SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Taha Suresi
40.Ayet |
إِذْ تَمْشِي أُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ مَنْ يَكْفُلُهُ ۖ فَرَجَعْنَاكَ إِلَىٰ أُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ ۚ وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُونًا ۚ فَلَبِثْتَ سِنِينَ فِي أَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلَىٰ قَدَرٍ يَا مُوسَىٰ -40 |
“Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve “size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?” diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık, seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen’e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr’a) geldin ey Mûsâ!” |
O vakıt hemşiren gidiyor da diyordu: «ona iyi bakacak birini buluvereyim mi size?» Bu suretle seni anana iade ettik ki gözü aydın olsun da mahzun olmasın, hem bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık, ve türlü mihnetlerle seni imtihan ettik bu sebeble senelerce Ehli Medyen içinde kaldın, sonra da bir kader üstüne geldin ya Musâ |
Hani kızkardeşin (Fir´avn´ın evine) yürüyüp giderken, «ona bakacak bir kimseyi size haber vereyim mi ?» demişti. Böylece gözü aydınlık olup üzülmesin diye seni annene çevirmiş olduk. Ve sen bir kişiyi öldürdün de biz seni üzüntü ve kederden kurtardık; seni türlü türlü imtihanlarla karşı karşıya getirdik. O sebeple Medyen halkı arasında yıllarca kaldıktan sonra ey Musâ, bir kader (çizgisi gereği dönüp buraya) geldin. |
"Kızkardeşin ona bakacak birini size göstereyim mi? diyordu. Böylece seni annene geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman da seni tasadan kurtarmış ve seni iyice denemiştik. Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra belirlediğimiz bir vakitte bize geldin ey Mûsâ!" |
«O vakit ki, hemşiren gidip de diyordu ki: «O´na bakacak bir kimse için size delâlet edeyim mi?» Artık seni validene döndürdük ki gözü aydın olsun da mahzun olmasın. Ve sen bir şahsı öldürdün. Sonra seni o gamdan kurtardık ve seni fitneden fitneye uğratmıştık. Sonra Medyen ahalisi arasında senelerce eğleştik. Sonra da ey Mûsa! Mukadder olduğu üzere (bu muayyen zamana) geliverdik.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
41.Ayet |
وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْسِي -41 |
“Ben seni kendim için seçtim.” |
Ben seni kendim için yetiştirdim |
Seni kendim için yetiştirip hazırladım. |
"Seni kendim için yetiştirdim." |
«Ve seni kendi zâtım için ihtiyar ettim.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
42.Ayet |
اذْهَبْ أَنْتَ وَأَخُوكَ بِآيَاتِي وَلَا تَنِيَا فِي ذِكْرِي -42 |
“Sen ve kardeşin mucizelerim ile (desteklenmiş olarak) gidin ve beni anmakta gevşeklik göstermeyin.” |
Git âyetlerimle sen ve biraderin. Ve benim zikrimde gevşeklik etmeyin |
Senle kardeşin açık belgelerimle gidin, beni anmak hususunda gevşeklik göstermeyin. |
"Sen ve kardeşin, âyetlerimi götürün, beni anmakta gevşeklik etmeyin." |
«Sen ve kardeşin âyetlerimle git ve benim zikrimde kusur etmeyiniz.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
43.Ayet |
اذْهَبَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ -43 |
“Firavun’a gidin. Çünkü o azmıştır.” |
Fir´avna gidin çünkü o pek azdı |
Fir´avn´a gidin; çünkü gerçekten o azmıştır. |
"Fir´avn´e gidin, çünkü o azdı." |
«Fir´avun´a gidiniz. Şüphe yok ki, o haddi tecavüz etmiştir.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
44.Ayet |
فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَيِّنًا لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ أَوْ يَخْشَىٰ -44 |
“Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” |
Varın da ona belki dinler veya korkar diye yumuşak dille söyleyin |
Ona yumuşak söz söyleyin; ola ki öğüt alır ya da (âlemlerin Rabbına saygı duyup) korkar. |
"Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt alır veya korkar." |
«Ona yumuşakça söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
45.Ayet |
قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَنْ يَطْغَىٰ -45 |
Mûsâ ve Hârûn, şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz.” |
Rabbenâ dediler, korkarız ki bize şiddetle saldırır, yâhud tuğyanını artırır |
Musâ ile kardeşi, «Rabbimiz ! Doğrusu onun bize azgınca saldırmasından veya zulüm ve tuğyanda bulunmasından korkarız» dediler. |
Dediler ki: "Rabbimiz, onun bize taşkınlık etmesinden, yahut iyice azmasından korkuyoruz." |
Dediler ki: «Ey Rabbimiz! Muhakkak biz korkarız ki, ya üzerimize şiddetle saldırır veya haddi tecavüz eder.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
