KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 584. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Abese Suresi

1.Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ عَبَسَ وَتَوَلَّىٰ -1 (1-2) Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü. Ekşidi ve döndü (1-2) Kendisine o iki gözü kör geldi diye yüzünü ekşitip çevirdi. Surat astı ve döndü; (1-2) Yüzünü ekşitti ve ardını döndü. Kendisine âmânın gelmesinden dolayı. 30 / 584
Abese Suresi

2.Ayet
أَنْ جَاءَهُ الْأَعْمَىٰ -2 (1-2) Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü. Çünkü ona a´mâ geldi (1-2) Kendisine o iki gözü kör geldi diye yüzünü ekşitip çevirdi. Kör geldi diye. (1-2) Yüzünü ekşitti ve ardını döndü. Kendisine âmânın gelmesinden dolayı. 30 / 584
Abese Suresi

3.Ayet
وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّىٰ -3 (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak, Ne bilirsin o belki temizlenecek (3-4) Ne bilirsin, belki o temizlenecek veya öğüt alacaktı da o öğüt ona fayda verecekti ? Ne bilirsin belki o arınacak? Sana ne şey bildirdi, olabilir ki, o temizlenecektir? 30 / 584
Abese Suresi

4.Ayet
أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرَىٰ -4 Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek. Veya öğüt belliyecek de o öğüt kendine fâide verecek (3-4) Ne bilirsin, belki o temizlenecek veya öğüt alacaktı da o öğüt ona fayda verecekti ? Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak. Yahut öğüt dinleyecek de kendisine o öğüt fâide verecektir. 30 / 584
Abese Suresi

5.Ayet
أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَىٰ -5 Kendini muhtaç hissetmeyene gelince; Amma istiğnâ edene gelince (5-6) Ama öğüt almaya ihtiyaç duymayanı ise, sen ona yönelip ilgi duyuyorsun. Kendisini zengin görüp tenezzül etmeyene gelince; (5-6) Amma istiğnada bulunan kimseye gelince. İmdi sen ona teveccüh ediyorsun. 30 / 584
Abese Suresi

6.Ayet
فَأَنْتَ لَهُ تَصَدَّىٰ -6 Sen, ona yöneliyorsun. Sen onun sadâsına özeniyorsun (5-6) Ama öğüt almaya ihtiyaç duymayanı ise, sen ona yönelip ilgi duyuyorsun. Sen ona yöneliyorsun. (5-6) Amma istiğnada bulunan kimseye gelince. İmdi sen ona teveccüh ediyorsun. 30 / 584
Abese Suresi

7.Ayet
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ -7 (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne! Onun temizlenmemesinden sana ne? Onun arınmamasından sana ne ? Onun arınmamasından sana ne? Onun temizlenmemesinden dolayı senin aleyhine ne var? 30 / 584
Abese Suresi

8.Ayet
وَأَمَّا مَنْ جَاءَكَ يَسْعَىٰ -8 (8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun. Ve amma sana can atarak gelen (8-9-10) (Allah´tan) saygı ile korkarak koşup gelenle ilgilenmeyip kendisinden habersiz (gibi) görünüyorsun. Fakat koşarak sana gelen, (8-9) Fakat o kimse ki, sana koşarak geldi. Ve o ise korkar. 30 / 584
Abese Suresi

9.Ayet
وَهُوَ يَخْشَىٰ -9 (8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun. Haşyet duyarak gelmişken (8-9-10) (Allah´tan) saygı ile korkarak koşup gelenle ilgilenmeyip kendisinden habersiz (gibi) görünüyorsun. Saygılı olarak gelmişken, (8-9) Fakat o kimse ki, sana koşarak geldi. Ve o ise korkar. 30 / 584
Abese Suresi

10.Ayet
فَأَنْتَ عَنْهُ تَلَهَّىٰ -10 (8-10) Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun. Sen ondan tegafül ediyorsun (8-9-10) (Allah´tan) saygı ile korkarak koşup gelenle ilgilenmeyip kendisinden habersiz (gibi) görünüyorsun. Sen onunla ilgilenmiyorsun. Sen isen ondan teğafül ediyorsun. 30 / 584
Abese Suresi

