KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 312. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Taha Suresi

13.Ayet
وَأَنَا اخْتَرْتُكَ فَاسْتَمِعْ لِمَا يُوحَىٰ -13 “Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle.” Ve ben, seni ıhtiyar buyurdum şimdi verilecek vahyi dinle Ben seni (peygamberlik için) seçip beğendim. Artık vahyedileni dinle. "Ben seni seçtim, şimdi vahyolunanı dinle." «Ve ben seni ihtiyar ettim, şimdi vahyolunacak şeyi dinle.» 16 / 312
Taha Suresi

14.Ayet
إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي -14 “Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.” Hakıkaten benim ben Allah, benden başka ilâh yok. Onun için bana ıbadet et ve zikrim için namaz kıl. Şüphesiz ben Allah´ım. Benden başka hiçbir (hakiki) ilâh yoktur. Onun için bana ibâdet et; beni anmak için namaz kıl.» "Muhakkak ben, (evet) ben Allâh´ım, benden başka tanrı yoktur.(Yalnız) bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl." «Şüphe yok ki ben, ben Allah´ım, benden başka ilâh yoktur. İmdi Bana ibadette bulun ve Beni anmak için namaz kıl.» 16 / 312
Taha Suresi

15.Ayet
إِنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ أَكَادُ أُخْفِيهَا لِتُجْزَىٰ كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعَىٰ -15 “Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim.” Çünkü saat muhakkak gelecek, ben, hemen hemen onu gizliyorum ki her nefis sa´yiyle cezalansın, Kıyâmet(in kopuş saati) elbette gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, onu neredeyse (açıklar gibi oluyorum, ama yine de) gizliyorum. "(Kıyâmet) Sâ´at(i) mutlaka gelecektir. Herkesin, peşinde koştuğu işlerle cezâlanması için, neredeyse onu gizleyeceğim." «Şüphe yok ki, Kıyamet gelecektir, az kalıyor ki, onu gizleyeyim. Tâ ki, her nefis çalıştığı şey ile cezalandırılsın.» 16 / 312
Taha Suresi

16.Ayet
فَلَا يَصُدَّنَّكَ عَنْهَا مَنْ لَا يُؤْمِنُ بِهَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ فَتَرْدَىٰ -16 “Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!” binaenaleyh sakın ona inanmayıp da kendi hevasına uyan kimse seni ondan alıkoymasın sonra helâk olursun Kıyâmet´e inanmıyan ve kendi hevesine uyan kimse seni ondan alıkoymasın ; sonra yok olup gidersin. "Ona inanmayıp keyfine uyan kimse, seni on(a inanmak)dan alıkoymasın, sonra helâk olursun!" «Sakın ona (o saate) inanmayıp hevâsına tâbi olan kimse, seni ondan alıkoymasın. Sonra helâk olursun.» 16 / 312
Taha Suresi

17.Ayet
وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَا مُوسَىٰ -17 “Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?” O yeminindeki de ne ya Musâ? Ey Musâ! Sağ elindeki nedir? "Sağ elindeki nedir ey Mûsâ?" «Ya Mûsa! Nedir o sağ elinde olan?» 16 / 312
Taha Suresi

18.Ayet
قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَىٰ -18 Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.” O dedi: asâm, üzerine dayanırım ve onunla davarlarıma yaprak çırparım, benim onda daha diğer hacetlerim de vardır Musâ, «o benim asâm (değneğim)dir, ona dayanırım; onunla davarlarıma yaprak silkerim ve benim onu (kullanmamda) başka ihtiyaçlarım da vardır» dedi. (Mûsâ) dedi: "O, asâ´mdır. Ona dayanıyorum ve onunla davarıma yaprak silkeliyorum ve onda benim daha birçok ihtiyaçlarım var (onunla birçok ihtiyacımı gideririm)." Dedi ki: «O benim asamdır, ona dayanırım ve onunla koyunlarımın üzerine (yaprak silkerim ve benim için onda başka menfaatler de vardır.» 16 / 312
Taha Suresi

19.Ayet
قَالَ أَلْقِهَا يَا مُوسَىٰ -19 Allah, “Onu yere at ey Mûsâ!” dedi. Buyurdu ki bırak onu ya Musâ! Allah, «onu yere bırak ya Mu sâ !» buyurdu. (Allâh) buyurdu; "(Yere) at onu ey Mûsâ!" Buyurdu ki: «Ey Mûsa! Onu (elinden) bırakıver.» 16 / 312
Taha Suresi

20.Ayet
فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَىٰ -20 Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş! Bıraktı ne baksın o bir yılan olmuş koşuyor Musâ da hemen onu yere bırakıverdi, derken bir de ne görsün, sürünüp yol alan bir yılan o.. (Mûsâ) attı, bir de ne görsün o, koşan kocaman bir yılan! Hemen bırakıverdi, o derhal koşar bir yılan kesildi. 16 / 312
Taha Suresi

