KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 311. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Meryem Suresi

96.Ayet
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَٰنُ وُدًّا -96 İnanıp salih ameller işleyenler için Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır. İyman edip salih işler yapanlar muhakkak, rahman onlar için bir meveddet (bir sevgi) verecek gönüllere sevdirecektir İmân edip İyi yararlı amellerde bulunanları elbette Rahman (olan Allah) sevgili kılar. İnanıp faydalı işler yapanlar için Rahmân, (gönüllerde) bir sevgi yaratacak(onları herkese sevdirecek)tir. O kimseler ki, imân ettiler ve sâlih sâlih amellerde bulundular, muhakkak ki Rahmân, onlar için (kalplerde) bir sevgi vücuda getirecektir. 16 / 311
Meryem Suresi

97.Ayet
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنْذِرَ بِهِ قَوْمًا لُدًّا -97 Ey Muhammed! Biz, Allah’a karşı gelmekten sakınanları Kur’an ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da uyarasın diye, onu senin dilin ile (indirip) kolaylaştırdık. Sırf o Kur´anı senin lisanınla şunun için müyesser kıldık ki onunla müttekîleri müjdeliyesin ınad edenleri de inzar edesin Biz bu Kur´ân´ı Allah´tan korkup fenalıklardan sakınanları müjdelemen ve inâdçı bir topluluğu onunla uyarman için senin dilinle kolaylaştırdık. Biz o(Kur´â)n´ı senin diline kolaylaştırdık ki, onunla korunanları müjdeleyesin ve inatçı bir kavmi onunla uyarasın. İşte onu, (Kur´an´ı) senin lisanın ile kolayca kıldık ki, onunla muttakîleri müjdeleyesin ve inat eden bir kavmi de korkutasın. 16 / 311
Meryem Suresi

98.Ayet
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هَلْ تُحِسُّ مِنْهُمْ مِنْ أَحَدٍ أَوْ تَسْمَعُ لَهُمْ رِكْزًا -98 Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlardan hiçbirini hissediyor yahut onların bir fısıltısını olsun işitiyor musun? Hem onlardan evvel nice karn helâk ettik, hiç onlardan birini hissediyor musun, yâhud gizli bir seslerini işitiyor musun? Ve onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Onlardan birini olsun hissediyor musun veya onların bir fısıltısını duyuyor musun ? Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Şimdi onlardan hiçbirini duyuyor musun, yahut onların gizli bir sesini işitiyor musun? Ve onlardan evvel nice kavimleri helâk ettik. Hiç onlardan bir şahsı görüyor musun? Veya onlar için bir gizli ses işitiyor musun? 16 / 311
Taha Suresi

1.Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ طه -1 Tâ Hâ. Ta Ha Tâ-Hâ. Tâ, Hâ. Tâ, Hâ. 16 / 311
Taha Suresi

2.Ayet
مَا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَىٰ -2 (2-3) (Ey Muhammed!) Biz, Kur’an’ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak (Allah’ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik. Kur´anı sana bedbaht olasın diye indirmedik Kur´ân´ı sana sıkıntı çekesin (veya mutsuz olasın) diye indirmedik. Biz bu Kur´ân´ı sana güçlük çekesin diye indirmedik. Bu Kur´an´ı sana meşakkate düşesin diye indirmedik. 16 / 311
Taha Suresi

3.Ayet
إِلَّا تَذْكِرَةً لِمَنْ يَخْشَىٰ -3 (2-3) (Ey Muhammed!) Biz, Kur’an’ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak (Allah’ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik. Ancak saygısı olana tezkir için O´nu ancak saygı (dolu bir gönül) ile korkanlara bir öğüt diye indirdik. Ancak (Allah´tan) korkanlara bir öğüt (olarak indirdik). Ancak korkar kimselere bir öğüt (olmak üzere indirdik). 16 / 311
Taha Suresi

4.Ayet
تَنْزِيلًا مِمَّنْ خَلَقَ الْأَرْضَ وَالسَّمَاوَاتِ الْعُلَى -4 (O) yüksek gökleri yaratanın katından peyderpey indirilmiştir. Bir tenzil olarak indirdik o yaradandan ki hem Arzı yarattı hem o yüksek yüksek Gökleri O, yeri ve yüce gökleri yaratan tarafından parça parça indirilmiştir. (O) yeri ve yüce gökleri yaratan tarafından azar azar indirilmiştir. Yeri ve yüksek gökleri yaratan zât tarafından tedricen indirilmiştir. 16 / 311
Taha Suresi

5.Ayet
الرَّحْمَٰنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَىٰ -5 Rahmân, Arş’a kurulmuştur. O rahmân Arş üzerine istivâ buyurdu Rahman, Arş üzerinde istiva etmiş (hükümranlığını ve yüce kudretini bütün haşmetiyle kurmuş) tur. Rahmân Arş´a istivâ etmiş(kurulmuş)tur. O Rahmân olan zâttır ki, arş üzerine hakim olmuştur. 16 / 311
Taha Suresi

