KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 253. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Ra'd Suresi

35.Ayet
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ ۖ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۖ أُكُلُهَا دَائِمٌ وَظِلُّهَا ۚ تِلْكَ عُقْبَى الَّذِينَ اتَّقَوْا ۖ وَعُقْبَى الْكَافِرِينَ النَّارُ -35 Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dolunan cennetin durumu şudur: Onun içinden ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. İnkâr edenlerin sonu ise ateştir. Müttekilere va´dolunan Cennetin temsili; altından ırmaklar akar, yemişleri daim, sayesi de, bu işte takva yolunu tutanların ukbası, kâfirlerin ukbası ise ateş Takva sahiplerine (Allah´tan korkup kötülüklerden sakınanlara) va´d olunan Cennet´in altlarından ırmaklar akar; yiyecekleri devamlıdır, gölgeleri de hep öyle.. İşte bu, Allah´tan korkup fenalıklardan sakınanların (varacakları en) mutlu sonuçtur. Kâfirlerin varacağı sonuç ise, ateştir. (Allâh´ın emirlerine karşı gelmekten) Korunanlara va´dedilen cennetin durumu şöyledir: Altından ırmaklar akar; yemişi de süreklidir, gölgesi de. İşte korunanların sonu budur. İnkâr edenlerin sonu da ateştir. Muttakîlere vaadolunmuş olan cennetin vasfı, onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri daimidir. İşte o, (cennet) ittikada bulunanların akıbetidir. Ve kâfirlerin akıbeti de ateştir. 13 / 253
Ra'd Suresi

36.Ayet
وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَفْرَحُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ ۖ وَمِنَ الْأَحْزَابِ مَنْ يُنْكِرُ بَعْضَهُ ۚ قُلْ إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ اللَّهَ وَلَا أُشْرِكَ بِهِ ۚ إِلَيْهِ أَدْعُو وَإِلَيْهِ مَآبِ -36 Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilen Kur’an ile sevinirler. Fakat (senin aleyhinde olan) gruplardan onun bir kısmını inkâr edenler de vardır. De ki: “Ben ancak Allah’a kulluk etmek ve O’na ortak koşmamakla emrolundum. Ben yalnız O’na çağırıyorum ve dönüşüm de yalnız O´nadır.” Bir de kendilerine kitab verdiklerimiz sana indirilen bu kur´an ile ferah duyuyorlar, ahzapdan bazısını inkâr eden de var, de ki: Ben ancak Allaha kulluk etmekle ve ona şirk koşmamakla emrolundum, ben ona davet ederim, varacağım o Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen şey (Kur´ân) ile sevinirler. (İslâm aleyhine birleşen) gruplardan kimi onun bir kısmını inkâr eder; de ki: Ben ancak Allah´a kulluk etmek ve O´na ortak koşmamakla emrolundum. Ancak O´na davet ederim ve dönüşüm de O´nadır. Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilene sevinirler. Fakat kabilelerden onun bir kısmını inkâr edenler vardır. De ki: "Bana, yalnız Allah´a kulluk etmem ve O´na hiçbir şeyi ortak koşmamam emredildi. Ben (insanları) O´na da´vet ederim, dönüşüm de O´nadır." Ve kendilerine kitap vermiş olduklarımız, sana indirilmiş olan ile sevinirler ve muhtelif tâifelerden öylesi de vardır ki, (o indirilmiş olanın) bazısını inkar ederler. De ki: «Ben ancak emrolundum ki, Allah´a ibadet edeyim ve O´na şerik koşmayayım. O´na dâvet ederim ve dönüşüm O´nadır.» 13 / 253
Ra'd Suresi

