SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
İnsan Suresi
26.Ayet |
وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا -26 |
Gecenin bir kısmında O’na secde et; geceleyin de O’nu uzun uzadıya tespih et. |
giceden de ona secde et ve tesbih et ona uzun gece |
Gecenin bir bölümünde O´na (Rabbına) secde et ve geceleyin uzun bir süre O´nu tesbîhe devam eyle. |
Gecenin bir bölümünde O´na secde et ve geceleyin uzun zaman O´nu tesbih eyle (şânının yüceliğini an)! |
Ve O´nun için geceleyin secde et ve O´na uzunca gecede tesbihte bulun. |
29 / 579 |
İnsan Suresi
27.Ayet |
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا -27 |
Şunlar (inanmayanlar) dünyayı tercih ediyorlar ve çetin bir günü arkalarına atıyorlar. |
Çünkü onlar pîşini severler ve önlerindeki ağır bir günü bırakırlar |
Hakikat bunlar tezelden Dünya´yı arzulayıp seviyorlar (sadece onunla yetinmek istiyorlar). Önlerindeki ağır (hesap ve sorumlulukların dikkate alınacağı) bir günü terkediyorlar. |
Bunlar, şu çabuk (geçen dünyây)ı seviyorlar da ötelerindeki ağır bir günü bırakıyorlar. |
Şüphe yok ki onlar, peşin olanı severler ve önlerindeki pek ağır bir günü bırakırlar. |
29 / 579 |
İnsan Suresi
28.Ayet |
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ ۖ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا -28 |
Onları biz yarattık ve eklemlerini (birbirine) biz bağladık. Dilediğimizde (onları yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz. |
Biz yarattık onları ve kundaklarını biz bağlâdık, dilediğimiz vakıt de kılıklarını tebdil ederiz. |
Onları biz yarattık ve eklemlerini biz pekiştirip sağlamlaştırdık. Dilediğimiz zaman değişikliğe uğratıp onların yerine benzerlerini getiririz. |
Biz onları yarattık, yapılarını sıkıca bağladık. Dilediğimiz zaman onları benzerleriyle değiştiririz. |
Biz onları yarattık ve mafsallarını Biz muhkem bağladık ve dilediğimiz vakitte onları emsalleriyle tebdîl ederiz. |
29 / 579 |
İnsan Suresi
29.Ayet |
إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا -29 |
İşte bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol tutar. |
İşte bu bir tezkiredir, dileyen rabbına bir yol tutar |
Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Artık isteyen Rabbına bir yol tutar. |
Bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine varan yolu tutar. |
Şüphe yok ki, işte bu, bir öğüttür. Artık kim dilerse Rabbine bir yol tutar. |
29 / 579 |
İnsan Suresi
30.Ayet |
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا -30 |
Allah’ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. |
Maamafih Allah dilemeyince dilemezsiniz, çünkü yegâne alîm, hakîm Allahdır |
Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Şüphesiz ki Allah bilendir, hikmet sahibidir. |
Allâh dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir. |
Ve siz dileyemezsiniz, meğer ki, Allah dileyecek olsun. Şüphe yok ki bihakkın bilen, hakîm olan, ancak Allah´tır. |
29 / 579 |
İnsan Suresi
31.Ayet |
يُدْخِلُ مَنْ يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ ۚ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا -31 |
O, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere ise elem dolu bir azap hazırlamıştır. |
O dilediğini rahmeti içine kor, zalimlere ise elîm bir azâb hazırlamıştır |
Diiediği kimseyi rahmetine alır; zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azâb hazırlanmıştır. |
Dilediğini rahmetine sokar. Zâlimlere gelince, onlar için acı bir azâb hazırlamıştır. |
Dilediğini rahmetine sokar, zalimlere (gelince) onlar için elem verici bir azab hazırlamıştır. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا -1 |
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. |
Kasem olsun o urf için gönderilenlere |
Ardarda gönderilen rüzgârlara, (rüzgârlar misâli Allah yolunda peşpeşe akıp giden akıncılara, ardarda inen Allah sözlerine), |
Andolsun; birbiri ardınca gönderilenlere, |
(1-2) Andolsun, marûf ile gönderilmişlere. Ve pek sür´atle esmekle esenlere. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
2.Ayet |
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا -2 |
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. |
Derken büküp devirenlere |
(Allah´ın dinini) yaydıkça yayanlara, |
Esip savuranlara, |
(1-2) Andolsun, marûf ile gönderilmişlere. Ve pek sür´atle esmekle esenlere. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
3.Ayet |
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا -3 |
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. |
Ve neşrederek yayanlara |
(Hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden) ayırdettikçe edenlere, |
Yaydıkça yayanlara, |
Ve yaymakla yayıverenlere. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
4.Ayet |
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا -4 |
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. |
Derken seçip ayıranlara |
(4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir. |
Ayırdıkça ayıranlara, |
Sonra ayrılmakla ayıranlara. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
5.Ayet |
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا -5 |
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. |
Sonra bir ögüt bırakanlara |
(4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir. |
