz kale li ebıhi ve kavmihı maza ta´büdun |
Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: “Siz neye tapıyorsunuz?” |
Çünkü babasına ve kavmine şöyle dedi: siz nelere tapıyorsunuz? |
Hani babasına ve kendi milletine, «nelere tapıyorsunuz ?» dedi. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
86.Ayet
Mekke |
أَئِفْكًا آلِهَةً دُونَ اللَّهِ تُرِيدُونَ -86 |
E ifken aliheten dunellahi türıdun |
“Allah’ı bırakıp da birtakım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?” |
Yalancılık etmek için mi Allahdan başka ilâhlar istiyorsunuz? |
Allah´ı bırakıp birtakım sahte ilâhları mı arzuluyorsunuz ? |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
87.Ayet
Mekke |
فَمَا ظَنُّكُمْ بِرَبِّ الْعَالَمِينَ -87 |
Fe ma zannüküm bi rabbil alemın |
“O hâlde, âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?” |
Siz rabbül´âlemîni ne zannediyorsunuz? |
O takdirde âlemlerin Rabbını ne sanıyorsunuz? |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
88.Ayet
Mekke |
فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ -88 |
Fe nezara nazraten fin nücum |
(88-89) İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi. |
Derken bir bakım baktı da nücume |
(88-89) Sonra yıldızlara manalı bakış baktı ve (putlardan nefret ettiğini imâ ederek) «doğrusu ben hastayım» dedi. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
89.Ayet
Mekke |
فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٌ -89 |
Fe kale innı sekıym |
(88-89) İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi. |
Ben dedi: hastayım |
(88-89) Sonra yıldızlara manalı bakış baktı ve (putlardan nefret ettiğini imâ ederek) «doğrusu ben hastayım» dedi. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
90.Ayet
Mekke |
فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ -90 |
Fe tevellev anhü müdbirın |
Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar. |
O vakıt arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler |
Bunun üzerine milleti, ona arkalarını dönüp ayrıldılar. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
91.Ayet
Mekke |
فَرَاغَ إِلَىٰ آلِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ -91 |
Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te´külun |
İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?” |
Derken kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da buyursanız a, dedi, yemez misiniz? |
Sonra İbrâhim gizlice onların tanrılarına yönelip yaklaştı ve, «yemek yemez misiniz ?» |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
92.Ayet
Mekke |
مَا لَكُمْ لَا تَنْطِقُونَ -92 |
Ma leküm la tentıkun |
“Ne diye konuşmuyorsunuz?” |
Neyiniz var söylemiyorsunuz |
«Neden konuşmuyorsunuz ?» dedi. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
93.Ayet
Mekke |
فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَمِينِ -93 |
Ferağa aleyhim darbem bil yemın |
Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi. |
Diyerek bir takrib ile onlara kuvvetli bir darbe indirdi |
Sonra üzerlerine yürüdü ve sağ eliyle vurup kırdı. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
94.Ayet
Mekke |
فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ -94 |
Fe akbelu ileyhi yeziffun |
Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi. |
Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler |
Az sonra milleti birbirine girerek İbrahim´e doğru geldiler. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
95.Ayet
Mekke |
قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ -95 |
Kale e ta´büdune ma tenhıtun |
İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?” |
A, dedi siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? |
İbrâhim onlara:«Yontup şekillendirdiğiniz şeylere mi tapıyorsunuz ? |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
96.Ayet
Mekke |
وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ -96 |
Vallahü halekkkaküm ve ma ta´melun |
“Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.” |
Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı |
Sizi de yaptığınız şeyleri de Allah yaratmıştır,» dedi. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
97.Ayet
Mekke |
قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَأَلْقُوهُ فِي الْجَحِيمِ -97 |
Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehıym |
Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi. |
Haydin dediler, bunun için bir bina yapın ve bunu ateşe atın |
Onlar, «bunun için bir bina yapın da (içine odun yakın ve) kendisini o Cehennem gibi ateşe atın» dediler. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
98.Ayet
Mekke |
فَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ -98 |
Fe eradü bihı keyden fe cealnahümül esfelın |
Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık. |
Böyle ona bir tuzak kurmak istediler, biz de tuttuk kendilerini daha alçak düşürdük |
Böylece Ona bir tuzak kurmayı plânladılar. Biz de onları alaşağı edip daha da alçalttık. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
99.Ayet
Mekke |
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهْدِينِ -99 |
Ve kale innı zahibün ila rabbı seyehdın |
İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.” |
Bir de dedi ki: ben rabbıma gidiyorum, o bana yolunu gösterir |
Ve İbrâhim, şüphesiz ben Rabbıma gidiyorum, O bana doğru yolu gösterir, dedi. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
100.Ayet
Mekke |
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ -100 |
Rabbi heb lı mines salihıyn |
“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.” |
Rabbım! bana salihînden ihsan buyur |
Ey Rabbim! Bana iyi-yararlı kişilerden olacak (bir evlâd) bağışla, diye duâ etti. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
101.Ayet
Mekke |
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ -101 |
Fe beşşernahü bi ğulamin halım |
Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. |
Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik |
Biz de O´nu çok sabırlı, zarif ve yumuşak huylu bir oğul ile müjdeledik. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
102.Ayet
Mekke |
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَىٰ فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرَىٰ ۚ قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ ۖ سَتَجِدُنِي إِنْ شَاءَ اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ -102 |
Felemma beleğa meahüs sa´ye kale ya büneyye innı era fil menami ennı ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif´al ma tü´meru setecidünı in şaellahü mines sabirın |
Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. |
Vakta ki yanında koşmak çağına erdi, ey yavrum! dedi ben menamda görüyorum ki ben seni boğazlıyorum, artık bak ne görüyorsun! ey babacığım dedi: ne emrolunuyorsan yap! beni inşaallah sabirînden bulacaksın |
Çocuk Onun yanında yürüyüp konuşabilme cağına gelince, İbrâhim ona şöyle dedi: Oğulcağızım ! Doğrusu ben rüyamda seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, bu hususta görüşün ne ? O da : Babacığım ! Sen emredildiğini yap. Beni —İnşaallah— sabredenlerden bulacaksın, dedi. |
23
/ 448
|
37-Saffat Suresi
103.Ayet
Mekke |
فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ -103 |
Felemma eslema ve tellehu lil cebın |
(103-104) Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” |
Vaktâ ki bu suretle ikisi de teslim oldular ve onu tuttu şakağına yıktı |
Bunun üzerine her ikisi de (hakkın buyruğuna) teslimiyet gösterdiler ve O, oğlunu alnı üzeri yere yatırdı. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
104.Ayet
Mekke |
وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ -104 |
Ve nadeynahü ey ya ibrahım |
(103-104) Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” |
Ve şöyle ona nida ettik: ya İbrahim! |
(104-105) Biz de Ona şöyle seslendik : Ey İbrâhim! Rüyayı cidden gerçekleşirdin. Şüphesiz biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
105.Ayet
Mekke |
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا ۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -105 |
Kad saddakter rü´ya inna kezalike neczil muhsinın |
“Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.” |
Ru´yayı gerçek tasdık eyledin, biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere |
(104-105) Biz de Ona şöyle seslendik : Ey İbrâhim! Rüyayı cidden gerçekleşirdin. Şüphesiz biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
106.Ayet
Mekke |
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْبَلَاءُ الْمُبِينُ -106 |
İnne haza le hüvel belaül mübın |
“Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.” |
Şübhesiz ki bu açık bir ibtilâ, kat´î bir imtihan |
Şüphesiz bu, açık bir imtihan idi. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
107.Ayet
Mekke |
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ -107 |
Ve fedeynahü bi zibhın azıym |
Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık. |
Dedik ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik |
Ve onun yerine fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
108.Ayet
Mekke |
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ -108 |
Ve terakna aleyhi fil ahırın |
Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. |
Namını da bıraktık sonrakiler içinde |