11.Ayet
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ -11 Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür. Hayır hayır zinhar, çünkü o bir tezkiredir Hayır, hayır; O (Kur´ân) elbette bir öğüttür. Hayır (olmaz böyle şey); o (âyetler), bir hatırlatmadır. Hayır. Şüphe yok ki, o bir öğüttür. 30 / 584
Abese Suresi

12.Ayet
فَمَنْ شَاءَ ذَكَرَهُ -12 Dileyen ondan öğüt alır. İmdi onu dileyen tezekkür etsin Arzu eden Onu hatırlayıp öğüt alır. Dileyen onu düşünüp öğüt alır. Artık dileyen onu düşünür (hatırlar). 30 / 584
Abese Suresi

13.Ayet
فِي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍ -13 (13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir. Tekrim edilir (13-14) O, saygı duyulan şerefli tertemiz yüce sahifelerdedir. (O öğüt) Sahifeler içindedir: Değer verilen, Pek şerefli sahifelerde. 30 / 584
Abese Suresi

14.Ayet
مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍ -14 (13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir. Yüksek tutulur mutahher sahîfelerde (13-14) O, saygı duyulan şerefli tertemiz yüce sahifelerdedir. Saygı ile yükseltilen, tertemiz (sayfalar) (14-15) Yüksek tertemiz (levhâlârda). Sefirlerin elleriyle. 30 / 584
Abese Suresi

15.Ayet
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ -15 (13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir. Sefere ellerinde (15-16) İyilik timsâli saygıdeğer kâtiplerin elleriyle (yazılmıştır). Yazıcıların ellerinde: (14-15) Yüksek tertemiz (levhâlârda). Sefirlerin elleriyle. 30 / 584
Abese Suresi

16.Ayet
كِرَامٍ بَرَرَةٍ -16 (13-16) O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir. Kiramı berare (15-16) İyilik timsâli saygıdeğer kâtiplerin elleriyle (yazılmıştır). Değerli, iyi (yazıcıların). Kerîmlerin, itaatkar olanların (elleriyle yazılmıştır). 30 / 584
Abese Suresi

17.Ayet
قُتِلَ الْإِنْسَانُ مَا أَكْفَرَهُ -17 Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o! O kahrolası insan ne nankör şey Kahrolası (inkarcı azgın) insan ne de nankördür!. Kahrolası insan, ne kadar da nânkördür! Kahrolsun insan, o ne kadar nankör. 30 / 584
Abese Suresi

18.Ayet
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ -18 Allah, onu hangi şeyden yarattı? O yaratan onu hangi şeyden yarattı? Allah onu hangi şeyden yaratmıştır ? (Allâh) Onu hangi şeyden yarattı? Onu (Allah Teâlâ) hangi bir şeyden yaratmıştır? 30 / 584
Abese Suresi

19.Ayet
مِنْ نُطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ -19 Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi. Bir nutfeden, yarattı da onu biçimine koydu Nutfe (sperma)dan yaratmış da (en güzel biçimde) takdîr etmiştir. Nutfe (sperm)den. Onu yarattı, ona biçim verdi. Onu bir damla sudan yaratmış da onu takdir etmiştir. 30 / 584
Abese Suresi

20.Ayet
ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ -20 Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra ona yolunu kolaylattı Sonra da (yaşayıp geçinme, anlayıp inanma) yolunu ona kolaylaştırmıştır. Sonra ona yolu kolaylaştırdı. (20-21) Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü de kabre soktu. 30 / 584
Abese Suresi

21.Ayet
ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ -21 Sonra onu öldürdü ve kabre koydu. Sonra onu öldürdü de kabre gömdürdü Sonra onu öldürüp kabre koymuştur. Sonra onu öldürdü, kabre koydurdu. (20-21) Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü de kabre soktu. 30 / 584
Abese Suresi

22.Ayet
ثُمَّ إِذَا شَاءَ أَنْشَرَهُ -22 Sonra, dilediği vakit onu diriltir. Sonra dilediği vakıt ona nüşur verecek Sonra dilediği zaman onu diriltip kaldırır. Sonra dilediği zaman onu diriltip kaldırdı. Sonra dilediği zaman da onu neşredecektir. 30 / 584
Abese Suresi

