SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Kamer Suresi
50.Ayet |
وَمَا أَمْرُنَا إِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ -50 |
Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.) |
Emrimiz de başka değil birdir, bir lemhi basar gibidir |
Bizim emrimiz ancak bir defadır, gözaçıp kapamak gibi. |
Bizim buyruğumuz yalnız bir tektir, göz açıp yumma gibidir. |
Bizim emrimiz de başka değil, ancak birdir, göz ile bir bakış gibidir. |
27 / 530 |
Kamer Suresi
51.Ayet |
وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ -51 |
Andolsun, biz sizin gibileri hep helâk ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan? |
Celâlim hakkiyçin emsalinizi hep helâk da ettik fakat hani düşünen? |
(51-52) And olsun ki, biz sizin nice benzerlerinizi yok ettik. Öğüt ve ibret alan yok mudur? Onların işledikleri her şey defterlerdedir. |
Andolsun biz sizin benzerlerinizi hep helâk ettik. Öğüt alan yok mudur? |
Ve şüphe yok ki, sizin emsalinizi helâk ettik, fakat düşünen hani? |
27 / 530 |
Kamer Suresi
52.Ayet |
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ -52 |
İşledikleri her şey ise kitaplarda kayıtlıdır. |
Bununla beraber işledikleri her şey defterlerdedir |
(51-52) And olsun ki, biz sizin nice benzerlerinizi yok ettik. Öğüt ve ibret alan yok mudur? Onların işledikleri her şey defterlerdedir. |
İşledikleri her şey, Kitâplarda mevcuttur. |
Ve her neyi yapmış oldular ise defterlerde (kayıtlı)dır. |
27 / 530 |
Kamer Suresi
53.Ayet |
وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُسْتَطَرٌ -53 |
Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır. |
Ve küçük büyük hepsi satra geçmiştir |
Küçük büyük her şey satır satır yazılıdır. |
Küçük, büyük hepsi satır satır yazılmıştır. |
Ve her bir küçük ve büyük, yazılmıştır. |
27 / 530 |
Kamer Suresi
54.Ayet |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ -54 |
Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar. |
Şübhesiz müttekıler Cennetlerde nur içinde |
Şüphesiz ki, muttakîler (Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınan mü´minler) Cennetlerde genişlik ve aydınlık içindedirler. |
Korunanlar cennetlerde ırmaklar(ın kenarın)dadırlar. |
Muhakkak ki muttakîler, cennetlerde ve ırmaktadırlar. |
27 / 530 |
Kamer Suresi
55.Ayet |
فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَلِيكٍ مُقْتَدِرٍ -55 |
Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler. |
Sadakat meclisinde, kudretine nihayet olmıyan bir şehinşahın huzurı kibriyasında |
Doğruluk makamında kuvvetli kudretli hükümdarın yanındadırlar. |
Güçlü pâdişâhın huzûrunda doğruluk koltuklarında (memnunluk içinde)dirler. |
Bir doğruluk ikametgâhında, gâyet kudret sahibi bir hükümdarın huzurunda (bulunacaklardır). |
27 / 530 |
Rahman Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الرَّحْمَٰنُ -1 |
(1-2) Rahmân, Kur’an’ı öğretti. |
Rahmân |
Rahman (olan Allah); |
Çok merhametli (Allâh), |
O Rahmân olan Mabûd-i Zîşân. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
2.Ayet |
عَلَّمَ الْقُرْآنَ -2 |
(1-2) Rahmân, Kur’an’ı öğretti. |
Öğretti Kur´anı |
Kur´ân´ı öğretti. |
Kur´ân´ı öğretti. |
(2-3) Kur´an´ı (Peygamberine) talim buyurdu. İnsanı yarattı. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
3.Ayet |
خَلَقَ الْإِنْسَانَ -3 |
İnsanı yarattı. |
Yarattı insanı |
İnsanı yarattı; |
İnsanı yarattı. |
(2-3) Kur´an´ı (Peygamberine) talim buyurdu. İnsanı yarattı. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
4.Ayet |
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ -4 |
Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. |
Belletti ona o güzel beyânı |
Ona anlatma ve açıklama yeteneği verdi. |
Ona beyânı (konuşup, düşüncelerini açıklamayı) öğretti. |
Ona beyanı (ifade-i meramı) öğretti. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
5.Ayet |
الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ -5 |
Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. |
Güneş ve Ay hisablı |
Güneş ve Ay hesap iledir, |
Güneş de, Ay da bir hesap ile (cereyan etmekte)dir. |
Güneş ve ay, (muntazam) bir hesab ile cereyan etmektedir. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
