SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Yusuf Suresi
87.Ayet |
يَا بَنِيَّ اذْهَبُوا فَتَحَسَّسُوا مِنْ يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلَا تَيْأَسُوا مِنْ رَوْحِ اللَّهِ ۖ إِنَّهُ لَا يَيْأَسُ مِنْ رَوْحِ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ -87 |
“Ey oğullarım! Gidin Yûsuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.” |
Ey oğullarım haydi gidiniz de Yusüfle kardeşinden bir tahassüste bulununuz ve Allahın revhınden ye´se düşmeyiniz, çünkü Allâhın revhınden ye´se düşen Ancak kâfirler güruhudur |
Yâkub, «Ey oğullarım! dedi, (Mısır´a) gidin de Yûsuf ile kardeşini araştırıp (bulmaya çalışın). Ve Allah´ in lûtf-u rahmetinden (estireceği ferah ve umut havasından) ümidinizi kesmeyin. Çünkü O´nun lûtf-u kereminden ancak kâfir bir millet ümidini keser.» |
"Ey oğullarım, gidin, Yûsuf´u ve kardeşini araştırın, Allâh´ın rahmetinden umut kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allâh´ın rahmetinden umut kesmez!" |
«Oğullarım! Gidiniz de Yusuf´tan ve kardeşinden bir haber arayıp sorunuz. Ve Allah´ın rahmetinden ye´se düşmeyiniz. Çünkü Allah´ın rahmetinden, kâfirler olan kavimden başkası ümidini kesmez.» |
13 / 245 |
Yusuf Suresi
88.Ayet |
فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَيْهِ قَالُوا يَا أَيُّهَا الْعَزِيزُ مَسَّنَا وَأَهْلَنَا الضُّرُّ وَجِئْنَا بِبِضَاعَةٍ مُزْجَاةٍ فَأَوْفِ لَنَا الْكَيْلَ وَتَصَدَّقْ عَلَيْنَا ۖ إِنَّ اللَّهَ يَجْزِي الْمُتَصَدِّقِينَ -88 |
Bunun üzerine (Mısır’a dönüp) Yûsuf’un yanına girdiklerinde, “Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır” dediler. |
Bunun üzerine vaktaki huzuruna girdiler, ey şanlı Azîz, dediler: bize ve ıyalimize zaruret messetti, pek ehemmiyetsiz bir sermaye ile de geldik, yine bize tam ölçü ver ve bize tesadduk buyur, çünkü Allah, tasadduk edenlere mükâfatını verir |
Kardeşleri (Mısır´a dönüp) Yûsuf´un yanına girince, «Ey aziz (vezir), bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu ; az bir sermaye ile geldik. Artık bize yine de ölçeği tam tut, tasaddukta bulun. Şüphesiz ki Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır,» dediler. |
(Ya´kub´un oğulları, tekrar Mısır´a) Yûsuf´un yanına döndüklerinde dediler ki: "Ey vezir, bize ve çocuklarımıza darlık dokundu, değersiz de bir sermaye ile geldik, ama sen bizim için tam ölçü ver, bize tasadduk eyle; çünkü Allâh, tasadduk edenleri mükâfâtlandırır." |
Vaktâ ki, O´nun huzuruna girdiler. Dediler ki: «Ey azîz! Bizi de, ailemizi de zaruret kapladı ve bir değersiz sermaye ile gelmiş olduk. Artık bize ölçüyü tamamla, ve bize tasaddukta bulun. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ tasaddukta bulunanları mükâfaata erdirir.» |
13 / 245 |
Yusuf Suresi
89.Ayet |
