SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Yunus Suresi
89.Ayet |
قَالَ قَدْ أُجِيبَتْ دَعْوَتُكُمَا فَاسْتَقِيمَا وَلَا تَتَّبِعَانِّ سَبِيلَ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ -89 |
Allah da, “Her ikinizin de duası kabul edildi. Öyleyse dürüst olmakta devam edin ve sakın bilmeyenlerin yolunda gitmeyin” dedi. |
Peki buyurdu: duanız kabul olundu, siz yine istikamette devam edin ve kendini bilmiyenlerin meslekine uymayın |
Allah, «ikinizin de duası kabul olundu. Doğrulukta (doğru yolda yürümekte) devam edin ve sakın (o kendini ve Hakk´ı) bilmezlerin yoluna uymayın !» buyurdu. |
(Allâh): "ikinizin du´âsı kabul olundu," dedi, "doğru olun, bilmezlerin yoluna uymayın." |
Buyurdu ki, «İkinizin de duası kabul olunmuştur. Artık istikamette devam ediniz ve bilmez olanların yoluna tâbi olmayınız.» |
11 / 218 |
Yunus Suresi
90.Ayet |
وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيلَ الْبَحْرَ فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْيًا وَعَدْوًا ۖ حَتَّىٰ إِذَا أَدْرَكَهُ الْغَرَقُ قَالَ آمَنْتُ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ وَأَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ -90 |
İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, “İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de müslümanlardanım” dedi. |
Derken Benî İsraîli denizi geçirdik, derhal Fir´avn askerile ta´kıb ve taaruz için arkalarına düştü, nihayet gark kendini derdest edince; inandım hakıkat Benî İsrailin iyman ettiğinden başka ilâh yok, ben de ona teslim olanlardanım, dedi |
İsrail oğulları´nı denizden geçirdik ; Fir´avn ve askerleri zulüm ve düşmanlık (izhar ederek) onları takibe koyuldular. Sonunda Fir´avn boğulma derecesine gelince (şöyle) dedi : «İsrail oğulları´nın inandığı Allah´ tan başka ilâh olmadığına inandım ve ben artık (O´na) teslimiyet gösterenlerdenim i» |
İsrâil oğullarını denizden geçirdik, Fir´avn ve askerleri de zulmetmek ve saldırmak için onların arkalarına düştü. Nihâyet boğulma kendisini yakalayınca (Fir´avn): "Gerçekten İsrâil oğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, ben de müslümanlardanım!" dedi. |
Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Fir´avun ile askerleri ise zulmen ve adaveten onların arkalarına düşmüşlerdi. Nihâyet ona boğulmak yetişince dedi ki: «Ben İsrailoğullarının imân etmiş olduklarından başka ilâh olmadığına muhakkak ki imân ettim ve ben de müslümanlardanım.» |
11 / 218 |
Yunus Suresi
91.Ayet |
آلْآنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنْتَ مِنَ الْمُفْسِدِينَ -91 |
Şimdi mi?! Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun. |
Ya... şimdi ha? Halbuki bundan evvel ısyan etmiştin, müfsidlerden idin |
Şimdi mi imân ettin ? Oysa önce isyan ettin ve fesatçılardan oldun, (değil mi ?). |
"Şimdi mi? Oysa daha önce isyân etmiş, bozgunculardan olmuştun?" (denildi). |
(O´na denildi ki,) «Şimdi mi? Ve sen muhakkak ki, evvelce isyan etmiş ve müfsidlerden olmuş idin.» |
11 / 218 |
Yunus Suresi
92.Ayet |
فَالْيَوْمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُونَ لِمَنْ خَلْفَكَ آيَةً ۚ وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ النَّاسِ عَنْ آيَاتِنَا لَغَافِلُونَ -92 |
Biz de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olman için, kurtaracağız. Çünkü insanlardan birçoğu âyetlerimizden gerçekten habersizdir. |
Biz de, bu gün seni bedeninle bir tepeye atacağız ki arkandan geleceklere bir ibret olasın, maamafih insanların bir çoğu âyetlerimizden cidden gafildirler |
Senden sonrakilere (ibret ve öğüt alınacak tarihî) bir belge olmak için bugün senin bedenini kıyıya yüksekçe bir yere atacağız. Çünkü insanların çoğu bizim âyetlerimizden cidden gafildirler. |
"Bugün senin (canından ayırdığımız) bedenini, (denizin dibinden) kurtarıp (sahilde) bir tepeye atacağız ki senden sonra gelenlere ibret olasın. Ama insanlardan çoğu bizim âyetlerimizden gâfildirler." |
«Artık bugün senin cesedini kurtaracağız, Tâ ki, senden geridekilere bir ibret olasın. Ve şüphe yok ki, nâstan birçokları Bizim âyetlerimizden elbette gâfillerdir.» |
11 / 218 |
Yunus Suresi
93.Ayet |
وَلَقَدْ بَوَّأْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مُبَوَّأَ صِدْقٍ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ فَمَا اخْتَلَفُوا حَتَّىٰ جَاءَهُمُ الْعِلْمُ ۚ إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ -93 |
