SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Taha Suresi
88.Ayet |
فَأَخْرَجَ لَهُمْ عِجْلًا جَسَدًا لَهُ خُوَارٌ فَقَالُوا هَٰذَا إِلَٰهُكُمْ وَإِلَٰهُ مُوسَىٰ فَنَسِيَ -88 |
Böylece (Sâmirî) onlar için böğürmesi olan bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. (Sâmirî ve adamları) “Bu sizin de ilâhınızdır, Mûsâ’nın da ilâhıdır. Öyle iken Mûsâ, (ilâhını burada) unuttu (da onu Tûr’da aramaya gitti)” dediler. |
(87-88) Biz dediler, senin va´dine kendiliğimizden hulfetmedik ve lâkin o kavmin ziynetinden bir takım ağırlıklar yüklenmiş idik, onları ateşe attık, kezalik Sâmirî de bıraktı derken onlara bir dana, böğürmesi var bir cesed çıkardı, bunun üzerine dediler ki işte bu sizin ilâhınız ve Musânın ilâhı fakat unuttu |
Derken Sâmiriy onlara böğüren bir buzağı heykeli (döküp) çıkardı. Sâmiriy ve arkadaşları, «işte bu sizin de tanrınızdır, Musa´nın da tanrısıdır, ne var ki o bunu unuttu» dediler. |
Onlara, böğürmesi olan bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. Dediler ki, "Bu sizin de tanrınız, Mûsâ´nın da tanrısıdır, fakat o unuttu". |
Derken onlara bir buzağı böğürmesi olan bir ceset çıkardı. Dediler ki: «Bu sizin ilâhınızdır ve Mûsa´nın ilâhıdır, fakat unutmuş.» |
16 / 317 |
Taha Suresi
89.Ayet |
أَفَلَا يَرَوْنَ أَلَّا يَرْجِعُ إِلَيْهِمْ قَوْلًا وَلَا يَمْلِكُ لَهُمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا -89 |
Onlar bu heykelin, sözlerine karşılık vermediğini, kendilerinden hiçbir zararı uzaklaştıramayacağını ve onlara hiçbir fayda sağlayamayacağını görmezler mi? |
Şu hakıkati görmüyorlar mı idi ki o onlara bir söz iade edemiyor ve kendilerine ne bir zarar ne de bir menfaat iriştirmeğe malik olamıyordu |
Onlar görüp bilmiyorlar mıydı ki, o (buzağı) kendilerine hiçbir söz ile cevap vermiyor ve onlar için ne bir zarar, ne de bir yarara sahip olamıyordu. |
Onlar görmüyorlar mı ki o (buzağı) kendilerine bir söz söyleyemez; bir zarar, ve yarar veremez? |
Görmüyorlar mı idi ki, onlara ne bir söz iade edebiliyordu ve ne de onlar için bir zarara ve bir faideye malik bulunuyordu. |
16 / 317 |
Taha Suresi
90.Ayet |
وَلَقَدْ قَالَ لَهُمْ هَارُونُ مِنْ قَبْلُ يَا قَوْمِ إِنَّمَا فُتِنْتُمْ بِهِ ۖ وَإِنَّ رَبَّكُمُ الرَّحْمَٰنُ فَاتَّبِعُونِي وَأَطِيعُوا أَمْرِي -90 |
Andolsun, Hârûn onlara daha önce şöyle demişti: “Ey kavmim! Siz bununla yalnızca imtihan edildiniz. Doğrusu sizin Rabbiniz ancak Rahmân’dır. Öyleyse bana uyun ve emrime itaat edin.” |
Kasem olsun ki önceden Hârun onlara: Ey kavmin siz bununla sırf bir fitneye tutuldunuz ve doğrusu sizin rabbınız ancak Rahmandır, gelin bana tâbi´ olun ve emrime itaat edin demişti |
And olsun ki Harun da onlara daha önce, ey kavmim, demişti, siz ancak bu buzağıyla çetin bir imtihana tabi tutulmuşsunuzdur. Şüphesiz ki Rabbiniz Rahmân´dır. Artık bana uyun ve emrime itaat edin. |
Önceden Hârûn, kendilerine: "Ey kavmim, andolsun siz bununla sınandınız. Rabbiniz, o çok esirgeyendir. Bana uyun, buyruğuma itâ´at edin!" demişti. |
Ve muhakkak ki, Harun onlara daha evvel de demişti ki: «Ey kavmim! Siz bunun ile fitneye düşürülmüş oldunuz ve şüphe yok ki, sizin Rabbiniz Rahmân´dır. Artık bana tâbi olunuz, ve benim emrime itaat ediniz.» |
16 / 317 |
Taha Suresi
91.Ayet |
