SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
İnşikak Suresi
14.Ayet |
إِنَّهُ ظَنَّ أَنْ لَنْ يَحُورَ -14 |
Çünkü o hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sanırdı. |
Çünkü hiç inkılâb görmiyecek sanmıştı |
Doğrusu o, (hesap gününe) dönmeyeceğini sanırdı. |
O, hiç (Rabbine) dönmeyeceğini sanmıştı. |
Muhakkak, o sanmıştı ki elbette dönmeyecektir. |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
15.Ayet |
بَلَىٰ إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا -15 |
Hayır! Sandığı gibi değil! Şüphesiz Rabbi onu görüyordu. |
Hayır, çünkü rabbı onu gözetiyordu |
Hayır, (kurtuluş yok) şüphesiz ki Rabbi onun yaptıklarını (bir bir) görmekteydi. |
Hayır, Rabbi O´nu görmekte idi. |
Hayır. Şüphe yok ki, Rabbi onu görür olmuştur. |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
16.Ayet |
فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ -16 |
Yemin ederim şafağa, |
İmdi kasem ederim o şefaka |
Hayır, şafak´a (Güneş battıktan sonra ufukta beliren kızıllık veya ondan bir süre sonra beliren sarılık) yemin ederim. |
Yoo, and içerim; akşamın alaca karanlığına, |
Artık kasem ederim şafaka. |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
17.Ayet |
وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ -17 |
Geceye ve içinde topladıklarına, |
Ve geceye ve derlediğine |
Geceye ve (insanlarla hayvanların dinlenmeleri için) derleyip topladığına da yemin ederim.. |
Geceye ve (gecenin bağrında) topladığı şeylere, |
Ve geceye ve topladığı şeye, |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
18.Ayet |
وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ -18 |
Dolunay hâlindeki aya ki, |
Ve derlendiği zaman o Aya |
Derlenen dolunaya da yemin ederim ; |
Değirmileşen aya, |
Ve toplandığı vakit kamere, |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
19.Ayet |
لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَنْ طَبَقٍ -19 |
Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz. |
Ki sizler binip binip gececeksiniz elbette tabakadan tabakaya |
Ki sizler şüphesiz kademeli hayat safhalarında halden hale geçeceksiniz. |
Ki, siz, mutlaka tabakadan tabakaya bineceksiniz! |
Elbette ki halden hale mülâki olacaksınız. |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
20.Ayet |
فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ -20 |
Böyleyken onlara ne oluyor da iman etmiyorlar? |
O halde onlara ne var ki iyman eylemezler? |
O halde onlara ne oluyor da„ inanmıyorlar?! |
Onların nesi var ki inanmıyorlar? |
(20-21) Artık onlar için ne var ki, imân etmiyorlar? Ve onlara karşı Kur´an okunduğu vakit secde etmezler. |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
21.Ayet |
وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْآنُ لَا يَسْجُدُونَ ۩ ۩ -21 |
Onlara Kur’an okunduğu zaman secde etmiyorlar. |
Ve karşılarında Kur´an okunduğu vakıt secde etmezler? |
Kur´ân onların karşısında okunduğu zaman secde etmezler. |
Kendilerine Kur´ân okunduğu zaman secde etmiyorlar? |
(20-21) Artık onlar için ne var ki, imân etmiyorlar? Ve onlara karşı Kur´an okunduğu vakit secde etmezler. |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
22.Ayet |
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَ -22 |
Daha doğrusu, inkâr edenler (Kur’an’ı) yalanlıyorlar. |
Hattâ o küfr edenler tekzîb ederler |
Secde etmek şöyle dursun küfre saplanıp kalanlar (Hakk´ı) yalanlamaya devam ediyorlar. |
Tersine o nânkörler yalanlıyorlar. |
Hatta kâfir olanlar, tekzîp ederler. |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
23.Ayet |
وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ -23 |
Hâlbuki Allah, içlerinde ne sakladıklarını çok iyi bilir. |
Halbuki Allah içlerindekini biliyor |
Halbuki Allah, onların içlerinde neleri gizlediklerini çok iyi bilir. |
Allâh onların, içlerinde gizledikleri (düşünceleri) biliyor. |
Halbuki Allah onların kalblerinde neler topladıklarını pek iyi bilendir. |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
24.Ayet |
فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ -24 |
Öyle ise sen onlara elem dolu bir azabı müjdele! |
Onun için onlara elîm bir azâb müjdele |
Artık sen, onları elem verici bir azâbla müjdele!. |
Onlara acı bir azâbı müjdele. |
Artık onları pek acıklı bir azap ile müjdele. |
30 / 589 |
İnşikak Suresi
25.Ayet |
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ -25 |
Ancak iman edip de sâlih ameller işleyenler başka. Onlar için, bitmez tükenmez bir mükâfat vardır. |
Ancak iyman edip Salih ameller yapanlar başka onlara tükenmez bir ecir var |
Ancak imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlar için bitmez-tükenmez mükâfat vardır. |
Ancak inanıp yararlı işler yapan kimseler için kesintisiz bir mükâfât vardır. |
Fakat o kimseler ki, imân ettiler ve sâlih sâlih amellerde bulundular, onlar için de tükenmeyen bir mükâfaat vardır. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ -1 |
Burçlarla dolu göğe andolsun, |
O Semai zatilbüruca |
Kendinde burçlar (takım yıldızlar) taşıyan göğe and olsun, |
Burçlar sâhibi göğe andolsun, |
(1-2) Andolsun burçlar sahibi olan göğe. Ve mev´ud olan güne. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
2.Ayet |
