37-Saffat Suresi 54. Ayeti Kerime Mealleri |
A. GÖLPINARLI : |
Der ki: Ne oldu o, bakıp gördünüz mü acaba? |
ADEM UĞUR : |
(O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. |
ALİ FIKRİ YAVUZ : |
(Sonra o sözcü, cennetteki kardeşlerine): “(Şimdi size o arkadaşı göstermek için cehenneme) bir bakar mısınız?”der. |
BEKİR SADAK : | Yanindakilere: «Siz onu bilir misiniz?» der. |
CELAL YILDIRIM : |
(54-55) Bir diğeri, «onun ne durumda olduğunu bilir misiniz» Derken bakar da onu Cehennem´in ortasında görür. |
DİYANET : |
Konuşan o kimse, yanındakilere, “Bakar mısınız, hâli ne oldu?” der. |
DİYANET VAKFI : |
(54-55) (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü. |
DİYANET İSLERİ : |
Yanındakilere: "Siz onu bilir misiniz?" der. |
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL): |
Nasıl der: bir bakıştırır mısınız? |
ELMALILI M. HAMDİ SADE. : |
Nasıl bir bakıştırır mısınız (seyretmek ister misiniz)? der. |
GÜLTEKİN ONAN : |
(Konuşan yanındakilere) Der ki: "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?" |
H. BASRİ ÇANTAY : |
(O sözü söyleyen zât, ihvanına) der ki: «Siz (onun iç yüzüne) vaakıf olucular mısınız?» |
MUHAMMET ESED : |
(Ve) ekleyecek: "Bakmak (ve onu görmek) ister misiniz?" |
Ö NASUHİ BİLMEN : |
Dedi ki: Siz (onun halinden) haberdar olmak ister misiniz? |
SUAT YILDIRIM : |
(54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!" |
SÜLEYMAN ATEŞ : |
(Sonra yanındakilere): "Bakar mısınız?" dedi. |
Y. NÜRİ ÖZTÜRK : |
Dedi: "Siz de bir araştırır mısınız?" |
FİZİLAL : |
Yanındakilere; «Siz onu bilir misiniz?» der. |
İBNİ KESİR : |
Siz, onu bilir misiniz? dedi. |
TEFHİMÜL KURAN : |
(Konuşan yanındakilere) Der ki: «Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?» |