KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 234. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Hud Suresi

118.Ayet
وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَجَعَلَ النَّاسَ أُمَّةً وَاحِدَةً ۖ وَلَا يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ -118 (118-119) Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti. Hem rabbın dileseydi elbet bütün o nası bir tek ümmet yapardı, halbuki ıhtilâf edip duracaklardır Eğer Rabbin dileseydi, insanları bir tek ümmet haline getirirdi. (Görüldüğü gibi) onlar durmadan anlaşmazlık halindeler. Rabbin dileseydi, insanları bir tek ümmet yapardı. Ama ihtilâf edip durmaktadırlar. Ve eğer Rabbin dilese idi, elbette bütün nâsı bir tek ümmet kılardı. Fakat onlar ihtilâf eder kimseler olmaktan geri durmayacaklardır. 12 / 234
Hud Suresi

119.Ayet
إِلَّا مَنْ رَحِمَ رَبُّكَ ۚ وَلِذَٰلِكَ خَلَقَهُمْ ۗ وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ -119 (118-119) Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti. Ancak rabbının rahmetile yarlıgadığı kimseler müstesnâ ve onun içindir ki onları halketti ve rabbının şu kelimesi tamam oldu, ahdim olsun Cehennemi cinlerden ve insanlardan tamamen dolduracağım. Ancak Rabbinin merhamet ettiği kimseler müstesna. Zaten Rabbin insanları bunun için (bu duygu ve düşüncede) yaratmıştır. Ve Rabbinin şu sözü tamamlanıp yerini bulmuştur : «And olsun ki, Cehennem´i tamamen cinlerden ve insanlardan (olan günahkâr suçlularla) dolduracağım.» Yalnız Rabbinin acıdıkları (bu ihtilâfın dışında kalmışlardır). Zaten (Allâh) onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin: "Andolsun, ben cehennemi hep cinlerden ve insanlardan bir kısmıyle dolduracağım!" sözü tam yerine gelmiştir. Ancak Rabbinin rahmet ettiği kimseler müstesna. Ve onun içindir, onları yaratmıştır. Ve Rabbinin şu beyanı da tamam olmuştur ki, «Elbette cehennemi bütün cinlerden ve insanlardan dolduracağım.» 12 / 234
Hud Suresi

120.Ayet
وَكُلًّا نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنْبَاءِ الرُّسُلِ مَا نُثَبِّتُ بِهِ فُؤَادَكَ ۚ وَجَاءَكَ فِي هَٰذِهِ الْحَقُّ وَمَوْعِظَةٌ وَذِكْرَىٰ لِلْمُؤْمِنِينَ -120 (Ey Muhammed!) Peygamberlerin haberlerinden, kendileriyle senin kalbini pekiştirdiğimiz her bir haberi sana aktarıyoruz. Bunlarda, sana hak, mü’minlere de bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir. Peygamberlerin haberlerinden kalbini tesbit edeceğimiz her türlüsünü sana kıssa olarak anlatıyoruz, bu sûrede de sana hak ve mü´minlere bir mev´ıza ve tezkir geldi (İşte ey Muhammed !) Gelip gecen peygamberlerin olup biten bu haberlerinden senin kalbini yatıştırıp pekiştirecek kadarını sana anlattık. Bu sûrede de sana hak; mü´minlere öğüt ve (düşünüp gerçeği daha iyi kavrayabilmeleri için) hatırlatma gelmiştir. Peygamberlerin haberlerinden, senin kalbini sağlamlaştıracak her şeyi sana anlatıyoruz. Bunda da sana hak ve inananlar için bir öğüt ve ibret gelmiştir. Peygamberlerin bütün haberlerinden kendisiyle kalbini tesbit edeceğimiz olanlarını sana hikaye ediyoruz. Ve bunda sana hak ve mü´minler için bir öğüt ve bir muhtıra gelmiştir. 12 / 234
Hud Suresi

121.Ayet
وَقُلْ لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ اعْمَلُوا عَلَىٰ مَكَانَتِكُمْ إِنَّا عَامِلُونَ -121 İman etmeyenlere de ki: “Elinizden geleni yapın, biz de yapacağız.” İyman etmeyenlere de de ki: siz yerinizde sayarak yapacağınızı yapın her halde biz çalışıyoruz Sen o imân etmiyenlere de ki: Yapacağınızı yapın ; doğrusu biz de (gerekeni) yapacağız. İnanmayanlara de: "Olduğunuz yerde yapacağınızı yapın, biz de yapıyoruz!" Ve imân etmeyenlere de ki: «Siz kendi iktidarınız dairesinde çalışınız, şüphe yok ki, biz de çalışanlarız.» 12 / 234
Hud Suresi

