KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 307. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Meryem Suresi

39.Ayet
وَأَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ -39 Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar. Onlar gaflet içinde iken, onlar iyman etmezlerken, o hasret gününün, o iş bitirildiği saatin dehşetini kendilerine haber ver, Onlar gafletteyken ve onlar imân etmezken işin bitirilmiş olduğu o hasret günü ile kendilerini uyar. Onları şu hasret gününe karşı uyar ki, o zaman kendileri gaflet içinde inanmamakta ısrar ederlerken iş bitirilmiş olur (yaptıklarına pişman olup hasret çeker dururlar, ama iş işten geçmiştir artık). Ve onları hasret günü ile, her emrin bitirilmiş olduğu vakit ile korkut. Onlar ise gaflettedirler ve onlar imân etmezler. 16 / 307
Meryem Suresi

40.Ayet
إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ -40 Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler. her halde Arza ve bütün üzerindekilere biz varis olacağız biz, ve hep onlar bize irca olunacaklar Şüphesiz ki biz, yeryüzüne de, onda bulunanlara da vâris olacağız ve onlar ancak bize döndürüleceklerdir. Dünyâya ve üzerinde bulunanlara biz vâris oluruz biz, ve bize döndürülürler. Biz, şüphe yok ki Biz, yeryüzüne ve onun üzerinde bulunanlara varis olacağız, ve Bize döndürüleceklerdir. 16 / 307
Meryem Suresi

41.Ayet
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَبِيًّا -41 Kitap’ta İbrahim’i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi. Kitabda İbrahimi de an, çünki o bir sıddık, bir Peygamber idi Kitapta İbrahim´i de an. Şüphesiz ki o doğruluk timsalidir; o peygamberdir. Kitapta İbrâhim´i de an; gerçekten o, çok doğru bir peygamberdi. Kitapta İbrahim´i de zikret. Şüphe yok ki, o pek sâdık bir peygamber idi. 16 / 307
Meryem Suresi

42.Ayet
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْنِي عَنْكَ شَيْئًا -42 Hani babasına şöyle demişti: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?” Bir vakıt babasına demişti: â babacığım! o işitmez görmez ve sana hiç faidesi olmaz şeylere niçin taparsın Hani bir zaman o babasına (şöyle) demişti: Babacığım, hiç işitmeyen, görmeyen ve sana hiç yararı olmayan şeylere niçin tapıyorsun ? Babasına demişti ki: "Babacığım, işitmeyen görmeyen ve sana hiçbir yararı olmayan şeylere niçin tapıyorsun?" Bir vakit ki, babasına demişti: «Ey babacığım! Ne için işitmez, görmez ve seni hiçbir ihtiyaçtan kurtaramaz bir şeye taparsın?» 16 / 307
Meryem Suresi

43.Ayet
يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءَنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا -43 “Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim.” Â babacığım emin ol bana ilimden sana gelmiyen hakikat geldi, gel bana uy da seni bir düz yola çıkarayım Babacığım, şüphen olmasın ki ilimden sana gelmiyen bana gelmiştir; onun için bana uy ki seni dosdoğru bir yola götüreyim.. "Babacığım, bana, sana gelmeyen bir bilgi geldi; bana uy, seni düzgün bir yola ileteyim." Ey atacığım! Muhakkak ki, ilimden sana gelmeyen, bana gelmiştir. Artık bana tâbi ol, seni bir doğru yola eriştireyim.» 16 / 307
Meryem Suresi

44.Ayet
يَا أَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ ۖ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ عَصِيًّا -44 “Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân’a isyankâr olmuştur.” Babacığım Şeytana tapma, çünki Şeytan rehmana âsi oldu Babacığım, şeytana tapma ; çünkü gerçekten şeytan Rahmân´a baş kaldırıp karşı gelmiştir. "Babacığım, şeytâna tapma, çünkü şeytân, Rahmân´a isyân etmiştir." «Ey babacığım! Şeytana ibadet etme, şüphe yok ki şeytan, Rahmân´a isyan eder olmuştur.» 16 / 307
Meryem Suresi

45.Ayet
يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِنَ الرَّحْمَٰنِ فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا -45 “Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum.” Babacığım ben cidden korkarım ki sana o rahmandan bir azâb dokunur da Şeytana yar olursun. Babacığım, doğrusu ben. Rahmân´dan sana dokunacak bir azâbdan korkarım ; o takdirde şeytana dost ve arkadaş olursun. "Babacığım, ben sana Rahmân´dan bir azâbın dokunmasından korkuyorum. O zaman, şeytânın dostu olursun." «Ey pederim! Ben muhakkak korkarım ki, sana Rahmân tarafından bir azap isabet eder de artık şeytana bir yar olmuş olursun.» 16 / 307
Meryem Suresi

