SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Nahl Suresi
43.Ayet |
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ ۚ فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ -43 |
Senden önce de ancak, kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun. |
Senden evvel de Resul olarak başka değil, ancak kendilerine vahy veriyor idiğimiz erler göndermişizdir, ehli zikre sorun bilmiyorsanız |
(43-44) Senden önce de ancak kendilerine vahiy ettiğimiz adamları birçok belge, mu´cize ve kitâblarla gönderdik. Eğer (bu konulan) bilmiyorsanız ilim ehlinden sorun. Sonra da kendilerine parça parça (halinde) indirileni insanlara açıklayasın diye Kur´ân´ı indirdik; ola ki düşünürsünüz. |
Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını elçi göndermedik. Sorun, Zikir ehline; eğer bilmiyorsanız: |
Ve senden evvel de resûl olarak göndermedik, ancak kendilerine vahyeder olduğumuz erkekleri gönderdik. İmdi, ehl-i zikrden sorunuz eğer siz bilmiyor iseniz. |
14 / 271 |
Nahl Suresi
44.Ayet |
بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ ۗ وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ -44 |
(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik. |
Beyyinelerle ve kitablarla; sana da bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni nâsa anlatasın ve gerek ki tefekkür edeler |
(43-44) Senden önce de ancak kendilerine vahiy ettiğimiz adamları birçok belge, mu´cize ve kitâblarla gönderdik. Eğer (bu konulan) bilmiyorsanız ilim ehlinden sorun. Sonra da kendilerine parça parça (halinde) indirileni insanlara açıklayasın diye Kur´ân´ı indirdik; ola ki düşünürsünüz. |
Açık kanıtları ve Kitapları. Sana da o Zikr´i indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın, tâ ki düşünüp öğüt alsınlar. |
(O peygamberleri) Açık mûcizeler ile ve kitaplar ile (gönderdik) ve sana da Kur´an´ı indirdik ki, kendilerine indirilmiş oldukları(emir ve nehyi) nâsa açıkça anlatasın ve gerek ki onlar da tefekkür edeler. |
14 / 271 |
Nahl Suresi
45.Ayet |
أَفَأَمِنَ الَّذِينَ مَكَرُوا السَّيِّئَاتِ أَنْ يَخْسِفَ اللَّهُ بِهِمُ الْأَرْضَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ -45 |
Kötü işler yapmak için tuzak kuranlar, Allah’ın kendilerini yere geçirmesinden veya (ansızın) bilemeyecekleri bir yerden kendilerine azap gelmesinden emin mi oldular? |
Ya şimdi eman mı buldu o kimseler: o fenalıkları yapmak için hile kurup duranlar, Allahın kendilerini Yere geçirmesinden? veya hatır-u hayallerine gelmez cihetlerden kendilerine azâb gelivermesinden? |
Durmadan fena işler düzenleyip tuzak kuranlar, Allah´ın kendilerini yere batırmasından veya bilmedikleri bir yerden azabın kendilerine gelmesinden güven içinde midirler? |
Kötülükler yapmayı kuranlar, Allâh´ın, kendilerini yer(in dibin)e geçirmeyeceğinden, yahut hiç ummadıkları bir yerden kendilerine azâbın gelmeyeceğinden emin midirler? |
Kötülükleri ile hilede bulunanlar, Allah´ın onları yere geçireceğinden veya anlamaz oldukları bir cihetten kendilerine azabın gelmesinden emin mi oldular? |
14 / 271 |
Nahl Suresi
46.Ayet |
أَوْ يَأْخُذَهُمْ فِي تَقَلُّبِهِمْ فَمَا هُمْ بِمُعْجِزِينَ -46 |
Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah’ın kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar, Allah’ı âciz bırakacak değillerdir. |
veya dönüp dolaşırken kendilerini yakalayıvermesinden, ki onlar âciz bırakacak değillerdir |
