SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Cin Suresi
14.Ayet |
وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ ۖ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُولَٰئِكَ تَحَرَّوْا رَشَدًا -14 |
“Kuşkusuz içimizde müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Kim müslüman olursa, işte onlar doğruyu arayıp bulmuşlardır.” |
Ve doğrusu bizler: bizlerden müslimler de var, haksızlar da var, müslim olanlar, işte onlar rüşd-ü savabı arıyanlardır |
Hakikat içimizde (Allah´a) teslimiyet gösterenler de var, kendine yazık eden haksızlar da var. İslâm´ı kabul edenler, doğru yolu arayıp seçenlerdir. |
Ve biz, bizden müslümanlar da var ve bizden doğru yoldan sapanlar da var. Kimler müslüman olursa işte onlar doğru yolu aramışlardır. |
«Ve muhakkak ki, bizden müslümanlar da vardır ve bizden mütecavizler de vardır, artık kimler İslâmiyet´e nâil olmuşlar ise, işte onlar doğru yolu araştırmışlardır.» |
29 / 572 |
Cin Suresi
15.Ayet |
وَأَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَبًا -15 |
“Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.” |
Amma haksızlar Cehenneme odun olmuşlardır |
Kendine yazık eden haksızlara gelince: Onlar Cehennem´e odun oldular. |
Hak yoldan sapanlar ise cehenneme odun olmuşlardır." |
«Amma, hakkı tecavüz edenler ise, işte onlar da cehennem için bir odun olmuşlardır.» |
29 / 572 |
Cin Suresi
16.Ayet |
وَأَنْ لَوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَاهُمْ مَاءً غَدَقًا -16 |
(16-17) Yine de ki: “Bana şöyle de vahyedildi: ‘Eğer yolda dosdoğru olurlarsa, mutlaka onlara bol yağmur yağdırırız ki bununla onları imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.” |
Ve hakıkat o tarikat üzere istikametle gitselerdi elbette kendilerini bol bir su ile suvarırdık |
(16-17) Eğer onlar o yolda dosdoğru gitselerdi, bununla denememiz için kendilerine bol su içirirdik. Kim Rabbini anmaktan yüzçevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sevkeder. |
Şâyet yolda doğru gitselerdi onlara bol su verirdik (rızıklarını bollaştırırdık). |
Ve eğer onlar, o yol üzerinde dosdoğru gitse idiler, elbette kendilerine bol bol su içirirdik. |
29 / 572 |
Cin Suresi
17.Ayet |
لِنَفْتِنَهُمْ فِيهِ ۚ وَمَنْ يُعْرِضْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا -17 |
(16-17) Yine de ki: “Bana şöyle de vahyedildi: ‘Eğer yolda dosdoğru olurlarsa, mutlaka onlara bol yağmur yağdırırız ki bununla onları imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.” |
Ki onları onun içinde imtihan edelim, her kim de rabbının zikrinden yüz çevirirse o onu gittikçe yükselen bir azâba sokar |
(16-17) Eğer onlar o yolda dosdoğru gitselerdi, bununla denememiz için kendilerine bol su içirirdik. Kim Rabbini anmaktan yüzçevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sevkeder. |
Ki onları, onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse (Rabbi) onu, alt eden bir azâba sokar. |
Onları bu hususta imtihana çekelim diye. Ve her kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse onu da pek meşakkatli bir azaba sevkederiz. |
29 / 572 |
Cin Suresi
18.Ayet |
وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا -18 |
“Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin.” |
Ve hakıkat mescidler hep Allah içindir, o halde Allahın yanında başka birine duâ etmeyin |
Şüphesiz ki mescidler Allah´ındır. O halde (oralarda) Allah ile beraber hiçbir şeye duâ, ve ibâdet etmeyin. |
Mescidler, Allâh´a mahsustur. Allâh ile beraber hiç kimseye yalvarmayın. |
Ve şüphe yok, mescitler Allah içindir, artık Allah ile beraber hiçbir kimseye ibadette bulunmayın. |
29 / 572 |
Cin Suresi
19.Ayet |
وَأَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا -19 |