122.Ayet
وَانْتَظِرُوا إِنَّا مُنْتَظِرُونَ -122 “Bekleyin, biz de bekleyeceğiz.” Ve gözetin herhalde biz gözetiyoruz Bekleyip durun, biz de bekliyoruz. "Bekleyin, biz de bekliyoruz!" «Ve siz gözetiniz, şüphesiz ki biz de gözetenleriz.» 12 / 234
Hud Suresi

123.Ayet
وَلِلَّهِ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِلَيْهِ يُرْجَعُ الْأَمْرُ كُلُّهُ فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِ ۚ وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ -123 Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Bütün işler O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir. Bununla beraber Göklerin Yerin gaybi, Allahın´dır, emrin de hepsi ona irca´ olunur, yalnız ona ıbadet et ve ona tevekkül kıl, rabbın ne yaptığınızdan ve yapacağınızdan gafil değil Göklerin ve yerin gaybı Allah´ındır. Bütün işler O´na döndürülür. Artık O´na ibâdet edin ve O´na güvenip dayanın. Rabbin yapageldiğinizden habersiz değildir. Göklerin ve yerin gaybı (görünmez bilgisi), Allah´a âittir. Bütün işler hep Allah´a döndürülüp götürülür. O´na kulluk et ve O´na dayan. Rabbin sizin yaptıklarınızdan gâfil değildir. Ve göklerin ve yerin gaybı Allah içindir ve emrin hepsi de O´na döndürülecektir. Artık O´na ibadet et ve O´na tevekkülde bulun ve Rabbin neler yapar olduğunuzdan asla gâfil değildir. 12 / 234
Yusuf Suresi

1.Ayet
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الر ۚ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ -1 Elif Lâm Râ. Bunlar, apaçık Kitab’ın âyetleridir. Elif, Lâm, Râ. bunlar işte âyetleridir sana o mübîn kitabın Elif - Lâm - Râ. Bunlar çok açık ve açıklayıcı Kitab´ın âyetleridir. Elif lâm râ. Bunlar apaçık Kitabın âyetleridir. Elif, Lâm, Râ. İşte bu, apaçık bildiren kitabın âyetleridir. 12 / 234
Yusuf Suresi

2.Ayet
إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ -2 Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik. Biz onu bir Kur´an olmak üzere Arabî olarak indirdik, gerek ki akıl irdiresiniz Akıl yoluyla rahat anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur´ân olarak indirdik. Biz onu Arapça bir Kur´ân olarak indirdik ki anlayasınız. Şüphe yok ki, Biz onu bir Arapça Kur´an olarak indirdik. Umulur ki, siz güzelce anlarsınız. 12 / 234
Yusuf Suresi

3.Ayet
نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَا أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ هَٰذَا الْقُرْآنَ وَإِنْ كُنْتَ مِنْ قَبْلِهِ لَمِنَ الْغَافِلِينَ -3 Sana bu Kur’an’ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Hâlbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin. Sana bu Kur´anı vahyetmemizle biz bir kıssa anlatıyoruz ki ahsenülkasas senin ise doğrusu bundan evvel hiç hâberin yoktu Sana bu Kur´ân´ı vahyetmemizle, kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Halbuki daha önce bundan haberin yoktu. Biz, bu Kur´ân´ı vahyetmekle sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Sen ondan önce (bunları) bilmeyenlerden idin. Biz sana bu Kur´an´ı vahyetmemizle sana en güzel kıssayı naklediyoruz. Halbuki, sen ondan evvel elbette bundan habersizdin. 12 / 234
Yusuf Suresi

4.Ayet
إِذْ قَالَ يُوسُفُ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ إِنِّي رَأَيْتُ أَحَدَ عَشَرَ كَوْكَبًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَأَيْتُهُمْ لِي سَاجِدِينَ -4 Hani Yûsuf, babasına “Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı” demişti. Bir vakıt Yusüf babasına, babacığım dedi: ben ru´yada on bir yıldızla Güneşi ve Kameri gördüm, gördüm onları ki bana secde ediyorlar Hani bir vakitler Yûsuf, babasına : «Babacığım, doğrusu ben rüyamda onbir Yıldız, Güneş ve Ay´ı gördüm, gördüm ki bunlar bana secde ediyorlar,» demişti. Hani bir zaman Yûsuf, babasına: "Babacığım demişti, ben (rü´yâda) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm, bunların bana secde ettiklerini gördüm." demişti. Bir vakit ki, Yusuf babasına demişti: «Ey pederim! Muhakkak ben (rüyamda) onbir yıldız ile güneşi ve kameri gördüm, onları gördüm ki benim için secde edicilerdir.» 12 / 234
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014