SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Meryem Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ كهيعص -1 |
Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd. |
Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd. |
Kâf - Hâ - Yâ - Ayn - Sâd. |
Kâf hâ yâ ´ayn sâd. |
Kâf, Hâ, yâ, Ayn, Sâd. |
16 / 304 |
Meryem Suresi
2.Ayet |
ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا -2 |
Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır. |
Rabbının rahmetini bir anış Zekerriya kuluna |
Bu, Rabbın rahmetini kulu Zekeriyyâ´ya artmasıdır. |
Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyyâ´ya rahmetini anıştır. |
(Bu) Rabbin rahmetiyle kulu Zekeriya´yı anmasıdır. |
16 / 304 |
Meryem Suresi
3.Ayet |
إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ نِدَاءً خَفِيًّا -3 |
Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı. |
O vakıt ki rabbına nida etmişti, gizli bir nida |
Hani bir vakit o, Rabbine gizli bir seslenişle seslenmişti de, |
O, Rabbine gizli bir seslenişle yalvarmıştı: |
O vakit ki, Rabbine gizlice bir dua ile duada (niyazda) bulunmuştu. |
16 / 304 |
Meryem Suresi
4.Ayet |
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُنْ بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا -4 |
O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.” |
Demişti: yarab işte ben artık kemik gevşedi benden, ve baş bembeyaz alev aldı, sana duâ ile ise rabbım hiç bir zaman bedbaht olmadım |
«Ey Rabbim ! Kemiklerim gerçekten iyice zayıfladı ve başımdaki saçlarım da aklaşıp alev alev tutuşurcasına ağardı. Rabbim ! Sana yalvarıp yakarmakta hiç de bedbaht olmadım. |
"Rabbim, demişti, ben, bende kemik gevşedi; baş, ihtiyarlk aleviyle tutuştu. Rabbim, sana du´â ile hiçbir zaman bahtsız olmadım (her du´â ettikçe kabul buyurdun, beni istediğimden mahrum etmedin)." |
Demişti ki: «Yarabbi! Muhakkak benim kemiklerim zayıflaştı, başımın tüyü de tutuştu ve Rabbim! Sana ne dua ettim ise mahrum kalmadım.» |
16 / 304 |
Meryem Suresi
5.Ayet |
وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا -5 |
(5-6) “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!” |
Bu halimle ben arkamdan yerime kalacak taallûkattan endişedeyim, hatunum da akîm bulundu, onun için bana bir veliy ihsan eyle |
(5-6) Ve doğrusu arkamdan yerime geçeçek yakınlarımdan endişeliyim. Karım da kısır bulunuyor. Artık sen kendi katından bana da, Yâkub ailesine de vâris olacak bir velî (işleri senin adına yürütecek bir erkek evlâd) bağışla. Hem Rabbim! Onu rızana lâyık gör.» Demişti. |
"Doğrusu ben arkamdan, yerime geçecek yakınlar(ımın iyi hareket etmeyecekler)inden korktum; karım da kısır. (Ne olur) katından bana yerime geçecek bir veli lutfet. |
«Ve ben arkamdan beni takibedecek akrabam (olmayışından)dan korkmaktayım, zevcem de kısırdır. Artık bana sen kendi tarafından bir oğul bağışla.» |
16 / 304 |
Meryem Suresi
6.Ayet |
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ ۖ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا -6 |
(5-6) “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!” |
Ki hem benim mirasımı, hem Ya´kub henadanının mirasını ala, hem de onu rızaya mazhar kıl rabbım! |
(5-6) Ve doğrusu arkamdan yerime geçeçek yakınlarımdan endişeliyim. Karım da kısır bulunuyor. Artık sen kendi katından bana da, Yâkub ailesine de vâris olacak bir velî (işleri senin adına yürütecek bir erkek evlâd) bağışla. Hem Rabbim! Onu rızana lâyık gör.» Demişti. |
"Ki, (o), bana ve Ya´kûb oğullarına mirâsçı olsun. Rabbim, onu beğendiğin bir insan yap." |
«Hem bana vâris olsun hem de Yakub hânedanına vâris olsun ve Rabbim, O´nu indinde rızaya mazhar buyur.» |
16 / 304 |
Meryem Suresi
7.Ayet |
يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَىٰ لَمْ نَجْعَلْ لَهُ مِنْ قَبْلُ سَمِيًّا -7 |
(Allah, şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.” |
Ey Zekeriyya! Haberin olsun biz sana bir oğul tebşir ediyoruz, adı Yahya, bundan evvel hiç bir adaş yapmadık ona |
(Allah), «Ey Zekeriyyâ ! Doğrusu biz seni Yahya isminde bir oğlanla müjdeliyoruz ki bundan önce bu adı kimseye vermedik.» |
(Allâh buyurdu): Ey Zekeriyyâ, biz sana bir oğul müjdeleriz, adı Yahyâ´dır. Daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık (ondan önce kimseye bu adı vermedik.)" |
(Allah buyurdu ki:) «Ey Zekeriya! Seni bir oğul ile müjdeleriz ki, adı Yahya´dır. Onun için evvelce (kimseyi) bir adaş kılmadık.» |
16 / 304 |
Meryem Suresi
8.Ayet |
قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا -8 |
Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi. |
Dedi: Yarab! benim için bir oğul nereden olacak: hatunum akîm bulunuyor ben de ihtiyarlıktan kağşamak derecesine geldim |
Zekeriyyâ dedi ki: «Rabbim ! Benim nasıl oğlum olabilir ki karım kısırdır, ben de yaşlılığın son kertesine gelmiş bulunuyorum ?!» |
(Zekeriyyâ): "Rabbim, dedi benim nasıl oğlum olur? Karım da kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son sınırına vardım." |
Dedi ki: «Yarabbi! Bana nereden bir oğul olabilir? Zevcem ise kısır olmuştur. Ben de ihtiyarlıktan son yaşa yetişmiş oldum.» |
16 / 304 |
Meryem Suresi
9.Ayet |
قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِنْ قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا -9 |
(Vahiy meleği) dedi ki: Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.” |
Buyurdu: öyle, fakat rabbın buyurdu ki: o bana kolaydır, bundan evvel seni yarattım! Halbuki hiç bir şey değildin |
Allah ona: «Bu böyledir. Rabbin buyurdu, o bana göre çok kolaydır; sen hiçbir şey değil iken bundan önce seni yarattım,» dedi. |
Dedi: "Öyledir, ama Rabbin: ´O bana kolaydır, daha önce sen de hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım´ dedi." |
Buyurdu ki: «Öyledir. Rabbin buyurdu ki, o Bana kolaydır ve muhakkak ki, Ben seni bundan evvel yaratmıştım, halbuki sen hiçbir şey değildin.» |
16 / 304 |
Meryem Suresi
10.Ayet |
قَالَ رَبِّ اجْعَلْ لِي آيَةً ۚ قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ لَيَالٍ سَوِيًّا -10 |
Zekeriyya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver”, dedi. Allah da, “Senin işaretin, sapasağlam olduğun hâlde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır” dedi. |
Dedi: yarab! Bana bir alâmet yap, buyurdu ki: alâmetin, sapsağlam olduğun halde üç gece nasa söz söyleyememendir |
Zekeriyyâ: «Rabbim ! O halde bana bir alâmet lütfet,» dedi. Allah ona: «Sağlığın tam yerindeyken insanlarla üç geçe konuşmaman (senin için alâmet)dır,» buyurdu. |
"Rabbim, dedi, (öyle ise) bana bir işâret ver". "Senin işâretin, sapasağlam olduğun halde tam üç gece (ve gündüz) insanlarla konuşamamandır." dedi. |
Dedi ki: «Yarabbi! Benim için bir alâmet kıl.» Buyurdu ki: «Senin alâmetin, sen sapasağlam olduğun halde nâs ile üç gece konuşmaya muktedir olamamandır.» |
16 / 304 |
Meryem Suresi
11.Ayet |
فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ أَنْ سَبِّحُوا بُكْرَةً وَعَشِيًّا -11 |
Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih edin” diye işaret etti. |
Derken mihrabdan kavmine karşı çıktı da «Sabah ve akşam tesbih edin» diye onlara işaret verdi |
Bunun üzerine Zekeriyyâ, mihrâbdan çıkıp kavmine, «sabah akşam tesbîh edin!» diye işarette bulundu. |
(Zekeriyyâ), ma´bedden kavminin karşısına çıkıp onlara: "Sabah akşam (Rabbinizi) tesbih edin!" diye işâret etti. |
Sonra mescitten kavmine karşı çıktı da, «Gündüzlerin evvellerinde ve sonunda tesbihte bulununuz,» diye onlara işaret eyledi. |
16 / 304 |