SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Mü'minun Suresi
60.Ayet |
وَالَّذِينَ يُؤْتُونَ مَا آتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ أَنَّهُمْ إِلَىٰ رَبِّهِمْ رَاجِعُونَ -60 |
Rabblerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verenler, |
Ve rablarının huzuruna varacaklarından yürekleri çarparak vergilerini verenler |
Onlar ki kendilerine verilen (nîmetler)den (Allah yolunda muhtaçlara) verirler ve Rablarına mutlaka döneceklerini (bildikleri) için kalbleri ürperir; |
Verdiklerini, Rablerinin huzûruna dönecekleri düşüncesiyle kalbleri korkudan ürpererek verirler. |
Ve o kimseler ki, onlar Rablerinin huzuruna muhakkak varacaklarından dolayı kalpleri şiddetli korkarak verdiklerini (sadakaları vesâireyi) verirler. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
61.Ayet |
أُولَٰئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ -61 |
İşte bunlar hayır işlerine koşuşurlar ve o uğurda öne geçerler. |
İşte bunlar hayırlarda sür´at yarışı yaparlar ve hem onun için ileri giderler |
İşte onlar hayırlı işlerde yarışırlar ve bunun için öne geçerler. |
İşte onlar, hayır işlerine koşarlar ve onlar hayır için önde giderler. |
İşte onlar hayırlarda sür´at gösterirler ve onlar onun için ileri gidenlerdir. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
62.Ayet |
وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا ۖ وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِقُ بِالْحَقِّ ۚ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ -62 |
Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı söyleyen bir kitab vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar. |
Maamafih biz kimseye vüs´unden başka teklif etmeyiz ve nezdimizde bir kitab vardır hakkı söyler, onlar da zulm edilmezler |
Herkese ancak gücü ve imkânı nisbetinde teklifte bulunuruz. Yanımızdaki kitap hakkı söyler ve onlar haksızlığa uğramazlar. |
Biz, hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz. Katımızda gerçeği söyleyen bir Kitap vardır. (Herkesin eylemleri onda tesbit edilmiştir), onlara asla haksızlık edilmez. |
Ve Biz bir kimseye tâkatinden başka bir şey ile teklifte bulunmayız ve Bizim katımızda bir kitap vardır ki, hakkı söyler ve onlar zulmolunmazlar. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
63.Ayet |
بَلْ قُلُوبُهُمْ فِي غَمْرَةٍ مِنْ هَٰذَا وَلَهُمْ أَعْمَالٌ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ هُمْ لَهَا عَامِلُونَ -63 |
Ancak kâfirlerin kalbleri bu Kur’an’a karşı bir gaflet içindedir. Onların bundan başka yapageldikleri birtakım (kötü) işleri de vardır. |
Fakat onların kalbleri bundan bir dalgınlık içindedir, hem onların ondan başka bir takım işleri vardır ki hep onlar için çalışırlar |
Ne var ki, onların (o inkarcı sapıkların) kalbi bundan bilgisizlik ve dalgınlık içindedir; onların bundan başka işleyip durdukları birtakım işleri daha vardır (ki onunla oyalanıp ömür tüketirler). |
Fakat onların kalbleri, bundan gaflet içindedir. Onların bundan başka (birtakım pis) işleri daha var ki, onlar hep o işler için çalışırlar. |
Fakat kâfirlerin kalpleri bundan derin bir cehalet içindedir ve onlar için bundan başka işler vardır. Onlar o işler için çalışanlardır. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
64.Ayet |
حَتَّىٰ إِذَا أَخَذْنَا مُتْرَفِيهِمْ بِالْعَذَابِ إِذَا هُمْ يَجْأَرُونَ -64 |
Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar. |
Nihayet refahlı olanlarını azâba çekiverdiğimiz zaman hemen feryada başlıyacaklardır |
Ne vakit ki, refah içinde yüzen ileri gelenlerini azâb ile yakalarız, o zaman sızlanıp yardıma çağırırlar. |
Nihâyet varlıklılarını azâb ile yakaladığımız zaman, hemen feryâda başlarlar. |