قَالَ هَلْ عَلِمْتُمْ مَا فَعَلْتُمْ بِيُوسُفَ وَأَخِيهِ إِذْ أَنْتُمْ جَاهِلُونَ -89 |
Yûsuf dedi ki: “Siz (henüz) cahil kimseler iken Yûsuf ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” |
Siz, dedi, biliyor musunuz? Cahilliğiniz de Yusüfe ve kardeşine ne yaptınız? |
Yûsuf onlara: «Cahillik (günlerin)de Yûsuf´a ve kardeşine neler yaptığınızı bilir misiniz ?» diye sordu. |
(Yûsuf) Dedi: "Sizler câhil iken Yûsuf´a ve kardeşine neler yaptığınızı bildiniz mi?" |
Dedi ki: «Bilmiş oldunuz mu, siz câhil kimseler iken Yusuf´a ve kardeşine neler yaptığınızı?» |
13 / 245 |
Yusuf Suresi
90.Ayet |
قَالُوا أَإِنَّكَ لَأَنْتَ يُوسُفُ ۖ قَالَ أَنَا يُوسُفُ وَهَٰذَا أَخِي ۖ قَدْ مَنَّ اللَّهُ عَلَيْنَا ۖ إِنَّهُ مَنْ يَتَّقِ وَيَصْبِرْ فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ -90 |
Kardeşleri, “Yoksa sen, sen Yûsuf musun?” dediler. O da, “Ben Yûsuf’um, bu da kardeşim. Allah, bize iyilikte bulundu. Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez” dedi. |
A a, sen, sen Yusüf müsün? dediler. Ben, dedi: Yusüfüm, bu da kardeşim, Allah bize lutfile in´am buyurdu. Hakikat bu; her kim Allahdan korkar ve sabr ederse her halde Allah, muhsinlerin ecrini zayi´ etmez |
(Onlar bu sorudan onun Yûsuf olduğunu anlayarak) «Yoksa sen Yûsuf musun ?» dediler. O da «Evet. ben Yûsuf´um, bu da kardeşimdir. Allah bize iyilik ve yardımda bulundu. Çünkü doğrusu kim korkup sakınır ve sabrederse, elbette Allah iyilerin mükâfatını zayi´ etmez» dedi. |
"A, yoksa sen, Yûsuf musun?" dediler. "Ben Yûsuf´um, bu da kardeşimdir, dedi. Allâh bize lutfetti (bizi korudu, yüceltti), doğrusu kim (Allah´tan) korkar ve sabrederse, Allâh iyilik edenlerin ecrini zayi etmez." |
Dediler ki: «A sen evet... Muhakkak sen Yusuf musun?» Dedi ki: «Ben Yusuf´um ve bu da kardeşimdir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ bizim üzerimize âtifette bulundu. Çünkü her kim ittika´da bulunur ve sabrederse, artık muhakkak ki, Allah Teâlâ muhsinlerin mükâfaatını zâyi etmez.» |
13 / 245 |
Yusuf Suresi
91.Ayet |
قَالُوا تَاللَّهِ لَقَدْ آثَرَكَ اللَّهُ عَلَيْنَا وَإِنْ كُنَّا لَخَاطِئِينَ -91 |
Dediler ki: “Allah’a andolsun, gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik.” |
Dediler: tâllahi seni Allah, bize üstün kıldı, biz doğrusu büyük suç işlemiştik |
Allah hakkı için, Allah seni seçip bize üstün kılmıştır. Doğrusu bizler suçlu kimseler idik, dediler. |
"Vallahi dediler, Allâh seni bizden üstün kıldı. Doğrusu biz suç işlemiştik!" |
Dediler ki: «Allah´a kasem olsun, Allah seni bizim üzerimize elbette tercih buyurmuştur. Halbuki, biz elbette hata edicilerden olmuştuk.» |
13 / 245 |
Yusuf Suresi
92.Ayet |
قَالَ لَا تَثْرِيبَ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ ۖ يَغْفِرُ اللَّهُ لَكُمْ ۖ وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ -92 |
