KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 361. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Furkan Suresi

21.Ayet
وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ أَوْ نَرَىٰ رَبَّنَا ۗ لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنْفُسِهِمْ وَعَتَوْا عُتُوًّا كَبِيرًا -21 Bize kavuşacaklarını ummayanlar, “Bize melekler indirilseydi, yahut Rabbimizi görseydik ya!” dediler. Andolsun, onlar kendi benliklerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir taşkınlık gösterdiler. Bununla beraber likamızı ümid etmiyenler dediler ki: «o melâike bizim üzerimize indirilse ya, yâhud rabbımızı görsek â» celâlime kasem ederim ki doğrusu nefislerinde kendilerini büyüksündüler, büyük azgınlık ettiler Bize kavuşacaklarını ümit etmeyenler: «Üzerimize melekler indirilseydi ya, ya da Rabbimizi görmeli değil miydik» derler. And olsun ki onlar kendi kendilerine büyüklük tasladılar da azgınlık ve taşkınlıkta hayli ileri gittiler. Bizimle karşılaşmayı ummayanlar: "Bize melekler indirilmeliydi, yahut Rabbimizi görmeliydik değil mi?" dedi(ler). Andolsun ki onlar kendi içlerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir azgınlıkla haddi aştılar. Ve Bize kavuşmayı ümit etmeyenler dedi ki: «Bizim üzerimize melekler indirilmeli değil mi idi? Veya Rabbimizi görmeli idik.» Andolsun ki, (onlar) nefislerinde bir büyüklük görmüşlerdir ve büyük bir azgınlık ile azgınlıkta bulunmuşlardır. 18 / 361
Furkan Suresi

22.Ayet
يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَىٰ يَوْمَئِذٍ لِلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَحْجُورًا -22 Fakat melekleri görecekleri gün, işte o gün suçlulara hiçbir müjde yoktur. “Eyvah! Biz Allah’ın rahmetinden tamamen uzaklaştırılmışız” diyecekler. Melâikeyi görecekleri gün, mücrimlere o gün müjde yoktur, yasak yasak diyeceklerdir Melekleri görecekleri gün, evet o gün suçlu günahkârlara hiçbir müjde (haberi) yoktur. Melekler de (müjde haberi size) iyice yasak, yasak ! diyecekler. Melekleri gördükleri gün, işte o gün suçlulara müjde yoktur ve onlar; (Size sevinmek) yasaktır, yasak!" derler. Melekleri görecekleri gün mücrimler için o gün de bir müjde yoktur ve derler ki: (Müjde) «Haram, memnu.» 18 / 361
Furkan Suresi

23.Ayet
وَقَدِمْنَا إِلَىٰ مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاءً مَنْثُورًا -23 Onların yaptıkları bütün amellerine yöneldik ve onları dağılmış zerreciklere çevirdik. Hem varmışızdır da her ne amel işledilerse onu bir hebâi mensûre çevirmişizdir Onların işlediği her ameli karşılayıp dağılmış toz haline getiririz. Yaptıkları her işin önüne geçmişiz de onu (etrafa) saçılmış toz zerreleri haline getirmişizdir. Ve onlar amelden ne işlemiş bulundular ise, o güne geçtik de onu bir saçılmış ince zerreler kıldık. 18 / 361
Furkan Suresi

24.Ayet
أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلًا -24 O gün cennetliklerin kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer daha güzeldir. Eshab-ı Cennettir ki o gün eğlendiği yer hayırlı, dinlendiği yer pek güzeldir O gün Cennetlik olanlar en hayırlı eyleşecek. en güzel dinlenecek yerdedirler. O gün cennet halkının kalacakları yer daha iyi, dinlenip safâ sürecekleri yer daha güzeldir. O günde cennet ehli, karargâh itibariyle hayırlıdır, istirahatgâhca da daha güzeldir. 18 / 361
Furkan Suresi

25.Ayet
وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنْزِيلًا -25 O gün gök bulutlarla yarılıp parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir. Hem o, Semânın gamâm ile yarılacağı ve Melâikelerin peyderpey indirildiği gün O gün gök beyaz bulutlar şeklinde (bir görünüm vererek) yarılıp dağılacak ; melekler grup grup indirilecek. Göğün bulutları parçalayıp meleklerin bölük bölük indirildiği gün; Ve o gün ki, gök bir bulutla parçalanacaktır, melekler de indirilmekle indirilecektir. 18 / 361
Furkan Suresi

26.Ayet
الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَٰنِ ۚ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا -26 O gün gerçek hükümranlık Rahmân’ındır ve kâfirlere zorlu bir gün olacaktır. Mülk o gün elhak rahmânındır, kâfirlere ise o pek zorluklu bir gün olur O gün gerçek mülk (ve hükümranlık bütünüyle) Rahmân´ındır. O gün kâfirler için pek sıkıntılıdır. İşte o gün, gerçek mülk, Rahmânın´dır, (bütün hükümranlık yalnız O´na âittir) ve o (gün), kâfirler için çetin bir gündür. O gün sabit olan mülk, Rahmân´ındır. Kâfirlere ise gayet güç bir gün olmuştur. 18 / 361
Furkan Suresi

