KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 313. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Taha Suresi

40.Ayet
إِذْ تَمْشِي أُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ مَنْ يَكْفُلُهُ ۖ فَرَجَعْنَاكَ إِلَىٰ أُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ ۚ وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُونًا ۚ فَلَبِثْتَ سِنِينَ فِي أَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلَىٰ قَدَرٍ يَا مُوسَىٰ -40 “Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve “size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?” diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık, seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen’e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr’a) geldin ey Mûsâ!” O vakıt hemşiren gidiyor da diyordu: «ona iyi bakacak birini buluvereyim mi size?» Bu suretle seni anana iade ettik ki gözü aydın olsun da mahzun olmasın, hem bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık, ve türlü mihnetlerle seni imtihan ettik bu sebeble senelerce Ehli Medyen içinde kaldın, sonra da bir kader üstüne geldin ya Musâ Hani kızkardeşin (Fir´avn´ın evine) yürüyüp giderken, «ona bakacak bir kimseyi size haber vereyim mi ?» demişti. Böylece gözü aydınlık olup üzülmesin diye seni annene çevirmiş olduk. Ve sen bir kişiyi öldürdün de biz seni üzüntü ve kederden kurtardık; seni türlü türlü imtihanlarla karşı karşıya getirdik. O sebeple Medyen halkı arasında yıllarca kaldıktan sonra ey Musâ, bir kader (çizgisi gereği dönüp buraya) geldin. "Kızkardeşin ona bakacak birini size göstereyim mi? diyordu. Böylece seni annene geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman da seni tasadan kurtarmış ve seni iyice denemiştik. Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra belirlediğimiz bir vakitte bize geldin ey Mûsâ!" «O vakit ki, hemşiren gidip de diyordu ki: «O´na bakacak bir kimse için size delâlet edeyim mi?» Artık seni validene döndürdük ki gözü aydın olsun da mahzun olmasın. Ve sen bir şahsı öldürdün. Sonra seni o gamdan kurtardık ve seni fitneden fitneye uğratmıştık. Sonra Medyen ahalisi arasında senelerce eğleştik. Sonra da ey Mûsa! Mukadder olduğu üzere (bu muayyen zamana) geliverdik.» 16 / 313
Taha Suresi

41.Ayet
وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْسِي -41 “Ben seni kendim için seçtim.” Ben seni kendim için yetiştirdim Seni kendim için yetiştirip hazırladım. "Seni kendim için yetiştirdim." «Ve seni kendi zâtım için ihtiyar ettim.» 16 / 313
Taha Suresi

42.Ayet
اذْهَبْ أَنْتَ وَأَخُوكَ بِآيَاتِي وَلَا تَنِيَا فِي ذِكْرِي -42 “Sen ve kardeşin mucizelerim ile (desteklenmiş olarak) gidin ve beni anmakta gevşeklik göstermeyin.” Git âyetlerimle sen ve biraderin. Ve benim zikrimde gevşeklik etmeyin Senle kardeşin açık belgelerimle gidin, beni anmak hususunda gevşeklik göstermeyin. "Sen ve kardeşin, âyetlerimi götürün, beni anmakta gevşeklik etmeyin." «Sen ve kardeşin âyetlerimle git ve benim zikrimde kusur etmeyiniz.» 16 / 313
Taha Suresi

43.Ayet
اذْهَبَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ -43 “Firavun’a gidin. Çünkü o azmıştır.” Fir´avna gidin çünkü o pek azdı Fir´avn´a gidin; çünkü gerçekten o azmıştır. "Fir´avn´e gidin, çünkü o azdı." «Fir´avun´a gidiniz. Şüphe yok ki, o haddi tecavüz etmiştir.» 16 / 313
Taha Suresi

44.Ayet
فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَيِّنًا لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ أَوْ يَخْشَىٰ -44 “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” Varın da ona belki dinler veya korkar diye yumuşak dille söyleyin Ona yumuşak söz söyleyin; ola ki öğüt alır ya da (âlemlerin Rabbına saygı duyup) korkar. "Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt alır veya korkar." «Ona yumuşakça söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar.» 16 / 313
Taha Suresi

45.Ayet
قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَنْ يَطْغَىٰ -45 Mûsâ ve Hârûn, şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz.” Rabbenâ dediler, korkarız ki bize şiddetle saldırır, yâhud tuğyanını artırır Musâ ile kardeşi, «Rabbimiz ! Doğrusu onun bize azgınca saldırmasından veya zulüm ve tuğyanda bulunmasından korkarız» dediler. Dediler ki: "Rabbimiz, onun bize taşkınlık etmesinden, yahut iyice azmasından korkuyoruz." Dediler ki: «Ey Rabbimiz! Muhakkak biz korkarız ki, ya üzerimize şiddetle saldırır veya haddi tecavüz eder.» 16 / 313
Taha Suresi