قَالُوا لَنْ نَبْرَحَ عَلَيْهِ عَاكِفِينَ حَتَّىٰ يَرْجِعَ إِلَيْنَا مُوسَىٰ -91 |
Onlar da, “Mûsâ bize dönünceye kadar buzağıya ibadet etmeye devam edeceğiz” dediler. |
Biz dediler: bunun başına devam edip durmaktan asla ayrılmayız tâ dönünciye kadar bize Musa |
Onlar, Musâ bize dönünceye kadar buna, üstüne kapanırcasına ibâdet edeceğiz, demişlerdi. |
Dediler: "Mûsâ bize dönünceye kadar buna tapmaktan vazgeçmeyeceğiz!" |
Dediler ki: «Bize Mûsa dönüp gelinceye kadar biz buna (buzağıya) aleddevam tapmaktan geri duracak değiliz.» |
16 / 317 |
Taha Suresi
92.Ayet |
قَالَ يَا هَارُونُ مَا مَنَعَكَ إِذْ رَأَيْتَهُمْ ضَلُّوا -92 |
(92-93) Mûsâ, (Tûr’dan dönünce) şöyle dedi: “Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?” |
Ey Hârun, dedi, sana ne mani´ oldu da bunların dalâlete düştüklerini gödüğün vakıt |
(92-93) Musâ : «Ey Harun !» de di, «onların sapıttığını gördüğün zaman bana uymandan (yolumu takip etmekten) seni alıkoyan neydi ? Yoksa emrime karşı mı geldin ?» |
(Mûsâ) "Ey Hârûn, oların saptıklarını gördüğün zaman sana ne engel oldu (da önlemedin)? dedi. |
Dedi ki: «Ey Harun! Onların dalâlete düştüklerini gördüğün zaman seni ne menetti?» |
16 / 317 |
Taha Suresi
93.Ayet |
أَلَّا تَتَّبِعَنِ ۖ أَفَعَصَيْتَ أَمْرِي -93 |
(92-93) Mûsâ, (Tûr’dan dönünce) şöyle dedi: “Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?” |
benim ardımca gelmedin, emrime ısyan mı ettin |
(92-93) Musâ : «Ey Harun !» de di, «onların sapıttığını gördüğün zaman bana uymandan (yolumu takip etmekten) seni alıkoyan neydi ? Yoksa emrime karşı mı geldin ?» |
"Neden bana uymadın, buyruğuma karşı mı geldin?" (Ve kardeşinin sakalından tutup çekmeğe başladı.) |
«Ki, benim ardımca gelmedin? Emrime isyan mı ettin?» |
16 / 317 |
Taha Suresi
94.Ayet |
قَالَ يَا ابْنَ أُمَّ لَا تَأْخُذْ بِلِحْيَتِي وَلَا بِرَأْسِي ۖ إِنِّي خَشِيتُ أَنْ تَقُولَ فَرَّقْتَ بَيْنَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَمْ تَرْقُبْ قَوْلِي -94 |
Hârûn: “Ey anam oğlu! Saçımı sakalımı çekme. Şüphesiz ben, İsrailoğullarının arasını açtın, sözüme uymadın demenden korktum” dedi. |
Ey anamın oğlu dedi, sakalımı başımı tutma, emîn ol ki dediğime bakmadın da Benî İsraîl arasına tefrika düşürdün dersin diye korktum |
Harun ona: «Ey anamın oğlu ! Sakalımı ve başımı tutup (çekme) ; çünkü senin bana; İsrail oğulları´nın arasını açtın, onları böldün, sözüme dikkat etmedin, diyeceğinden korktum,» dedi. |
(Hârûn, kardeşini yumuşatabilmek için): "Ey anamın oğlu, dedi, sakalımı, başımı tutma. Ben senin ´İsrâil oğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın´ diyeceğinden korktum (da onun için idare yoluna gittim)." |
Dedi ki: «Ey anamın oğlu! Ne sakalımı ve ne de başımı tutma. Ben muhakkak senin, ´İsrailoğullarının aralarını dağıttın ve benim sözümü gözetir olmadın´ diyeceğinden korktum.» |
16 / 317 |
Taha Suresi
95.Ayet |
قَالَ فَمَا خَطْبُكَ يَا سَامِرِيُّ -95 |
Mûsâ, “Ya senin derdin neydi ey Sâmirî?” dedi. |
Ya ey sâmirî, senin derdin ne? |
Musâ: «Ey Sâmiriy! Ya senin derdin ve amacın neydi ?» diye sordu. |
(Mûsâ, Samiri´ye döndü): "Ey Sâmiri, ya senin amacın nedir?" dedi. |
Mûsa aleyhisselâm dedi ki: «Ey Samirî! O acip işi yapmaktaki maksadın ne idi?» |
16 / 317 |
Taha Suresi
96.Ayet |
قَالَ بَصُرْتُ بِمَا لَمْ يَبْصُرُوا بِهِ فَقَبَضْتُ قَبْضَةً مِنْ أَثَرِ الرَّسُولِ فَنَبَذْتُهَا وَكَذَٰلِكَ سَوَّلَتْ لِي نَفْسِي -96 |
