SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Hicr Suresi
32.Ayet |
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ -32 |
Allah, “Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?” dedi. |
Ya İblis, dedi: sen neye secde edenlerle beraber olmadın? |
Allah, «ey İblîs», dedi, «neyin var, neden secde edenlerle beraber olmadın ?» |
(Allâh): "Ey İblis, nen var ki, sen secde edenlerle beraber olmadın?" dedi. |
(Cenâb-ı Hak) buyurdu ki: «Ey Şeytan! Senin için ne var ki, secde edenler ile beraber olmayasın?» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
33.Ayet |
قَالَ لَمْ أَكُنْ لِأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ -33 |
İblis dedi ki: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.” |
Benim, dedi: bir salsâlden, bir mesnun balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem kabil değildir |
İblîs, «pişmedik kuru, şekillendirilmiş balçıktan yarattığın bir beşere (insana) secde etmem için ben var olmadım» dedi. |
(İblis): "Ben bir çamurdan, değişken bir balçıktan yarattığın insana secde edemem!" dedi. |
(Şeytan) Dedi ki: «Kuru bir çamurdan, sûretlenmiş bir balçıktan yaratmış olduğun bir insana ben secde etmek için olmadım.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
34.Ayet |
قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ -34 |
(34-35) Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi. |
O halde, dedi: çık oradan çünkü sen racîmsin |
Bunun üzerine Allah ona: «Çık oradan ; çünkü doğrusu sen koğulmüş ve sürülmüşsün ! |
(Allâh): "Öyleyse çık oradan (meleklerin içinden çık), dedi, çünkü sen kovuldun!" |
(Hak Teâlâ da) Buyurdu ki: «Artık çık oradan, muhakkak ki, sen kovulmuşundur.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
35.Ayet |
وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ -35 |
(34-35) Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi. |
Ve bu lâ´net ceza gününe kadar üzerindedir |
Ve doğrusu hesap-cezâ gününe kadar elbette lanet senin üzerindedir,» dedi. |
"Tâ cezâ gününe kadar üzerine lâ´net edilecektir!" |
(35-36) «Ve şüphe yok ki, Kıyamet gününe kadar lânet senin üzerinedir.» (Şeytan da) Dedi ki: «Yarabbi! Öyle ise kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar bana mühlet ver.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
36.Ayet |
قَالَ رَبِّ فَأَنْظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ -36 |
İblis: “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver” dedi. |
Rabbım! dedi, öyle ise bana onların ba´s olunacakları güne kadar mühlet ver |
İblîs, «Rabbim, öyle ise bana onların dirilip kalkacakları güne kadar mühlet ver» dedi. |
(İblis): "Rabbim," dedi "bâri tekrar dirilecekleri güne kadar beni(m canımı almayı) ertele!" |
(35-36) «Ve şüphe yok ki, Kıyamet gününe kadar lânet senin üzerinedir.» (Şeytan da) Dedi ki: «Yarabbi! Öyle ise kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar bana mühlet ver.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
37.Ayet |
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَرِينَ -37 |
(37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi. |
(37-38) Haydi dedi: sen vakti ma´lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin |
(37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi. |
(Allâh): "Haydi," dedi, "sen ertelenmişlerdensin!" |
(37-38) (Allah Teâlâ da) buyurdu ki: «Artık şüphe yok, sen mühlet verilmişlerdensin.» «Malum olan vakit gününe kadar.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
38.Ayet |
إِلَىٰ يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ -38 |
(37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi. |
(37-38) Haydi dedi: sen vakti ma´lûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin |
(37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi. |
"O bilinen vaktin gününe kadar!" |
(37-38) (Allah Teâlâ da) buyurdu ki: «Artık şüphe yok, sen mühlet verilmişlerdensin.» «Malum olan vakit gününe kadar.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
39.Ayet |
قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ -39 |
(39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. |
Rabbım, dedi: beni azdırmana kasem ederim ki her halde ben onlar için Arzda tezyinat yapacağım ve hepsini iğvâ edeceğim |
İblîs, «Rabbim, dedi, beni azdırman hakkı için yeryüzünde insanlara (günah ve kötülükleri) iyice süsleyeceğim ve hepsini de azdıracağım. |
(İblis): "Rabbim, dedi, beni azdırmandan ötürü andolsun ki, ben de yer yüzünde onlara (günâhları) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım. |
(Şeytan) Dedi ki: «Beni azdırdığından dolayı ben de herhalde onlar için yeryüzünde bezeyeceğim ve onların hepsini azdıracağım.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
40.Ayet |
إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ -40 |
(39-40) İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. |
Ancak içlerinden ıhlâs verilen kulların müstesnâ |
Ancak içlerinden ihlâs (gösterişten uzak, katıksız bir samimiyetle Allah rızası gözeterek amel etme şuurunu) verdiğin kulların müstesna...» |
Ancak içlerinden kendilerine ihlas verilen kulların hâriç. (Benim azdırmam, onları etkilemez.) |
«Onlardan muhlisler olan kulların müstesna.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
41.Ayet |
قَالَ هَٰذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ -41 |
(41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi. |
Bu, dedi: bir câdde «teahhüd ederim» dosdoğru |
Allah, «işte bu bana göre dosdoğru yoldur !» dedi. |
(Allâh) buyurdu ki: "İşte bana varan doğru yol budur." |
(41-42) (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Bu bana ait dosdoğru bir yoldur. Şüphe yok ki, benim kullarımın üzerinde senin için bir saltanat yoktur, ancak azgınlardan sana ittiba etmiş olanlar müstesna.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
