SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
En'am Suresi
143.Ayet |
ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ ۖ مِنَ الضَّأْنِ اثْنَيْنِ وَمِنَ الْمَعْزِ اثْنَيْنِ ۗ قُلْ آلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الْأُنْثَيَيْنِ أَمَّا اشْتَمَلَتْ عَلَيْهِ أَرْحَامُ الْأُنْثَيَيْنِ ۖ نَبِّئُونِي بِعِلْمٍ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -143 |
O, (hayvanlardan) sekiz eşi de yaratandır: (Erkek ve dişi olarak) koyundan iki, keçiden de iki. Ey Muhammed! De ki: “Allah iki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Eğer doğru söyleyenler iseniz bana bilerek haber verin.” |
Sekiz eş: koyundan iki, keçiden iki, de ki: İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinin müştemil olduklarını mı? Eğer sadıksanız bana bir ilm ile haber verin |
(Allah) sekiz çift (dişili erkekli sekiz davar) yaratmıştır. Koyundan iki, keçiden de iki.. De ki: İki erkeğini mi yoksa dişisini mi veya iki dişinin rahminin kapsayıp sarındığını mı haram kılmıştır ? Eğer doğrulardan iseniz ilme dayalı bana haber verin! |
Sekiz çift (hayvan): Koyundan iki, keçiden iki. De ki: "(Allâh), iki erkeği mi harâm etti, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin Rahimlerinde bulunan(yavru)ları mı? Eğer doğru iseniz bana bilgi ile haber verin." |
(Allah Teâlâ) Sekiz çift (yarattı). Koyundan iki, keçiden de iki. De ki: «İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Veya iki dişinin rahîmlerinin muhtevi olduklarını mı? Eğer siz doğru sözlü bulunmakta iseniz bana bir bilgi ile haber veriniz.» |
8 / 146 |
En'am Suresi
144.Ayet |
وَمِنَ الْإِبِلِ اثْنَيْنِ وَمِنَ الْبَقَرِ اثْنَيْنِ ۗ قُلْ آلذَّكَرَيْنِ حَرَّمَ أَمِ الْأُنْثَيَيْنِ أَمَّا اشْتَمَلَتْ عَلَيْهِ أَرْحَامُ الْأُنْثَيَيْنِ ۖ أَمْ كُنْتُمْ شُهَدَاءَ إِذْ وَصَّاكُمُ اللَّهُ بِهَٰذَا ۚ فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا لِيُضِلَّ النَّاسَ بِغَيْرِ عِلْمٍ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ -144 |
Yine (erkek ve dişi olarak) deveden iki, sığırdan da iki. De ki: “İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Yoksa Allah size bunları haram ettiğinde, orada hazır mı idiniz!?” İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah’a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. |
Ve deveden iki, sığırdan iki, de ki: İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinin müştemil olduklarını mı? Yoksa Allah size bu tahrîmi ferman buyururken şâhidler miydiniz? Öyle bigayri ilmin nası idlâl için uydurduğu yalanı Allâha isnâd edenlerden daha zalim kim olabilir? Her halde Allah zalimler güruhunu doğru yola çıkarmaz |
Ve deveden de iki, sığırdan da iki yarattı. De ki: İki erkeği mi yoksa iki dişiyi mi veya iki dişinin rahminin kapsayıp sarındığını mı haram kılmıştır ? Yoksa Allah size bununla tavsiyede bulunurken siz hazırmıydınız ? Bilgisiz (dayanaksız ve vahiysiz)ce, insanları saptırmak için Allah´a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim vardır? Şüphesiz ki Allah, zâlim topluluğu doğru yola eriştirmez. |
Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki: "İki erkeği mi harâm etti, iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin Rahimlerinde bulunan(yavru)ları mı? Yoksa Allâh´ın size böyle vasiyyet ettiğine şâhidler mi oldunuz?" (Allâh, böyle tavsiye ederken siz O´nun yanında mıydınız?) Öyle bilmeden insanları saptırmak için Allah´a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim olabilir? Allâh o zâlim topluluğu doğru yola iletmez. |
Deveden de iki çift sığırdan da iki çift (yarattı). De ki: «İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahîmlerinin muhtevi olduklarını mı? Yoksa siz Allah Teâlâ bununla size tavsiyede bulunduğu zaman hazırlar mı idiniz?» Artık nâsı bilmeksizin saptırmak için Allah Teâlâ´ya karşı yalan yere iftirada bulunan kimseden daha zalim kim vardır? Şüphe yok ki Allah Teâlâ zalimler gürûhunu hidâyete erdirmez. |
8 / 146 |
En'am Suresi
145.Ayet |
