SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Yunus Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الر ۚ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْحَكِيمِ -1 |
Elif, Lâm, Râ. Bunlar hikmet dolu Kitab’ın âyetleridir. |
Elif, Lâm, Râ. işte bunlar o hakîm kitabın âyetleri |
Elif - Lâm - Râ. işte bunlar hikmet ve hüküm dolu kitabın âyetleridir. |
Elif lâm râ. İşte şunlar, o hikmetli Kitâb´ın âyetleridir. |
Elif, Lâm, Râ. İşte onlar, hakîm olan kitabın âyetleridir. |
11 / 207 |
Yunus Suresi
2.Ayet |
أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ رَجُلٍ مِنْهُمْ أَنْ أَنْذِرِ النَّاسَ وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِنْدَ رَبِّهِمْ ۗ قَالَ الْكَافِرُونَ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ مُبِينٌ -2 |
İçlerinden bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler, “Bu elbette apaçık bir sihirbazdır” dediler? |
İnsanlar için, içlerinden bir ere bütün insanları inzar et ve iyman edenleri müjdele: kendileri için rablarının nezdinde bir «kademi sıdk» var, diye vahyedişimiz hiç işitilmedik bir acîbemi oldu? kâfirler her halde bu bir sâhır dediler |
İnsanları (tuttukları yolun tehlikesine karşı) uyar; imân edenleri Rablarının yanında kendilerine ayrılan KADEM-I SIDK (Güzel sevap, şalin amel, ebedî saadet, yüksek makam) ile müjdele, diye içlerinden bir adama vahyetmemiz (Mekkeli´ler için) şaşılacak şey mi ki, o kâfirler, «bu ancak açık bir büyücüdür» dediler. |
İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında kendileri için bir doğruluk kademesi bulunduğunu müjdele!" diye vahyettiğimiz, insanlara tuhaf mı geldi? kâfirler: "Bu, apaçık bir büyücüdür." dediler. |
Nâsı korkut ve imân edenleri müjdele ki, süphesiz onlar için rabbileri indinde bir kademe sıdk vardır diye onlardan bir erkeğe vahyetmiş olmamız, nâs için taaccüb edilecek bir şey mi oldu ki, kâfirler, «Bu şüphe yok ki bir apaçık sahirdir,» dediler. |
11 / 207 |
Yunus Suresi
3.Ayet |
إِنَّ رَبَّكُمُ اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَىٰ عَلَى الْعَرْشِ ۖ يُدَبِّرُ الْأَمْرَ ۖ مَا مِنْ شَفِيعٍ إِلَّا مِنْ بَعْدِ إِذْنِهِ ۚ ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ -3 |
Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş’a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O´nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte O, Rabbiniz Allah’tır. O hâlde O´na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz? |
Rabbınız o Allahdır ki Gökleri ve Yeri altı günde olarak yarattı sonra Arş üzerine istivâ buyurdu emri tedbir ediyor hiç şefaatçi yok ancak onun izninden sonra, işte bu evsafın sâhibi Allahdır rabbınız, o halde ona ibadet ediniz, artık düşünmez misiniz! |
Şüphesiz ki Rabblniz gökleri ve yeri altı gün (devir)de yaratıp sonra da Arş üzerine saltanatı ve kudretiyle tecelli ederek her işi gereği gibi düzenleyip yürüten Allah´tır. Onun izni olmadıktan sonra hiçbir şefaatçi şefaat edemez. İşte bu Allah sizin Rabbinizdir. Artık O´na kulluk ediniz. Hâlâ düşünüp öğüt almaz mısınız? |
Rabbiniz O Allah´tır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş´a istivâ etti (kuruldu). Emri tebdir (buyruğunu) icra eder (yaratıklarını yönetir). O´nun izni olmadan hiç kimse şefâ´at edemez. İşte Rabbiniz Allâh budur. O´na kulluk edin, düşünmüyor musunuz? |
Muhakkak ki Rabbiniz o Allah Teâlâ´dır ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine istiva buyurdu. Her emri tedbir ediyor. Hiçbir şefaat edici yoktur, illâ O´nun izninden sonra. İşte sizin Rabbiniz O´dur. Artık O´na ibadet ediniz, siz hiç düşünmez misiniz? |
11 / 207 |
Yunus Suresi
4.Ayet |
إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا ۖ وَعْدَ اللَّهِ حَقًّا ۚ إِنَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ بِالْقِسْطِ ۚ وَالَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ شَرَابٌ مِنْ حَمِيمٍ وَعَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ -4 |
