KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 579. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
İnsan Suresi

26.Ayet
وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا -26 Gecenin bir kısmında O’na secde et; geceleyin de O’nu uzun uzadıya tespih et. giceden de ona secde et ve tesbih et ona uzun gece Gecenin bir bölümünde O´na (Rabbına) secde et ve geceleyin uzun bir süre O´nu tesbîhe devam eyle. Gecenin bir bölümünde O´na secde et ve geceleyin uzun zaman O´nu tesbih eyle (şânının yüceliğini an)! Ve O´nun için geceleyin secde et ve O´na uzunca gecede tesbihte bulun. 29 / 579
İnsan Suresi

27.Ayet
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا -27 Şunlar (inanmayanlar) dünyayı tercih ediyorlar ve çetin bir günü arkalarına atıyorlar. Çünkü onlar pîşini severler ve önlerindeki ağır bir günü bırakırlar Hakikat bunlar tezelden Dünya´yı arzulayıp seviyorlar (sadece onunla yetinmek istiyorlar). Önlerindeki ağır (hesap ve sorumlulukların dikkate alınacağı) bir günü terkediyorlar. Bunlar, şu çabuk (geçen dünyây)ı seviyorlar da ötelerindeki ağır bir günü bırakıyorlar. Şüphe yok ki onlar, peşin olanı severler ve önlerindeki pek ağır bir günü bırakırlar. 29 / 579
İnsan Suresi

28.Ayet
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ ۖ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا -28 Onları biz yarattık ve eklemlerini (birbirine) biz bağladık. Dilediğimizde (onları yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz. Biz yarattık onları ve kundaklarını biz bağlâdık, dilediğimiz vakıt de kılıklarını tebdil ederiz. Onları biz yarattık ve eklemlerini biz pekiştirip sağlamlaştırdık. Dilediğimiz zaman değişikliğe uğratıp onların yerine benzerlerini getiririz. Biz onları yarattık, yapılarını sıkıca bağladık. Dilediğimiz zaman onları benzerleriyle değiştiririz. Biz onları yarattık ve mafsallarını Biz muhkem bağladık ve dilediğimiz vakitte onları emsalleriyle tebdîl ederiz. 29 / 579
İnsan Suresi

29.Ayet
إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا -29 İşte bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol tutar. İşte bu bir tezkiredir, dileyen rabbına bir yol tutar Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Artık isteyen Rabbına bir yol tutar. Bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine varan yolu tutar. Şüphe yok ki, işte bu, bir öğüttür. Artık kim dilerse Rabbine bir yol tutar. 29 / 579
İnsan Suresi

30.Ayet
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا -30 Allah’ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Maamafih Allah dilemeyince dilemezsiniz, çünkü yegâne alîm, hakîm Allahdır Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Şüphesiz ki Allah bilendir, hikmet sahibidir. Allâh dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir. Ve siz dileyemezsiniz, meğer ki, Allah dileyecek olsun. Şüphe yok ki bihakkın bilen, hakîm olan, ancak Allah´tır. 29 / 579
İnsan Suresi

31.Ayet
يُدْخِلُ مَنْ يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ ۚ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا -31 O, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere ise elem dolu bir azap hazırlamıştır. O dilediğini rahmeti içine kor, zalimlere ise elîm bir azâb hazırlamıştır Diiediği kimseyi rahmetine alır; zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azâb hazırlanmıştır. Dilediğini rahmetine sokar. Zâlimlere gelince, onlar için acı bir azâb hazırlamıştır. Dilediğini rahmetine sokar, zalimlere (gelince) onlar için elem verici bir azab hazırlamıştır. 29 / 579
Mürselat Suresi

1.Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا -1 (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. Kasem olsun o urf için gönderilenlere Ardarda gönderilen rüzgârlara, (rüzgârlar misâli Allah yolunda peşpeşe akıp giden akıncılara, ardarda inen Allah sözlerine), Andolsun; birbiri ardınca gönderilenlere, (1-2) Andolsun, marûf ile gönderilmişlere. Ve pek sür´atle esmekle esenlere. 29 / 579
Mürselat Suresi

2.Ayet
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا -2 (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. Derken büküp devirenlere (Allah´ın dinini) yaydıkça yayanlara, Esip savuranlara, (1-2) Andolsun, marûf ile gönderilmişlere. Ve pek sür´atle esmekle esenlere. 29 / 579
Mürselat Suresi

3.Ayet
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا -3 (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. Ve neşrederek yayanlara (Hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden) ayırdettikçe edenlere, Yaydıkça yayanlara, Ve yaymakla yayıverenlere. 29 / 579
Mürselat Suresi

4.Ayet
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا -4 (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. Derken seçip ayıranlara (4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir. Ayırdıkça ayıranlara, Sonra ayrılmakla ayıranlara. 29 / 579
Mürselat Suresi

5.Ayet
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا -5 (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. Sonra bir ögüt bırakanlara (4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir. Öğüt bırakanlara: Sonra bir öğüt bırakanlara. 29 / 579
Mürselat Suresi