46.Ayet
قَالَ لَا تَخَافَا ۖ إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَىٰ -46 Allah, şöyle dedi: “Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm.” Korkmayın buyurdu: çünkü ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm Allah onlara, «korkmayın. Şüphesiz ki ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm» dedi. "Korkmayın, dedi, ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm." Buyurdu ki: «Korkmayın, şüphe yok ki ben sizinle beraberim, işitirim ve görürüm.» 16 / 313
Taha Suresi

47.Ayet
فَأْتِيَاهُ فَقُولَا إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْ ۖ قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكَ ۖ وَالسَّلَامُ عَلَىٰ مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَىٰ -47 “Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selâm, doğru yola uyanlara olsun.’ ” Haydin varın da ona deyin ki haberin olsun biz rabbının Resulleriyiz, artık Benî İsraîli bizimle gönder ve onları ta´zib etme, biz sana rabbından bir âyetle geldik, selâm da doğruya tabi´ olanadır Ona gidin de deyin ki: «Biz şüphen olmasın ki Rabbın elçileriyiz; artık israil oğulları´nı bizimle gönder de onlara azâb etme; gerçekten sana Rabbinden bir mu´cizeyle geldik. Selâm doğru yola uyana olsun.» "Haydi, varın ona, deyin ki: Biz senin Rabbinin elçileriyiz; İsrâil oğullarını bizimle gönder, onlara azâb etme. Biz Rabbinden sana bir âyet getirdik. Esenlik, hidâyete uyanlaradır." «Haydin ona varıp da deyiniz ki, şüphe yok biz Rabbin iki resûlüyüz. Artık İsrailoğullarını bizimle beraber gönder ve onlara işkence etme, biz sana muhakkak Rabbin tarafından mûcize ile geldik. Selâm ise hidâyete tâbi olan kimse üzerinedir.» 16 / 313
Taha Suresi

48.Ayet
إِنَّا قَدْ أُوحِيَ إِلَيْنَا أَنَّ الْعَذَابَ عَلَىٰ مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ -48 “Şüphesiz bize, azabın yalanlayan ve yüz çevirenlere olacağı vahyolundu.” İnan ki bize şöyle vahyolundu: her halde azâb, tekzib edip yüz çevirenedir «Şüphesiz ki bize şöyle vahyedildi: Azâb elbette (hakkı) yalanlayıp yüzçevirenleredir.» "Bize, yalanlayıp yüz çevirenin, azâba uğrayacağı vahyolundu." «Muhakkak bize vahyolundu ki, şüphe yok azap, tekzîp eden ve yüz çeviren kimse üzerinedir.» 16 / 313
Taha Suresi

49.Ayet
قَالَ فَمَنْ رَبُّكُمَا يَا مُوسَىٰ -49 Firavun, “Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsâ?” dedi. Hele, dedi: sizin rabbınız kim ya Musâ? Fir´avn : «Ya Musâ ! Rabbiniz kim ?» diye sordu. (Fir´avn): "Rabbiniz kimdir ey Mûsâ?" dedi. (Fir´avun) Dedi ki: «O halde ey Mûsa! Sizin Rabbiniz kimdir?» 16 / 313
Taha Suresi

50.Ayet
قَالَ رَبُّنَا الَّذِي أَعْطَىٰ كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدَىٰ -50 Mûsâ, “Rabbimiz, her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol gösterendir” dedi. Bizim dedi: rabbımız her şey´e hılkatini veren sonra da yolunu gösterendir O da : «Rabbimiz her şeye hilkatim (yaratılışta türünün özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösterendir» dedi. (Mûsâ): "Rabbimiz, her şeye yaratılışını (varlığını ve biçimini) verip sonra onu doğru yola ileten (yaratılış gâyesine uygun yola yönelten)dir." dedi. (Hazreti Mûsa) Dedi ki: «Rabbimiz o zâttır ki, her şeye hilkatini vermiş, sonra da doğru yolu göstermiştir.» 16 / 313
Taha Suresi

51.Ayet
قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْأُولَىٰ -51 Firavun, “Ya geçmiş nesillerin hâli ne olacak?” dedi. Dedi: ya öyle ise kurun-ı ûlâ´nın hali ne? Fir´avn, «ya öyle ise gelip geçen nesillerin durumu ne oluyor ?» dedi. (Fir´avn): "Peki ya ilk nesillerin hali ne olacak?" dedi. (Fir´avun) Dedi ki: «Öyle ise evvelki ümmetlerin hali neden ibarettir?» 16 / 313
Taha Suresi

52.Ayet
قَالَ عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي فِي كِتَابٍ ۖ لَا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنْسَى -52 Mûsâ, şöyle dedi: “Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır. Rabbim, yanılmaz ve unutmaz.” Onun dedi: ılmi rabbımın ındinde bir kitabdadır, rabbım şaşmaz ve unutmaz Musâ, «onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır. Rabbim şaşırmaz da, unutmaz da,» dedi. Dedi ki: "Onların bilgisi Rabbimin yanında bir Kitâptadır. Rabbim şaşmaz ve unutmaz." Hazreti Mûsa da dedi ki: «Onlara ait bilgi, Rabbimin indinde bir kitaptadır ki, Rabbim hata etmez ve unutmaz.» 16 / 313
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014