Hepinizin dönüşü ancak O’nadır. Allah, bunu bir gerçek olarak va’detmiştir. Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için onu (yaratmayı) tekrar eder. Kâfirlere gelince, inkâr etmekte olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içki ve elem dolu bir azap vardır. |
Dönüşünüz hep onadır: hakkâ Allahın va´di, çünkü o iptida halkediyor sonra onu geri çevirecek, iyman edip iyi iyi işler yapan kimselere adâletle karşılık vermek için, küfredenlere ise hamimden bir şarap ve elim bir azap var, küfrettikleri için. |
Hepinizin dönüşü ancak O´nadır. Allah´ın verdiği söz haktır. Şüphesiz ki O, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanları —adalet ölçüleriyle— mükâfatlandırmak için önce halkı yaratıp varlık alanına getirir, sonra da geri çevirip (diriltir). İnkâr edenlere ise, küfrettiklerinden dolayı fıkır fıkır kaynayan su ve elem verici bir azâb vardır. |
Hepinizin dönüşü, O´nadır. Bu, Allâh´ın gerçek olarak verdiği sözdür. O, yaratmağa başlar, sonra inanıp iyi işler yapanlara adâletle karşılık vermek için yeniden yaratır. İnkâr edenlere gelince, küfürlerinden dolayı onlara kaynar sudan bir içki ve acı bir azâb vardır. |
Dönüşünüz cümleten O´nadır. Bu, Allah Teâlâ´nın muhakkak olan vaadidir. Şüphe yok ki o halkı (yaradılmışları) bidayeten vücûda getirir, sonra da geriye çevirir ki, imân etmiş ve sâlih amellerde bulunmuş olanları adâletle mükâfaata nâil buyursun. Kâfir olanlar için de küfreder oldukları sebebiyle kızgın sudan bir içki ve pek acıklı bir azap vardır. |
11 / 207 |
Yunus Suresi
5.Ayet |
هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ ۚ مَا خَلَقَ اللَّهُ ذَٰلِكَ إِلَّا بِالْحَقِّ ۚ يُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ -5 |
O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır. |
O, odur ki Güneşi bir zıyâ yaptı Kameri bir nur ve buna menzil menzil mıktarlar ta´yin buyurdu ki senelerin adedini ve hisabı bilesiniz, Allah, bunu ancak hak hikmet ile yarattı, bilecek bir kavm için âyetleri tafsıl ediyor |
Güneş´i ziya (ışık ve enerji), Ay´ı nûr (aydınlık) yapan ve yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için Ay´a konaklar takdir eden O´dur. Allah bunu ancak hak ile (katıksız, kusursuz, şaşmayan kanunla) yarattı. Bilip (anlayacak) bir millete âyetleri (böylece) bir bir açıklıyor. |
Güneşi ziya, ay´ı nur yapan; yılların sayısını ve (vakitlerin) hesabı(nı) bilmeniz için aya (dolaşma) konaklar(ı) düzenleyen O´dur. Allâh, bunları (boş yere değil), gerçek ile (hikmeti uyarınca) yaratmıştır. Bilen bir kavim için âyetleri açıklamaktadır. |
O, o (Hâlik-ı Azîm)dir ki, Güneşi bir ziya, Ay´ı da bir nûr kıldı. Ve ona menziller tayin etti ki, senelerin sayısını ve hesabı bilesiniz. Allah Teâlâ bunları ancak hak ile yarattı. Bilir bir kavim için âyetleri mufassalan beyan buyuruyor. |
11 / 207 |
Yunus Suresi
6.Ayet |
إِنَّ فِي اخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ اللَّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَّقُونَ -6 |
Şüphesiz gece ve gündüzün ard arda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır. |
Elbette gece ile gündüzün birbiri ardınca değişip durmasında ve Allahın Göklerde ve yerde yarattığı kâinatta korunacak bir kavm için bir çok âyetler var |
Şüphesiz ki gece ile gündüzün birbirini izleyip değişmesinde ve Allah´ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, O´ndan korkup kötülüklerden sakınan bir millet için âyetler-belgeler vardır. |
Gece ve gündüzün değişmesinde ve Allâh´ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, korunan bir topluluk için nice ibretler vardır. |
Şüphe yok ki, gece ile gündüzün biribirini takib etmesinde ve Allah Teâlâ´nın göklerde ve yerlerde yaratmış olduğu şeylerde muttakî olan bir kavim için elbette âyetler vardır. |
11 / 207 |