KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 583. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Nazi'at Suresi

16.Ayet
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى -16 Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti: O vakıt ki ona rabbı nidâ etmişti o mukaddes vadîde: Tuva´da Hani Rabbi ona mukaddes vadi Tûvâ´da (şöyle) seslenmişti: Hani Rabbi ona Kutsal Vâdi´de, "Tuvâ"´da ünlemişti: (15-16) Sana Mûsa´nın kıssası geldi mi? O vakit ki, O´na Rabbi, mukaddes Tuvâ vadisinde nidâ etmişti. 30 / 583
Nazi'at Suresi

17.Ayet
اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ -17 “Haydi Firavun’a git! Çünkü o azmıştır.” Haydi demişti git Firavne de, çünkü o pek azdı Fir´avn´a git, doğrusu o iyice azmıştır. "Fir´avn´a git, çünkü o azdı." (17-18) Fir´avun´a gidiver, muhakkak ki, o pek azmıştır.» İmdi de ki: «Senin temizlenmekliğine meylin var mıdır?» 30 / 583
Nazi'at Suresi

18.Ayet
فَقُلْ هَلْ لَكَ إِلَىٰ أَنْ تَزَكَّىٰ -18 “Ona de ki: İster misin (küfür ve isyanından) temizlenesin? De ki: ister misin temizlenesin? Ona de ki: «Arınmak ister misin ? "De ki: Arınmağa gönlün var mı?" (17-18) Fir´avun´a gidiver, muhakkak ki, o pek azmıştır.» İmdi de ki: «Senin temizlenmekliğine meylin var mıdır?» 30 / 583
Nazi'at Suresi

19.Ayet
وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ -19 Seni Rabbine ileteyim de O’na karşı derinden saygı duyup korkasın!” Ve rabbına irşad edeyim de seni saygılanasın? Sana, Rabbına giden doğru yolu göstereyim de derin bir saygıyla korkup eğilesin.» "Seni Rabbin(in yolun)a ileteyim de O´ndan korkasın." «Ve sana Rabbin yolunu göstereyim de O´ndan korkasın.» 30 / 583
Nazi'at Suresi

20.Ayet
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَىٰ -20 Derken Mûsâ ona en büyük mucizeyi gösterdi. Vardı ona o büyük mu´cizeyi de gösterdi. Bunun üzerine Musa, ona o büyük mu´cizeyi gösterdi. Ona büyük mu´cizeyi gösterdi. Artık O´na pek büyük mûcize gösterdi. 30 / 583
Nazi'at Suresi

21.Ayet
فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ -21 Fakat o, Mûsâ’yı yalanladı ve isyan etti. Fakat o tekzîb etti, ısyan etti Fir´avn (onu) yalanladı ve baş kaldırdı. Fakat o yalanladı, karşı geldi. O ise yalanladı ve isyan etti. 30 / 583
Nazi'at Suresi

22.Ayet
ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ -22 Sonra sırt dönüp koşarak gitti. Sonra koşarak idbara gitti Sonra da arkasını çevirip acele gitti. Sonra sırtını döndü; (Mûsâ´nın getirdiklerini iptal etmek için) çalışmağa koyuldu. (22-23) Sonra da koşarak geriye döndü. Artık topladı da nidâ etti. 30 / 583
Nazi'at Suresi

23.Ayet
فَحَشَرَ فَنَادَىٰ -23 Hemen (adamlarını) topladı ve onlara seslendi: Derken mahşerini topladı da bağırdı: (Halkı) biraraya toplayıp seslendi : (Adamlarını) Topladı, (onlara) bağırdı: (22-23) Sonra da koşarak geriye döndü. Artık topladı da nidâ etti. 30 / 583
Nazi'at Suresi

24.Ayet
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ -24 “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi. Benim en yüksek rabbınız, dedi «Ben sizin en yüce tanrınızım !» dedi. "Ben sizin en yüce Rabbinizim!" dedi. «Ben sizin en yüksek Rabbinizim,» dedi. 30 / 583
Nazi'at Suresi

25.Ayet
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ -25 Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı. Allah da onu tuttu sonuna önüne nekâl olmak üzere tenkîl ediverdi Bu yüzden Allah onu (öğüt ve ibret alınacak şekilde) Dünya ve Âhiret azâbıyla yakalayıverdi. Allâh da onu, sonun ve ilkin (âhiretin ve dünyânın) azâbıyle cezâlandırdı. Fakat Allah, onu ahiretin de, dünyanın da ukûbetiyle yakaladı. 30 / 583
Nazi'at Suresi