21.Ayet
قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ ۖ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَىٰ -21 Allah, şöyle dedi: “Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.” Tut onu, buyurdu: ve korkma biz onu evvelki sîretine iade edeceğiz Allah dedi ki: Onu tut, korkma, biz onu ilk şekline döndüreceğiz. (Allâh): "Al onu, dedi, korkma biz onu yine ilk durumuna sokacağız." Buyurdu ki: «Onu tut ve korkma. Biz onu evvelki suretine iade ederiz.» 16 / 312
Taha Suresi

22.Ayet
وَاضْمُمْ يَدَكَ إِلَىٰ جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ آيَةً أُخْرَىٰ -22 (22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.” Bir de elini koynuna sok, çıksın bembeyaz bir afetsiz diğer bir âyet olarak Elini koltuğuna sok, diğer bir mu´cize olarak o kusursuz bembeyaz ışıl ışıl olarak çıksın. "Elini böğrüne sok; bir hastalık olmadan, ayrı bir mu´cize olarak bembeyaz bir durumda çıksın." «Ve elini koltuğunun altına sok, başka bir mucize olarak ayıpsız bir halde bembeyaz olarak çıkıversin.» 16 / 312
Taha Suresi

23.Ayet
لِنُرِيَكَ مِنْ آيَاتِنَا الْكُبْرَى -23 (22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.” ki sana en büyük âyetlerimizden gösterelim Tâ ki, bununla sana en büyük mu´cizelerimizi gösterelim. "Ki sana en büyük mu´cizelerimizden bazılarını göstermiş olalım" «Tâ ki, sana en büyük âyetlerimizden gösterelim.» 16 / 312
Taha Suresi

24.Ayet
اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ -24 “Firavun’a git, çünkü o azmıştır.” Git Fir´avna zira o pek azdı Artık Fir´avn´a git, çünkü o iyice azıtmıştır. "İmdi sen Fir´avn´e git: çünkü o azdı." «Fir´avun´a git. Muhakkak ki, o haddi aşıvermiştir.» 16 / 312
Taha Suresi

25.Ayet
قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي -25 Mûsâ, dedi ki: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver.” Dedi: ya rab! benim göğsüme genişlik ver (25-26-27-28) Musâ dedi ki: Ey Rabbim! Benim göğsümü geniş let. işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü anlayabilsinler. (Mûsâ) dedi ki: "Rabbim, benim göğsümü aç (risalet görevini yüklenebilmesi için yüreğimi genişlet)" Mûsa dedi ki: «Yarabbi! Benim göğsüme genişlik ver.» 16 / 312
Taha Suresi

26.Ayet
وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي -26 “İşimi bana kolaylaştır.” Ve bana işimi kolaylaştır (25-26-27-28) Musâ dedi ki: Ey Rabbim! Benim göğsümü geniş let. işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü anlayabilsinler. "Bana işimi kolaylaştır." (26-27) «Ve benim için işimi kolaylaştır.» «Ve dilimden düğümü çöz.» 16 / 312
Taha Suresi

27.Ayet
وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي -27 (27-28) “Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.” Ve dilimden ukdeyi çöz (25-26-27-28) Musâ dedi ki: Ey Rabbim! Benim göğsümü geniş let. işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü anlayabilsinler. "Dilimin düğümünü çöz". (26-27) «Ve benim için işimi kolaylaştır.» «Ve dilimden düğümü çöz.» 16 / 312
Taha Suresi

28.Ayet
يَفْقَهُوا قَوْلِي -28 (27-28) “Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar.” Sözümü iyi anlasınlar (25-26-27-28) Musâ dedi ki: Ey Rabbim! Benim göğsümü geniş let. işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü anlayabilsinler. "Ki sözümü anlasınlar" (28-29) «Sözümü iyice anlayabilsinler.» «Ve bana ailemden bir vezir kıl!» 16 / 312
Taha Suresi

29.Ayet
وَاجْعَلْ لِي وَزِيرًا مِنْ أَهْلِي -29 “Bana ailemden birini yardımcı yap,” Ve bana ehlimden bir vezir ver (29-30) Bana ailemden kardeşim Harun´u vezir eyle. "Bana âilemden bir vezir ver:" (28-29) «Sözümü iyice anlayabilsinler.» «Ve bana ailemden bir vezir kıl!» 16 / 312
Taha Suresi

30.Ayet
هَارُونَ أَخِي -30 “Kardeşim Hârûn’u.” o Kardeşim Harunu (29-30) Bana ailemden kardeşim Harun´u vezir eyle. "Kardeşim Hârûn´u." (30-31) «Kardeşim Harun´u.» «Onunla arkamı kuvvetlendir.» 16 / 312
Taha Suresi

31.Ayet
اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي -31 “Onunla gücümü artır.” Onunla sırtımı pekit Onunla arkamı pekiştirip kuvvetlendir. "Onunla arkamı kuvvetlendir." (30-31) «Kardeşim Harun´u.» «Onunla arkamı kuvvetlendir.» 16 / 312
Taha Suresi