6.Ayet
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا -6 (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. Gerek özr için olsun gerek inzar (4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir. Özür yahut uyarmak için. Özür dilemek veya korkutmak için. 29 / 579
Mürselat Suresi

7.Ayet
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ -7 (1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir. Herhalde size va´dolunan muhakkak olacaktır (4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir. (Bunlara andolsun) Ki size va´dedilen, mutlaka olacaktır. Şüphe yok ki vaad olunduğunuz şey, elbette vukû bulacaktır. 29 / 579
Mürselat Suresi

8.Ayet
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ -8 Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman, Hani o yıldızlar silindiği vakıt Yıldızların ışığı giderilip silindiği zaman, Yıldızlar(ın ışığı) silindiği zaman, (8-9) Artık o zaman ki, yıldızların ziyaları gider. Ve o vakit ki, gök yarılır. 29 / 579
Mürselat Suresi

9.Ayet
وَإِذَا السَّمَاءُ فُرِجَتْ -9 Gök yarıldığı zaman, Ve o Sema açıldığı vakıt Gök açılıp varıldığı zaman, Gök yarıldığı zaman, (8-9) Artık o zaman ki, yıldızların ziyaları gider. Ve o vakit ki, gök yarılır. 29 / 579
Mürselat Suresi

10.Ayet
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ -10 Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman, Ve o dağlar savurulduğu vakıt Dağlar yerinden kopup savrulduğu zaman, Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman, Ve o an ki, dağlar dağılıverir. 29 / 579
Mürselat Suresi

11.Ayet
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ -11 Peygamberler için (ümmetlerine şahitlik etmek üzere) vakit belirlendiği zaman (kıyamet gerçekleşir). Ve o elçiler miykatlarına irdirildiği vakıt Peygamberler (belli bir günün) belirlenmiş vaktinde (şâhidlik için) biraraya getirildiği zaman.. Elçilere vakit belirlendiği zaman: Ve o zaman ki, peygamberlere mahdut bir müddet verilmiş olur. 29 / 579
Mürselat Suresi

12.Ayet
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ -12 (Bu) hangi güne ertelenmiştir? Onlar hangi güne te´cil edildi? Bunlar hangi gün için geciktirildiler? Ertelenmiş oldukları gün için, (12-13) Hangi vakti tâcil olundu? Ayırma gününe (tecil edildi). 29 / 579
Mürselat Suresi

13.Ayet
لِيَوْمِ الْفَصْلِ -13 Hüküm ve ayırım gününe. Fasıl gününe (13-14) (Doğru ile eğrinin, hakk ile bâtılın) birbirinden ayrılıp hükme bağlanacağı gün için (geciktirildiler). O ayrım günü nedir bilir misin ? Yani hüküm günü için. (12-13) Hangi vakti tâcil olundu? Ayırma gününe (tecil edildi). 29 / 579
Mürselat Suresi

14.Ayet
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ -14 Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin. bildin mi nedir fasıl günü? (13-14) (Doğru ile eğrinin, hakk ile bâtılın) birbirinden ayrılıp hükme bağlanacağı gün için (geciktirildiler). O ayrım günü nedir bilir misin ? Hüküm gününün ne olduğunu sen nereden bileceksin? O ayırma gününün ne olduğunu sana ne bildirdi? 29 / 579
Mürselat Suresi

15.Ayet
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -15 O gün vay yalanlayanların hâline! Vay haline o gün yalan diyenlerin O gün (Hakk´ı) yalanlayanların o gün vay hâline ! Yalanlayanların vay haline o gün! (15-16) O gün vay haline yalanlayanların. Evvelkileri helâk etmedik mi? 29 / 579
Mürselat Suresi

16.Ayet
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ -16 Biz öncekileri helâk etmedik mi? Helâk etmedik mi evvelkileri? Önce gelip geçenleri yok etmedik mi ? Öncekileri helâk etmedik mi? (15-16) O gün vay haline yalanlayanların. Evvelkileri helâk etmedik mi? 29 / 579
Mürselat Suresi

17.Ayet
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ -17 Sonra arkadan gelenleri de onların peşine takacağız. Sonra arkalarına takacağız geridekileri Sonra arkalarından gelenleri onların peşine takıp katacağız. Sonra geridekileri de onların ardına takarız. (17-18) Sonra arkadakilerini onlara tâbi kılarız. İşte günahkârlara böyle yaparız. 29 / 579
Mürselat Suresi

18.Ayet
كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ -18 Biz suçlulara işte böyle yaparız. Biz öyle yaparız mücrimleri İşte suçlu günahkârlara böyle yaparız. Suçlulara böyle yaparız. (17-18) Sonra arkadakilerini onlara tâbi kılarız. İşte günahkârlara böyle yaparız. 29 / 579
Mürselat Suresi

19.Ayet
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ -19 O gün vay yalanlayanların hâline! Vay haline o gün yalan diyenlerin (Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!. (Hakkı) yalanlayanların vay haline o gün! O gün vay haline yalanlayanların. 29 / 579
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014