SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Fecr Suresi
15.Ayet |
فَأَمَّا الْإِنْسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ -15 |
İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der. |
Amma insan, her ne zaman rabbı onu imtihan edip de ona ikram eyler, ona ni´metler verirse, o vakıt rabbım bana ikram etti der |
(15-16) insanoğluna gelince, Rabbi onu denediğinde: İkramda bulunup nimetlere garkettiğinde, o, «Rabbim bana ikramda bulundu» der. Ama onu yine denemek için rızkını daralttığı zaman, «Rabbim bana haksızlık etti» der. |
Fakat insan öyledir; Rabbi ne zaman kendisini sınayıp ona ikrâmda bulunur, ona ni´met verirse: "Rabbim bana ikrâm etti" der. |
Rabbi onu imtihan edip kendisine ikramda bulunsa o vakit der ki: «Rabbim bana ikram etti.» |
30 / 593 |
Fecr Suresi
16.Ayet |
وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ -16 |
Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der. |
Amma her ne zaman da imtihan edip rızkını daraltırsa o vakıt da rabbım bana ihanet etti der. |
(15-16) insanoğluna gelince, Rabbi onu denediğinde: İkramda bulunup nimetlere garkettiğinde, o, «Rabbim bana ikramda bulundu» der. Ama onu yine denemek için rızkını daralttığı zaman, «Rabbim bana haksızlık etti» der. |
Ama Rabbi onu sınayıp rızkını daraltırsa: "Rabbim beni alçalttı (perişan etti)" der. |
Amma onu imtihan edip de rızkını darlaştırdığı vakit de der ki: «Rabbim bana ihanet etti.» |
30 / 593 |
Fecr Suresi
17.Ayet |
كَلَّا ۖ بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ -17 |
Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz. |
Hayır hayır doğrusu siz yetîme ikram etmiyorsunuz |
Hayır, hayır; siz yetîme ikramda bulunmuyorsunuz. |
Hayır, doğrusu siz (Allah´tan ikrâm bekliyorsunuz ama kendiniz) yetime ikrâm etmiyorsunuz. |
Yok, yok. Belki siz yetime ikram etmezsiniz. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
18.Ayet |
وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ الْمِسْكِينِ -18 |
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. |
Ve birbirinizi miskîni ıt´ame teşvık eylemiyorsunuz |
Yoksulu yedirmek hususunda birbirinizi tahrik ve teşvik etmiyorsunuz. |
Yoksula yedirmeğe teşvik etmiyorsunuz. |
Ve yoksullara yiyecek vermek için birbirinizi teşvikte bulunmazsınız. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
19.Ayet |
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَمًّا -19 |
Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz. |
Halbuki mîrası öyle bir yiyiş yiyorsunuz ki |
Mîrası ise (hakk hukuk sınırı gözetmeksizin) habire yiyorsunuz, yağma edercesine.. |
Mirâsı hırsla yutuyorsunuz. |
Ve miras bırakılan malı şiddetlicesine yersiniz. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
20.Ayet |
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا -20 |
Malı da pek çok seviyorsunuz. |
Malı öyle bir seviş seviyorsunuz ki, yığmacasına |
Malı da öyie seviyorsunuz ki hep biriktirircesine. |
Malı pek çok seviyorsunuz. |
Ve malı pek çokça bir sevgi ile seversiniz. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
21.Ayet |
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا -21 |
Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman, |
Hayır hayır, Arz «dekken dekkâ» düzlendiği |
Hayır, hayır; (bu tutumunuz çok kötü!) Yer sarsılıp parça parça bölündüğü (sonra da dümdüz duruma geldiği) zaman, |
Hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp dümdüz edildiği zaman, |
Hayır hayır. Yer dağılıp parça parça parçalanınca. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
22.Ayet |
وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا -22 |
(22-23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!? |
Ve rabbının emri gelip Melek «saffen saffâ» dizildiği vakıt |
Rabbin (emri) gelip melekler saf saf dizildiği zaman, |
Melekler sıra sıra dizili durumda Rabbin geldiği zaman. |
Ve Rabbin (emri) gelip melekler de saf saf dizilince. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
23.Ayet |
وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ ۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ وَأَنَّىٰ لَهُ الذِّكْرَىٰ -23 |
(22-23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!? |
Ki Cehennem de o gün getirilmiştir, o insan o gün anlar, fakat o anlamadan ona ne fâide? |
O gün Cehennem getirilip (ortaya konulur), insan düşünüp anlamaya çalışır, ama o düşünüp anlamakdan ona ne (yarar var)? |
Ve cehennem de getirildiği zaman. İşte o gün insan anlar, ama artık anlamanın kendisine ne yararı var? |
Ve o gün cehennem de getirilmiş olunca insan o gün anlamış olur. Ve artık o anlayıştan da ona ne faide! |
30 / 593 |
Fecr Suresi
24.Ayet |
يَقُولُ يَا لَيْتَنِي قَدَّمْتُ لِحَيَاتِي -24 |
“Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım” der. |
Ah der; nolurdu ben önce hayatım için (sağlığımda hayırlar) takdim etmiş olsa idim |
