KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 326. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Enbiya Suresi

58.Ayet
فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ -58 Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti. Derken onları parça parça etti, ancak bir büyüklerini bıraktı ki belki ona müracaat ederler Derken İbrahim, onları parça parça etti; ancak dönüp başvururlar diye (putların) en büyüğünü kırmadı. Nihâyet (İbrâhim) onları parça parça etti, yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye(!) Artık onları parça parça etti. Ancak onların bir büyüğünü değil, belki kendisine müracaat ederler diye. 17 / 326
Enbiya Suresi

59.Ayet
قَالُوا مَنْ فَعَلَ هَٰذَا بِآلِهَتِنَا إِنَّهُ لَمِنَ الظَّالِمِينَ -59 Onlar, “Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir” dediler. Bunu bizim ilâhlarımıza kim yapmış? Her halde o zalimlerden biri dediler İlâhlarımıza bu işi kim yaptı? O elbette zâlimlerdendir, dediler. (Döndükleri zaman): "Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o zâlimlerden biridir." dediler. Dediler ki: «İlâhlarımıza bunu kim yaptı ise şüphe yok ki, O zalimlerdendir.» 17 / 326
Enbiya Suresi

60.Ayet
قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ -60 (İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler. Bir delikanlı işittik bunları anıyor adına İbrahim deniyormuş dediler Onlardan bir kısmı, «İbrahim denen bir gene bunları diline dolayıp duruyordu» dediler. "Onları diline dolayan bir genç işittik, kendisine İbrâhim deniliyormuş," dediler. Dediler ki: «Kendisine İbrahim denilen bir genci işittik ki, onları anıp duruyormuş.» 17 / 326
Enbiya Suresi

61.Ayet
قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَىٰ أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ -61 (Bir kısmı da) “O hâlde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler. Haydin dediler: getirin onu nâsın gözleri önüne belki şehadet ederler Bunların şahitlik etmeleri ic!n onu halkın önüne getirin, dediler. "Onu insanların gözü önüne getirin de (nasıl cezâlandırılacağına) tanık olsunlar" dediler. «Haydin dediler. O´nu nâsın gözleri önüne getiriniz; umulur ki onlar şehâdette bulunurlar.» 17 / 326
Enbiya Suresi

62.Ayet
قَالُوا أَأَنْتَ فَعَلْتَ هَٰذَا بِآلِهَتِنَا يَا إِبْرَاهِيمُ -62 (İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ey İbrahim” dediler. Dediler: sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ya İbrahim Ey İbrahim! Bunu sen mi yaptın ilâhlarımıza ? dediler. (İbrâhim´i getirdiler), dediler ki: "İbrâhim, tanrılarımıza sen mi bunu yaptın?" Dediler ki: «Ey İbrahim, Bizim ilâhlarımıza bunu sen mi yaptın?» 17 / 326
Enbiya Suresi

63.Ayet
قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَٰذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِنْ كَانُوا يَنْطِقُونَ -63 Dedi ki: “Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa, onlara sorun bakalım!” Belki dedi şu büyükleri yapmıştır, sorun bakalım onlara eğer söylerlerse İbrahim, «belki bu işi onların en büyüğü yapmıştır, eğer konuşabiliyorlarsa, onlara sorun» dedi. "Hayır dedi, (büyük putu göstererek) işte şu büyükleri yapmış; onlara sorun, eğer konuşurlarsa (!)" Dedi ki: «Belki onu onların şu büyüğü yapmıştır. Haydin onlara sorunuz, eğer söyleyebilmekte iseler.» 17 / 326
Enbiya Suresi

64.Ayet
فَرَجَعُوا إِلَىٰ أَنْفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنْتُمُ الظَّالِمُونَ -64 Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler. Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de dediler: doğrusu siz haksızsınız Bunun üzerine kendi vicdanlarına dönüp: «Şüphesiz ki siz haksızlarsınız» dediler. Kendi vicdanlarına başvurup (içlerinden): "Hakikaten sizler haksızsınız!" dediler. Bunun üzerine kendi nefislerine döndüler de dediler ki: «Siz şüphe yok ki, zalimlersiniz.» 17 / 326
Enbiya Suresi

65.Ayet
ثُمَّ نُكِسُوا عَلَىٰ رُءُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَٰؤُلَاءِ يَنْطِقُونَ -65 Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler. Sonra yine tepeleri üstü ters döndüler, sen cidden bilirsin ki bunlar söylemez dediler Sonra da başları üzerine döndüler de: «And olsun ki bunların konuşamıyacağını sen de bilirsin» dediler. Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: "Sen de bilirsin ki bunlar konuşmazlar," dediler. Sonra da başları üzerine döndürüldüler de (dediler ki:) «Muhakkak sen bilmişsindir ki, onlar söz söyler değildirler.» 17 / 326
Enbiya Suresi

