KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 263. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Hicr Suresi

32.Ayet
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ -32 Allah, “Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?” dedi. Ya İblis, dedi: sen neye secde edenlerle beraber olmadın? Allah, «ey İblîs», dedi, «neyin var, neden secde edenlerle beraber olmadın ?» (Allâh): "Ey İblis, nen var ki, sen secde edenlerle beraber olmadın?" dedi. (Cenâb-ı Hak) buyurdu ki: «Ey Şeytan! Senin için ne var ki, secde edenler ile beraber olmayasın?» 14 / 263
Hicr Suresi

33.Ayet
قَالَ لَمْ أَكُنْ لِأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ -33 İblis dedi ki: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.” Benim, dedi: bir salsâlden, bir mesnun balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem kabil değildir İblîs, «pişmedik kuru, şekillendirilmiş balçıktan yarattığın bir beşere (insana) secde etmem için ben var olmadım» dedi. (İblis): "Ben bir çamurdan, değişken bir balçıktan yarattığın insana secde edemem!" dedi. (Şeytan) Dedi ki: «Kuru bir çamurdan, sûretlenmiş bir balçıktan yaratmış olduğun bir insana ben secde etmek için olmadım.» 14 / 263
Hicr Suresi

34.Ayet
قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ -34 (34-35) Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi. O halde, dedi: çık oradan çünkü sen racîmsin Bunun üzerine Allah ona: «Çık oradan ; çünkü doğrusu sen koğulmüş ve sürülmüşsün ! (Allâh): "Öyleyse çık oradan (meleklerin içinden çık), dedi, çünkü sen kovuldun!" (Hak Teâlâ da) Buyurdu ki: «Artık çık oradan, muhakkak ki, sen kovulmuşundur.» 14 / 263
Hicr Suresi

35.Ayet
وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ -35 (34-35) Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi. Ve bu lâ´net ceza gününe kadar üzerindedir Ve doğrusu hesap-cezâ gününe kadar elbette lanet senin üzerindedir,» dedi. "Tâ cezâ gününe kadar üzerine lâ´net edilecektir!" (35-36) «Ve şüphe yok ki, Kıyamet gününe kadar lânet senin üzerinedir.» (Şeytan da) Dedi ki: «Yarabbi! Öyle ise kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar bana mühlet ver.» 14 / 263
Hicr Suresi

36.Ayet
قَالَ رَبِّ فَأَنْظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ -36 İblis: “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver” dedi. Rabbım! dedi, öyle ise bana onların ba´s olunacakları güne kadar mühlet ver İblîs, «Rabbim, öyle ise bana onların dirilip kalkacakları güne kadar mühlet ver» dedi. (İblis): "Rabbim," dedi "bâri tekrar dirilecekleri güne kadar beni(m canımı almayı) ertele!" (35-36) «Ve şüphe yok ki, Kıyamet gününe kadar lânet senin üzerinedir.» (Şeytan da) Dedi ki: «Yarabbi! Öyle ise kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar bana mühlet ver.» 14 / 263
Hicr Suresi

37.Ayet
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَرِينَ -37 (37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi. (37-38) Haydi dedi: sen vakti ma´lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin (37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi. (Allâh): "Haydi," dedi, "sen ertelenmişlerdensin!" (37-38) (Allah Teâlâ da) buyurdu ki: «Artık şüphe yok, sen mühlet verilmişlerdensin.» «Malum olan vakit gününe kadar.» 14 / 263
Hicr Suresi

38.Ayet
إِلَىٰ يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ -38 (37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi. (37-38) Haydi dedi: sen vakti ma´lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin (37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi. "O bilinen vaktin gününe kadar!" (37-38) (Allah Teâlâ da) buyurdu ki: «Artık şüphe yok, sen mühlet verilmişlerdensin.» «Malum olan vakit gününe kadar.» 14 / 263
Hicr Suresi

39.Ayet
قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ -39 (39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. Rabbım, dedi: beni azdırmana kasem ederim ki her halde ben onlar için Arzda tezyinat yapacağım ve hepsini iğvâ edeceğim İblîs, «Rabbim, dedi, beni azdırman hakkı için yeryüzünde insanlara (günah ve kötülükleri) iyice süsleyeceğim ve hepsini de azdıracağım. (İblis): "Rabbim, dedi, beni azdırmandan ötürü andolsun ki, ben de yer yüzünde onlara (günâhları) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım. (Şeytan) Dedi ki: «Beni azdırdığından dolayı ben de herhalde onlar için yeryüzünde bezeyeceğim ve onların hepsini azdıracağım.» 14 / 263
Hicr Suresi

40.Ayet
إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ -40 (39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. Ancak içlerinden ıhlâs verilen kulların müstesnâ Ancak içlerinden ihlâs (gösterişten uzak, katıksız bir samimiyetle Allah rızası gözeterek amel etme şuurunu) verdiğin kulların müstesna...» Ancak içlerinden kendilerine ihlas verilen kulların hâriç. (Benim azdırmam, onları etkilemez.) «Onlardan muhlisler olan kulların müstesna.» 14 / 263
Hicr Suresi