Andolsun, biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. Kendilerine bilgi gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir. |
Filhakıka Benî İsraili cidden güzel bir yurda yerleştirdik ve hoş ni´metlerden merzuk kıldık, nihayet ihtilâf etmeleri de kendilerine ilim geldikten sonra oldu, şüphe yok ki o ıhtilâf edib durdukları şeylerde rabbın kıyâmet günü aralarında hukmünü verecek |
And olsun ki, İsrail oğulları´nı güzelce elverişli ve huzurlu bir yere yerleştirdik ve onları temiz ve nezih şeylerden rızıklandırdık. Kendilerine (Kur´ân) gelinceye kadar görüş ayrılığında bulunmadılar. Şüphesiz ki Rabbin onların ayrılığa düştükleri hususta Kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir. |
Andolsun biz, İsrâil oğullarını iyi bir yere yerleştirdik ve onlara güzel rızıklar verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ayrılığa düşmediler (de bilgi geldikten sonra ayrılığa düştüler). Şüphesiz Rabbin, kıyâmet günü, anlaşmazlığa düştükleri şey hakkında aralarında hüküm verecektir. |
Ve andolsun ki, İsrailoğullarını sâlih (doğru) bir yurda yerleştirdik. Ve onları tertemiz şeylerden merzûk ettik. Sonra kendilerine ilim gelinceye kadar ihtilâfta bulunmadılar. Şüphe yok ki, Rabbin onların arasında ihtilâfa düştükleri şeyler hakkında Kıyamet günü hükmedecektir. |
11 / 218 |
Yunus Suresi
94.Ayet |
فَإِنْ كُنْتَ فِي شَكٍّ مِمَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ فَاسْأَلِ الَّذِينَ يَقْرَءُونَ الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكَ ۚ لَقَدْ جَاءَكَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ -94 |
Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab’ı (Tevrat’ı) okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma! |
Şimdi şu sana indirdiğimiz şeylerde bilfarz şekkedecek olursan senden evvel kitab okuyanlara sor, kasem olsun ki sana rabbından hak geldi, |
Sana indirdiğimiz şeylerde şüpheye düştüğünü (farzedelim) o takdirde senden önce kitap okuyanlardan sor. And olsun ki Rabbinden sana hak (bir kitab) gelmiştir, sakın şüphe edenlerden olma. |
Eğer sen, sana indirdiğimizden kuşkuda isen, senden önce Kitabı okuyanlara sor. Andolsun, sana Rabbinden hak geldi, sakın kuşkulananlardan olma! |
Eğer sen, sana indirmiş olduğumuz şeylerden şüphede olmuş isen senden evvel kitap okumakta olanlardan sor. Andolsun ki, sana hak, Rabbinden gelmiştir. Artık şüphe edenlerden olma. |
11 / 218 |
Yunus Suresi
95.Ayet |
وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِرِينَ -95 |
Sakın Allah’ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma! Yoksa zarara uğrayanlardan olursun. |
sakın şüphe edenlerden olma ki husrâna düşenlerden olmıyasın |
Allah´ın âyetlerini yalanlayanlardan da herhalde olma, sonra zarara uğrayanlardan olursun. |
Ve sakın Allâh´ın âyetlerini yalanlayanlardan olma, yoksa ziyana uğrayanlardan olursun. |
Ve sakın Allah´ın âyetlerini tekzîp edenlerden olma. Sonra hüsrâna uğramışlardan olursun. |
11 / 218 |
Yunus Suresi
96.Ayet |
إِنَّ الَّذِينَ حَقَّتْ عَلَيْهِمْ كَلِمَتُ رَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ -96 |
(96-97) Şüphesiz, haklarında Rabbinin sözü (hükmü) gerçekleşmiş olanlar, kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar inanmazlar. |
Hakıkat aleyhlerinde rabbının kelimesi hakkolmuş olanlar iymana gelmezler |
(96-97) Onlar ki haklarında Rabbin sözü gerçekleşti, kendilerine her türlü âyet (belge ve mu´cize) de gelse, elem verici azabı görmedikçe (emin olunuz ki) inanmazlar . |
Üzerlerine Rabbinin (azâb) kelimesi hak olanlar inanmazlar. |
Muhakkak o kimseler ki, aleyhlerinde Rabbin kelimesi tahakkuk etmiştir, onlar imân etmezler. |
11 / 218 |
Yunus Suresi
97.Ayet |
وَلَوْ جَاءَتْهُمْ كُلُّ آيَةٍ حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ -97 |
(96-97) Şüphesiz, haklarında Rabbinin sözü (hükmü) gerçekleşmiş olanlar, kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar inanmazlar. |
Velevse kendilerine her âyet gelmiş olsun, tâ o elîm azâbı görecekleri âna kadar |
(96-97) Onlar ki haklarında Rabbin sözü gerçekleşti, kendilerine her türlü âyet (belge ve mu´cize) de gelse, elem verici azabı görmedikçe (emin olunuz ki) inanmazlar . |
Onlara bütün âyetler gelmiş olsa bile, acı azâbı görünceye kadar (inanmazlar). |
Velev ki, onlara her âyet gelsin. Pek acıklı azabı görünceye kadar (küfürlerinde devam ederler). |
11 / 218 |