SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Kureys Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لِإِيلَافِ قُرَيْشٍ -1 |
(1-4) Kureyş’i ısındırıp alıştırdığı; onları kışın (Yemen’e) ve yazın (Şam’a) yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş de, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin. |
İylâfı için Kureyşin |
Kureyş kabilesi´nin anlaşıp bağdaşması (sağlandığı) için, |
Kureyşi alıştırdığı için, |
Kureyş´in (seyahate) ülfet ettirildiğinden dolayı. |
30 / 602 |
Kureys Suresi
2.Ayet |
إِيلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَاءِ وَالصَّيْفِ -2 |
(1-4) Kureyş’i ısındırıp alıştırdığı; onları kışın (Yemen’e) ve yazın (Şam’a) yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş de, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin. |
Sefere iylâfları yazın, kışın |
(Evet), yaz ve kış seferlerinde anlaşıp bağdaştıkları için ; |
Onları kış ve yaz yolculuğuna alıştırdığı için, |
Onların kış ve yaz seyahatine ülfet ettirilmiş oldukları için. |
30 / 602 |
Kureys Suresi
3.Ayet |
فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَٰذَا الْبَيْتِ -3 |
(1-4) Kureyş’i ısındırıp alıştırdığı; onları kışın (Yemen’e) ve yazın (Şam’a) yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş de, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin. |
Hiç olmazsa onun için kulluk etsinler rabbine bu Beytin |
Şu Beytin (Kabe´nin) Rabbı´na ibâdet etsinler. |
Bu Ev (Ka´be´n)in Rabbine kulluk etsinler. |
Bu beytin (Kabe-i Muazzama´nın) Rabbine ibadette bulunsunlar ki, |
30 / 602 |
Kureys Suresi
4.Ayet |
الَّذِي أَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَآمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ -4 |
(1-4) Kureyş’i ısındırıp alıştırdığı; onları kışın (Yemen’e) ve yazın (Şam’a) yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş de, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emin kılan bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin. |
Ki onları açlıktan doyurdu ve korkudan emîn buyurdu. |
O Rab ki, onları açlıktan (kurtarıp) doyurdu ve onları korkudan güvene kavuşturdu. |
O ki onları yedirip açlıktan kurtardı ve onları korkudan güvene kavuşturdu. |
Onları açlıktan (kurtarıp) doyurdu ve onları korkudan emin kıldı. |
30 / 602 |
Ma'un Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ أَرَأَيْتَ الَّذِي يُكَذِّبُ بِالدِّينِ -1 |
Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! |
Gördün mü o dîni tekzib edeni? |
Dini (veya ceza ve hesap gününü) yalanlıyanı gördün mü ? |
Din (âhiret cezâsın)ı yalanlayan(adam)ı gördün mü? |
Gördün mü o kimseyi ki, dini tekzîp eder. |
30 / 602 |
Ma'un Suresi
2.Ayet |
فَذَٰلِكَ الَّذِي يَدُعُّ الْيَتِيمَ -2 |
(2-3) İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir. |
O dur ki işte iter yetîmi |
(2-3) İşte odur yetimi itip kakan, yoksulu yedirmeyi teşvîk etmeyen. |
İşte o, öksüzü iter, kakar; |
İmdi o kimsedir ki yetimi itiverir. |
30 / 602 |
Ma'un Suresi
3.Ayet |
وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ -3 |
(2-3) İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir. |
Ve kayırmaz doyurmak üzere miskîni |
(2-3) İşte odur yetimi itip kakan, yoksulu yedirmeyi teşvîk etmeyen. |
Yoksulu doyurmağa önayak olmaz. |
Ve yoksula yemek yedirilmesi için teşvikte bulunmaz. |
30 / 602 |
Ma'un Suresi
4.Ayet |
فَوَيْلٌ لِلْمُصَلِّينَ -4 |
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, |
Fakat veyl o namaz kılanlara ki |
Vay hâline o namaz kılanların ki, |
Şu namaz kılanların vay haline, |
Artık vay haline o namaz kılanların ki, |
30 / 602 |
Ma'un Suresi
5.Ayet |
الَّذِينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ -5 |
Onlar namazlarını ciddiye almazlar. |
Namazlarından yanılmaktadırlar |
Namazlarında gaflet içindeler!. |
Ki, onlar namazlarından gaflet ederler (kıldıkları namazın değerini bilmez, ona önem vermezler). |
O kimseler ki, onlar namazlarında yanılanlardır. |
30 / 602 |
Ma'un Suresi
6.Ayet |
الَّذِينَ هُمْ يُرَاءُونَ -6 |
Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. |
Onlar ki müraîlik ederler |
Durmadan gösteriş yaparlar. |
Onlar gösteriş (için ibâdet) yaparlar. |
O kimseler ki, onlar riyâkardırlar. |
30 / 602 |
Ma'un Suresi
7.Ayet |
وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ -7 |
Ufacık bir yardıma bile engel olurlar. |
Ve yardımlığı sakınır (zekâtı vermezler) |
Zekâtı da, eğreti âlet edavatı da vermezler (yardımda bulunmaktan hiç hoşlanmazlar). |
En ufak bir yardımı esirgerler. |
Ve men edilmesi mutad olmayan bir şeyi bile men ediverirler. |
30 / 602 |
Kevser Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ -1 |
Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik. |
Biz verdik sana hakikatte kevser |
ki biz sana Kevser´i verdik. |
Biz sana Kevser´i (bol ni´met, ilim ve büyük şeref) verdik. |
Şüphe yok ki, Biz sana Kevser´i verdik. |
30 / 602 |
Kevser Suresi
2.Ayet |
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ -2 |
O hâlde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes. |
Sen de Rabbın için namaz kıl ve kurban kesiver |
Artık´ Rabb´ın için namaz kılmaya devam et ve n a h r yap (Kurban kes veya namazda rükû´dan kalkılırken ellerini göğüs seviyesine kaldır), |
Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve nahret (kurban kes veya ellerini boğazına kadar kaldırıp tekbir al). |
Rabbin için namaz kıl ve kurban kesiver. |
30 / 602 |
Kevser Suresi
3.Ayet |
إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ -3 |
Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir. |
doğrusu sana buğz edendir ebter. |
Asıl soyu kesilen, ismi unutulan, sana kin besleyip düşmanlık eden kimsedir. |
Asıl sonu kesik olan, sana buğzedendir. |
Muhakkak ki o sana buğz edendir, (asıl) ebter (olan). |
30 / 602 |