Sonrakiler arasında onu (onun şerefli ismini) bıraktık. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
109.Ayet
Mekke |
سَلَامٌ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ -109 |
Selamün ala ibrahım |
İbrahim’e selâm olsun. |
Selâm İbrahime |
Selâm İbrahim´e olsun ! |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
110.Ayet
Mekke |
كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -110 |
Kezalike neczil muhsinın |
İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. |
Böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere |
Biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
111.Ayet
Mekke |
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -111 |
İnnehu min ıbadinel mü´minın |
Çünkü o mü’min kullarımızdandı. |
Çünkü o bizim mü´min kullarımızdan |
Şüphesiz o, bizim mü´min kullarımızdandır. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
112.Ayet
Mekke |
وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَاقَ نَبِيًّا مِنَ الصَّالِحِينَ -112 |
Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihıyn |
Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik. |
Bir de onu salihînden bir Peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik |
Ve biz ona İshâk´ı da iyi-yararlı kişilerden sayılan bir peygamber olarak müjdeledik. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
113.Ayet
Mekke |
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَىٰ إِسْحَاقَ ۚ وَمِنْ ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِنَفْسِهِ مُبِينٌ -113 |
Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihı mübın |
Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de. |
Hem ona hem İshaka bereketler verdik. İkisinin zürriyyetinden de hem muhsin olan var hem de nefsine açık zulmeden |
Onu da, İshâk´ı da mübarek kıldık (üzerlerine feyiz, bereket ve rahmet indirdik). İkisinin soyundan iyiler de vardır; kendine açıkça zulmeden de vardır. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
114.Ayet
Mekke |
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ -114 |
Ve le kad menenna ala musa ve haun |
Andolsun, biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a da lütufta bulunduk. |
Celâlim hakkı için Musâ ile Harûnu da minnetdâr eyledik |
And olsun ki, biz, Musâ İle Harun´a (peygamberliğin) bereketli nîmetini verdik. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
115.Ayet
Mekke |
وَنَجَّيْنَاهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ -115 |
Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil azıym |
Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Hem kendilerini ve kavmlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık |
İkisini de, milletlerini de büyük bir sıkıntı ve üzüntüden kurtardık. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
116.Ayet
Mekke |
وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ -116 |
Ve nasarnahüm fe kanu hümül ğalibın |
Onlara yardım ettik de onlar galip gelenler oldular. |
Hem yardım ettik onlara da galibler onlar oldular |
Kendilerine yardım ettik ve onlar da bu sayede üstünlük sağladılar. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
117.Ayet
Mekke |
وَآتَيْنَاهُمَا الْكِتَابَ الْمُسْتَبِينَ -117 |
Ve ateynahümel kitabel müstebın |
Biz onlara (hükümlerimizi) açıklayan Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. |
Hem kendilerine o belli kitabı verdik |
İkisine (hükümleri rahatlıkla anlaşılır) çok açık kitap verdik. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
118.Ayet
Mekke |
وَهَدَيْنَاهُمَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ -118 |
Ve hedeynahümes sıratal müstekıym |
Onları doğru yola ilettik. |
Ve kendilerini doğru yola çıkardık |
İkisini de dosdoğru yola ilettik. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
119.Ayet
Mekke |
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِمَا فِي الْآخِرِينَ -119 |
Ve terakna aleyhima fil ahırın |
Sonradan gelenler arasında onlara güzel birer ad bıraktık. |
Sonrakiler içinde de namlarına şunu bıraktık |
Sonrakiler arasında ikisini (ikisinin şerefli ismini) bıraktık. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
120.Ayet
Mekke |
سَلَامٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ -120 |
Selamün ala musa ve harun |
Mûsâ’ya ve Hârûn’a selâm olsun. |
Selâm Musâ ile Haruna |
Selâm Musâ ile Harun´a olsun. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
121.Ayet
Mekke |
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -121 |
İnna kezalik enczil muhsinın |
Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. |
Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne |
Şüphesiz biz, iyiliği, yararlı işleri, güzelliği huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
122.Ayet
Mekke |
إِنَّهُمَا مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -122 |
İnnehüma min ıbadinel mü´minın |
Çünkü onlar mü’min kullarımızdan idiler. |
Çünkü ikisi de bizim mü´min kullarımızdan |
İkisi de elbette bizim mü´min kullarımızdandır. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
123.Ayet
Mekke |
وَإِنَّ إِلْيَاسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ -123 |
Ve inne ilyase le minel murselın |
Şüphesiz İlyas da peygamberlerden idi. |
Şübhesiz İlyas da mürselînden |
Şüphesiz İlyâs da gönderilen peygamberlerdendir; |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
124.Ayet
Mekke |
إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ أَلَا تَتَّقُونَ -124 |
İz kale li kavmihı ela tettekun |
Hani kavmine şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” |
Zira kavmine demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız? |
Hani o, kendi kavmine, «siz (Allah´tan) korkup (putlara tapmaktan, kötülük işlemekten) sakınmaz mısınız ? |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
125.Ayet
Mekke |
أَتَدْعُونَ بَعْلًا وَتَذَرُونَ أَحْسَنَ الْخَالِقِينَ -125 |
E ted´une ba´lev ve tezerune ahsenel halikıyn |
(125-126) “Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı bırakarak “Ba’l’e mi tapıyorsunuz?” |
Bir ba´le mi yalvarıyorsunuz bırakıb da o ahsenülhâlikîni |
(125-126) Siz, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbı olan Allah´ı, yaratanların o en güzelini bırakıp da Ba´l´e mi tapıp yalvarıyorsunuz?» demişti. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
126.Ayet
Mekke |
اللَّهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ -126 |
Allahe rabbeküm ve rabbe abaikümül evvelın |
(125-126) “Yaratıcıların en güzelini, sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı bırakarak “Ba’l’e mi tapıyorsunuz?” |
O rabbınız ve evvelki atalarınızın da rabbı olan Allahı? |
(125-126) Siz, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbı olan Allah´ı, yaratanların o en güzelini bırakıp da Ba´l´e mi tapıp yalvarıyorsunuz?» demişti. |
23
/ 449
|
37-Saffat Suresi
127.Ayet
Mekke |
فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ -127 |
Fe kezzebuhü fe innehüm le muhdarun |
Onu yalanladılar. Bu sebeple onlar (cehenneme) götürüleceklerdir. |
O vakıt onu tekzib ettiler, şübhesiz ki onlar da ıhzâr edildiler |
Onu yalanladılar. Çünkü o inkarcılar da şüphesiz (Cehennem´e atılmak üzere) hazır duruma getirileceklerdir. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
128.Ayet
Mekke |
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -128 |
İlla ıbadellahil muhlesıyn |
Ancak Allah’ın ihlâslı kulları başka. |
Müstesnâ Allahın ıhlâslı kulları |
Ancak Allah´ın iyi niyetli samimi, gösterişten uzak (inanan) kulları müstesna.. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
129.Ayet
Mekke |
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ -129 |
Ve terakna aleyhi fil ahırın |
Sonradan gelenler içerisinde ona güzel bir ad bıraktık. |
Ona da sonrakilerde şunu bıraktık |
Biz sonrakiler arasında İlyâs´ı (onun şerefli ismini) bıraktık. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
130.Ayet
Mekke |
سَلَامٌ عَلَىٰ إِلْ يَاسِينَ -130 |
Selamün ala ilyasın |
İlyas’a selâm olsun. |
Selâm, ilyasîne |
Selâm Âl-i Yâsîn´e (Yâsîn ailesine, hem İlyâs´a, hem inanan kavmine) olsun ! |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
131.Ayet
Mekke |
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ -131 |
İnna kezalike neczil muhsinın |
Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. |
Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne |
Şüphesiz biz iyiliği, güzelliği, yararlı işlerde bulunmayı huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
132.Ayet
Mekke |
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ -132 |
İnnehu min ıbadinel mü´minın |
Çünkü o bizim mü’min kullarımızdandı. |
Çünkü o bizim mü´min kullarımızdan |
Doğrusu o, bizim mü´min kullarımızdandır. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
133.Ayet
Mekke |
وَإِنَّ لُوطًا لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ -133 |
Ve inne lutal le minel mürselın |
Şüphesiz Lût da peygamberlerdendi. |
Şübhesiz Lût da mürselînden |
Şüphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
134.Ayet
Mekke |
إِذْ نَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ -134 |
İz necceynahü ve ehlehu ecmeıyn |
(134-135) Hani biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın (kâfir olan eşi) dışında bütün ailesini kurtarmıştık. |