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ -2 |
Va’dedilmiş güne (kıyamete) andolsun, |
Ve o yevmi mev´uda |
Va´dedilen güne (Kıyamet gününe) and olsun, |
Va´dedilen güne andolsun, |
(1-2) Andolsun burçlar sahibi olan göğe. Ve mev´ud olan güne. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
3.Ayet |
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ -3 |
(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir. |
Ve şâhide ve meşhûda kasem olsun |
Ve şâhid olana ve şâhid olunana da and olsun ki, |
(O gün) Şâhide ve şâhidlik edilene andolsun, |
(3-4) Ve şehâdet eden ve şehâdet olunana. Hendeklerin sahipleri mel´un bulunmuştur. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
4.Ayet |
قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ -4 |
(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir. |
Tel´ıyn edildi sahibleri o uhdudun |
Uhdûdlular lanetlendiler.. |
Ki kahroldu o hendeğin adamları |
(3-4) Ve şehâdet eden ve şehâdet olunana. Hendeklerin sahipleri mel´un bulunmuştur. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
5.Ayet |
النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ -5 |
(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir. |
O çıralı ateşin |
Alev alev yanan ateş, |
O yakıt doldurulup tutuşturulmuş ateş (hendeğinin adamları)! |
(5-6) Şiddetli tutuşturulmuş ateş (sahipleri). O vakit ki, onlar onun üzerine oturucu idiler. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
6.Ayet |
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ -6 |
(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. |
O vakıt ki üzerine oturmuştular |
Hani ya onlar ateşin çevresinde oturmuşlardı. . |
Onlar, o (ateş hendeği)nin başında oturmuşlardı. |
(5-6) Şiddetli tutuşturulmuş ateş (sahipleri). O vakit ki, onlar onun üzerine oturucu idiler. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
7.Ayet |
وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ -7 |
(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. |
Mü´minlere yaptıklarına karşı şâhid de oluyorlardı |
Onlar, mü´minlere yaptıklarına şâhid oluyorlardı. |
Ve onlar, mü´minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. |
(7-8) Ve onlar, mü´minlere yapar olduklarını seyrediciler idi. Ve bunlardan intikam almaları da, bunların azîz, hamîd olan Allah´a imân etmiş olmalarından başka bir şey için değildi. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
8.Ayet |
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ -8 |
(8-9) Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir. |
Onlardan kızdıkları da yalnız azîz, hamîd olan Allaha iyman etmeleri idi |
Onların en çok kızıp intikam almak istedikleri ise, O çok güçlü, çok üstün, O çok övülmeye lâyık Allah´a imân edenlerdi. |
Mü´minler sırf aziz, övgüye lâyık Allah´a inandıkları için o (zâlim)ler onlardan öç aldılar. |
(7-8) Ve onlar, mü´minlere yapar olduklarını seyrediciler idi. Ve bunlardan intikam almaları da, bunların azîz, hamîd olan Allah´a imân etmiş olmalarından başka bir şey için değildi. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
9.Ayet |
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ -9 |
(8-9) Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir. |
Ki bütün Semavât ve Arz mülkü onundur ve Allah, her şey´e şâhiddir |
O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O´nundur. Allah her şeye şâhiddir. |
O (Allah) ki göklerin ve yerin hükümranlığı O´nundur. Allâh, her şeye tanıktır. |
O (Allah´a) ki, göklerin ve yerin mülkü O´na aittir ve Allah her şey üzerine şahittir. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
10.Ayet |
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ -10 |
Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır. |
O kimseler ki mü´minîn ve mü´minâta fitne yapmışlar, sonra da tevbe etmemişlerdir muhakkak artık onlara Cehennem azâbı var ve onlara yangın azâbı vardır |
O kimseler ki, inanan erkek ve kadınlara (dinlerinden dönmeleri için) işkencede bulundular, sonra da (bu yaptıklarından dolayı) tövbe etmediler ; onlar için Cehennem azabı vardır; o çok yakıcı azâb onlar içindir |
İnanmış erkek ve kadınlara işkence edip sonra (yaptıklarına) tevbe etmeyenler (yok mu), onlar için cehennem azâbı vardır ve onlar için yangın azâbı vardır. |
Muhakkak o kimseler ki, mü´minleri ve mü´mineleri belaya düşürmüşlerdir, sonra da tevbe etmemişlerdir. Artık onlar için cehennem azabı ve onlar için yangın azabı vardır. |
30 / 589 |
Büruc Suresi
11.Ayet |
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ -11 |
İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte bu büyük başarıdır. |
O kimseler ki iyman etmişler ve salih ameller işlemişlerdir, muhakkak onlara altından ırmaklar akar Cennetler var, işte o büyük kurtuluşdur |
Şüphesiz ki, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlara, altlarından ırmaklar akan Cennetler vardır. İşte bu, büyük bir kurtuluştur. |
İnanan ve iyi işler yapan kimseler için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük başarı budur. |
Şüphe yok ki, imân etmiş ve sâlih sâlih amellerde bulunmuş kimseler için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Bu ise pek büyük bir kurtuluştur. |
30 / 589 |