KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 581. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Nebe Suresi

1.Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ -1 Birbirlerine neyi soruyorlar? Neden soruşturuyorlar? Birbirlerinden neyi soruyorlar ? Birbirlerine hangi şeyden soruyorlar? (1-2) Ne şeyden soruşturuyorlar? O pek büyük haberden. 30 / 581
Nebe Suresi

2.Ayet
عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ -2 (2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)? O büyük nübüvvet haberinde (2-3) Hakkında görüş ayrılığına düştükleri çok önemli haberi mi ? O büyük haberden mi? (1-2) Ne şeyden soruşturuyorlar? O pek büyük haberden. 30 / 581
Nebe Suresi

3.Ayet
الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ -3 (2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)? Ki onlar onda ıhtilâfa düşüyorlar (2-3) Hakkında görüş ayrılığına düştükleri çok önemli haberi mi ? Ki onlar onda ayrılığa düşmektedirler. O haber ki, onlar onda ihtilafa düşmüşlerdir. 30 / 581
Nebe Suresi

4.Ayet
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ -4 Hayır, ileride bilecekler. Hayır ileride bilecekler Hayır, (görüş ayrılığına gerek yok) ileride bilecekler. Hayır (dedikleri gibi değil), yakında bilecekler. (4-5) Hayır. Yakında bileceklerdir. Sonra hayır. Yakında bileceklerdir. 30 / 581
Nebe Suresi

5.Ayet
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ -5 Yine hayır; ileride bilecekler. Hayır, hayır ileride bilecekler Hayır, hayır, (hiç gerek yok, elbette) ileride bilecekler. Sonra hayır (dedikleri gibi değil), yakında bilecekler. (4-5) Hayır. Yakında bileceklerdir. Sonra hayır. Yakında bileceklerdir. 30 / 581
Nebe Suresi

6.Ayet
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا -6 (6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? Değil mi ki biz arzı bir döşek yaptık Yeryüzünü bir döşek, Yapmadık mı biz, Arzı bir beşik, (6-7) Yeri bir döşek yapmadık mı? Dağları da birer kazık yapmadık mı? 30 / 581
Nebe Suresi

7.Ayet
وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا -7 (6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? Ve dağları birer kazık Dağlan (yerin bir bakıma dengesini sağlayan) kazıklar yapmadık mı ? Dağları birer kazık? (6-7) Yeri bir döşek yapmadık mı? Dağları da birer kazık yapmadık mı? 30 / 581
Nebe Suresi

8.Ayet
وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا -8 Sizleri (erkekli dişili) eşler hâlinde yarattık. Ve sizleri çift çift yarattık Sizi çift çift (kadın-erkek) yarattık. Ve sizi çift çift yarattık. (8-9) Ve sizleri çiftler olarak yarattık. Uykunuzu da bir dinleniş kıldık. 30 / 581
Nebe Suresi

9.Ayet
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا -9 Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık. Ve uykunuzu bir sübat yaptık Uykunuzu, dinlenmenizi sağlayıcı kıldık. Uykunuzu dinlenme yaptık. (8-9) Ve sizleri çiftler olarak yarattık. Uykunuzu da bir dinleniş kıldık. 30 / 581
Nebe Suresi

10.Ayet
وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا -10 Geceyi (sizi örten) bir elbise yaptık. Ve geceyi bir libas yaptık Geceyi bir örtü, Geceyi (sizi sarıp örten) bir giysi yaptık. (10-11) Geceyi de bir örtü kılmış olduk. Gündüzü de bir geçim vakti yaptık. 30 / 581
Nebe Suresi

11.Ayet
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا -11 Gündüzü de geçimi temin zamanı kıldık. Ve gündüzü bir meaş yaptık Gündüzü, geçiminizi kazanmanıza uygun kıldık. Gündüzü de geçim zamanı yaptık. (10-11) Geceyi de bir örtü kılmış olduk. Gündüzü de bir geçim vakti yaptık. 30 / 581
Nebe Suresi

12.Ayet
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا -12 Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik. Ve üstünüze yedi sağlam bina çattık Üstünüzde yedi sağlam gök meydana getirdik. Üstünüzde yedi sağlam (gök) binâ ettik. (12-13) Ve üzerinize sağlam sağlam yedi gök bina ettik. Ve çok parıldayan kandil kıldık. 30 / 581
Nebe Suresi