Nihâyet Biz onların ileri gelenlerini azap ile yakaladığımız zaman onlar o an bağırıp yalvarmağa başlarlar. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
65.Ayet |
لَا تَجْأَرُوا الْيَوْمَ ۖ إِنَّكُمْ مِنَّا لَا تُنْصَرُونَ -65 |
Boşuna feryat edip durmayın bugün. Zira bizden yardım görmeyeceksiniz. |
Feryad etmeyin bu gün, çünkü siz bizden kurtarılamazsınız |
Bugün sızlanıp yardıma çağırmayın; şüphesiz ki siz bizden yardım göremiyeceksiniz. |
"Bugün artık feryâd etmeyin, bize karşı size yardım olunmaz (kimse sizi bizim azâbımızdan kurtaramaz). |
(Onlara denilir ki) «Bugün bağırıp yalvarmayınız. Şüphe yok ki, siz Bizden yardım olunmazsınız.» |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
66.Ayet |
قَدْ كَانَتْ آيَاتِي تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ تَنْكِصُونَ -66 |
(66-67) Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner, geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz. |
Karşınızda âyetlerim okunuyordu da siz ardınıza dönüyordunuz |
(66-67) Âyetlerimiz cidden size okunuyordu, ama siz onu onurunuza, gururunuza yediremiyerek geceleyin yakışıksız sözler söyleyerek ökçeleriniz üzerine gerisin geri dönüyordunuz. |
"Âyetlerim size okunuyordu da siz arkanıza dönüyordunuz. |
«Muhakkak ki, size karşı benim âyetlerim okunuyordu da siz ardınıza dönüyordunuz.» |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
67.Ayet |
مُسْتَكْبِرِينَ بِهِ سَامِرًا تَهْجُرُونَ -67 |
(66-67) Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner, geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz. |
Ona kafa tutarak, müsamere yaparak hezeyanlar ediyordunuz |
(66-67) Âyetlerimiz cidden size okunuyordu, ama siz onu onurunuza, gururunuza yediremiyerek geceleyin yakışıksız sözler söyleyerek ökçeleriniz üzerine gerisin geri dönüyordunuz. |
"Âyetlerime karşı kibirlenerek geceleyin (Ka´be´nin çevresinde toplanıp) saçmalıyordunuz." |
«Onunla böbürlenerek geceleyin konuşan bir cemaat halinde hezeyanlarda bulunuyordunuz.» |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
68.Ayet |
أَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ أَمْ جَاءَهُمْ مَا لَمْ يَأْتِ آبَاءَهُمُ الْأَوَّلِينَ -68 |
Onlar bu sözü (Kur’an’ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, önceki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? |
Ya hâlâ o kelâmı tedebbür etmezler mi? Yoksa onlara evvelki atalarına gelmemiş bir şey mi geldi? |
(İnen) sözü iyice düşünüp üzerinde durmuyorlar mı, yoksa kendilerine ilk atalarına gelmeyen şeyler mi gelmiştir ? |
Onlar o sözü (Kur´ân´ı) iyice düşünmediler mi, yoksa onlara, ilk atalarına gelmeyen bir şey (bir elçi ve Kitap) geldi diye mi (böyle davranıyorlar)? |
Ya o kelâmı hâlâ tefekkür etmezler mi? Yahut onlara evvelki atalarına gelmemiş bir şey mi gelmiş oldu? |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
69.Ayet |
أَمْ لَمْ يَعْرِفُوا رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ -69 |
Ya da onlar henüz kendi peygamberlerini tanımadılar da o yüzden mi onu inkâr ediyorlar? |
Yoksa Peygamberlerini tanımadılar mı da onun için inkâr ediyorlar? |
Yoksa peygamberlerini tanımadılar mı ki, onu inkâr ediyorlar ?! |
Yoksa elçilerini tanımadıkları (onun doğruluğunu, dürüstlüğünü bilmedikleri) için mi onu inkâr ediyorlar? |
Yoksa peygamberlerini bilmediler mi? Bunun için midir ki, O´nu inkar edicilerdir. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
70.Ayet |
أَمْ يَقُولُونَ بِهِ جِنَّةٌ ۚ بَلْ جَاءَهُمْ بِالْحَقِّ وَأَكْثَرُهُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ -70 |