Yûsuf dedi ki: “Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir. |
Dedi: size karşı tekdir yok bu gün, Allah sizi mağrifetile bağışlar ve o «erhamürrâhimîn» dir |
Yûsuf onlara: «Size bugün azarlama ve başakakma yok. Allah sizi bağışlasın, affetsin. O merhamet edenlerin en çok merhamet edenidir.» |
"Bugün sizi kınama yok, Allâh sizi bağışlar; O merhametlilerin merhametlisidir!" dedi. |
Dedi ki: «Bugün sizin üzerinize bir levm yoktur. Allah Teâlâ sizin için mağfiret buyurur. Ve o, merhamet edenlerin en ziyâde merhametlisidir.» |
13 / 245 |
Yusuf Suresi
93.Ayet |
اذْهَبُوا بِقَمِيصِي هَٰذَا فَأَلْقُوهُ عَلَىٰ وَجْهِ أَبِي يَأْتِ بَصِيرًا وَأْتُونِي بِأَهْلِكُمْ أَجْمَعِينَ -93 |
Bu gömleğimi götürün de babamın yüzüne koyun ki, gözleri açılsın ve bütün ailenizi bana getirin” dedi. |
Şimdi siz, benim şu gömleğimi götürün de babamın yüzüne bırakın gözü açılır ve bütün taallükatımızla toplanıb bana gelin |
«Şimdi şu gömleğimi alıp götürün de babamın yüzüne atıverin, gözü açılıp görmeğe başlar. (Sonra da) bütün aile halkınızla birlikte bana geliniz!» dedi. |
"Şimdi benim şu gömleğimi götürün, babamın yüzüne koyun da gözü açılsın. Ve bütün âilenizle birlikte bana gelin." |
«Şu gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne sürün. Görücü bir hale gelir. Ve bütün ailenizle beraber bana geliniz.» |
13 / 245 |
Yusuf Suresi
94.Ayet |
وَلَمَّا فَصَلَتِ الْعِيرُ قَالَ أَبُوهُمْ إِنِّي لَأَجِدُ رِيحَ يُوسُفَ ۖ لَوْلَا أَنْ تُفَنِّدُونِ -94 |
Kervan (Mısır’dan) ayrılınca babaları, “Bana bunak demezseniz, şüphesiz ben Yûsuf’un kokusunu alıyorum” dedi. |
Vaktâ ki beriden kârban ayrıldı, öteden babaları doğrusu, dedi: ben cidden Yusüfün kokusunu duyuyorum, bana bunaklık isnadına kalkışmasanız |
Kafile (Mısır´dan) ayrılıp hareket edince, babaları, «Şüpheniz olmasın ki, ben Yûsuf´un kokusunu alıyorum ; bana «bunadı» demeseniz (iyi olur),» dedi. |
Kervan (Mısır´dan) ayrıl(ıp yola koyul)unca, babaları, (yanında bulunanlara): "Eğer bana bunak demezseniz, ben Yûsuf´un kokusunu alıyorum." dedi. |
Vaktâ ki, kâfile ayrıldı. Babaları dedi ki: «Ben muhakkak Yusuf´un kokusunu buluyorum. Eğer bana bunaklık isnad etmeyecek olsa idiniz» (elbette beni tasdik ederdiniz). |
13 / 245 |
Yusuf Suresi
95.Ayet |
قَالُوا تَاللَّهِ إِنَّكَ لَفِي ضَلَالِكَ الْقَدِيمِ -95 |
Onlar da, “Allah’a yemin ederiz ki sen hâlâ eski şaşkınlığındasın” dediler. |
Dediler: tallahi sen cidden eski şaşgınlığından berdevamsın |
Oradakiler, «Allah´a and olsun ki, sen elbette o eski şaşkınlığın içinde bulunuyorsundur» dediler. |
"Vallahi sen hâlâ eski şaşkınlığın içindesin!" dediler. |
Dediler ki: «Allah´a kasem olsun, muhakkak sen elbette eski şaşkınlığının içindesin.» |
13 / 245 |