SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Şuara Suresi
112.Ayet |
قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ -112 |
Nûh, şöyle dedi: “Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?” |
Benim ne ılmim olabilir? dedi: onlar ne yapıyorlarmış |
Nûh da dedi ki:«Onların yaptıklarıyla ilgili bilgim yoktur, (onların içyüzünü bilmem). |
Dedi ki: "Ben onların yaptıklarını(n iç yüzünü) bilmem (ben ancak görünüşe göre hüküm veririm)." |
Dedi ki: «Onların ne yapar olduklarına benim ne bilgim olabilir?» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
113.Ayet |
إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّي ۖ لَوْ تَشْعُرُونَ -113 |
“Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!” |
Sizin şuurunuz olsa onların hısabı ancak rabbıma aiddir |
Bir düşünseniz a, onların hesabını görmek ancak Rabbıma aittir. |
"Anlayışınız olsa, onların hesabının Rabbime âit olduğunu bilirsiniz." |
«Onların hesabı ancak Rabbime aittir, eğer anlayabilirseniz!» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
114.Ayet |
وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ -114 |
“Ben inananları kovacak değilim.” |
Hem ben iyman edenleri koğmaya me´mur değilim |
Ve ben mü´minleri kovacak da değilim. |
"Ben inananları kovacak değilim." |
«Ve ben mü´minleri tard edici değilim.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
115.Ayet |
إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُبِينٌ -115 |
“Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.” |
Ben ancak açık, bir nezirim |
Ben ancak açık-seçik (şekilde, gelecek olan tehlikeyi haber veren ve işlenilen kötülüklere karşı elîm bir azâbın hazırlandığını duyuran) bir uyarıcıyım. |
"Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." |
«Ben apaçık bir korkutandan başka değilim.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
116.Ayet |
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ -116 |
Dediler ki: “Ey Nûh! (Bu işten) vazgeçmezsen mutlaka taşlananlardan olacaksın!” |
And ederiz ki dediler; eğer vazgeçmezsen yâ Nuh! Mutlak ve muhakkak recm edilenlerden olacaksın |
Bunun üzerine onlar dediler ki: «Ey Nûh ! Eğer (uyarıdan) vazgeçmezsen elbette taşlanacak (bedbaht)lardan olursun.» |
Dediler: "Ey Nûh, (bu dediğinden) vazgeçmezsen mutlaka taşlananlardan olacaksın." |
Dediler ki: «Ey Nûh! Eğer vazgeçmez isen elbette taşlanılmışlardan olursun.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
117.Ayet |
قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ -117 |
Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı.” |
Yâ rab! dedi: anlaşıldı ki kavmim beni tekzib ettiler |
Nûh : «Ey Rabbim !» dedi, «doğrusu milletim beni yalanladı. |
(Nûh): "Rabbim, dedi, kavmim beni yalanladı." |
(Nûh aleyhisselâm) Dedi ki: «Ya Rabbi! Şüphe yok ki, kavmim beni tekzîp ettiler.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
118.Ayet |
فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ -118 |
“Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü’minleri kurtar.” |
Artık benimle onların arasını nasıl ayırd edeceksen et de bana ve beraberimdeki mü´minlere necat ver |
Artık benimle onlar arasını (hükmederek) ayır ve benimle beraber olan mü´minleri kurtar.» |
"Benimle onların arasını aç (aramızda hükmet), beni ve benimle beraber bulunan mü´minleri kurtar!" |
«Artık benim aram ile onların aralarını bir feth ile fethet ve benimle beraber olan mü´minleri necâta erdir.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
119.Ayet |
فَأَنْجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ -119 |
Derken biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde (taşıyıp) kurtardık. |
Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri o dolu gemide necata çıkardık |
Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri (binenlerle ve yüklenen şeylerle) dolan gemide kurtardık. |
Biz de onu ve onunla beraber bulunanları, dolu gemi içinde kurtardık. |
Binaenaleyh O´nu ve O´nunla beraber dolmuş gemide bulunanları necâta erdirdik. |
19 / 371 |
Şuara Suresi
120.Ayet |
ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ -120 |
Sonra da geride kalanları suda boğduk. |
Sonra da arkasından kalanları garkettik |
Sonra da geride kalanları (suda) boğduk. |
Sonra bunun ardından, geride kalanları boğduk. |
Sonra arkada kalanları garkettik. |
19 / 371 |
Şuara Suresi
121.Ayet |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -121 |
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir. |
Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü´min olmadı |
Şüphesiz ki bunda öğüt ve ibret vardır. (Ne yazık ki) onların çoğu imân etmediler. |
Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar. |
Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserîsi imân etmiş olmadılar. |
19 / 371 |
Şuara Suresi
122.Ayet |
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -122 |
Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır. |
ve şübhesiz ki rabbın, o öyle azîz, öyle rahîm |
Senin Rabbın şüphesiz ki yegâne üstündür, çok merhametlidir. |
Şüphesiz Rabbin, işte üstün O´dur, merhamet eden O´dur. |
Ve muhakkak ki Rabbin, elbette O, azîzdir, rahîmdir. |
19 / 371 |
Şuara Suresi
123.Ayet |
كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ -123 |
Âd kavmi de peygamberleri yalanladı. |
Âd, gönderilen Resulleri tekzib etti |
Âd (kavmi) de gönderilen peygamberleri yalanladı. |
´Âd (kavmi) de, gönderilen elçileri yalanladı. |
Âd (kavmi de) gönderilen resûlleri tekzîp ediverdi. |
19 / 371 |
Şuara Suresi
124.Ayet |
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ -124 |
Hani kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” |
O vakıt ki kardeşleri Hûd onlara demişti: siz Allahdan korkmaz mısınız? |
Hani kardeşlen Hûd onlara dedi ki: «(Allah´tan) korkup (putlara tapmaktan, kötülük işlemekten) sakınmaz mısınız ? |