Yoksa “O cinnet getirmiş” mi diyorlar? Hayır o, onlara hakkı getirdi. Hâlbuki onların pek çoğu haktan hoşlanmamaktadırlar. |
Yoksa onda bir Cinnet var, mı diyorlar? Hayır, o onlara hakk ile geldi fakat ekserisi hakkı hoşlanmıyorlar |
Yoksa o peygamberlerde bir cinnet mi var diyorlar ?! Hayır, O, onlara Hakk ile gelmiştir. |
Yoksa "Onda bir delilik var" mı diyorlar? Hayır, o kendilerine hakkı getirdi, fakat çokları haktan hoşlanmıyorlar. |
Yoksa, «O´nda cinnet vardır,» mı diyorlar? Hayır onlara hak ile gelmiştir. Halbuki, onların ekserisi hakkı kerih görenlerdir. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
71.Ayet |
وَلَوِ اتَّبَعَ الْحَقُّ أَهْوَاءَهُمْ لَفَسَدَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ ۚ بَلْ أَتَيْنَاهُمْ بِذِكْرِهِمْ فَهُمْ عَنْ ذِكْرِهِمْ مُعْرِضُونَ -71 |
Eğer hak onların arzularına uysaydı, gökler ile yer ve onlarda bulunanlar elbette bozulur giderdi. Hayır, biz onlara şereflerini (Kur’an’ı) getirdik. Onlar ise bu şereflerinden yüz çeviriyorlar. |
Eğer hak onların keyflerine tâbi´ olsa idi Semavât ve Arz ve bunlardaki kimseler kat´ıyyen fâsid olurdu, hayır, biz onlara unutulmaz ders olacak zikirlerini getirdik de onlar zikirlerinden ı´raz ediyorlar |
Eğer Hakk, onların heveslerine uymuş olsaydı, elbette göklerle yer ve ikisinde bulunanlar (düzeni bozulup) alt-üst olurdu. Hayır, biz onlara anılmalarını sağlayanı) getirdik; ama onlar bu (şerefle) anılmalarını (sağlayan Kur´ân´dan) yüzçeviriyorlar. |
Eğer hak, onların keyiflerine uysaydı, gökler, yer ve bunların içinde bulunan kimseler bozulur, giderdi. Biz onlara Zikir´lerini getirdik fakat onlar, Zikirlerinden yüz çeviriyorlar. |
Eğer Hak onların hevâlarına uyacak olsa idi elbette gökler ve yer ve onlarda olanlar fesada uğramış olurdu. Hayır... Biz onlara (şereflerine vesile olacak olan) Kur´an´ı getirdik, onlar ise (kendi vesile-i şerefleri) olan Kur´an´dan yüz çevirenlerdir. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
72.Ayet |
أَمْ تَسْأَلُهُمْ خَرْجًا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيْرٌ ۖ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ -72 |
Ey Muhammed! Yoksa sen onlardan bir vergi mi istiyorsun (da inanmıyorlar)? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. |
Yoksa sen onlardan bir haraç mı istiyorsun? Rabbının harâcı daha hayırlıdır, hem o, rezzakların en hayırlısıdır |
Yoksa (ey Muhammed !) sen onlardan bir haraçmı istiyorsun ? Rabbin vereceği ücret (çok daha) hayırlıdır; O, rızık verenlerin de hayırlısıdır. |
Yoksa sen onlardan bir vergi mi istiyorsun (da onun için mi hakkı kabul etmiyorlar)? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en iyisidir. |
Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? İşte Rabbinin ecri daha hayırlıdır ve O rızık verenlerin en hayırlısıdır. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
73.Ayet |
وَإِنَّكَ لَتَدْعُوهُمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ -73 |
Şüphesiz sen onları doğru bir yola çağırıyorsun. |
Doğrusu sen onları dosdoğru bir caddeye çağırıyorsun |
Ve şüphesiz ki sen onları dosdoğru bir yola çağırırsın. |
Sen onları doğru bir yola çağırıyorsun. |
Ve şüphe yok ki, sen onları dosdoğru bir caddeye dâvet ediyorsun. |
18 / 345 |
Mü'minun Suresi
74.Ayet |
وَإِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ عَنِ الصِّرَاطِ لَنَاكِبُونَ -74 |
Fakat ahirete inanmayanlar, ısrarla bu yoldan çıkmaktadırlar. |
Fakat Âhırete inanmıyanlar caddeden sapmaktadırlar |
Gerçekten o Âhiret´e inanmayanlar (çağırdığın o) doğru yoldan sapmaktadırlar. |
Ama âhirete inanmayanlar yoldan sapıyorlar. |
Ve muhakkak o kimseler ki, ahirete imân etmezler, elbette onlar yoldan sapıtmışlardır. |
18 / 345 |