6.Ayet
لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَمَا تَحْتَ الثَّرَىٰ -6 Göklerdeki, yerdeki bu ikisi arasındaki ve toprağın altındaki her şey, yalnızca O’nundur. Bütün Semavâttakiler ve bütün Arzdakiler ve bütün bunların aralarındakiler ve bütün yerin dibindekiler hep onun Göklerde olan da, yerde olan da, bu ikisi arasında bulunan da ve toprağın altında olan da O´nundur. Göklerde, yerde, ikisinin arasında ve toprağın altında bulunanlar hep O´nundur (ne kadar kapalı olursa olsun, O´ndan hiçbir şey gizli kalmaz). Göklerde ne varsa ve yer de ne varsa ve ikisinin arasında ne varsa ve nemli toprağın altında ne varsa hepsi O´nundur. 16 / 311
Taha Suresi

7.Ayet
وَإِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَإِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَأَخْفَى -7 Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olanı da. Sen bu sözü ı´lan edeceksen de o hem sirri bilir hem daha gizlisini Sözü acık söylesen de, şüphesiz ki, O, gizlisini ve daha gizlisini bilir. Sözü açık söylesen de (gizli söylesen de) muhakkak O, gizliyi de ondan daha gizlisini de bilir. Ve sen sözü izhar etsen de etmesen de müsavîdir. Çünkü O, şüphe yok ki gizliyi de, daha gizlice olanı da bilir. 16 / 311
Taha Suresi

8.Ayet
اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَىٰ -8 Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O’nundur. Allah, başka tanrı yok ancak o. Hep onundur o en güzel isimler (esmâihusnâ) Allah, O´ndan başka yoktur hiçbir ilâh. En güzel isimler O´nundur. Allâh ki, O´ndan başka tanrı yoktur. En güzel isimler O´nundur. Allah Teâlâ´dır ki, O´ndan başka Allah yoktur, O´nun için güzel isimler vardır. 16 / 311
Taha Suresi

9.Ayet
وَهَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ -9 Mûsâ’nın haberi sana ulaştı mı? Hem geldi mi Musânın kıssası sana? Musâ ile ilgili haber sana geldi mi? Mûsâ´nın haberi sana geldi mi? Ve sana Mûsa´nın kıssası gelmedi mi? 16 / 311
Taha Suresi

10.Ayet
إِذْ رَأَىٰ نَارًا فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِقَبَسٍ أَوْ أَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى -10 Hani bir ateş görmüştü de ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum). Umarım ondan size bir kor ateş getiririm, yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum” demişti. Bir vakıt o bir ateş gördü de ehline durun, dedi: benim gözüme bir ateş ilişti belki size ondan bir yalın getiririm, yâhud üzerinde bir kılağuz bulurum Hani o bir ateş görmüştü de ailesine, «durun demişti, doğrusu bir ateşe gözüm ilişti, ondan size bir kor getireceğimi veya üzerinde bir yol gösterici bulabileceğimi ümit ederim». Hani (o) bir ateş görmüştü de âilesine: "Siz durun ben bir ateş gördüm, belki ondan size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösteren bulurum" demişti. O vakit ki, o bir ateş görmüş de ailesine demişti ki: «Durunuz, ben şüphesiz bir ateş gördüm, belki ondan size bir aydınlık getiririm, yahut ateşin yanında bir rehber bulurum.» 16 / 311
Taha Suresi

11.Ayet
فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِيَ يَا مُوسَىٰ -11 Ateşin yanına varınca, ona şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ!” Vaktâki ona vardı kendine şöyle nidâ olundu (11-12) Musâ ateşe varınca, «Ey Musâ !» diye seslenildi: «Şüphesiz ki ben senin Rabbinim; ayakkaplarını çıkar, çünkü sen gerçekten kutsal vadi Tûr´da bulunuyorsun. (Mûsâ), o(ateşin yanı)na gelince kendisine "Ey Mûsâ!" diye seslenildi. Vaktâ ki, ateşin yanına geldi. «Ya Mûsa!» diye nidâ olundu. 16 / 311
Taha Suresi

12.Ayet
إِنِّي أَنَا رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَ ۖ إِنَّكَ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى -12 “Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın.” Ya Musâ haberin olsun benim, ben rabbım, hemen papuşlarını çıkar çünkü sen mukaddes vadide tuvadasın (11-12) Musâ ateşe varınca, «Ey Musâ !» diye seslenildi: «Şüphesiz ki ben senin Rabbinim; ayakkaplarını çıkar, çünkü sen gerçekten kutsal vadi Tûr´da bulunuyorsun. "Ben, (evet) ben senin Rabbinim! Pabuçlarını çıkar. Çünkü sen, kutsal vâdide, Tuvâ´dasın." «Şüphe yok Ben´im. Ben senin Rabbinim. İmdi papuçlarını çıkar. Muhakkak ki, sen mübarek bir vadide, Tûvâ´dasın.» 16 / 311
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014