27.Ayet
وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَىٰ يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا -27 O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: “Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!” Hem o gün ki zalim ellerini ısıracak eyvah diyecek keşke Peygamberin maıyyetinde bir yol tutaydım O gün zâlim zorba, ellerini ısırıp «keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım !» diyecek. O gün zâlim ellerini ısırıp: "Nolaydı, keşke ben elçiyle beraber bir yol edineydim!" der. Ve o gün ki, zalim iki elini ısırır, der ki: «Keşke ben Peygamber ile beraber bir yol tutmuş olsa idim.» 18 / 361
Furkan Suresi

28.Ayet
يَا وَيْلَتَىٰ لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا -28 “Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!” Eyvah keşke falanı dost tutmıyaydım Eyvah, yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim. "Vah bana, ne olurdu, ben falanı dost tutmasaydım!" «Eyvah bana! Keşke falanı dost ittihaz etmese idim.» 18 / 361
Furkan Suresi

29.Ayet
لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي ۗ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولًا -29 “Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir.” Vallahi o sapıttı beni zikirden, bana gelmiş iken, öyle ya Şeytan insana çok hızlânkâr bulunuyor And olsun ki bana Kur´ân geldikten sonra o dost (dediğim kimse) beni saptırdı. Şeytan ise insanı aşağılık halde yapayalnız bırakandır. O beni, bana gelen Zikirden saptırdı. Zaten şeytân, insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakır." «Andolsun ki, beni zikirden sapıttırdı, (o zikir) bana geldikten sonra ve şeytan insan için yardımcı olmayıp (onu) zelilâne bir halde terkeder olmuştur.» 18 / 361
Furkan Suresi

30.Ayet
وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَٰذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا -30 Peygamber, “Ey Rabbim! Kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi” dedi. Peygamber de «yarab, kavmim bu Kur´anı mehcur tuttular» demekte Peygamber de dedi ki: Ey Rabbim! Şüphesiz ki kavmim bu Kur´ân´ı (bir kenara itip) terkettiler. Elçi de: "Ya Rabbi, kavmim, bu Kur´an´ı terk edilmiş bıraktılar" demiştir. Ve Peygamber dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok benim kavmim bu Kur´an´ı metrûk ittihaz ettiler.» 18 / 361
Furkan Suresi

31.Ayet
وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا مِنَ الْمُجْرِمِينَ ۗ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَصِيرًا -31 Biz, işte böyle, her peygamber için suçlulardan bir düşman yarattık. Yol gösterici ve yardım edici olarak Rabbin yeter. Ve işte biz böyle her Peygamber için mücrimlerden bir düşman yapmışızdır, maamafih hâdi de rabbın yeter nasîr de İşte bunun gibi her peygamber için suçlu günahkârlardan bir düşman ortaya çıkardık. Doğru yolu gösterici ve yardım (elini) uzatıcı olarak Rabbin yeter. Biz böylece her elçiye suçlulardan bir düşman var ettik. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter. Ve işte Biz böyle herbir peygamber için günahkârlardan bir düşman kılmışızdır. Ve sana bir hidâyet ve nusret edici olarak Rabbin kifâyet eder. 18 / 361
Furkan Suresi

32.Ayet
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً ۚ كَذَٰلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ ۖ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا -32 İnkâr edenler, “Kur’an ona bir defada toptan indirilseydi ya!” dediler. Biz, Kur’an’la senin kalbini pekiştirmek için onu böyle kısım kısım indirdik ve onu ağır ağır okuduk. Yine o küfredenler dediler ki: o Kur´an ona cümlesi birden indirilseydi ya! Biz onu gönlüne iyi tesbit edelim diye böyle ındirdik ve fevkal´âde bir tertil ile tertil eyledik İnkâra saplanıp kalanlar dediler ki: «Kur´ân O´na (Muhammed´e) bir defada bütünüyle indirilseydi ya..» Biz onunla senin kalbini iyice yatıştırıp pekiştirmek ve tane tane okuman için böylece (parça parça ve uzun sürede) indirdik. İnkâr edenler: "Kur´ân, ona bir defada indirilmeli değil miydi?" dediler. Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırmak için onu böyle (parça parça indirdik) ve onu ağır ağır okuduk. Ve kâfir olanlar dedi ki: «Kur´an O´nun üzerine toplu bir halde indirilmiş olmalı değil mi idi?» Onunla kalbini takviye etmek için böyle müteferrikan indirdik. Ve onu âyet âyet beyan ettik. 18 / 361
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014