Sâmirî, şöyle dedi: “Ben onların görmediği şeyi gördüm. Elçinin izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Böyle yapmayı bana nefsim güzel gösterdi.” |
ben dedi, onların görmediklerini gördüm de Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım, ve bana nefsim böyle hoş gösterdi |
Sâmiriy, «onların görmediği şeyi gördüm, o (Tanrı) elçisinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (potanın içine) attım; işte böylece nefsim bunu bana hoş gösterdi» dedi. |
(Sâmiri): "Ben dedi, onların görmediklerini gördüm. Elçinin eserinden bir avuç aldım da attım; nefsim bana böyle (yapmayı) hoş gösterdi." |
(Sâmirî de) Dedi ki: «Onların görmediklerini ben gördüm. Artık Resûlün izinden bir avuç (toprak) aldım da onu attım ve nefsim bana öylece hoş göstermiş oldu.» |
16 / 317 |
Taha Suresi
97.Ayet |
قَالَ فَاذْهَبْ فَإِنَّ لَكَ فِي الْحَيَاةِ أَنْ تَقُولَ لَا مِسَاسَ ۖ وَإِنَّ لَكَ مَوْعِدًا لَنْ تُخْلَفَهُ ۖ وَانْظُرْ إِلَىٰ إِلَٰهِكَ الَّذِي ظَلْتَ عَلَيْهِ عَاكِفًا ۖ لَنُحَرِّقَنَّهُ ثُمَّ لَنَنْسِفَنَّهُ فِي الْيَمِّ نَسْفًا -97 |
Mûsâ, “Çekil git! Artık sen hayatın boyunca (hastalanıp) “Bana dokunmak yok!” diyeceksin. Senin için, asla kaçamayacağın bir ceza daha var. Hele şu ibadet edip durduğun ilâhına bak! Biz onu elbette yakacağız ve onu muhakkak denize savuracağız. |
Haydi, dedi, defol, çünkü sana hayatta şöyle demek var, temas yok, hem sana bir vaîd var ki ona aslâ hulfedilmiyeceksin, o başını bekleyip durduğun ilâhına da bak, her halde biz onu yakacağız da yakacağız, sonra da kül edip onu muhakkak deryaya dökeceğiz |
Musâ ona dedi ki: «Defol git; artık hayatta senin ölçü ve anlayışın benimle hiç temasta bulunmayın !´ demen olacak ve senin için asla kurtulamıyacağın bir ceza va´desi daha var. Üstüne kapanıp durduğun tanrına bak! Onu önce yakacağız, sonra da külkütük halinde şüphesiz ki denize atacağız». |
(Mûsâ): "Git, dedi. Artık hayât boyunca sen: ´Bana dokunmayın!´ diyeceksin (toplumdan refüze edilip yalnız başına kalacaksın), sana va´dedilen bir cezâ var ki ondan asla şaşırılmayacaksın (mutlaka o cezânı tam zamanında bulacaksın). Şimdi durup taptığın tanrına bak. Biz onu yakacağız, sonra onu ufalayıp denize savuracağız." |
(Hazreti Mûsa da) dedi ki: «Çık git. Çünkü artık sana hayatta (bulundukça mukadder olan) dokunma yok demektir. Ve muhakkak ki, senin için bir va´de mahalli de vardır ki, ondan asla ayrılmayacaksın. Ve kendisine tapınıp durduğun tanrına da bak. Biz onu elbette ki yakacağız, sonra da onu denizde parça parça edip savuracağız.» |
16 / 317 |
Taha Suresi
98.Ayet |
إِنَّمَا إِلَٰهُكُمُ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۚ وَسِعَ كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا -98 |
Sizin ilâhınız ancak kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. |
sizin ilâhınız ancak o Allahdır ki ondan başka ilâh yok, o ılmi ile her şey´i kuşatmıştır |
Sizin ilâhınız kendisinden başka (hakk) hiçbir ilâh olmayan Allah´tır. O, ilmiyle her şeyi kapsayıp kuşatmıştır. |
"Tanrınız ancak kendisinden başka tanrı olmayan Allah´tır. O´nun bilgisi her şeyi kuşatmıştır." |
«Sizin ilâhınız ancak o Allah´tır ki, O´ndan başka ilâh yoktur. Her şeyi ilmen ihata etmiştir.» |
16 / 317 |