Zira kurtardık onu ve bütün ehlini |
Hani biz onu da, ailesini de tamamen kurtardık. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
135.Ayet
Mekke |
إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ -135 |
İlla acuzen fil ğabirın |
(134-135) Hani biz onu ve geride kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın (kâfir olan eşi) dışında bütün ailesini kurtarmıştık. |
kalan bir karıdan başka batanlar içinde |
Ancak geride kalanlardan bir yaşlı kadın müstesna.. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
136.Ayet
Mekke |
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ -136 |
Sümme demmernel aharın |
Sonra da diğerlerini yok ettik. |
Sonra diğerlerini tedmir eyledik |
Sonra da geride kalan (ahlâksız inkarcıları) kökünden yıkıp yerle bir ettik. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
137.Ayet
Mekke |
وَإِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ عَلَيْهِمْ مُصْبِحِينَ -137 |
Ve inneküm le temürrune aleyhim musbihıyn |
(137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz? |
Ve siz elbette onlara uğrar ve üzerinden geçerseniz, sabahleyin |
(137-138) Ve siz (ey yaşayanlar!) sabah akşam onların kalıntılarına uğrar geçersiniz. Artık aklınızı kullanmaz mısınız? |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
138.Ayet
Mekke |
وَبِاللَّيْلِ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ -138 |
Ve bil leyl e fe la ta´kılun |
(137-138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz? |
Ve geceleyin, ya akıl edip de düşünmez misiniz |
(137-138) Ve siz (ey yaşayanlar!) sabah akşam onların kalıntılarına uğrar geçersiniz. Artık aklınızı kullanmaz mısınız? |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
139.Ayet
Mekke |
وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ -139 |
Ve inne yunüse le minel murselın |
Şüphesiz Yûnus da peygamberlerdendi. |
Şübhesiz Yunüs de o mürselînden |
Şüphesiz Yûnus da gönderilen peygamberlerdendir. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
140.Ayet
Mekke |
إِذْ أَبَقَ إِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ -140 |
İz ebeka ilel fülkil meşhun |
Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti. |
Hani bir vakıt dolu gemiye kaçmıştı, |
Hani bir vakit dolu bir gemiye kaçmıştı da, |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
141.Ayet
Mekke |
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَضِينَ -141 |
Fe saheme fe kane minel müdhadıyn |
Gemidekilerle kur’a çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu. |
kur´a çekmişti de kaydırılanlardan olmuştu |
(Gemiciler) kur´a çekmişti, kur´a Ona düşmüştü, yenilgiye uğrayanlardan olmuştu (bu yüzden denize atılmıştı). |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
142.Ayet
Mekke |
فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ -142 |
Feltekamehül hutü ve hüve mülım |
Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu. |
Derken kendisi balık yuttu melâmette idi |
Yûnus kendi kendini kınarken büyük bir balık onu yutuvermişti. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
143.Ayet
Mekke |
فَلَوْلَا أَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّحِينَ -143 |
Fe lev la ennehu kane minel müsebbihıyn |
(143-144) Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı. |
Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi |
(143-144) Eğer O,Tanrı´yı çokça tesbîh edenlerden olmasaydı, (insanların) dirilip kalkacağı güne kadar balığın karnında kalırdı. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
144.Ayet
Mekke |
لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ -144 |
Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb´asun |
(143-144) Eğer o, Allah’ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı. |
Her halde ba´solunacakları güne kadar onun karnında kalırdı |
(143-144) Eğer O,Tanrı´yı çokça tesbîh edenlerden olmasaydı, (insanların) dirilip kalkacağı güne kadar balığın karnında kalırdı. |
19
/ 450
|
37-Saffat Suresi
145.Ayet
Mekke |
فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ سَقِيمٌ -145 |
Fe nebeznahü bil arai ve hüve sekıym |
Derken biz onu hasta bir hâlde sahile attık. |
Hemen biz onu alana attık hasta idi |
Onu çıplak bir sahile attık, hasta idi. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
146.Ayet
Mekke |
وَأَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْطِينٍ -146 |
Ve embenta aleyhi şeceratem miy yaktıyn |
Üzerine geniş yapraklı bir ağaç bitirdik. |
Ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik |
Üzerine (gölge yapsın diye) sık ve geniş yapraklı (kabak ya da sarmaşıkgillerden) bir bitki bitirdik. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
147.Ayet
Mekke |
وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ مِائَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ -147 |
Ve erselnahü ila mieti elfin ev yezıdün |
Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik. |
Ve onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardı |
Ve onu yüzbin veya daha fazla bir topluluğa peygamber olarak gönderdik. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
148.Ayet
Mekke |
فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَىٰ حِينٍ -148 |
Fe amenu fe metta´nahüm ila hıyn |
Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. |
O vakıt ona iyman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik |
Onlar da artık Ona imân ettiler. Bu sebeple biz de onları bir süreye kadar yararlandırıp geçindirdik. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
149.Ayet
Mekke |
فَاسْتَفْتِهِمْ أَلِرَبِّكَ الْبَنَاتُ وَلَهُمُ الْبَنُونَ -149 |
Festeftihim e li rabbikel benatü ve lehümül benun |
Ey Muhammed! Onlara sor: Kız çocukları Rabbinin de, erkek çocukları onların mı? |
Şimdi sor o seninkilere: rabbına kızlar, onlara oğullar öyle mi? |
(Ey Peygamber!) Putperest müşriklere sor: Kızlar Rabbın´ın, oğlanlar onların mı ? |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
150.Ayet
Mekke |
أَمْ خَلَقْنَا الْمَلَائِكَةَ إِنَاثًا وَهُمْ شَاهِدُونَ -150 |
Em halaknel melaiket inasev ve hüm şahidun |
Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış? |
Yoksa biz Melâikeyi dişi yaratmışız da onlar şâhid mi bulunuyorlarmış? |
Yoksa biz melekleri dişiler olarak yaratmışız da onlar şâhidler mi bulunuyorlarmış ? |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
151.Ayet
Mekke |
أَلَا إِنَّهُمْ مِنْ إِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَ -151 |
E la innehüm min ifkihim le yekulun |
(151-152) İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar. |
Ha!.. onlar şübhesiz ki yalancıdırlar |
(151-152) Haberiniz olsun ki, onlar cidden yalan uydurmalarından, «Allah doğurdu» diyorlar ve gerçekten onlar yalancılardır. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
152.Ayet
Mekke |
وَلَدَ اللَّهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ -152 |
Veledellahü ve innehüm le kazibun |
(151-152) İyi bilin ki onlar kendi uydurmaları olarak, “Allah çocuk sahibi oldu” diyorlar. Onlar elbette yalan söylüyorlar. |
«Allah doğurdu» derler ve elbette bunlar yalancıdırlar |
(151-152) Haberiniz olsun ki, onlar cidden yalan uydurmalarından, «Allah doğurdu» diyorlar ve gerçekten onlar yalancılardır. |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
153.Ayet
Mekke |
أَصْطَفَى الْبَنَاتِ عَلَى الْبَنِينَ -153 |
Astafel benati alel benın |
Yoksa Allah kızları erkeklere tercih mi etti? |
Kızları oğullara tercih mi etmiş? |
(Hâşâ Allah), kızları oğullara tercîh etmiş, öyle mi ? |
23
/ 450
|
37-Saffat Suresi
154.Ayet
Mekke |
مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ -154 |
Ma leküm keyfe tahkümun |
Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz! |
Nah sizlere! nasıl hukmediyorsunuz? |
Size ne oluyor, nasıl hükmediyorsunuz ?! |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
155.Ayet
Mekke |
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ -155 |
E fe la tezekkerun |
Hiç düşünmüyor musunuz? |
Hiç de mi düşünmezsiniz? |
İyice düşünmez misiniz? |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
156.Ayet
Mekke |
أَمْ لَكُمْ سُلْطَانٌ مُبِينٌ -156 |
Em leküm sültanüm mübın |
Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var? |
Yoksa sizin için açık bir ferman mı var? |
Yoksa sizin açık bir belge ve deliliniz mi var ? |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
157.Ayet
Mekke |
فَأْتُوا بِكِتَابِكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -157 |
Fe´tu bi kitabiküm in küntüm sadikıyn |
Eğer doğru söyleyen kimseler iseniz getirin (bu delili içeren) kitabınızı! |
O halde getirin kitabınızı sadıksanız |
Doğru kişilerden iseniz haydi kitabınızı getirin (de göreyim). |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
158.Ayet
Mekke |
وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجِنَّةِ نَسَبًا ۚ وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ -158 |
Ve cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve le kad alimetil cinnetü innehüm le muhdarun |
Allah ile cinler arasında da nesep bağı kurdular. Oysa cinler de kendilerinin Allah’ın huzuruna getirileceklerini bilirler. |
