SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
İbrahim Suresi
25.Ayet |
تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا ۗ وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ -25 |
Bu ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir. |
Yemişlerini rabbının izniyle her dem verir, ve Allah insanlara böyle temsiller yapar ki kavrayıp düşünsünler |
Rabbinin izniyle her an meyve verir; düşünüp öğüt alsınlar diye Allah insanlara (böyle) misâller verir, |
(O ağaç), Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allâh, öğüt almaları için insanlara böyle benzetmeler yapar. |
Öyle bir ağaç ki (yemişlerini) Rabbinin izniyle her zaman verir ve Allah Teâlâ insanlara misaller irad eder, tâ ki, düşünüp ibret alsınlar. |
13 / 258 |
İbrahim Suresi
26.Ayet |
وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْأَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ -26 |
Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir. |
Habîs bir kelimenin temsili de habîs bir ağaç gibidir ki üstünden cüsselenmiş kararı yoktur |
Kötü bir söz ise, yerin üstünde gövdesi koparılmış hiçbir yararı olmayan bir ağaç gibidir. |
Kötü sözün durumu da gövdesi yerin üstünden koparılmış, sâbit olmayan kötü bir ağaca benzer. |
Habis bir kelimenin misali ise, yerin üzerinden kapanmış nâpâk bir ağaç gibidir ki, onun için bir sebat yoktur. |
13 / 258 |
İbrahim Suresi
27.Ayet |
يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ ۖ وَيُضِلُّ اللَّهُ الظَّالِمِينَ ۚ وَيَفْعَلُ اللَّهُ مَا يَشَاءُ -27 |
Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır, zalimleri ise saptırır. Ve Allah dilediğini yapar. |
Allah, iyman edenleri hem Dünyada hem Âhırette sâbit söz ile tesbit buyurur, haksızlık edenleri ise şaşırtır ve Allah ne isterse yapar |
Allah imân edenleri Dünya hayatında da, Âhiret´te de sabit bir söz ile sağlamlaştırır. Zâlimleri ise saptırır ve Allah dilediğini yapar. |
Allâh, inananları, dünyâ hayâtında da, âhirette de sağlam sözle tesbit eder. Allâh, zâlimleri de şaşırtır ve Allâh, dilediğini yapar. |
Allah Teâlâ mü´minleri dünya hayatında da, ahirette de sabit kavil ile tesbit eder ve Allah Teâlâ zalimleri dalâlete düşürür ve Allah Teâlâ dilediğini yapar. |
13 / 258 |
İbrahim Suresi
28.Ayet |
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ بَدَّلُوا نِعْمَتَ اللَّهِ كُفْرًا وَأَحَلُّوا قَوْمَهُمْ دَارَ الْبَوَارِ -28 |
(28-29) Allah’ın nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helâk yurduna, yaslanacakları cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? O, ne kötü duraktır! |
Bakmaz mısın onlara ki Allahın ni´metini küfre değiştiler ve kavimlerini helâk yurduna kondurdular |
(28-29) Allah´ın nîmetini küfre, nankörlüğe değiştirenleri ve milletlerini de helak yurduna (sürükleyip) sokanları görmedin mi ? Cehennem´e yaslanırlar; orası ne kötü karargâh ! |
Baksana şunlara, Allâh´ın ni´metini nankörlüğe çevirdiler (O´nun verdiği ni´mete şükredecekleri yerde nankörlük edip inkâra saptılar), kavimlerini de helâk yurduna kondurdular. |
Allah´ın nîmetini küfre tebdîl edenleri ve kavimlerini helâk yurduna sevkeyleyenleri görmedin mi? |
13 / 258 |
İbrahim Suresi
29.Ayet |
جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا ۖ وَبِئْسَ الْقَرَارُ -29 |
(28-29) Allah’ın nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helâk yurduna, yaslanacakları cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? O, ne kötü duraktır! |
Cehenneme, yaslanırlar ona, o ise ne fena makardır |
(28-29) Allah´ın nîmetini küfre, nankörlüğe değiştirenleri ve milletlerini de helak yurduna (sürükleyip) sokanları görmedin mi ? Cehennem´e yaslanırlar; orası ne kötü karargâh ! |
Yaslanacakları cehenneme (götürdüler). Ne kötü bir duraktır o! |
Cehenneme, oraya gireceklerdir. O ne kötü karargâh! |