46.Ayet
قَالَ أَرَاغِبٌ أَنْتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْرَاهِيمُ ۖ لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ لَأَرْجُمَنَّكَ ۖ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا -46 Babası, “Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!” dedi. Sen dedi: benim mabudlarımdan geçmekmi istiyorsun ya İbrahim? yemin ederim ki eğer vazgeçmezsen seni muhakkak recm ederim, hem beni uzun müddet bırak git Babası ona : Ey İbrahim ! Sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? And olsun ki bundan vazgeçmezsen elbette seni taşlarım. Uzun bir süre beni terkedip uzaklaş, dedi. (Babası): "Ey İbrâhim, dedi, sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (onlara dil uzatmaktan) vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım. Uzun süre benden ayrıl, git!" (Azer) Dedi ki: «Ey İbrahim! Yoksa sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviricisin? Andolsun ki, eğer buna nihâyet vermez isen elbette seni taşlarım ve benden uzun bir müddet uzaklaş.» 16 / 307
Meryem Suresi

47.Ayet
قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ ۖ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي ۖ إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا -47 İbrahim, şöyle dedi: “Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır.” Dedi: selâm sana, senin için rabbıma istiğfar edeceğim, çünkü o bana çok lütufkârdır İbrahim, babasına: Selâm sana, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim. Şüphesiz ki O benim hakkımda (sizden çok) lütuf ve kerem sahibidir. (İbrâhim): "Selâm sana, (esenlik içinde kal), dedi, senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana çok lutufkârdır." (Hazret-i İbrahim de) Dedi ki: «Sana selâm olsun. Senin için Rabbime elbette ki istiğfarda bulunacağım, şüphe yok ki, O benim için çok ikram etmektedir.» 16 / 307
Meryem Suresi

48.Ayet
وَأَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَأَدْعُو رَبِّي عَسَىٰ أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاءِ رَبِّي شَقِيًّا -48 “Sizi ve Allah’tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb’ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.” Hem sizi Allahdan başka taptıklarınızla bırakıp çekilirim de rabbıma duâ ederim, umulur ki rabbıma duâ ile bedbaht olmam Sizi Allah´tan başka taptıklarınızla bırakıp çekilir, Rabbime duâ ederim ; umulur ki Rabbıma yapacağım duâ ile bedbaht olmam, (dedi). "Sizden de, Allah´tan başka yalvardıklarınızdan da ayrılıyor ve yalnız Rabbime yalvarıyorum. Umarım ki Rabbime yalvarmakla bahtsız olmam (istediklerimden mahrum bırakılmam)." «Ve sizi ve Allah´tan başka tapındıklarınızı bırakıp çekiliyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua ile bedbaht olmam.» 16 / 307
Meryem Suresi

49.Ayet
فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ ۖ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا -49 İbrahim, onları da onların taptıklarını da terk edince, ona İshak ile Yakub’u bağışladık ve her birini peygamber yaptık. Vaktaki onları ve Allahtan başka taptıklarını bırakıp çekildi, biz de ona İshakı ve Ya´kubu bahşeyledik ve her birini birer Peygamber yaptık İbrahim onları Allah´tan başka taptıkları şeyle başbaşa bırakıp çekilince, biz ona İshâk ile Yâkub´u bağışladık ve onların herbirini peygamber kıldık. İşte onlardan ve onların Allah´tan başka taptıklarından ayrılınca biz ona İshak´ı ve (İshak´ın oğlu) Ya´kûb´u armağan ettik ve hepsini de peygamber yaptık. Vaktâ ki onlardan ve Allah´tan başka ibadet ettikleri şeylerden çekilip gitti. O´na İshak´ı ve Yakub´u ihsan ettik ve hepsini birer peygamber kıldık. 16 / 307
Meryem Suresi

50.Ayet
وَوَهَبْنَا لَهُمْ مِنْ رَحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا -50 Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için yüce bir doğruluk dili var ettik (güzel bir söz ile anılmalarını temin ettik). Ve bunlara rahmetimizden ihsanlar eyledik ve hepsine dillerde yüksek bir yad-ı sıdk verdik Onlara rahmetimizden sunduk ve onlar için çok yüce bir doğruluk dili verdik. Onlara rahmetimizden (mal ve çocuk) lutfettik ve onlar için yüce bir doğruluk dili verdik. Ve onlara rahmetimizden ihsan ettik ve onlar için dillerde yüksek, doğru bir sena nâsip kıldık. 16 / 307
Meryem Suresi

51.Ayet
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَىٰ ۚ إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا -51 Kitap’ta, Mûsâ’yı da an. Şüphesiz o seçkin bir insan idi. Bir resûl, bir nebî idi. Kitabda Musâyı da an, çünkü o bir muhlis idi ve bir Resul bir Peygamber idi Kitapta Musa´yı da an. Şüphesiz ki o, (Tevhîd Dininde) samimi ve katıksız İdi ve o bir resul bir nebî İdi. Kitapta Mûsâ´yı da an, çünkü o, içi temiz (bir insan)dı ve elçi bir peygamberdi. Ve kitapta Mûsa´yı da yâd et. Şüphe yok ki, o ihlâs ile muttasıf idi ve bir resûl, bir nebi olmuş idi. 16 / 307
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014