13.Ayet
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا -13 Alev alev yanan aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil yarattık. Ve içlerine şa´şaalı parıl parıl bir kandil astık (Onda) alabildiğine yanıp tutuşarak parlak ışık veren bir kandil (Güneş)i var kıldık. Ve (orada) parıl parıl parlayan bir lamba yarattık. (12-13) Ve üzerinize sağlam sağlam yedi gök bina ettik. Ve çok parıldayan kandil kıldık. 30 / 581
Nebe Suresi

14.Ayet
وَأَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا -14 (14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık. Ve o mu´sıralardan şarıl şarıl bir su indirdik (14-15-16) (Rüzgârın te´siriyle) sıkışıp yoğunlaşan bulutlardan döne ve (çeşitli) bitki çıkarmak; sarmaşık bahçeler yetiştirmek için bol bol yağmur indirdik. Sıkışan (bulut)lardan şarıl şarıl su indirdik, Ve o sıkıştıranlardan şarıl şarıl bir su indirdik. 30 / 581
Nebe Suresi

15.Ayet
لِنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا -15 (14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık. Çıkaralım diye onunla taneler ve otlar (14-15-16) (Rüzgârın te´siriyle) sıkışıp yoğunlaşan bulutlardan döne ve (çeşitli) bitki çıkarmak; sarmaşık bahçeler yetiştirmek için bol bol yağmur indirdik. Ki onunla çıkaralım: Dâne(ler), bitki(ler), (15-16) Onunla daneler ve otlar çıkaralım (diye). Ve sarmaşık bahçeler yetiştirelim diye. 30 / 581
Nebe Suresi

16.Ayet
وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا -16 (14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık. Ve sarmaş dolaş bağlar bağçeler (14-15-16) (Rüzgârın te´siriyle) sıkışıp yoğunlaşan bulutlardan döne ve (çeşitli) bitki çıkarmak; sarmaşık bahçeler yetiştirmek için bol bol yağmur indirdik. Ve (ağaçları) birbirine sarmaş dolaş bahçeler. (15-16) Onunla daneler ve otlar çıkaralım (diye). Ve sarmaşık bahçeler yetiştirelim diye. 30 / 581
Nebe Suresi

17.Ayet
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا -17 Şüphesiz hüküm ve ayırma günü belirlenmiş bir vakittir. Şübhesiz ki o fasıl günü bir miykat olmuştur Şüphesiz ki (Hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, haklıyı haksızdan) ayırd etme günü (Allah katında) belirlenmiş bir vakittir. Muhakkak ki (haklının, haksızın ayırdedileceği) hüküm günü, belirlenmiş bir vakittir. Şüphe yok ki, O ayırdetme günü, tayin edilmiş bir vakittir. 30 / 581
Nebe Suresi

18.Ayet
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا -18 Bu, sûra üfürüleceği gün gerçekleşir ve siz bölük bölük gelirsiniz. O gün ki sur üfürülür derken gelirsiniz fevcâ fevc Sûr´a üfürüleceği gün gruplar hâlinde gelirsiniz. O gün Sûr´a üflenir, bölük bölük gelirsiniz. O gün ki, Sûr´a üfürülür, artık bölük bölük geliverirsiniz. 30 / 581
Nebe Suresi

19.Ayet
وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ أَبْوَابًا -19 Gök açılır ve kapı kapı olur. Semâ da açılmış olmuştur ebvab Gökler açılacak, kapı kapı olacak. Gök açılmış, kapı kapı olmuştur. (19-20) Gök de açılmış artık kapı kapı oluvermiştir. Dağlar da yürütülmüş de, su gibi görülen bir hayâl olmuştur. 30 / 581
Nebe Suresi

20.Ayet
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا -20 Dağlar yürütülür, serap hâline gelir. Ve dağlar yütürülmüş olmuştur serab Dağlar yerinden kopup yürütülecek, (tuz-buz olup) seraba dönecek. Dağlar yürütülmüş, bir serab olmuştur. (19-20) Gök de açılmış artık kapı kapı oluvermiştir. Dağlar da yürütülmüş de, su gibi görülen bir hayâl olmuştur. 30 / 581
Nebe Suresi

21.Ayet
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا -21 (21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir. Şübhesiz ki Cehennem olmuştur mırsad (21-22) Cehennem, hiç şüphesiz ki bir pusu, azgın sapıkların varıp döneceği bir yerdir. Cehennem de gözetleme yeri olmuş (suçluları gözetleyip durmakta)dır. Muhakkak ki, cehennem bir gözetilen yerdir. 30 / 581
Nebe Suresi