26.Ayet
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَىٰ -26 Şüphesiz bunda Allah’tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır. Şübhesiz ki bunda bir ıbret var, saygı duyacaklar için Şüphesiz ki bu hâdisede, Allah´tan saygı ile korkanlara ibret ve öğüt vardır. Şüphesiz bunda (Allah´tan) korkacak kimse için ibret vardır. Şüphe yok ki, bunda korkar olan kimse için elbette bir ibret vardır. 30 / 583
Nazi'at Suresi

27.Ayet
أَأَنْتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ ۚ بَنَاهَا -27 (Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur. Siz mi daha çetinsiniz yaratılışça yoksa Sema mı? O «Allah» onu bina etti Sizi yaratmak mı daha zordur yoksa göğü yaratmak mı ? (Allah) onu inşâ edip var kılmıştır. (Hâlâ görmüyor musunuz?!) Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? (Allâh) onu yaptı. Sizler mi yaradılış itibariyle daha çetinsiniz, yoksa gök mü ki, onu binâ etti? 30 / 583
Nazi'at Suresi

28.Ayet
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا -28 Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir. Boyuna irtifa´ verdi. Nizamına koydu Tavanını yükseltti de ona (en uygun) düzen ve dengeyi sağladı. Kalınlığını (tavanını) yükseltti, onu düzenledi. Onun yükseklik miktarı yükseltti, sonra onu tesviye kıldı. 30 / 583
Nazi'at Suresi

29.Ayet
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا -29 O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı. Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı Gecesini karanlık yaptı, kuşluğunu (aydınlık olarak) çıkardı. Gecesini örtüp kararttı, kuşluğunu (güneşinin ışığını) açığa çıkardı. (29-31) Ve gecesini karanlık etti, gündüzünü de çıkardı (aydınlattı). Ve ondan sonra da yeri yaydı. Ondan suyunu ve otlağını çıkarıverdi. 30 / 583
Nazi'at Suresi

30.Ayet
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَاهَا -30 Ardından yeri düzenleyip döşedi. Ondan sonra da arzı döşedi Arkasından da yeryüzünü döşeyip hazırladı. Bundan sonra da yeri yayıp yuvarlattı. (29-31) Ve gecesini karanlık etti, gündüzünü de çıkardı (aydınlattı). Ve ondan sonra da yeri yaydı. Ondan suyunu ve otlağını çıkarıverdi. 30 / 583
Nazi'at Suresi

31.Ayet
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا -31 Ondan suyunu ve merasını çıkardı. Ondan suyunu ve mer´asını çıkardı Ondan da suyunu ve otlağını (çeşit çeşit ağaç ve bitkilerini) çıkardı. Ondan suyunu ve otlağını çıkardı, (29-31) Ve gecesini karanlık etti, gündüzünü de çıkardı (aydınlattı). Ve ondan sonra da yeri yaydı. Ondan suyunu ve otlağını çıkarıverdi. 30 / 583
Nazi'at Suresi

32.Ayet
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا -32 Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. Ve dağlarını oturttu Dağları dikip sağlamlaştırdı. Dağları oturttu, Dağları da tesbit etti. 30 / 583
Nazi'at Suresi

33.Ayet
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ -33 Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı. Sizin ve davarlarınızın intifa´ı için (Bütün bunları) size ve davarlarınıza yararlı geçimlik kılmıştır. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için. Sizin için ve hayvanlarınız için bir menfaat olarak. 30 / 583
Nazi'at Suresi

34.Ayet
فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَىٰ -34 (34-35) En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar. Fakat geldiği vakıt o «tâmme-i kübrâ» O güç getirilemiyecek büyük (Kıyamet) felâketi geldiği zaman ; Herşeyi bastıran o büyük felâket geldiği zaman, Artık o vakit ki, pek büyük bir âfet zuhûra gelir. 30 / 583
Nazi'at Suresi

35.Ayet
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ مَا سَعَىٰ -35 (34-35) En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar. O insanın neye koştuğunu anlıyacağı gün O gün insan ne için çalışıp çabaladığını hatırlayıp anlar. O gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar. İnsan neye koşup durmuş olduğunu o gün hatırlar. 30 / 583
Nazi'at Suresi