Kardeşleri Hûd onlara: "Korunmaz mısınız?" demişti. |
O vakit ki, onlara kardeşleri Hûd dedi ki: «Korkmaz mısınız?» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
125.Ayet |
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ -125 |
“Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” |
Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş bir Resulüm, emînim |
Şüpheniz olmasın ki ben, sîze gönderilen güvenilir bir peygamberim. |
"Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim." |
«Şüphe yok ki, ben sizin için bir emin Resûlüm.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
126.Ayet |
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -126 |
“Öyle ise Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” |
Gelin Allahdan korkun ve bana itaat edin |
Artık Allah´tan korkup bana uyunuz. |
"Allah´tan korkun ve bana itâ´at edin." |
«Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
127.Ayet |
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ -127 |
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” |
Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum. benim ecrim ancak rabbül´âlemîne aiddir |
Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum ; benim (hizmetimin) karşılığı ancak âlemlerin Rabbına aittir. |
"Ben sizden buna karşı bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin Rabbine âittir." |
«Ve buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim mükâfaatım ise ancak âlemlerin Rabbine aittir.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
128.Ayet |
أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ -128 |
“Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?” |
Siz her tepeye bir alâmet bina eder eğlenir misiniz? |
Siz her yüksekçe yere bir anıt yapıp (kendinizden dünyalıkça aşağı olanlarla mı) eğlenirsiniz ? |
"Siz her yol üzerine, (gelip geçenleri yanıltmak için) bir işâret yapıp da boş şeyle mi uğraşıyorsunuz?" |
«Siz her yüksek tepede bir alâmet bina edip eğlenir misiniz?» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
129.Ayet |
وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ -129 |
“İçlerinde ebedî yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?” |
Bir takım masnuat da ediniyorsunuz ki sanki muhalled kalacaksınız |
Devamlı kalacağınızı umarak birtakım (su kanalları, sarnıçlar, kaleler gibi) sanat eserleri sayılacak yapıları mı (kendinize tek iş ve amaç) ediniyorsunuz ? |
"Belki ebedi yaşarsınız diye köşkler (ve müstahkem kaleler) ediniyorsunuz?" |
«Ve birtakım sağlam köşkler de ediniyorsunuz. Sankı daimî kalacaksınız?» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
130.Ayet |
وَإِذَا بَطَشْتُمْ بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ -130 |
“Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız.” |
Hem tuttuğunuz vakıt merhametsiz, cebbarcasına tutuyorsunuz |
Şiddetle (hınçla) atılıp yakaladığınızda zorbalar gibi mi yakalarsınız ? |
"(Bir kavmi) yakaladığınız zaman da zorbalar gibi yakalıyorsunuz." |
(130-131) «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
131.Ayet |
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ -131 |
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” |
Artık Allahdan korkun ve bana itaat edin |
Artık Allah´tan korkun ve bana uyun. |
"Allah´tan korkun ve bana itâ´at edin." |
(130-131) «Ve şiddetle tutup yakaladığınız zaman, cebbârlar olarak gılzetle yakalamış oldunuz. Artık Allah´tan korkun ve bana itaat edin.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
132.Ayet |
وَاتَّقُوا الَّذِي أَمَدَّكُمْ بِمَا تَعْلَمُونَ -132 |
(132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.” |
O Allahdan korkun ki size o bildiğiniz şeylere imdad buyurdu |
Bildiğiniz nimetleri size (cömertçe) verenden (O´na karşı gelmekten) sakının. |
"Size bildiğiniz ni´metleri bol bol veren (Allâh)dan korkun." |
«Ve o Zât´tan korkunuz ki, bildiğiniz şeylerle size imdat etti.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
133.Ayet |
أَمَدَّكُمْ بِأَنْعَامٍ وَبَنِينَ -133 |
(132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.” |
En´am, oğullar |
(133-134) Size nice nimetlerle, oğullarla, bahçelerle, pınarlarla yardımda bulunmuştur. |
"O size verdi: davarlar, oğullar," |
«Size en´am ile ve oğullar ile imdat etti.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
134.Ayet |
وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -134 |
(132-134) “Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah’a karşı gelmekten sakının.” |
Cennet gibi bağlar, bahçeler, menba´lar ile size imdad buyurmakta |
(133-134) Size nice nimetlerle, oğullarla, bahçelerle, pınarlarla yardımda bulunmuştur. |
"Bahçeler, çeşmeler." |
«Ve bağlar ile ve ırmaklar ile (imdat buyurdu).» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
135.Ayet |
إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ -135 |
“Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.” |
Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum |
Ben, elbette size karşı o büyük günün azabından endişe ediyorum.» |
"Doğrusu ben size büyük bir günün azâbı(nın çarpması)ndan korkuyorum." |
«Şüphe yok ki, ben sizin üzerinize pek büyük bir günün azabından korkarım.» |
19 / 371 |
Şuara Suresi
136.Ayet |
قَالُوا سَوَاءٌ عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُنْ مِنَ الْوَاعِظِينَ -136 |
Dediler ki: “Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir.” |
Sen, dediler: ha va´zetmişin ha va´zedenlerden olmamışın bizce müsavidir |
Onlar dediler ki: Öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da bizim için fark etmez, birdir. |
Dediler ki: "Öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da bizce birdir." |
Dediler ki: «Öğüt versen de veya öğüt verenlerden olmasan da bize karşı müsavîdir.» |
19 / 371 |