Bir de onunla Cinler beyninde bir neseb uydururlar. Celâlim hakkı için Cinler bilirler ki onlar ihzar olunacaklardır |
Bunlar, Allah ile cinler arasında bir de hısımlık uydurdular. Halbuki cinler de onların mutlaka azaba hazır duruma getirileceklerini bilmektedirler. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
159.Ayet
Mekke |
سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ -159 |
Sübhanellahi amma yesıun |
Allah, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. |
Münezzeh sübhan o Allah onların isnad ettikleri vasıflardan |
Allah, onların iddia ve isnad ettikleri sıfatlardan yücedir, münezzehtir. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
160.Ayet
Mekke |
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -160 |
İlla ıbadellahil muhlesıyn |
Ancak Allah’ın ihlâslı kulları bunlar gibi değildir. |
Lâkin Allahın ıhlâs ile seçilen kulları başka |
Ancak Allah´ın iyi niyetli, samimi, gösterişten uzak (mü´min) kulları müstesna. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
161.Ayet
Mekke |
فَإِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ -161 |
Fe inneküm ve ma ta´büdun |
(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz. |
Çünkü siz ve taptıklarınız |
(161-162-163) Çünkü siz ve taptıklarınız, Cehennem´e girecek olanlar dışında, Allah´a karşı kimseyi azdıracak, baştan çıkartacak değilsiniz. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
162.Ayet
Mekke |
مَا أَنْتُمْ عَلَيْهِ بِفَاتِنِينَ -162 |
Ma entüm aleyhi bi fatinın |
(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz. |
Ona karşı kimseyi meftun edemezsiniz |
(161-162-163) Çünkü siz ve taptıklarınız, Cehennem´e girecek olanlar dışında, Allah´a karşı kimseyi azdıracak, baştan çıkartacak değilsiniz. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
163.Ayet
Mekke |
إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَحِيمِ -163 |
İlla men hüve salil cehıym |
(161-163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah’ın yolundan saptırabilirsiniz. |
Meğer ki Cahîme saldıran olsun |
(161-162-163) Çünkü siz ve taptıklarınız, Cehennem´e girecek olanlar dışında, Allah´a karşı kimseyi azdıracak, baştan çıkartacak değilsiniz. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
164.Ayet
Mekke |
وَمَا مِنَّا إِلَّا لَهُ مَقَامٌ مَعْلُومٌ -164 |
Ve ma minna illa lehü mekamüm ma´lum |
(Melekler derler ki:) “Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır.” |
Bizden ise her birimiz için bir makamı ma´lûm vardır |
(Melekler), «bizden her birimiz için belli-belirli bir makam vardır. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
165.Ayet
Mekke |
وَإِنَّا لَنَحْنُ الصَّافُّونَ -165 |
Ve inna le nahnüs saffun |
“Şüphesiz biz (orada) saf duranlarız.” |
Ve biz elbette biz o saf dizenleriz |
Ve bizler mutlaka saf saf dururuz, |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
166.Ayet
Mekke |
وَإِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ -166 |
Ve inna le nahnül müsebbihün |
“Şüphesiz biz (Allah’ı) tespih edip yüceltenleriz.” |
Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz |
Ve şüphesiz bizler durmadan tesbîh ederiz,» (derler). |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
167.Ayet
Mekke |
وَإِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَ -167 |
Ve in kanu le yekulun |
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.” |
Ve gerçek, evvel şöyle diyorlardır: |
(167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «yanımızda öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah´ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da, |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
168.Ayet
Mekke |
لَوْ أَنَّ عِنْدَنَا ذِكْرًا مِنَ الْأَوَّلِينَ -168 |
Lev enne ındena zikram minel evvelin |
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.” |
eğer yanımızda evvelkilerinkinden bir zikr olsa idi |
(167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «yanımızda öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah´ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da, |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
169.Ayet
Mekke |
لَكُنَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ -169 |
Lekünna ıbadellahil muhlesıyn |
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: “Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlâslı kullar olurduk.” |
Her halde Allahın ıhlâs ile seçilmiş kullarından olurduk |
(167-168-169) Her ne kadar müşrikler, «yanımızda öncekilerden kalma bir kitap bulunsaydı, elbette bizler, Allah´ın hâlis kullarından olurduk» dlyorlardıysa da, |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
170.Ayet