(46-47) Veya dönüp dolaşırlarken, kendilerini (ilâhî azabın) yakalayıvermesinden —ki (Allah´ı) âciz bırakacak değillerdir— veya korku ve endişe üzere eksile eksile bir durumda bulunurlarken, kendilerini tutuvermesinden emniyette midirler ? Şüphesiz ki Rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir. |
Yahut dönüp dolaşırlarken onun, kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Kendileri buna engel olacak değillerdir! |
Veya onları dönüp dolaşırlarken yakalayıvermesinden (emin mi oldular?) Halbuki, onlar (Hak Teâlâ´yı) aciz bırakıcılar değildirler. |
14 / 271 |
Nahl Suresi
47.Ayet |
أَوْ يَأْخُذَهُمْ عَلَىٰ تَخَوُّفٍ فَإِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ -47 |
Yahut da, onları korku üzere iken yakalamayacağından güven içinde midirler? Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhametlidir. |
yâhut da kendilerini korkuta korkuta, eksilte eksilte alıvermesinden? Demek ki Rabbımız çok refetli çok merhametli |
(46-47) Veya dönüp dolaşırlarken, kendilerini (ilâhî azabın) yakalayıvermesinden —ki (Allah´ı) âciz bırakacak değillerdir— veya korku ve endişe üzere eksile eksile bir durumda bulunurlarken, kendilerini tutuvermesinden emniyette midirler ? Şüphesiz ki Rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir. |
Yahut (azâbın) kendilerini bir korku üzerinde yakalamayacağından (emin midirler)? Doğrusu Rabbiniz, çok şefkatli, çok acıyandır! |
Veya onları korkutmak üzere yakalayıvereceğinden emin midirler? Muhakkak ki, Rabbin elbette çok esirgeyicidir, çok merhametlidir. |
14 / 271 |
Nahl Suresi
48.Ayet |
أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَىٰ مَا خَلَقَ اللَّهُ مِنْ شَيْءٍ يَتَفَيَّأُ ظِلَالُهُ عَنِ الْيَمِينِ وَالشَّمَائِلِ سُجَّدًا لِلَّهِ وَهُمْ دَاخِرُونَ -48 |
Allah’ın yarattığı şeyleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri Allah’a secde ederek ve tevazu ile boyun eğerek sağa ve sola dönmektedir. |
Ya görmedilerde mi? Her hangi bir şeyden Allahın yarattığına bir baksalar a: gölgeleri sağ ve sollarında sürünerek Allaha secdeler ederek döner dolaşır |
Allah´ın yarattığı herhangi, bir şeye bakmıyorlar mı ki gölgesi boyun eğip (bağlı bulunduğu kanuna teslimiyet içinde) Allah´a secde ederek sağa sola dönüp dururlar. |
Allâh´ın yarattığı şeylerin gölgelerinin dahi nasıl sağdan, soldan sürünüp Allah´a secde ederek döndüğünü görmediler mi? (Her şeyin gölgesi yerde uzanıp kısalarak hep Allah´a secde etmektedir). |
Allah´ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi ki, onun gölgesi Allah için mütevaziyane bir halde secde ederek sağa ve sol taraflara eğiliverir. |
14 / 271 |
Nahl Suresi
49.Ayet |
وَلِلَّهِ يَسْجُدُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ مِنْ دَابَّةٍ وَالْمَلَائِكَةُ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ ۩ -49 |
Göklerde ve yerde bulunan canlılar ve melekler büyüklük taslamadan Allah’a secde ederler (boyun eğerler). |
Hem Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allaha secde eder, gerek Dâbbe kısmından olsun ve gerek Melâike, ve bunlar kibirlenmezler |
Göklerde ve yerde, gerek canlılardan, gerekse meleklerden ne varsa hepsi de büyüklük taslamaksızın Allah´a secde ederler. |
Göklerde ve yerde bulunan canlıların, meleklerin hepsi Allah´a secde ederler, onlar asla büyüklük taslamazlar. |
Ve Allah için göklerde olanlar ve canlı yürür şeylerden yerde olanlar ve melekler secde ederler ve onlar kibirlenmezler. |
14 / 271 |
Nahl Suresi
50.Ayet |
يَخَافُونَ رَبَّهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ ۩ -50 |