6.Ayet |
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ -6 |
Otlar ve ağaçlar (Allah’a) boyun eğerler. |
Çemen, ağaç secdedan |
Bitki ve ağaç (türleri) secde ederler. |
Necm (bitkiler, yıldızlar) ve ağaçlar (Allah´a) secde etmektedirler. |
Ve çimen ve ağaç secde ederler. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
7.Ayet |
وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ -7 |
Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. |
Bak şu güzel semaya verdi ona irtifa´ vazeyledip mizânı |
Gökyüzünü O yükseltti ve ölçü-tartıyı koydu. |
Göğü yükseltti ve mizânı koydu. |
(7-8) Semayı yükseltti ve mizanı vaz´etti. Tâ ki, hadd-i tecavüz etmeyesiniz. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
8.Ayet |
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ -8 |
Ölçüde haddi aşmayın. |
Ki taşmayın mizanda |
Sakın tartıda hakkı, insafı aşmayın ! |
Tartıda taşkınlık edip dengeyi bozmayın. |
(7-8) Semayı yükseltti ve mizanı vaz´etti. Tâ ki, hadd-i tecavüz etmeyesiniz. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
9.Ayet |
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ -9 |
Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın. |
Ve doğru tutun adaletle tartıyı da aksatmayın mizanı |
Tartıyı adaletle ayakta tutun, tartıyı eksik tartmayın. |
Tartıyı adâletle yapın, terazide eksiklik yapmayın. |
Ve mizanı adâletle yerine getiriniz ve tartıyı noksan etmeyiniz |
27 / 530 |
Rahman Suresi
10.Ayet |
وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ -10 |
Allah, yeri yaratıklar için var etti. |
Arza da bir tavazu´ verdi berayı enam |
Yeryüzünü de ancak ve sadece canlı varlıklar için alçaltıp koydu. |
(Allâh) Yeri halk için koydu. |
Yeryüzünü de her zîhayat için döşedi. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
11.Ayet |
فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ -11 |
Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır. |
Onda bir meyva, ve ekmamiyle duran nahli benam |
Onda meyveler ve salkım tomurcuklu hurma ağacı vardır. |
Onda meyva(lar) ve salkımlı hurmalar var. |
Orada mütenevvi meyveler ve tomurcuklar sahibi olan hurma ağaçları vardır. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
12.Ayet |
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ -12 |
Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır. |
Ve o çimli dâneler ve o hoşbu´ reyhan |
Kabuklu, kapçıklı taneler ve güzel kokulu bitkiler vardır. |
Saplı ve yapraklı dâne(ler) ve hoş kokulu bitkiler var. |
Yaprak sahibi daneler ve iyi kokulu nebat (vardır). |
27 / 530 |
Rahman Suresi
13.Ayet |
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ -13 |
O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? |
Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan? |
O halde (ey insanlar ve cinler!) Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz ? |
(Ey cinler ve insanlar topluluğu) Şimdi Rabbinizin hangi ni´metlerini yalanlıyorsunuz? |
Artık Rabbinizin hangi nîmetlerini tekzîp edersiniz? |
27 / 530 |
Rahman Suresi
14.Ayet |
خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ -14 |
Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı. |
Fağfur gibi bir salsâlden insanı yarattı |
insanı testi gibi ses çıkaran kuru balçıktan yarattı |
İnsanı kiremit gibi pişmiş çamurdan yarattı. |
İnsanı pişmiş çamurdan yapılmış çanak gibi bir kurumuş ses verir balçıktan yarattı. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
15.Ayet |
وَخَلَقَ الْجَانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍ -15 |
“Cin”i de yalın bir ateşten yarattı. |
Bir maric ateşten de o cannı yarattı |
Cânn´ı (Cinleri) de dumansız bir ateşten yarattı. |
Cin´i de hâlis ateşten yarattı. |
Cinleri de dumanı olmayan halis bir ateş alevinden yarattı. |
27 / 530 |
Rahman Suresi
16.Ayet |
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ -16 |
O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? |
Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan? |
Artık Rabbınızın hangi nimetlerini yalanlıyabilirsiniz? |
Şimdi Rabbinizin hangi ni´metlerini yalanlıyorsunuz? |
Artık Rabbinizin hangi nîmetlerini tekzîp edersiniz? |
27 / 530 |