13 / 258 |
İbrahim Suresi
30.Ayet |
وَجَعَلُوا لِلَّهِ أَنْدَادًا لِيُضِلُّوا عَنْ سَبِيلِهِ ۗ قُلْ تَمَتَّعُوا فَإِنَّ مَصِيرَكُمْ إِلَى النَّارِ -30 |
Allah’ın yolundan saptırmak için O’na ortaklar koştular. De ki: “Bir süre daha faydalanın. Çünkü varışınız ateşedir.” |
Ve Allahın yolundan sapıtmak için Allaha menendler uydurdular, de ki: keyfinize bakın çünkü gidişiniz ateşedir |
(Halkı) Allah´ın yolundan saptırmak için O´na ortaklar, benzerler koştular. De ki: Bir süre keyfinize bakıp yararlanın; elbette varacağınız yer Cehennem´dir. |
Allâh´ın yolundan saptırmak için O´na eşler koştular. De ki: "(Şimdilik) eğlenin, gideceğiniz yer ateştir!" |
Ve Allah için şerikler edindiler, O´nun yolundan saptırmak için. De ki: «Faidelenin, sonra muhakkak ki, dönüp gideceğiniz yer, ateştir.» |
13 / 258 |
İbrahim Suresi
31.Ayet |
قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ يَوْمٌ لَا بَيْعٌ فِيهِ وَلَا خِلَالٌ -31 |
İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar. |
Söyle: o iyman etmiş olan kullarıma: namazı kılsınlar ve kendilerini merzuk kıldığımız şeylerden gizli ve açık infak etsinler, öyle bir gün gelmeden evvel ki onda ne alım satım var, ne dostluk |
İmân eden kullarıma de ki: İçinde alım-satım, dostluk bulunmayan gün gelmeden önce namazı kılsınlar, kendilerine rızık olarak sunduğumuz şeylerden gizli-açık (Allah için) harcasınlar. |
İnanan kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, ne alışverişin, ne de dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık sarfetsinler. |
İmân etmiş olan kullarıma söyle, namazı kılsınlar ve kendilerini merzûk etmiş olduğumuz şeylerden gizlice ve âşikâre infakta bulunsunlar, bir günün gelmesinden evvelki, onda ne satış vardır, ne de dostluk. |
13 / 258 |
İbrahim Suresi
32.Ayet |
اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ ۖ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ ۖ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْأَنْهَارَ -32 |
Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır. |
Allah öyle bir ilahdır ki gökleri ve yeri yarattı ve yukarıdan bir su indirdi de onunla size rızk için türlü semereler çıkardı ve emriyle denizde cereyan etmek için size gemileri musahhar kıldı, size nehirleri de musahhar kıldı. |
Öyle Allah ki, gökleri ve yeri yaratmış, gökten su indirerek size rızık olsun diye onunla türlü ürünler çıkarmış ; denizde O´nun emriyle (koyduğu kanunla) dolaşıp gezmeniz için gemiyi sizin buyruğunuza vermiş ; nehirleri de sizin (yararınıza) baş eğdirmiştir. |
Allâh O´dur ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi ve onunla size rızık olarak çeşitli meyvalar çıkardı. Buyruğuyla denizde akıp gitmesi için gemileri emrinize verdi, ırmakları emrinize verdi. |
Allah, O (Hâlık-i Azîm) dir ki gökleri ve yeri yaratmıştır ve gökten su indirmiştir. Sonra onunla semerelerden sizin için rızk meydana çıkarmıştır ve O´nun emriyle denizde de cereyan etmek için size gemileri musahhar kıldı ve size ırmakları da musahhar kılmıştır. |
13 / 258 |
İbrahim Suresi
33.Ayet |
وَسَخَّرَ لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَائِبَيْنِ ۖ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ -33 |
O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir. |
Ve sizin için birbiri ardınca Şems-ü Kameri muhassar kıldı, yine sizin için leyl-ü neharı verdi |
Güneş´le Ay´ı bağlı bulundukları kanun gereği (görevlerini) biteviye sürdürmek üzere hizmetinize veren, gece ile gündüzü size musahhar kılan da O´dur. |
Sürekli olarak (seyir ve aydınlatma) görevlerini yapan güneşi ve ay´ı emrinize verdi, geceyi ve gündüzü de emrinize verdi. |
Ve sizin için aleddevam deveran eden güneşi ve kameri musahhar kıldı ve sizin için geceyi ve gündüzü de musahhar kılmıştır. |
13 / 258 |