Üzerlerinde hâkim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar. |
Fevklerinden rablarının mahafetini duyarlar ve her ne emr olunurlarsa yaparlar |
Üstlerinde (yüce kudretiyle duran) Rablarından korkarlar da emrolunduklarını yerine getirirler. |
Üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve emredildikleri şeyi yaparlar. |
Üzerlerinde hakîm olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar. |
14 / 271 |
Nahl Suresi
51.Ayet |
وَقَالَ اللَّهُ لَا تَتَّخِذُوا إِلَٰهَيْنِ اثْنَيْنِ ۖ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ ۖ فَإِيَّايَ فَارْهَبُونِ -51 |
Allah, şöyle dedi: “İki ilâh edinmeyin. O, ancak tek ilâhtır. O hâlde, yalnız benden korkun.” |
Allah da buyurmuştur ki: iki ilâh tutmayın o ancak bir ilâhdır, onun için benden yalnız benden korkun |
Allah: «İki tanrı edinmeyin; O ancak tek bir Tanrı´dır ve yalnız benden korkun !» buyurdu. |
Allâh: "İki tanrı tutmayın. O, ancak tek Tanrıdır. Yalnız benden korkun!" dedi. |
Ve Allah buyurmuştur ki, «İki ilâh ittihaz etmeyiniz; O ancak bir ilâhtır. Artık yalnız Benden korkunuz.» |
14 / 271 |
Nahl Suresi
52.Ayet |
وَلَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَهُ الدِّينُ وَاصِبًا ۚ أَفَغَيْرَ اللَّهِ تَتَّقُونَ -52 |
Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İtaat de daima O’na olmalıdır. Öyle iken siz Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz? |
Hem Göklerde yerde ne varsa onun, din de daima onundur, öyle iken siz Allahın gayrisinden mi korkuyorsunuz? |
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi ancak O´nundur. Din de dâima O´nadır; öyle iken Allah´tan başkasından mı korkup sakınıyorsunuz ? |
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O´nundur. Kulluğun da yalnız O´na yapılması lâzımdır. Siz, Allah´tan başkasından mı korkuyorsunuz? |
Ve göklerde ve yerde ne varsa O´nun içindir ve din de daima O´nun içindir. (Bu böyle iken siz) Allah´ın gayrısından mı korkarsınız? |
14 / 271 |
Nahl Suresi
53.Ayet |
وَمَا بِكُمْ مِنْ نِعْمَةٍ فَمِنَ اللَّهِ ۖ ثُمَّ إِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فَإِلَيْهِ تَجْأَرُونَ -53 |
Size ulaşan her nimet Allah’tandır. Sonra size bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman yalnız O’na yalvarır yakarırsınız. |
Hem sizde ni´met namına her ne varsa hep Allahdandır, sonra size keder dokunduğu zaman da hep ona feryad edersiniz |
Sizde olan her nîmet Allah´tandır. Sonra da size bir sıkıntı ve zarar dokunduğu zaman ancak ve sadece O´na yalvarıp yakarınsınız. |
Size ulaşan her ni´met Allah´tandır. Sonra size bir sıkıntı dokunduğu zaman da yalnız O´na yalvarırsınız. |
Size gelen her nîmet, Allah´tandır. Sonra size bir zarar dokunduğu zaman ancak O´na seslerinizi kaldırıp sığınırsınız. |
14 / 271 |
Nahl Suresi
54.Ayet |
ثُمَّ إِذَا كَشَفَ الضُّرَّ عَنْكُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِنْكُمْ بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ -54 |
Sonra sizden o sıkıntıyı giderince, bir de bakarsınız, içinizden bir kısmı Rablerine ortak koşar. |
Sonra sizden o kederi açtığı zaman da içinizden bir kısmı derhal rablarına şirk ederler |
Sonra O, sizden sıkıntıyı giderince, içinizden bir kısmı bir de bakarsın kendilerine verdiğimize karşılık nankörlük etmek için Rablarına ortak koşarlar. |
Sonra, sizden o sıkıntıyı kaldırdığı zaman içinizden bir grup, hemen Rablerine ortak koşarlar. |
Sonra sizden o zararı açtığı vakit o an sizden bir tâife Rablerine şerik koşarlar. |
14 / 271 |