“Allah’ın kulu (Muhammed), O’na ibadet etmek için kalktığında cinler nerede ise (Kur’an’ı dinlemek için kalabalıktan) onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı. |
Ve filhakıka o Allahın kulu kalkmış ona duâ ederken üzerine keçeleneyazdılar |
Doğrusu Allah´ın kulu (Muhammed), O´na duâ ve ibâdet etmek için kalkınca, onlar (inkarcı müşrikler) neredeyse üzerine çullanıyorlardı. |
Allâh´ın kulu kalkıp O´na yalvarınca (hayretten, hepsi) onun üzerine üşüşüp nerdeyse keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi. |
Ve muhakkak ki, Allah´ın kulu vaktâ ki kalktı, O´na dua eder oldu, az kaldı ki, onun üzerine toplaşmış cemaatler oluversinler. |
29 / 572 |
Cin Suresi
20.Ayet |
قُلْ إِنَّمَا أَدْعُو رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَدًا -20 |
De ki: “Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam.” |
De ki ben ancak rabbıma duâ ederim ve ona hiçbir şerik koşmam |
De ki: Ben ancak Rabbıma duâ ve ibâdet ediyorum ve hiç birini O´na ortak koşmam. |
De ki: "Ben ancak Rabbime yalvarırım ve hiç kimseyi O´na ortak koşmam." |
De ki: «Ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O´na hiçbir kimseyi şerik edinmem.» |
29 / 572 |
Cin Suresi
21.Ayet |
قُلْ إِنِّي لَا أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا رَشَدًا -21 |
De ki: “Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim.” |
De ki haberiniz olsun ben size kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir irşad yapamam |
De ki: Ben size ne bir zarara, ne de doğru yolu gösterip yarar sağlamaya mâlik değilim. |
De ki: "Ben size ne zarar, ne de akıl verme gücüne sâhip değilim." |
De ki: «Doğrusu ben sizin için ne bir zarara ve ne de bir faideye malik değilim.» |
29 / 572 |
Cin Suresi
22.Ayet |
قُلْ إِنِّي لَنْ يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا -22 |
De ki: “Gerçekten beni Allah’a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O’ndan başka sığınacak kimse de bulamam.” |
De ki Allahdan beni kimse kurtaramaz ve ben ondan başka bir sığınacak bulamam |
De ik : Şüphesiz hiçbir kimse beni Allah´tan (O´nun vereceği cezadan) kurtaramaz ve ben O´ndan başka bir sığınak da bulamam. |
De ki: "Beni Allâh´(ın azâbın)dan hiç kimse kurtaramaz ve ondan başka sığınacak kimse bulamam." |
De ki: «Şüphe yok, beni Allah´tan hiçbir kimse elbette koruyamaz ve ben O´ndan başka bir sığınacak bulamam.» |
29 / 572 |
Cin Suresi
23.Ayet |
إِلَّا بَلَاغًا مِنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ ۚ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا -23 |
“Ancak Allah’tan gelenleri tebliğ edebilirim ve O’nun vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.” |
Ancak Allahdan ve risalâtından bir tebliğ yapabilirim, her kim de Allaha ve Resulüne ısyan ederse muhakak ki ona Cehennem ateşi var, içinde ebedâ kalmak üzere onlar |
(Benim görevim) ancak Allah´tan geleni, O´nun gönderdiklerini tebliğdir. Kim Allah´a ve Peygamberine karşı gelirse şüphesiz ki onun için, içinde devamlı ebediyyen kalacakları Cehennem ateşi vardır. |
Benim yapabileceğim sadece Allah´tan (bana vahyedilenleri) size duyurmak ve O´nun elçilik görevlerini yerine getirmektir. Artık kim Allah´a ve Elçisine baş kaldırırsa, ona içinde sürekli kalacağı cehennem ateşi vardır. |
Ancak Allah´tan ve O´nun gönderdiklerinden bir tebliğdir ve her kim Allah´a ve onun resûlüne isyan ederse, artık şüphe yok ki, onun için cehennem ateşi vardır, orada ebedîyen kalıcılar olmak üzere. |
29 / 572 |
Cin Suresi
24.Ayet |
حَتَّىٰ إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ أَضْعَفُ نَاصِرًا وَأَقَلُّ عَدَدًا -24 |
Nihayet uyarıldıkları şeyi gördüklerinde kimin yardımcısı daha zayıf, kimin sayısı daha azmış, bilecekler. |