36.Ayet
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَىٰ -36 Cehennem, görenler için apaçık bir şekilde gösterilir. Ve Cahîm hortlatıldığı vakıt, görür kimseler için Cehennem de ortaya çıkıp görebilene görünür. Gören kimseler için cehennem ortaya çıkarılmıştır. Cehennemde her gören kimseye açıklanmış bulunur. 30 / 583
Nazi'at Suresi

37.Ayet
فَأَمَّا مَنْ طَغَىٰ -37 (37-39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır. Artık her kim azgınlık etmiş, (37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir. Artık kim azmışsa, (37-38) Artık kim taşkınlık etmiş ise. Ve dünya hayatını tercih eylemiş ise. 30 / 583
Nazi'at Suresi

38.Ayet
وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا -38 (37-39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır. Dünya hayatı tercih eylemiş ise (37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir. Ve şu yakın hayâtı yeğlemişse, (37-38) Artık kim taşkınlık etmiş ise. Ve dünya hayatını tercih eylemiş ise. 30 / 583
Nazi'at Suresi

39.Ayet
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ -39 (37-39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır. muhakkak Cahîmdir onun varacağı (37-38-39) Artık kim azıp dünya hayatını seçerek tercîh etmişse, şüphesiz Cehennem onun varacağı yerdir. Onun barınağı cehennemdir. Artık şüphe yok ki, cehennemdir, odur onun yurdu. 30 / 583
Nazi'at Suresi

40.Ayet
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ -40 (40-41) Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır. Her kim de rabbının makamından korkmuş ve nefsi hevadan nehy eylemiş ise (40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir. Ama kim Rabbinin divânında dur(up hesap ver)mekten korkmuş ve nefsi(ni) kötü heves(ler)den men etmişse Fakat kim ki, Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini hevâdan nehyetmiş ise. 30 / 583
Nazi'at Suresi

41.Ayet
فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ -41 (40-41) Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır. muhakak Cennettir onun varacağı (40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir. Onun barınağı da cennettir. Artık cennette, o da (o kimse için) yurttur. 30 / 583
Nazi'at Suresi

42.Ayet
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا -42 Sana, kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. Sana o saattan soruyorlar: ne zaman demir atması? Senden Kıyâmet´in kopuş saatinin ne vakit ortaya çıkacağını soruyorlar. Sana sâ´atden soruyorlar: Demir atması (gelip çatması) ne zaman diye. (42-44) Sana Kıyametten sorarlar ki, onun vukû´u ne zamandır? Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? Onun sonu Rabbine varır. 30 / 583
Nazi'at Suresi

43.Ayet
فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا -43 Onu bilip söylemek nerede, sen nerede? Nerde senden onu anlatması? Sende ona ait bilgi nerede ki anlatasın ?! Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?! (42-44) Sana Kıyametten sorarlar ki, onun vukû´u ne zamandır? Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? Onun sonu Rabbine varır. 30 / 583
Nazi'at Suresi

44.Ayet
إِلَىٰ رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا -44 Onun nihai bilgisi yalnız Rabbine âittir. Rabbınadır onun müntehası Onun kopuş ânının bilgisi Rabbına dayanıp noktalanır. Onun bilgisi Rabbine âittir. (42-44) Sana Kıyametten sorarlar ki, onun vukû´u ne zamandır? Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? Onun sonu Rabbine varır. 30 / 583
Nazi'at Suresi

45.Ayet
إِنَّمَا أَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشَاهَا -45 Sen, ancak ondan korkanları uyarıcısın. Sen ancak bir münzirisin ondan haşyet duyacakların Sen ancak (Allah´tan) saygı ile korkup eğilenleri uyaransın. Sen ancak, ondan korkacak olanları uyarıcısın. Şüphe yok ki sen, ancak ondan korkanlara bir korkutucusun. 30 / 583
Nazi'at Suresi

46.Ayet
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا -46 Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler. Onu görecekleri gün onlar, sanki bir akşam veya kuşluğundan başka durmamışa dönecekler Kıyâmet´i gördükleri gün sanki (Dünya´da) ancak bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler. (Dünya´nın ömrünün uzunluğuna, Âhiretin sonsulzuğuna nisbetle insanoğlunun ömrünün ne kadar kısa olduğuna işaret ediliyor.) Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyâda) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar. Onlar, o Kıyameti gördükleri gün sanki bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başka kalmamış gibi olurlar. 30 / 583
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014