22.Ayet
لِلطَّاغِينَ مَآبًا -22 (21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir. Azgınlar için bir meâb (21-22) Cehennem, hiç şüphesiz ki bir pusu, azgın sapıkların varıp döneceği bir yerdir. Azgınların varacağı yerdir. Azgınlar için bir dolaşılıp gidilecek yerdir. 30 / 581
Nebe Suresi

23.Ayet
لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا -23 (21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir. Devirlerce içinde kalacaklar Orada uzun süre kalacaklar. Orada çağlar boyu kalacalardır. (23-25) Onun içinde devirlerce kalıcılardır. Orada bir serinlik, içilecek bir su tadamazlar. Ancak bir kaynar su ve bir irin tadarlar. 30 / 581
Nebe Suresi

24.Ayet
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا -24 Orada ne bir serinlik ve ne de içecek bir şey tadacaklar! Ne bir serinlik tatacaklar ne de bir şarab (24-25-26) Ne serinlik, ne de (serin, tatlı bir) içecek tadacaklar, (amellerine) uygun bir ceza olarak sadece kaynar su ve bir de irinli, çok soğuk bir su içecekler. Orada ne bir serinlik, ne de içilecek bir şey tadarlar, (23-25) Onun içinde devirlerce kalıcılardır. Orada bir serinlik, içilecek bir su tadamazlar. Ancak bir kaynar su ve bir irin tadarlar. 30 / 581
Nebe Suresi

25.Ayet
إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا -25 (25-26) Ancak, uygun bir ceza olarak kaynar su ve irin içecekler. Ancak bir hamîm ve bir gassak (24-25-26) Ne serinlik, ne de (serin, tatlı bir) içecek tadacaklar, (amellerine) uygun bir ceza olarak sadece kaynar su ve bir de irinli, çok soğuk bir su içecekler. Yalnız kaynar su ve irin (içerler); (23-25) Onun içinde devirlerce kalıcılardır. Orada bir serinlik, içilecek bir su tadamazlar. Ancak bir kaynar su ve bir irin tadarlar. 30 / 581
Nebe Suresi

26.Ayet
جَزَاءً وِفَاقًا -26 (25-26) Ancak, uygun bir ceza olarak kaynar su ve irin içecekler. Bir ceza ki bervechi vifak (24-25-26) Ne serinlik, ne de (serin, tatlı bir) içecek tadacaklar, (amellerine) uygun bir ceza olarak sadece kaynar su ve bir de irinli, çok soğuk bir su içecekler. Yaptıklarına uygun bir cezâ olarak. (26-27) Uygun bir ceza olarak. Şüphe yok ki onlar, bir hesabı ummaz olmuşlardı. 30 / 581
Nebe Suresi

27.Ayet
إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا -27 Çünkü onlar hesaba çekilmeyi ummuyorlardı. çünkü ummazlardı onlar hiç bir hisab Çünkü onlar hiç de hesabı ummazlardı. Çünkü onlar bir hesap (görüleceğini) ummuyorlardı. (26-27) Uygun bir ceza olarak. Şüphe yok ki onlar, bir hesabı ummaz olmuşlardı. 30 / 581
Nebe Suresi

28.Ayet
وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا -28 Âyetlerimizi de alabildiğine yalanlamışlardı. Âyetlerimizi tekzîb ede ede kesilmişlerdi kezzab Âyetlerimizi yalan saydılar da saydılar. Âyetlerimizi de tamamen yalanlamışlardı. Ve âyetlerimizi yalan saymakla yalan sayar olmuşlardı. 30 / 581
Nebe Suresi

29.Ayet
وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا -29 Biz ise, her şeyi bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) tamamiyle sayıp tespit ettik. Her şey´i ise biz ıhsa etmiş bir kitaba geçirmişiz Biz herşeyi (bir bir) sayıp kitaba geçirmişizdir. Biz de her şeyi sayıp yazmıştık. Ve her ne şey var ise Biz onu bir kitapta saydık (kaydettik.) 30 / 581
Nebe Suresi

30.Ayet
فَذُوقُوا فَلَنْ نَزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا -30 Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.” Artık tadınız, artık size azâb artırmaktan başka bir şey yapacak değiliz Artık hep (bu azabı) tadın, size elbette azâbdan başka bir şey artırmıyacağız. "Şimdi tadın (yaptıklarınızın tadını), artık size azâbdan başka bir şey artırmayacağız! Artık tadınız, imdi size azaptan başkasını artırmayacağız. 30 / 581
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014