Nihayet o va´dolundukları şey´i gördükleri vakıt artık bileceklerdir ki yardımcısı en zaıyf ve sayıca en az olan kimmiş? |
Nihayet o va´dolunduklarını görecekleri vakit, kimin yardımcı bakımından daha güçsüz ve sayı bakımından daha az olduğunu bileceklerdir. |
Kendilerine va´dedilen şeyi (ya azâbı veya kıyâmet sâ´atini) gördükleri zaman, kimin yardımcı bakımından daha zayıf ve sayıca daha az olduğunu bileceklerdir. |
(24-25) Tehdid olunur oldukları şeyi gördükleri vakit artık bileceklerdir ki, yardımcı itibariyle en zaif ve adeden en az olan kim imiş? De ki: «Ben bilmem ki tehdid edilir olduğunuz şey, yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir müddet mi tayin kılar?» |
29 / 572 |
Cin Suresi
25.Ayet |
قُلْ إِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ مَا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبِّي أَمَدًا -25 |
De ki: “Sizin uyarıldığınız şey yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi koyacaktır, bilemem.” |
De ki: Dirayet ile bilmem, yakın mı o size va´dolunan? Yoksa Rabbım onun için bir uzun gaye mi yapar? |
De ki: O va´dolunduğunuz şey (azâb) yakın mıdır, yoksa Rabbim onu uzun bir zaman sonraya mı bırakmıştır? Bilemiyorum. |
De ki: "Size söylenen şey yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyacaktır, bilmem." |
(24-25) Tehdid olunur oldukları şeyi gördükleri vakit artık bileceklerdir ki, yardımcı itibariyle en zaif ve adeden en az olan kim imiş? De ki: «Ben bilmem ki tehdid edilir olduğunuz şey, yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir müddet mi tayin kılar?» |
29 / 572 |
Cin Suresi
26.Ayet |
عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَىٰ غَيْبِهِ أَحَدًا -26 |
O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. |
O bütün gaybi bilir, fakat gaybına kimseyi apaçık agâh etmez. |
O, gaybı bilendir. Gaybına kimseyi muttali´ kılmaz. |
Gaybı bilen O´dur. Gizli bilgisini kimseye göstermez. |
O, gaybı bilendir, fakat gaybı üzerine bir kimseyi apaçık haberdar etmez. |
29 / 572 |
Cin Suresi
27.Ayet |
إِلَّا مَنِ ارْتَضَىٰ مِنْ رَسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا -27 |
(27-28) Ancak seçtiği resûller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür. |
İhtiyar buyurduğu bir Resulden başka, çünkü onun önünden ve ardından râsıdler dizer |
Ancak seçip razı olduğu bir peygambere (bildirmesi) bunun dışındadır. Şüphesiz ki, o peygamberin önünde ve ardında dizi halinde gözcüler yürütür ki, |
Ancak râzı olduğu elçiye gösterir. Çünkü O, elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler (koruyucular) koyar. |
İhtiyar buyurduğu bir resûl müstesna, çünkü o, bunun önünden ve ardından muhafızlar sevkeder. |
29 / 572 |
Cin Suresi
28.Ayet |
لِيَعْلَمَ أَنْ قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَىٰ كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا -28 |
(27-28) Ancak seçtiği resûller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür. |
Bilsin diye, ki onlar rablarının risaletlerini hakkıyle iriştirmişlerdir ve o onların nezdindekini ihata etmiş ve her şeyi sayısiyle ihsa buyurmuştur. |
Peygamberlerin Rablarından gönderilen risâleti tebliğ ettiklerini (ayan-beyan) bilsin. (Allah) onların yanındaki şeyleri kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır. |
(Böyle yapar) Ki onların, Rablerinin kendilerine verdiği mesajları duyurduklarını bilsin. Allâh, onlarda bulunan herşeyi (bilgisiyle) kuşatmıştır ve herşeyi bir bir saymış (hesab etmiş)tir. |
Rablerinin risâletlerini hakkıyla eriştirmiş olduklarını bilmesi için (öyle muhafızlar tayin buyurulmuştur). Ve onların yanlarında olanı ilmen kuşatmıştır ve her bir şeyi adeden sayıp bilmiştir. |
29 / 572 |