66.Ayet
قَالَ أَفَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْئًا وَلَا يَضُرُّكُمْ -66 İbrahim, şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?” O halde dedi: Allahı bırakıp da size hiç bir faide veremiyecek, zarar da edemiyecek nesnelere mi tapıyorsunuz? İbrahim: «Siz Allah´ı bırakıp hiçbir şey ile size yarar ve zarar vermeyecek şeylere mi tapıyorsunuz ?! "Peki, dedi, siz Allâh´ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar vermeyen şeylere mi tapıyorsunuz?" Dedi ki: «O halde Allah´tan başka size hiçbir şey ile faide veremiyecek ve zarar da veremiyecek bir şeye ibadet eder misiniz?» 17 / 326
Enbiya Suresi

67.Ayet
أُفٍّ لَكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ ۖ أَفَلَا تَعْقِلُونَ -67 “Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” Yuf size ve Allahdan başka taptıklarınıza! hâlâ akıllanmıyacak mısınız? Size de, Allah´tan başka taptıklarınıza da yuh olsun ! Hâlâ aklınızı kullanmıyacak mısınız ?» dedi. "Yuh size ve Allah´tan başka taptıklarınıza. Aklınızı kullanmıyor musunuz siz?" «Yuf size! Ve Allah´tan başka tapar olduğunuza! Siz hiç âkılâne düşünmeyecek misiniz?» 17 / 326
Enbiya Suresi

68.Ayet
قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانْصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ فَاعِلِينَ -68 (İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin” dediler. Siz bunu, dediler: yakın da ilâhlarınızın öcünü alın, bir iş yapacaksınız Onlar, «eğer (İbrahim´e ceza olarak bir şey) yapacaksanız onu ateşte yakın da tanrılarınıza yardımcı olun» dediler. Dediler: "Onu yakın, tanrılarınıza yardım edin, eğer bir iş yapacaksanız." Dediler ki: «O´nu yakınız ve ilâhlarınıza yardım ediniz. Eğer yapacak kimseler iseniz.» 17 / 326
Enbiya Suresi

69.Ayet
قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ -69 “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik. Ey nâr, serin ve selâmet ol İbrahime dedik Biz de «ey ateş! Serin ve esenlik ol İbrahim´e» dedik. Biz de: "Ey ateş, İbrâhim´e serin ve esenlik ol!" dedik. Dedik ki: «Ey Ateş! İbrahim üzerine serin ve selâmet ol.» 17 / 326
Enbiya Suresi

70.Ayet
وَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَخْسَرِينَ -70 Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşürdük. Ona bir dolab kurmak istediler, biz de daha ziyade kendilerini husrâna düşürdük İbrahim´e tuzak kurmak istediler. Biz de onları hüsrana uğrattık. Ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de, asıl kendilerini hüsrâna uğrattık. Ve O´na bir hud´ada bulunmak istediler. Biz de onları ziyâde hüsrâna uğramış kimseler kıldık. 17 / 326
Enbiya Suresi

71.Ayet
وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطًا إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا لِلْعَالَمِينَ -71 Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık. Ve onu Lût ile beraber kurtarıp içinde âlemîne bereketler verdiğimiz Arza çıkardık Hem ibrahim´i, hem Lût´u âlemler için mubarek kıldığımız ülkeye (ulaştırıp) kurtardık. Onu ve Lût´u kurtarıp, âlemlere bereketli kıldığımız bir yere getirdik. (71-72) Ve O´nu ve Lût´u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vardır. Ve O´na İshak´ı ve fazla olarak da Yakub´u ihsan ettik ve hepsini de sâlihler kıldık. 17 / 326
Enbiya Suresi

72.Ayet
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ نَافِلَةً ۖ وَكُلًّا جَعَلْنَا صَالِحِينَ -72 Ona İshak’ı ve ayrıca da Yakub’u bağışladık ve her birini salih kimseler yaptık. Ve ona İshakı ihsan ettik, fazla olarak Ya´kubu da ve her birini salihînden kıldık Ve ibrahim´e İshâk´ı, fazla olarak da Yâkub´u verdik ve hepsini de iyi yararlı kişiler kıldık. Ona İshak´ı hediye ettik, üstelik (torunu) Ya´kûb´u da (verdik). Hepsini de iyi insanlar yaptık. (71-72) Ve O´nu ve Lût´u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vardır. Ve O´na İshak´ı ve fazla olarak da Yakub´u ihsan ettik ve hepsini de sâlihler kıldık. 17 / 326
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014