keşke (bu) hayatım için önden (iyi yararlı amelleri) gönderseydim» der. |
(O zaman insan): "Âh, keşke ben bu hayâtım için (iyi işler yapıp) gönderseydim!" der. |
Der ki, «Keşke hayatım için (güzel ameller) takdim etmiş olsa idim.» |
30 / 593 |
Fecr Suresi
25.Ayet |
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُ أَحَدٌ -25 |
Artık o gün, Allah’ın edeceği azabı kimse edemez. |
artık o gün onun ettiği azâbı kimse edemez |
Artık o gün O´nun (Allah´ın) azabı gibi hiç kimse azâb edemez. |
O gün O´nun yapacağı azâbı kimse yapamaz. |
Artık o gün O´nun yapacağı azabı bir kimse yapamaz. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
26.Ayet |
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُ أَحَدٌ -26 |
Onun vuracağı bağı kimse vuramaz. |
Ve onun vurduğu bağı kimse vuramaz |
Ve hiç kimse O´nun (inkarcı sapıklara) vurduğu bağ gibi bağ vuramaz. |
Ve O´nun vuracağı bağı kimse vuramaz! |
Ve O´nun vuracağı bend ile kimse bend vurabilemez. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
27.Ayet |
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ -27 |
(Allah, şöyle der:) “Ey huzur içinde olan nefis!” |
Ey o rabbına muti´ olan nefs-i mutmeinne! |
(27-28) Ey emîn ve tatmin olmuş nefs (ruh)! Sen O´ndan, O da senden razı olduğun halde dön Rabbına. |
Ey huzûra eren nefis! |
Ey mutmain olan nefs! |
30 / 593 |
Fecr Suresi
28.Ayet |
ارْجِعِي إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةً -28 |
“Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” |
Sen dön o rabbına hem râdıye olarak hem merdıyye de |
(27-28) Ey emîn ve tatmin olmuş nefs (ruh)! Sen O´ndan, O da senden razı olduğun halde dön Rabbına. |
Râzı edici ve râzı edilmiş olarak Rabbine dön! |
Rabbine dönüver, sen razı, O da senden razı olarak. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
29.Ayet |
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي -29 |
“(İyi) kullarımın arasına gir.” |
Gir kullarım içine |
(İyi yararlı) kullarım arasına gir. |
(İyi) Kullarım arasına gir! |
Artık kullarımın arasına gir. |
30 / 593 |
Fecr Suresi
30.Ayet |
وَادْخُلِي جَنَّتِي -30 |
“Cennetime gir.” |
Gir Cennetime |
Gir Cennetime.. |
Cennetime gir! |
Ve cennetime giriver. |
30 / 593 |
Beled Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ لَا أُقْسِمُ بِهَٰذَا الْبَلَدِ -1 |
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. |
Yo... Kasem ederim bu beldeye |
Hayır, bu şehre (Kutsal Mekke´ye) and olsun. |
Yoo, and içerim bu kente, |
(1-2) Yemin ederim bu beldeye. Ve sen bu beldede ikamet etmektesin. |
30 / 593 |
Beled Suresi
2.Ayet |
وَأَنْتَ حِلٌّ بِهَٰذَا الْبَلَدِ -2 |
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. |
Sen hıll iken bu beldede |
Sen bu şehirde yerli olarak oturmuşsundur. (Bu şehir sana daha lâyık ve daha helâldir). |
Ki sen bu şehire girmekte (burada yaşamakta)sın. |
(1-2) Yemin ederim bu beldeye. Ve sen bu beldede ikamet etmektesin. |
30 / 593 |
Beled Suresi
3.Ayet |
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ -3 |
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. |
Ve bir validle veledine ki |
Babaya da, doğan çocuğuna da and olsun, |
Ve (and içerim) doğurucuya ve doğurduğuna ki, |
Ve bir pedere ve zürriyetine de (andolsun). |
30 / 593 |
Beled Suresi
4.Ayet |
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ فِي كَبَدٍ -4 |
(1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. |
Hakikaten biz insanı bir meşakkat içinde yarattık |
Ki biz insanı (kendine has) sıkıntı ve zorluk içinde (yaratıp) meydana getirdik. |
Biz insanı zorluk arasında yarattık. |
(4-5) Muhakkak ki, Biz insanı elbette bir meşakkat içinde (bulunacağı bir mahiyette) yarattık. Sanıyor mu ki onun üzerine hiçbir kimse güç yetiremiyecek. |
30 / 593 |
Beled Suresi
5.Ayet |
أَيَحْسَبُ أَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ -5 |
İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? |
O kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor? |
O, kendisine hiç kimsenin güç getiremiyeceğini mi sanır? |
İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? |
(4-5) Muhakkak ki, Biz insanı elbette bir meşakkat içinde (bulunacağı bir mahiyette) yarattık. Sanıyor mu ki onun üzerine hiçbir kimse güç yetiremiyecek. |
30 / 593 |
Beled Suresi
6.Ayet |
يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُبَدًا -6 |
“Yığınla mal harcadım” diyor. |
Ben yığın yığın mal telef ettim diyor |
Yığın yığın mal sarfedip tükettim, diyor. |
(Gösteriş ve övünme için) "Ben birçok mal telef ettim" diyor. |
Der ki: «Ben yığın yığın mal telef ettim.» |
30 / 593 |
Beled Suresi
7.Ayet |
أَيَحْسَبُ أَنْ لَمْ يَرَهُ أَحَدٌ -7 |
Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor? |
Onu bir gören olmadı mı zann ediyor? |
Onu hiç gören olmadı mı sanıyor? |
Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor? |
Zanneder mi ki onu hiçbir kimse görmemiş. |
30 / 593 |