SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Şuara Suresi
61.Ayet |
فَلَمَّا تَرَاءَى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَىٰ إِنَّا لَمُدْرَكُونَ -61 |
İki topluluk birbirini görünce Mûsâ’nın arkadaşları, “Eyvah yakalandık” dediler. |
Vaktâ ki iki cem´ıyyet biribirine göründü Musânın eshabı yakalandık dediler |
İki topluluk birbirini görünce, Musa´nın arkadaşları, «eyvah ! Elbette yetişilmekteyiz» dediler. |
İki topluluk (yaklaşıp) birbirini görünce Mûsâ´nın adamları: "İşte yakalandık!" dediler. |
Vaktâ ki, iki tâife birbirini gördü. Mûsa´nın ashâbı dedi ki: «Şüphe yok, bizler elbette yetişilmiş (yakalanmış)leriz. |
19 / 369 |
Şuara Suresi
62.Ayet |
قَالَ كَلَّا ۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ -62 |
Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi. |
Hayır asla, dedi: rabbım muhakkak benimledir, bana yolunu gösterecektir |
Musâ (onlara): «Hayır, şüpheniz olmasın ki Rabbim bizimledir; (O, kurtuluş) yolu gösterecektir» dedi. |
(Mûsâ): "Hayır, dedi, Rabbim benimle beraberdir. Bana yol gösterecektir." |
(Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Asla. Muhakkak ki Rabbim benim ile beraberdir, beni yakında selâmete erdirecektir.» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
63.Ayet |
فَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَ ۖ فَانْفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ -63 |
Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi. |
Bunun üzerine Musâya «vur Asan ile denize» diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi |
Bunun üzerine Musâ´ya: «Asâ´nı denize vur!» diye vahyettik. Böylece deniz yarılıverdi de her parçası büyük bir dağ gibi (yükselip kaldı). |
Mûsâ´ya: "Değneğinle denize vur!" diye vahyettik. (Vurunca deniz) yarıldı, (on iki yol açıldı). Her bölüm, kocaman bir dağ gibi oldu. |
Artık Mûsa´ya vahyettik ki, asan ile denize vur, (vurunca) derhal yarıldı, hemen her parça pek büyük dağ gibi oluverdi. |
19 / 369 |
Şuara Suresi
64.Ayet |
وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ -64 |
Ötekileri de oraya yaklaştırdık. |
Ötekileri de buraya yanaştırmıştık |
Ötekilerini de oraya yaklaştırdık. |
Ötekileri de buraya yaklaştırdık (Mûsâ ve adamlarının ardından, düşmanları da bu denizde açılan yollara girdiler). |
Ötekilerini de buraya yaklaştırmıştık. |
19 / 369 |
Şuara Suresi
65.Ayet |
وَأَنْجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَنْ مَعَهُ أَجْمَعِينَ -65 |
Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık. |
Musâyı ve maıyyetindekileri tamamen necata çıkardık |
Musa´yı ve beraberindekilerinin hepsini kurtardık. |
Mûsâ´yı ve beraberinde olanları tamamen kurtardık. |
Ve Mûsa´yı ve O´nunla beraber olanların cümlesini necâta erdirdik. |
19 / 369 |
Şuara Suresi
66.Ayet |
ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ -66 |
Sonra ötekileri suda boğduk. |
Sonra da ötekileri gark ettik |
Sonra da diğerlerini (denizde) boğduk. |
Sonra ötekilerini boğduk (Mûsâ ve adamları karaya çıkınca deniz kapandı, Fir´avn ve adamları boğuldu). |
Sonra ötekilerini garkettik. |
19 / 369 |
Şuara Suresi
67.Ayet |
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ -67 |
Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi. |
Şübhesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü´min olmadı |
Şüphesiz ki bu olayda öğüt ve ibret vardır; (ne varki kalanların) çoğu imân etmiş değillerdir. |
Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama çokları inanmazlar. |
Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı. |
19 / 369 |
Şuara Suresi
68.Ayet |
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ -68 |
Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir. |
Ve şübhesiz ki rabbın o öyle azîz öyle rahîm |
Rabbın, gerçekten O´dur yegâne üstün, yegâne güçlü ; O´dur çok rahmet sahibi. |
Şüphesiz Rabbin, işte üstün O´dur, merhamet eden O´dur. |
Ve şüphe yok ki, Rabbin elbette O, azîzdir, rahîmdir. |
19 / 369 |
Şuara Suresi
69.Ayet |
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ -69 |
Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku. |
Onlara İbrahimin kıssasını da oku |
Onlara İbrahim´le ilgili haberi de oku. |
Onlara İbrâhim´in haberini de oku: |
Onlara İbrahim´in de kıssasını oku. |
19 / 369 |
Şuara Suresi
70.Ayet |
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ -70 |
Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti. |
O bir vakıt babasına ve kavmine: siz neye taparsınız? dedi |
Hani İbrâhim babasına ve kavmine dedi ki: «Neye tapıyorsunuz ?» |
Babasına ve kavmine: "Neye tapıyorsunuz?" demişti. |
O vakit ki, babasına ve kavmine dedi ki: «Neye ibadet ediyorsunuz?» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
71.Ayet |
قَالُوا نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ -71 |
“Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi. |
Bir takım putlara taparız da dediler: onlar sayesinde toplanırız |
«Putlara tapıyoruz ve hep onlar için toplanıp üzerlerine kapanırcasına tapmaya devam ediyoruz» dediler. |
"Putlara tapıyoruz, onların önünde ibâdete duruyoruz." dediler. |
Dediler ki: «Putlara ibadet ediyoruz. Onlara (ibadete) devam edip duruyoruz.» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
72.Ayet |
قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ -72 |
İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?” |
Onlar, dedi: dua ettiğiniz vakıt işidirler mi? |
(72-73) İbrâhim onlara: «Duâ ettiğinizde sizi duyuyorlar mı veya size yarar ya da zarar verebiliyorlar mı ?» dedi. |
"Peki, dedi, siz du´â ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?" |
Dedi ki: «Onlara dua ettiğiniz zaman sizi işitiyorlar mı?» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
73.Ayet |
أَوْ يَنْفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ -73 |
“Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?” |
Veya size bir menfeat verir yâhud bir zarar ederler mi |
(72-73) İbrâhim onlara: «Duâ ettiğinizde sizi duyuyorlar mı veya size yarar ya da zarar verebiliyorlar mı ?» dedi. |
"Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı?" |
«Yahut size bir menfaat mi veya bir zarar mı verebiliyorlar?» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
74.Ayet |
قَالُوا بَلْ وَجَدْنَا آبَاءَنَا كَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ -74 |
“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler. |
Yok dediler: atalarımızı bulduk, böyle yapıyorlardı |
«Hayır, biz babalarımızı böyle yaparlarken bulduk» dediler. |
"Hayır, ama babalarımızın böyle yaptıklarını gördük, (onun için biz de böyle yapıyoruz)." dediler. |
Dediler ki: «Yok, biz babalarımızı böylece yaparlar bulduk.» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
75.Ayet |
قَالَ أَفَرَأَيْتُمْ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ -75 |
(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?” |
Şimdi, dedi: gördünüz a o sizin ve eski atalarınızın taptıklarınızı |
(75-76) İbrâhim : «Sizin ve önceki atalarınızın nelere taptıklarını (üzerinde düşünüp onların neler olduklarını iyice) görüp anladınız mı ? |
"İşte gördünüz mü neye tapıyorsunuz?" dedi. |
Dedi ki: «Şimdi neye ibadet eder olduğunuzu görmüş oldunuz mu?» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
76.Ayet |
أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ -76 |
(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?” |
(76-77) Hep onlar benim düşmanım ancak o rabbül´âlemîn başka |
(75-76) İbrâhim : «Sizin ve önceki atalarınızın nelere taptıklarını (üzerinde düşünüp onların neler olduklarını iyice) görüp anladınız mı ? |
"Siz ve eski atalarınız?" |
«Sizin ve eski atalarınızın?» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
77.Ayet |
فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ -77 |
“Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.” |
(76-77) Hep onlar benim düşmanım ancak o rabbül´âlemîn başka |
Şüpheniz olmasın ki o taptıklarınız benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbı müstesna. (O benim yegâne dostumdur). |
"Onlar benim düşmanımdır. Yalnız âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)." |
«İşte onlar, benim için şüphe yok bir düşmandır, alemlerin Rabbi ise müstesna». |
19 / 369 |
Şuara Suresi
78.Ayet |
الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ -78 |
“O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.” |
O ki beni yarattı sonra da bana o hidayet eder |
O ki beni yaratmış ve beni doğru yola iletmiştir. |
"Beni yaratan ve bana yol gösteren O´dur." |
«O (Rabbülâlemin) ki, beni yarattı, elbette beni hidâyete iletecek olan O´dur.» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
79.Ayet |
وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ -79 |
“O, bana yediren ve içirendir.” |
Ve o ki bana o, yedirir, o içirir, |
O ki beni yedirir ve içirir. |
"Bana yediren ve içiren O´dur." |
«Ve O´dur ki, bana o taam ihsan eder ve beni suya nâil buyurur.» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
80.Ayet |
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ -80 |
“Hastalandığımda da O bana şifa verir.” |
Hastalandığım vakıt da bana o şifa verir |
Hastalandığım zaman O bana şifâ verir. |
"Hastalandığım zaman bana şifâ veren O´dur." |
«Ve hasta olduğum zaman bana ancak o şifa verir.» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
81.Ayet |
وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ -81 |
“O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.” |
Ve o ki beni öldürür, sonra beni yine diriltir |
O ki beni öldürür, sonra da diriltir. |
"Beni öldürecek, sonra diriltecek O´dur." |
«Ve O´dur ki, beni öldürür. Sonra da beni diritir.» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
82.Ayet |
وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ -82 |
“O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.” |
Ve o ki ceza günü ben onun günahımı afiv buyurmasını niyaz ederim |
O ki, hesap-cezâ günü günah ve kusurlarımı bağışlamasını ummaktayım» dedi. |
"Cezâ günü hatâmı bağışlayacağını umduğum da O´dur." |
«Ve O´dur ki, cem gününde benim için kusurumu af ve setretmesini umarım (niyaz ederim.)» |
19 / 369 |
Şuara Suresi
83.Ayet |
رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ -83 |
“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.” |
Yarab, bana bir huküm ıhsan et ve beni sâlihine ilhak buyur |
Rabbim! Bana hüküm-hikmet ver ve beni iyi-yararlı kişilere eriştir. |
"Rabbim, bana hüküm (hükümdarlık, bilgi) ver ve beni Sâlihler arasına kat." |
«Yarabbi! Bana bir hikmet bahşet ve beni sâlihlere ilhak buyur.» |
19 / 369 |