23.Ayet
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ -23 Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.) Hayır hayır, doğrusu o hiç onun emrini tam eda etmedi Hayır, hayır; insan, Allah´ın buyruğunu (lâyıkıyla) yerine getirmemiştir. Hayır, insan, O´nun kendisine emrettiğini yapmadı. (23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin. 30 / 584
Abese Suresi

24.Ayet
فَلْيَنْظُرِ الْإِنْسَانُ إِلَىٰ طَعَامِهِ -24 Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın! Bir de insan taamına baksın Bir de insan, yiyeceğine bir baksın ! İnsan şu yiyeceğine baksın. (23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin. 30 / 584
Abese Suresi

25.Ayet
أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاءَ صَبًّا -25 Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık. Biz o suyu bir döküş dökmekteyiz Şüphesiz ki biz suyu döker de dökeriz, (İhtiyaç nisbetinde yağmur yağdırırız). Biz suyu iyice döktük. (25-27) Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik. 30 / 584
Abese Suresi

26.Ayet
ثُمَّ شَقَقْنَا الْأَرْضَ شَقًّا -26 Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık! Sonra o Arzı bir yarış yarmaktayız Sonra yeryüzünü (kabartıp) yarık yarık yaparız. Sonra toprağı güzelce yardık da, (25-27) Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik. 30 / 584
Abese Suresi

27.Ayet
فَأَنْبَتْنَا فِيهَا حَبًّا -27 (27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık. Bu suretle onda daneler (27-28-29-30-31) Orada dâne, üzüm, yonca, zeytin, hurma, sık ve büyük ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitiririz. Orada bitirdik: Dâne, (25-27) Şüphe yok ki, bir suyu bir dökmekle döküverdik. Sonra yeri bir yarmakla yarıverdik. Artık onda daneler bitirdik. 30 / 584
Abese Suresi

28.Ayet
وَعِنَبًا وَقَضْبًا -28 (27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık. Üzümler, yoncalar (27-28-29-30-31) Orada dâne, üzüm, yonca, zeytin, hurma, sık ve büyük ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitiririz. Üzüm, yonca, (28-29) Ve yaş üzüm ve yaş yonca (yetiştirdik). Ve zeytinlikler ve hurmalıklar... 30 / 584
Abese Suresi

29.Ayet
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًا -29 (27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık. Zeytinlikler hurmalıklar (27-28-29-30-31) Orada dâne, üzüm, yonca, zeytin, hurma, sık ve büyük ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitiririz. Zeytin, hurma, (28-29) Ve yaş üzüm ve yaş yonca (yetiştirdik). Ve zeytinlikler ve hurmalıklar... 30 / 584
Abese Suresi

30.Ayet
وَحَدَائِقَ غُلْبًا -30 (27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık. Âfâka ser çekmiş dilber bağçeler (27-28-29-30-31) Orada dâne, üzüm, yonca, zeytin, hurma, sık ve büyük ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitiririz. İri ve gür bahçeler, (30-32) Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer´alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için. 30 / 584
Abese Suresi

31.Ayet
وَفَاكِهَةً وَأَبًّا -31 (27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık. Meyveler, çayırlar neler yetiştirmekteyiz (27-28-29-30-31) Orada dâne, üzüm, yonca, zeytin, hurma, sık ve büyük ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitiririz. Meyva ve çayır; (30-32) Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer´alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için. 30 / 584
Abese Suresi

32.Ayet
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ -32 (27-32) Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık. Sizin ve davarlarınızın intifaı için Size ve davarlarınıza yararlı geçimlik olsun diye (bunları lütfederiz). Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için. (30-32) Ve ağaçları birbirine girmiş büyük bahçeler. Ve meyveler ve mer´alar (vücuda getirdik). Sizin ve hayvanlarınızın faidelenmesi için. 30 / 584
Abese Suresi

33.Ayet
فَإِذَا جَاءَتِ الصَّاخَّةُ -33 (33-37) Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. Amma geldiği vakıt o Sahha (o sayhasını dinletecek belâ) Kulakları sağırlaştıracak o Kıyamet gürültüsü geldiğinde ; Çarpınca kulakları sağır eden o gürültü geldiği zaman, Sonra o pek kuvvetli sayha geldiği vakit. 30 / 584
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014