Öğüt bırakanlara: |
Sonra bir öğüt bırakanlara. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
6.Ayet |
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا -6 |
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. |
Gerek özr için olsun gerek inzar |
(4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir. |
Özür yahut uyarmak için. |
Özür dilemek veya korkutmak için. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
7.Ayet |
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ -7 |
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. |
Herhalde size va´dolunan muhakkak olacaktır |
(4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir. |
(Bunlara andolsun) Ki size va´dedilen, mutlaka olacaktır. |
Şüphe yok ki vaad olunduğunuz şey, elbette vukû bulacaktır. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
8.Ayet |
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ -8 |
Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman, |
Hani o yıldızlar silindiği vakıt |
Yıldızların ışığı giderilip silindiği zaman, |
Yıldızlar(ın ışığı) silindiği zaman, |
(8-9) Artık o zaman ki, yıldızların ziyaları gider. Ve o vakit ki, gök yarılır. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
9.Ayet |
وَإِذَا السَّمَاءُ فُرِجَتْ -9 |
Gök yarıldığı zaman, |
Ve o Sema açıldığı vakıt |
Gök açılıp varıldığı zaman, |
Gök yarıldığı zaman, |
(8-9) Artık o zaman ki, yıldızların ziyaları gider. Ve o vakit ki, gök yarılır. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
10.Ayet |
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ -10 |
Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman, |
Ve o dağlar savurulduğu vakıt |
Dağlar yerinden kopup savrulduğu zaman, |
Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman, |
Ve o an ki, dağlar dağılıverir. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
11.Ayet |
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ -11 |
Peygamberler için (ümmetlerine şahitlik etmek üzere) vakit belirlendiği zaman (kıyamet gerçekleşir). |
Ve o elçiler miykatlarına irdirildiği vakıt |
Peygamberler (belli bir günün) belirlenmiş vaktinde (şâhidlik için) biraraya getirildiği zaman.. |
Elçilere vakit belirlendiği zaman: |
Ve o zaman ki, peygamberlere mahdut bir müddet verilmiş olur. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
12.Ayet |
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ -12 |
(Bu) hangi güne ertelenmiştir? |
Onlar hangi güne te´cil edildi? |
Bunlar hangi gün için geciktirildiler? |
Ertelenmiş oldukları gün için, |
(12-13) Hangi vakti tâcil olundu? Ayırma gününe (tecil edildi). |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
13.Ayet |
لِيَوْمِ الْفَصْلِ -13 |
Hüküm ve ayırım gününe. |
Fasıl gününe |
(13-14) (Doğru ile eğrinin, hakk ile bâtılın) birbirinden ayrılıp hükme bağlanacağı gün için (geciktirildiler). O ayrım günü nedir bilir misin ? |
Yani hüküm günü için. |
(12-13) Hangi vakti tâcil olundu? Ayırma gününe (tecil edildi). |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
14.Ayet |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ -14 |
Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin. |
bildin mi nedir fasıl günü? |
(13-14) (Doğru ile eğrinin, hakk ile bâtılın) birbirinden ayrılıp hükme bağlanacağı gün için (geciktirildiler). O ayrım günü nedir bilir misin ? |
Hüküm gününün ne olduğunu sen nereden bileceksin? |
O ayırma gününün ne olduğunu sana ne bildirdi? |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
15.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -15 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
O gün (Hakk´ı) yalanlayanların o gün vay hâline ! |
Yalanlayanların vay haline o gün! |
(15-16) O gün vay haline yalanlayanların. Evvelkileri helâk etmedik mi? |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
16.Ayet |
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ -16 |
Biz öncekileri helâk etmedik mi? |
Helâk etmedik mi evvelkileri? |
Önce gelip geçenleri yok etmedik mi ? |
Öncekileri helâk etmedik mi? |
(15-16) O gün vay haline yalanlayanların. Evvelkileri helâk etmedik mi? |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
17.Ayet |
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ -17 |
Sonra arkadan gelenleri de onların peşine takacağız. |
Sonra arkalarına takacağız geridekileri |
Sonra arkalarından gelenleri onların peşine takıp katacağız. |
Sonra geridekileri de onların ardına takarız. |
(17-18) Sonra arkadakilerini onlara tâbi kılarız. İşte günahkârlara böyle yaparız. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
18.Ayet |
كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ -18 |
Biz suçlulara işte böyle yaparız. |
Biz öyle yaparız mücrimleri |
İşte suçlu günahkârlara böyle yaparız. |
Suçlulara böyle yaparız. |
(17-18) Sonra arkadakilerini onlara tâbi kılarız. İşte günahkârlara böyle yaparız. |
29 / 579 |
Mürselat Suresi
19.Ayet |
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -19 |
O gün vay yalanlayanların hâline! |
Vay haline o gün yalan diyenlerin |
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!. |
(Hakkı) yalanlayanların vay haline o gün! |
O gün vay haline yalanlayanların. |
29 / 579 |