41.Ayet
قَالَ هَٰذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ -41 (41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi. Bu, dedi: bir câdde «teahhüd ederim» dosdoğru Allah, «işte bu bana göre dosdoğru yoldur !» dedi. (Allâh) buyurdu ki: "İşte bana varan doğru yol budur." (41-42) (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Bu bana ait dosdoğru bir yoldur. Şüphe yok ki, benim kullarımın üzerinde senin için bir saltanat yoktur, ancak azgınlardan sana ittiba etmiş olanlar müstesna.» 14 / 263
Hicr Suresi

42.Ayet
إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلَّا مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ -42 (41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi. Hakıkat o kullarım, senin onlar üzerine bir sultan yoktur, ancak azgınlardan sana uyanlar başka Şüphesiz ki, kullarımın üzerinde senin hiçbir sultan yoktur; ancak şaşkın azgınlardan senin peşine takılanlar müstesna. "Benim hâlis kullarıma karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgınlar(ı azdırabilirsin)". (41-42) (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Bu bana ait dosdoğru bir yoldur. Şüphe yok ki, benim kullarımın üzerinde senin için bir saltanat yoktur, ancak azgınlardan sana ittiba etmiş olanlar müstesna.» 14 / 263
Hicr Suresi

43.Ayet
وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ -43 Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir. Elbet bunların da hepsinin mevıdleri şüphesiz Cehennem Ve gerçekten Cehennem hepsine va´dolunan yerdir. Cehennem o (şeytâna uya)nların hepsinin buluşma yeridir. «Ve muhakkak ki, onların hepsine elbette vaadolunmuş olan yer, cehennemdir.» 14 / 263
Hicr Suresi

44.Ayet
لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِكُلِّ بَابٍ مِنْهُمْ جُزْءٌ مَقْسُومٌ -44 Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır. Onun yedi kapısı vardır, her kapıya onlardan bir cüz´i maksum Onun yedi kapısı vardır; her kapıdan onlar için ayrılmış bir kısım ve pay mevcuttur. Onun yedi kapısı vardır. Her kapıya, onlardan bir bölüm ayrılmıştır. «Onlar için yedi kapı vardır. Herbir kapı için onlardan ayrılmış bir cüz vardır.» 14 / 263
Hicr Suresi

45.Ayet
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -45 Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır. Elbette müttekıyler, Cennetler, pınarlar içinde Şüphesiz ki takva sahipleri (Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınanlar) Cennetlerde pınarlar (başlarında zevk-u safa içinde)dirier. (Şeytâna uymaktan, küfür ve isyândan) korunanlar ise cennetlerde, pınar başlarındadırlar. «Muttakî olanlar ise muhakkak ki, cennetler ve pınarlar içindedirler.» 14 / 263
Hicr Suresi

46.Ayet
ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ آمِنِينَ -46 Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven içinde” denilir. Girin onlara selâmetle emîn emîn Girin oraya, esenlik ve güven içinde ! (denilir). (Onlara): "Oraya esenlikle, güven içinde girin!" (denilir). «Oraya eminler olarak selâm ile giriveriniz.» 14 / 263
Hicr Suresi

47.Ayet
وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِمْ مِنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ -47 Biz, onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar. Sinelerindeki kînleri soymuşuzdur da ıhvan olarak köşkler üzere karşı karşıya otururlar Kalblerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir onlar. Onların göğüslerindeki kini çıkarıp atmışızdır; (hepsi) kardeşler olarak divanlar üzerinde karşı karşıya oturur (sohbet eder)ler. Ve onların sinelerindeki kirden olan şeyleri çıkarıp attık. Onlar tahtlar üzerinde kardeşler olarak karşı karşıya bulunacaklardır. 14 / 263
Hicr Suresi

48.Ayet
لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُمْ مِنْهَا بِمُخْرَجِينَ -48 Onlara orada hiçbir yorgunluk dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. Orada kendilerine hiç bir zahmet dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değildirler Orada onlara hiçbir zahmet ve yorgunluk dokunmaz ve onlar bir daha oradan çıkarılacak da değillerdir. Orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. Onlara orada bir zahmet dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. 14 / 263
Hicr Suresi

49.Ayet
نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ -49 (49-50) Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver. Haber ver kullarıma ki hakıkat ben, benim öyle gafur, öyle rahîm (49-50) Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben, evet ben, çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve doğrusu azabım da çok elem verici bir azâbdır. (Ey Muhammed), kullarıma haber ver: İşte ben öyle bağışlayan, öyle esirgeyenim. (49-50) Kullarıma haber ver, Ben, şüphe yok ki Ben, yarlığayıcıyım, ziyâdesiyle esirgeciyim. Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır. 14 / 263
Hicr Suresi

50.Ayet
وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الْأَلِيمُ -50 (49-50) Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver. Bununla beraber azâbım da azâbı elîm (49-50) Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben, evet ben, çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve doğrusu azabım da çok elem verici bir azâbdır. Fakat benim azâbım da çok acı bir azâbdır. (49-50) Kullarıma haber ver, Ben, şüphe yok ki Ben, yarlığayıcıyım, ziyâdesiyle esirgeciyim. Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır. 14 / 263
Hicr Suresi

51.Ayet
وَنَبِّئْهُمْ عَنْ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ -51 Onlara İbrahim’in misafirlerinden de haber ver. Hem onlara İbrahimin müsafirlerinden bahs et (Ey Muhammed !) Onlara İbrahim´in konuklarından da haber ver. Onlara İbrâhim´in konuklarından haber ver; Onlara İbrahim´in misafirlerinden de haber ver. 14 / 263
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014