46.Ayet |
قَالَ لَا تَخَافَا ۖ إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَىٰ -46 |
Allah, şöyle dedi: “Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm.” |
Korkmayın buyurdu: çünkü ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm |
Allah onlara, «korkmayın. Şüphesiz ki ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm» dedi. |
"Korkmayın, dedi, ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm." |
Buyurdu ki: «Korkmayın, şüphe yok ki ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
47.Ayet |
فَأْتِيَاهُ فَقُولَا إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْ ۖ قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكَ ۖ وَالسَّلَامُ عَلَىٰ مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَىٰ -47 |
“Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selâm, doğru yola uyanlara olsun.’ ” |
Haydin varın da ona deyin ki haberin olsun biz rabbının Resulleriyiz, artık Benî İsraîli bizimle gönder ve onları ta´zib etme, biz sana rabbından bir âyetle geldik, selâm da doğruya tabi´ olanadır |
Ona gidin de deyin ki: «Biz şüphen olmasın ki Rabbın elçileriyiz; artık israil oğulları´nı bizimle gönder de onlara azâb etme; gerçekten sana Rabbinden bir mu´cizeyle geldik. Selâm doğru yola uyana olsun.» |
"Haydi, varın ona, deyin ki: Biz senin Rabbinin elçileriyiz; İsrâil oğullarını bizimle gönder, onlara azâb etme. Biz Rabbinden sana bir âyet getirdik. Esenlik, hidâyete uyanlaradır." |
«Haydin ona varıp da deyiniz ki, şüphe yok biz Rabbin iki resûlüyüz. Artık İsrailoğullarını bizimle beraber gönder ve onlara işkence etme, biz sana muhakkak Rabbin tarafından mûcize ile geldik. Selâm ise hidâyete tâbi olan kimse üzerinedir.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
48.Ayet |
إِنَّا قَدْ أُوحِيَ إِلَيْنَا أَنَّ الْعَذَابَ عَلَىٰ مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ -48 |
“Şüphesiz bize, azabın yalanlayan ve yüz çevirenlere olacağı vahyolundu.” |
İnan ki bize şöyle vahyolundu: her halde azâb, tekzib edip yüz çevirenedir |
«Şüphesiz ki bize şöyle vahyedildi: Azâb elbette (hakkı) yalanlayıp yüzçevirenleredir.» |
"Bize, yalanlayıp yüz çevirenin, azâba uğrayacağı vahyolundu." |
«Muhakkak bize vahyolundu ki, şüphe yok azap, tekzîp eden ve yüz çeviren kimse üzerinedir.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
49.Ayet |
قَالَ فَمَنْ رَبُّكُمَا يَا مُوسَىٰ -49 |
Firavun, “Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsâ?” dedi. |
Hele, dedi: sizin rabbınız kim ya Musâ? |
Fir´avn : «Ya Musâ ! Rabbiniz kim ?» diye sordu. |
(Fir´avn): "Rabbiniz kimdir ey Mûsâ?" dedi. |
(Fir´avun) Dedi ki: «O halde ey Mûsa! Sizin Rabbiniz kimdir?» |
16 / 313 |
Taha Suresi
50.Ayet |
قَالَ رَبُّنَا الَّذِي أَعْطَىٰ كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدَىٰ -50 |
Mûsâ, “Rabbimiz, her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol gösterendir” dedi. |
Bizim dedi: rabbımız her şey´e hılkatini veren sonra da yolunu gösterendir |
O da : «Rabbimiz her şeye hilkatim (yaratılışta türünün özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösterendir» dedi. |
(Mûsâ): "Rabbimiz, her şeye yaratılışını (varlığını ve biçimini) verip sonra onu doğru yola ileten (yaratılış gâyesine uygun yola yönelten)dir." dedi. |
(Hazreti Mûsa) Dedi ki: «Rabbimiz o zâttır ki, her şeye hilkatini vermiş, sonra da doğru yolu göstermiştir.» |
16 / 313 |
Taha Suresi
51.Ayet |
قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْأُولَىٰ -51 |
Firavun, “Ya geçmiş nesillerin hâli ne olacak?” dedi. |
Dedi: ya öyle ise kurun-ı ûlâ´nın hali ne? |
Fir´avn, «ya öyle ise gelip geçen nesillerin durumu ne oluyor ?» dedi. |
(Fir´avn): "Peki ya ilk nesillerin hali ne olacak?" dedi. |
(Fir´avun) Dedi ki: «Öyle ise evvelki ümmetlerin hali neden ibarettir?» |
16 / 313 |
Taha Suresi
52.Ayet |
قَالَ عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي فِي كِتَابٍ ۖ لَا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنْسَى -52 |
Mûsâ, şöyle dedi: “Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır. Rabbim, yanılmaz ve unutmaz.” |
Onun dedi: ılmi rabbımın ındinde bir kitabdadır, rabbım şaşmaz ve unutmaz |
Musâ, «onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır. Rabbim şaşırmaz da, unutmaz da,» dedi. |
Dedi ki: "Onların bilgisi Rabbimin yanında bir Kitâptadır. Rabbim şaşmaz ve unutmaz." |
Hazreti Mûsa da dedi ki: «Onlara ait bilgi, Rabbimin indinde bir kitaptadır ki, Rabbim hata etmez ve unutmaz.» |
16 / 313 |