قُلْ لَا أَجِدُ فِي مَا أُوحِيَ إِلَيَّ مُحَرَّمًا عَلَىٰ طَاعِمٍ يَطْعَمُهُ إِلَّا أَنْ يَكُونَ مَيْتَةً أَوْ دَمًا مَسْفُوحًا أَوْ لَحْمَ خِنْزِيرٍ فَإِنَّهُ رِجْسٌ أَوْ فِسْقًا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ ۚ فَمَنِ اضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلَا عَادٍ فَإِنَّ رَبَّكَ غَفُورٌ رَحِيمٌ -145 |
De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir. |
De ki: Bana vahyolunanlar içinde bu haram dediklerinizi yiyecek bir adama haram kılınmış bir şey bulmuyorum, meğer ki şunlar olsun: Ölü yahud dökülen kan yahud hınzir eti ki o şübhesiz bir pistir yahud Allahtan başkasının ismi anılmış sarîh bir fisk, ki bunlarda da her kim muztarr olursa diğer bir muztarra tecâvüz etmediği ve zaruret mıkdârını aşmadığı takdirde şüphe yok ki Allah gafurdur rahîmdir |
De ki: Bana vahyolunanda ölü, akıtılmış kan, domuz eti —ki o murdardır—, ilâhî sınırı aşıp günah işleyerek Allah´tan başkası adına boğazlanan hayvandan gayrisinin, yiyecek olan bir kimseye haram sayıldığıyla ilgili (bir emir, bir belge) bulamıyorum. (Bunlardan da) kim yemeğe mecbur kalırsa, (diğer darda kalana ve başkalarının hakkına) tecâvüz etmemek, (zaruret miktarını) aşmamak üzere yiyebilir. Şüphesiz ki Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. |
De ki: Bana vahyolunanda, (bu harâm dediklerinizi) yiyen kimse için harâm edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak leş, yahut akıtılmış kan, yahut domuz eti -ki pistir- ya da Alah´tan başkası adına boğazlanmış bir fısk (murdar olmuş hayvan) olursa başka (bunlar harâmdır). Ama kim çaresiz kalırsa, (başkasının hakkına) saldırmamak ve (zorunluluk) sınırı(nı) aşmamak üzere (bunlardan yiyebilir). Çünkü Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir. |
De ki: «Bana vahyedilmiş olan da yiyecek bir kimseye yiyeceği haram kılınmış bir taam bulamıyorum. Meğer ki ölü veya akar kan veya domuz eti ki bu şüphesiz bir murdar şeydir veyahut bir fısk ki, üzerine Allah´tan başkasının ismi zikredilerek kesilmiş bulunur, maahaza her kim muzdar kalırsa tecavüz etmeksizin ve haddi aşmaksızın (bunlardan yiyebilir).» Çünkü senin Rabbin şüphe yok ki gafûrdur, rahîmdir. |
8 / 146 |
En'am Suresi
146.Ayet |
وَعَلَى الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا كُلَّ ذِي ظُفُرٍ ۖ وَمِنَ الْبَقَرِ وَالْغَنَمِ حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ شُحُومَهُمَا إِلَّا مَا حَمَلَتْ ظُهُورُهُمَا أَوِ الْحَوَايَا أَوْ مَا اخْتَلَطَ بِعَظْمٍ ۚ ذَٰلِكَ جَزَيْنَاهُمْ بِبَغْيِهِمْ ۖ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ -146 |
Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık. Sığır ve koyunların ise, sırtlarında veya bağırsaklarında bulunanlar, ya da kemiklerine karışanlar dışındaki içyağlarını (yine) onlara haram kıldık. İşte böyle, azgınlıkları sebebiyle onları cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz. |
Yehudîlere her tırnaklıyı haram kıldık, bir de bunlara sığır ve en´amdan sırtlarında olan veya bağırsakları üzerinde bulunan veya kemikle ıhtilât eden kuyruk kısmından maada yağlarını dahi haram kıldık fakat bunu onlara bağıyleri yüzünden bir cezâ yaptık, şüphesiz biz her hususta sâdıkız. |
Yahudî (dininden) olanlara da (Tevrat´da) her tırnaklı olan hayvanı haram kıldık. Sığır ve koyunların da sırtlarında veya bağırsaklarında veya kemiğe karışık bulunan yağlar dışında iç yağlarını haram kıldık. Bu, aşırı gidip ilâhî sınırları aşmalarından, insan haklarına el uzatmalarından dolayı onlara verdiğimiz bir cezadır ve elbette biz doğrularızdır. |
yahûdilere bütün tırnaklı(hayvan)ları harâm ettik. Sığır ve koyunun da, yağlarını onlara harâm kıldık, yalnız (hayvanların) sırtlarının, yahut bağırsaklarının taşıdığı, ya da kemiğe karışan yağlarını harâm etmedik. Aşırılıkları yüzünden onları böyle cezâlandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz. |
Ve Yahudiler üzerine her tırnaklı olanı haram kıldık ve onlara sığırdan ve koyundan (çıkarılan) iç yağlarını da haram kıldık. Ancak bunların sırtlarına veya bağırsaklarına yapışkan olan veya bir kemikle karışan yağlar müstesna. Bunu onlara haddi tecavüz ettiklerı için bir ceza olarak yaptık. Ve şüphe yok ki Biz elbette sâdıklarız. |
8 / 146 |