32.Ayet
وَأَشْرِكْهُ فِي أَمْرِي -32 “Onu işime ortak et.” Ve onu işimde şerik et İşimde onu bana ortak kıl. "Onu da işime ortak yap," (32-33) «Ve onu işimde ortak kıl.» «Tâ ki, seni çokça tesbih edelim.» 16 / 312
Taha Suresi

33.Ayet
كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيرًا -33 “Seni çok tespih edelim diye”, Ki seni çok tesbih edelim Ki seni çokça tesbîh edelim, "Ki seni çok tesbih edelim," (32-33) «Ve onu işimde ortak kıl.» «Tâ ki, seni çokça tesbih edelim.» 16 / 312
Taha Suresi

34.Ayet
وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا -34 “Seni çok zikredelim diye.” Ve çok zikreyleyelim Ve seni çokça analım. "Ve seni çok analım," (34-35) «Ve seni çokça zikreyleyelim.» «Şüphe yok ki, Sen bizi bihakkın görücüsün.» 16 / 312
Taha Suresi

35.Ayet
إِنَّكَ كُنْتَ بِنَا بَصِيرًا -35 “Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin.” Şüphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun Şüphesiz ki Sen bizi (her an) görmektesin. "Şüphesiz sen, bizi görmektesin." (34-35) «Ve seni çokça zikreyleyelim.» «Şüphe yok ki, Sen bizi bihakkın görücüsün.» 16 / 312
Taha Suresi

36.Ayet
قَالَ قَدْ أُوتِيتَ سُؤْلَكَ يَا مُوسَىٰ -36 Allah, şöyle dedi: “İstediğin sana verildi ey Mûsâ!” Haydi! Buyurdu: irdirildin dileğine ya Musâ Allah ona, «ey Musâ! istediğin sana verildi» dedi. (Allâh) buyurdu: "Ey Mûsâ, istediğin sana verildi." Buyurdu ki: «Ey Mûsa! Sana isteğin verilmiştir.» 16 / 312
Taha Suresi

37.Ayet
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَيْكَ مَرَّةً أُخْرَىٰ -37 “Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmuştuk.” Şanım hakkı için biz lûtfeylemiştik sana diğer bir def´a daha And olsun ki, biz bir başka defa da sana minnette bulunup lütfetmiştik. "Zaten biz sana bir kez daha lutufta bulunmuştuk." «Ve andolsun ki, sana başka defa da ihsanda bulunmuşuzdur.» 16 / 312
Taha Suresi

38.Ayet
إِذْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ أُمِّكَ مَا يُوحَىٰ -38 “Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik:” O vakıt ki anana verilen şu ilhamı verdik (38-39) Hani annene ilham edilecek şeyi ilham etmiştik: Musa´yı bir sandığa yerleştir de suya at, su onu kıyıya bıraksın; hem bana, hem ona düşman biri onu alır. (Ey Musâ!) Gözetimim altında yetiştirilesin diye kendi katımdan senin üzerine sevgimi koydum. "(Sen doğduğun zaman,) Annene vahyedileni vahyetmiştik:" Vaktâ ki, validene vahyolunacak şeyi vahyetmiştik. 16 / 312
Taha Suresi

39.Ayet
أَنِ اقْذِفِيهِ فِي التَّابُوتِ فَاقْذِفِيهِ فِي الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِي وَعَدُوٌّ لَهُ ۚ وَأَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِنِّي وَلِتُصْنَعَ عَلَىٰ عَيْنِي -39 “Onu (bebek Mûsâ’yı) sandığın içine koy ve denize (Nil’e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım.” Onu tabut içine koy da deryaya bırak, derya da onu sahile, bıraksın, onu hem bana düşman hem ona düşman biri alsın ve üzerine benden bir sevgi koydum ki hem nezaretim altında yetiştirilesin (38-39) Hani annene ilham edilecek şeyi ilham etmiştik: Musa´yı bir sandığa yerleştir de suya at, su onu kıyıya bıraksın; hem bana, hem ona düşman biri onu alır. (Ey Musâ!) Gözetimim altında yetiştirilesin diye kendi katımdan senin üzerine sevgimi koydum. "Onu sandığa koy, suya at; su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım onun da düşmanı olan biri alacaktır." "Gözümün önünde yetiştirilmen için senin üzerine benden bir sevgi koydum (görenler senin üzerine koyduğum bu sevgiden ötürü sana meftun oldular)." Şöyle ki: «Onu tabut içine bırak, sonra onu denize at. Hemen deniz de onu sahile bıraksın da onu bana da düşman ve ona da düşman olan alıversin. Ve üzerine tarafımdan bir muhabbet bıraktım ki, hem de nezaretim önünde yetiştirilesin.» 16 / 312
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014