SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Enbiya Suresi
58.Ayet |
فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ -58 |
Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti. |
Derken onları parça parça etti, ancak bir büyüklerini bıraktı ki belki ona müracaat ederler |
Derken İbrahim, onları parça parça etti; ancak dönüp başvururlar diye (putların) en büyüğünü kırmadı. |
Nihâyet (İbrâhim) onları parça parça etti, yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye(!) |
Artık onları parça parça etti. Ancak onların bir büyüğünü değil, belki kendisine müracaat ederler diye. |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
59.Ayet |
قَالُوا مَنْ فَعَلَ هَٰذَا بِآلِهَتِنَا إِنَّهُ لَمِنَ الظَّالِمِينَ -59 |
Onlar, “Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir” dediler. |
Bunu bizim ilâhlarımıza kim yapmış? Her halde o zalimlerden biri dediler |
İlâhlarımıza bu işi kim yaptı? O elbette zâlimlerdendir, dediler. |
(Döndükleri zaman): "Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o zâlimlerden biridir." dediler. |
Dediler ki: «İlâhlarımıza bunu kim yaptı ise şüphe yok ki, O zalimlerdendir.» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
60.Ayet |
قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ -60 |
(İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler. |
Bir delikanlı işittik bunları anıyor adına İbrahim deniyormuş dediler |
Onlardan bir kısmı, «İbrahim denen bir gene bunları diline dolayıp duruyordu» dediler. |
"Onları diline dolayan bir genç işittik, kendisine İbrâhim deniliyormuş," dediler. |
Dediler ki: «Kendisine İbrahim denilen bir genci işittik ki, onları anıp duruyormuş.» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
61.Ayet |
قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَىٰ أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ -61 |
(Bir kısmı da) “O hâlde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler. |
Haydin dediler: getirin onu nâsın gözleri önüne belki şehadet ederler |
Bunların şahitlik etmeleri ic!n onu halkın önüne getirin, dediler. |
"Onu insanların gözü önüne getirin de (nasıl cezâlandırılacağına) tanık olsunlar" dediler. |
«Haydin dediler. O´nu nâsın gözleri önüne getiriniz; umulur ki onlar şehâdette bulunurlar.» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
62.Ayet |
قَالُوا أَأَنْتَ فَعَلْتَ هَٰذَا بِآلِهَتِنَا يَا إِبْرَاهِيمُ -62 |
(İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ey İbrahim” dediler. |
Dediler: sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ya İbrahim |
Ey İbrahim! Bunu sen mi yaptın ilâhlarımıza ? dediler. |
(İbrâhim´i getirdiler), dediler ki: "İbrâhim, tanrılarımıza sen mi bunu yaptın?" |
Dediler ki: «Ey İbrahim, Bizim ilâhlarımıza bunu sen mi yaptın?» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
63.Ayet |
قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَٰذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِنْ كَانُوا يَنْطِقُونَ -63 |
Dedi ki: “Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa, onlara sorun bakalım!” |
Belki dedi şu büyükleri yapmıştır, sorun bakalım onlara eğer söylerlerse |
İbrahim, «belki bu işi onların en büyüğü yapmıştır, eğer konuşabiliyorlarsa, onlara sorun» dedi. |
"Hayır dedi, (büyük putu göstererek) işte şu büyükleri yapmış; onlara sorun, eğer konuşurlarsa (!)" |
Dedi ki: «Belki onu onların şu büyüğü yapmıştır. Haydin onlara sorunuz, eğer söyleyebilmekte iseler.» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
64.Ayet |
فَرَجَعُوا إِلَىٰ أَنْفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنْتُمُ الظَّالِمُونَ -64 |
Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler. |
Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de dediler: doğrusu siz haksızsınız |
Bunun üzerine kendi vicdanlarına dönüp: «Şüphesiz ki siz haksızlarsınız» dediler. |
Kendi vicdanlarına başvurup (içlerinden): "Hakikaten sizler haksızsınız!" dediler. |
Bunun üzerine kendi nefislerine döndüler de dediler ki: «Siz şüphe yok ki, zalimlersiniz.» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
65.Ayet |
ثُمَّ نُكِسُوا عَلَىٰ رُءُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَٰؤُلَاءِ يَنْطِقُونَ -65 |
Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler. |
Sonra yine tepeleri üstü ters döndüler, sen cidden bilirsin ki bunlar söylemez dediler |
Sonra da başları üzerine döndüler de: «And olsun ki bunların konuşamıyacağını sen de bilirsin» dediler. |
Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: "Sen de bilirsin ki bunlar konuşmazlar," dediler. |
Sonra da başları üzerine döndürüldüler de (dediler ki:) «Muhakkak sen bilmişsindir ki, onlar söz söyler değildirler.» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
66.Ayet |
قَالَ أَفَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْئًا وَلَا يَضُرُّكُمْ -66 |
İbrahim, şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?” |
O halde dedi: Allahı bırakıp da size hiç bir faide veremiyecek, zarar da edemiyecek nesnelere mi tapıyorsunuz? |
İbrahim: «Siz Allah´ı bırakıp hiçbir şey ile size yarar ve zarar vermeyecek şeylere mi tapıyorsunuz ?! |
"Peki, dedi, siz Allâh´ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar vermeyen şeylere mi tapıyorsunuz?" |
Dedi ki: «O halde Allah´tan başka size hiçbir şey ile faide veremiyecek ve zarar da veremiyecek bir şeye ibadet eder misiniz?» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
67.Ayet |
أُفٍّ لَكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ ۖ أَفَلَا تَعْقِلُونَ -67 |
“Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” |
Yuf size ve Allahdan başka taptıklarınıza! hâlâ akıllanmıyacak mısınız? |
Size de, Allah´tan başka taptıklarınıza da yuh olsun ! Hâlâ aklınızı kullanmıyacak mısınız ?» dedi. |
"Yuh size ve Allah´tan başka taptıklarınıza. Aklınızı kullanmıyor musunuz siz?" |
«Yuf size! Ve Allah´tan başka tapar olduğunuza! Siz hiç âkılâne düşünmeyecek misiniz?» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
68.Ayet |
قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانْصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ فَاعِلِينَ -68 |
(İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin” dediler. |
Siz bunu, dediler: yakın da ilâhlarınızın öcünü alın, bir iş yapacaksınız |
Onlar, «eğer (İbrahim´e ceza olarak bir şey) yapacaksanız onu ateşte yakın da tanrılarınıza yardımcı olun» dediler. |
Dediler: "Onu yakın, tanrılarınıza yardım edin, eğer bir iş yapacaksanız." |
Dediler ki: «O´nu yakınız ve ilâhlarınıza yardım ediniz. Eğer yapacak kimseler iseniz.» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
69.Ayet |
قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ -69 |
“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik. |
Ey nâr, serin ve selâmet ol İbrahime dedik |
Biz de «ey ateş! Serin ve esenlik ol İbrahim´e» dedik. |
Biz de: "Ey ateş, İbrâhim´e serin ve esenlik ol!" dedik. |
Dedik ki: «Ey Ateş! İbrahim üzerine serin ve selâmet ol.» |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
70.Ayet |
وَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَخْسَرِينَ -70 |
Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşürdük. |
Ona bir dolab kurmak istediler, biz de daha ziyade kendilerini husrâna düşürdük |
İbrahim´e tuzak kurmak istediler. Biz de onları hüsrana uğrattık. |
Ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de, asıl kendilerini hüsrâna uğrattık. |
Ve O´na bir hud´ada bulunmak istediler. Biz de onları ziyâde hüsrâna uğramış kimseler kıldık. |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
71.Ayet |
وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطًا إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا لِلْعَالَمِينَ -71 |
Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık. |
Ve onu Lût ile beraber kurtarıp içinde âlemîne bereketler verdiğimiz Arza çıkardık |
Hem ibrahim´i, hem Lût´u âlemler için mubarek kıldığımız ülkeye (ulaştırıp) kurtardık. |
Onu ve Lût´u kurtarıp, âlemlere bereketli kıldığımız bir yere getirdik. |
(71-72) Ve O´nu ve Lût´u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vardır. Ve O´na İshak´ı ve fazla olarak da Yakub´u ihsan ettik ve hepsini de sâlihler kıldık. |
17 / 326 |
Enbiya Suresi
72.Ayet |
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ نَافِلَةً ۖ وَكُلًّا جَعَلْنَا صَالِحِينَ -72 |
Ona İshak’ı ve ayrıca da Yakub’u bağışladık ve her birini salih kimseler yaptık. |
Ve ona İshakı ihsan ettik, fazla olarak Ya´kubu da ve her birini salihînden kıldık |
Ve ibrahim´e İshâk´ı, fazla olarak da Yâkub´u verdik ve hepsini de iyi yararlı kişiler kıldık. |
Ona İshak´ı hediye ettik, üstelik (torunu) Ya´kûb´u da (verdik). Hepsini de iyi insanlar yaptık. |
(71-72) Ve O´nu ve Lût´u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vardır. Ve O´na İshak´ı ve fazla olarak da Yakub´u ihsan ettik ve hepsini de sâlihler kıldık. |
17 / 326 |