42.Ayet |
إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلَّا مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ -42 |
(41-42) Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi. |
Hakıkat o kullarım, senin onlar üzerine bir sultan yoktur, ancak azgınlardan sana uyanlar başka |
Şüphesiz ki, kullarımın üzerinde senin hiçbir sultan yoktur; ancak şaşkın azgınlardan senin peşine takılanlar müstesna. |
"Benim hâlis kullarıma karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgınlar(ı azdırabilirsin)". |
(41-42) (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Bu bana ait dosdoğru bir yoldur. Şüphe yok ki, benim kullarımın üzerinde senin için bir saltanat yoktur, ancak azgınlardan sana ittiba etmiş olanlar müstesna.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
43.Ayet |
وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ -43 |
Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir. |
Elbet bunların da hepsinin mevıdleri şüphesiz Cehennem |
Ve gerçekten Cehennem hepsine va´dolunan yerdir. |
Cehennem o (şeytâna uya)nların hepsinin buluşma yeridir. |
«Ve muhakkak ki, onların hepsine elbette vaadolunmuş olan yer, cehennemdir.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
44.Ayet |
لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِكُلِّ بَابٍ مِنْهُمْ جُزْءٌ مَقْسُومٌ -44 |
Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır. |
Onun yedi kapısı vardır, her kapıya onlardan bir cüz´i maksum |
Onun yedi kapısı vardır; her kapıdan onlar için ayrılmış bir kısım ve pay mevcuttur. |
Onun yedi kapısı vardır. Her kapıya, onlardan bir bölüm ayrılmıştır. |
«Onlar için yedi kapı vardır. Herbir kapı için onlardan ayrılmış bir cüz vardır.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
45.Ayet |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ -45 |
Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır. |
Elbette müttekıyler, Cennetler, pınarlar içinde |
Şüphesiz ki takva sahipleri (Allah´tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınanlar) Cennetlerde pınarlar (başlarında zevk-u safa içinde)dirier. |
(Şeytâna uymaktan, küfür ve isyândan) korunanlar ise cennetlerde, pınar başlarındadırlar. |
«Muttakî olanlar ise muhakkak ki, cennetler ve pınarlar içindedirler.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
46.Ayet |
ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ آمِنِينَ -46 |
Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven içinde” denilir. |
Girin onlara selâmetle emîn emîn |
Girin oraya, esenlik ve güven içinde ! (denilir). |
(Onlara): "Oraya esenlikle, güven içinde girin!" (denilir). |
«Oraya eminler olarak selâm ile giriveriniz.» |
14 / 263 |
Hicr Suresi
47.Ayet |
وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِمْ مِنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَىٰ سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ -47 |
Biz, onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar. |
Sinelerindeki kînleri soymuşuzdur da ıhvan olarak köşkler üzere karşı karşıya otururlar |
Kalblerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir onlar. |
Onların göğüslerindeki kini çıkarıp atmışızdır; (hepsi) kardeşler olarak divanlar üzerinde karşı karşıya oturur (sohbet eder)ler. |
Ve onların sinelerindeki kirden olan şeyleri çıkarıp attık. Onlar tahtlar üzerinde kardeşler olarak karşı karşıya bulunacaklardır. |
14 / 263 |
Hicr Suresi
48.Ayet |
لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُمْ مِنْهَا بِمُخْرَجِينَ -48 |
Onlara orada hiçbir yorgunluk dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. |
Orada kendilerine hiç bir zahmet dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da değildirler |
Orada onlara hiçbir zahmet ve yorgunluk dokunmaz ve onlar bir daha oradan çıkarılacak da değillerdir. |
Orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. |
Onlara orada bir zahmet dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. |
14 / 263 |
Hicr Suresi
49.Ayet |
نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ -49 |
(49-50) Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver. |
Haber ver kullarıma ki hakıkat ben, benim öyle gafur, öyle rahîm |
(49-50) Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben, evet ben, çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve doğrusu azabım da çok elem verici bir azâbdır. |
(Ey Muhammed), kullarıma haber ver: İşte ben öyle bağışlayan, öyle esirgeyenim. |
(49-50) Kullarıma haber ver, Ben, şüphe yok ki Ben, yarlığayıcıyım, ziyâdesiyle esirgeciyim. Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır. |
14 / 263 |
Hicr Suresi
50.Ayet |
وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الْأَلِيمُ -50 |
(49-50) Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver. |
Bununla beraber azâbım da azâbı elîm |
(49-50) Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben, evet ben, çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve doğrusu azabım da çok elem verici bir azâbdır. |
Fakat benim azâbım da çok acı bir azâbdır. |
(49-50) Kullarıma haber ver, Ben, şüphe yok ki Ben, yarlığayıcıyım, ziyâdesiyle esirgeciyim. Muhakkak ki, Benim azabım da o pek acıklı bir azaptır. |
14 / 263 |
Hicr Suresi
51.Ayet |
وَنَبِّئْهُمْ عَنْ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ -51 |
Onlara İbrahim’in misafirlerinden de haber ver. |
Hem onlara İbrahimin müsafirlerinden bahs et |
(Ey Muhammed !) Onlara İbrahim´in konuklarından da haber ver. |
Onlara İbrâhim´in konuklarından haber ver; |
Onlara İbrahim´in misafirlerinden de haber ver. |
14 / 263 |