Mekke |
فَكَفَرُوا بِهِ ۖ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ -170 |
Fe keferu bih fe sevfe ya´lemun |
Fakat (kitap gelince) onu inkâr ettiler. Yakında (sonlarının ne olacağını) bilecekler. |
Fakat şimdi ona küfrettiler, artık ileride bilecekler |
(Kitap indirilince) onu red ve inkâr ettiler. İleride (bu dönekliğin sonunun nereye varacağını) bileceklerdir. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
171.Ayet
Mekke |
وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلِينَ -171 |
Ve le kad sebekat kelimetüna li ıbadinel murselın |
Andolsun, peygamber olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti: |
Celâlim hakkı için risaletle gönderilen kullarımız hakkında şu kelimemiz sebkat etmiştir: |
(171-172) And olsun ki, peygamber olarak gönderdiğimiz kullarımız hakkında şu sözümüz sübut bulup gerçekleşmiştir: «Elbette onlar (peygamberler) yardım göreceklerdir.» |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
172.Ayet
Mekke |
إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَ -172 |
İnnehüm le hümül mensurun |
“Onlara mutlaka yardım edilecektir.” |
«Onlar elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır |
(171-172) And olsun ki, peygamber olarak gönderdiğimiz kullarımız hakkında şu sözümüz sübut bulup gerçekleşmiştir: «Elbette onlar (peygamberler) yardım göreceklerdir.» |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
173.Ayet
Mekke |
وَإِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ -173 |
Ve inne cündena lehümül ğalibun |
“Şüphesiz ordularımız galip gelecektir.” |
Ve elbette bizim askerlerimiz mutlak onlar galib geleceklerdir» |
«Ve şüphesiz bizim ordumuz mutlaka galib geleceklerdir.» |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
174.Ayet
Mekke |
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ -174 |
Fe tevelle anhüm hatta hıyn |
O hâlde, bir süreye kadar onlardan yüz çevir |
Onun için yüz çevir de onlardan bir zamana kadar |
Artık sen onlardan bir süreye kadar yüzçevir. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
175.Ayet
Mekke |
وَأَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ -175 |
Ve ebsırhüm fe sevfe yübsırun |
Gözetle onları, yakında onlar da görecekler. |
Gör onları: yakında görecekler |
Onların sonunun ne olacağını gör, onlar da göreceklerdir. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
176.Ayet
Mekke |
أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ -176 |
E fe biazabina yesta´cilun |
Yoksa onlar azabımızı acele mi istiyorlar? |
Ya şimdi bizim azâbımızı mı iviyorlar? |
Azabımızın hemen gelmesini mi istiyorlar? |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
177.Ayet
Mekke |
فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ -177 |
Fe iza nezele bi sahatihim fe sae sabahul münzerın |
Fakat azabımız onların yurtlarına indiğinde, o uyarılmış olanların sabahı ne kötü olur! |
Amma onların sahasına indiği vakıt ne fenadır o acı haber verilenlerin sabahı!... |
Azâb onların sahasına indiği zaman, o uyarılan (nankör inkârcı)ların sabahı ne kötü olur! |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
178.Ayet
Mekke |
وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّىٰ حِينٍ -178 |
Ve tevelle anhüm hatta hıyn |
Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir. |
Yine sen yüz çevir de onlardan bir zamana kadar |
Ve sen bir süre onlardan yüzçevir. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
179.Ayet
Mekke |
وَأَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ -179 |
Ve ebsır fe sevfe yübsırun |
(Bekle ve) gör. Onlar da yakında görecekler. |
Gör, yakında görecekler |
(Sonlarının ne olacağını) gör, kendileri de yakında göreceklerdir. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
180.Ayet
Mekke |
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ -180 |
Sübhane rabbike rabbil ızzeti amma yesfun |
Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. |
Tesbiyh o ızzetin sahibi rabbına onların vasıflarından |
Çok üstün, çok güçlü olan Rabbin, onların vasfedegeldiklerinden yücedir, münezzehtir. |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
181.Ayet
Mekke |
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ -181 |
Ve selamün alel murselın |
Peygamberlere selâm olsun. |
Ve selâm mürselîne |
Selâm, gönderilen peygamberlere olsun ! |
23
/ 451
|
37-Saffat Suresi
182.Ayet
Mekke |
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ -182 |
Vel hamdü lillahi rabbil alemın |
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. |
Ve hamd âlemlerin rabbı Allaha |
Hamd de âlemlerin Rabbi Allah´a mahsustur. |
23
/ 451
|