37.Ayet
وَكَذَٰلِكَ أَنْزَلْنَاهُ حُكْمًا عَرَبِيًّا ۚ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ بَعْدَمَا جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا وَاقٍ -37 Böylece biz onu (Kur’an’ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra eğer sen onların heva ve heveslerine uyarsan, Allah tarafından senin için ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu. Ve işte biz o Kur´anı böyle arabiyyen hâkim olmak üzere indirdik, kasem olsun ki eğer sen sana vahyile gelen bu ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan sana Allahtan ne bir velîy vardır, ne de vikaye edecek Ve işte böylece Kur´ân´ı Arapça bir hüküm (ve hikmet) olarak indirdik. Artık (ey peygamber!) sana gelen (bunca) ilimden sonra onların heveslerine uyacak olursan, senin için Allah´tan ne bir yardımcı dost, ne de bir koruyucu vardır. Ve işte biz onu, Arapça bir hüküm (hikmet gereğince hükmeden bir Kitap) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, artık seni Allah´tan kurtaracak ne bir veli ne de koruyucu olmaz. Ve işte Biz onu (Kur´an´ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik ve andolsun ki, eğer sana gelen ilmden sonra onların hevâlarına uyacak olursan senin için Allah´tan ne bir yardımcı vardır, ne de bir koruyucu. 13 / 253
Ra'd Suresi

38.Ayet
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً ۚ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَنْ يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۗ لِكُلِّ أَجَلٍ كِتَابٌ -38 Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir peygamber bir mucize getiremez. Her ecelin (vadenin) bir yazısı vardır. Kasem olsun ki biz senden evvel de Resuller gönderdik, onlara da hem zevceleri verdik hem zürriyyet, hiç bir Resulün ise Allahın iznine iktiran etmedikçe bir âyet getirmek haddi değildir, her ecel için bir yazı vardır And olsun ki, senden önce de peygamberler gönderdik; onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah´ın izni olmadan herhangi bir peygamberin bir âyet getirmesi (mümkün) değildir, olamaz da. Her vakit için bir yazı; yazılı her emir için de belirlenmiş bir vakit vardır. Andolsun, biz senden önce de elçiler gönderdik, onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allâh´ın izni olmadan hiçbir elçi, bir âyet (mu´cize) getiremezdi. Her sürenin bir yazısı vardır (herşeyin zamanı yazılıp tesbit edilmiştir). Andolsun ki senden evvel de peygamberler gönderdik, onlara da zevceler ve zürriyet verdik ve Allah´ın izni olmadıkça hiçbir peygamber için bir âyet getirmek kabil değildir. Ve bir müddet için bir yazılış vardır. 13 / 253
Ra'd Suresi

39.Ayet
يَمْحُو اللَّهُ مَا يَشَاءُ وَيُثْبِتُ ۖ وَعِنْدَهُ أُمُّ الْكِتَابِ -39 Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O’nun yanındadır. Allah dilediği mahv-ü isbat da eder ve ümmülkitab onun nezdindedir Allah dilediğini siler, dilediğini isbât eder (yerinde sabit bırakır). Ümmü´l-Kitâb (=Ana Kitâb) O´nun yanındadır. Allâh, dilediğini siler, (dilediğini) bırakır. Ana Kitap O´nun yanındadır. Allah Teâlâ dilediğini mahveder ve isbat buyurur ve ana kitap O´nun nezdindedir. 13 / 253
Ra'd Suresi

40.Ayet
وَإِنْ مَا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ وَعَلَيْنَا الْحِسَابُ -40 Onlara va’dettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da senin görevin sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek ise bize aittir. Onlara yaptığımız vaıydin bazısını sana muhakkak göstersek de yâhud seni vefat ettirsek de her halde belağ sana, hisab bizedir Onlara va´dettiğimiz azabın ya bir kısmını sana gösteririz ya da (göstermeden) senin ruhunu tutup alırız. Sana düşen ancak tebliğdir; bize de hesap görmek düşer. Ya onları uyardığımız şeylerin bir kısmını sana gösteririz, ya da (bundan önce) senin canını alırız (fark etmez). Sana düşen, sadece duyurmaktır. Hesap görmek bize düşer. Ve eğer onlara vaadettiğimizin bazısını sana göstersek de veya seni vefat ettirsek de, sana ait olan ancak tebliğdir. Bize ait olan da hesaptır. 13 / 253
Ra'd Suresi

41.Ayet
أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا نَأْتِي الْأَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا ۚ وَاللَّهُ يَحْكُمُ لَا مُعَقِّبَ لِحُكْمِهِ ۚ وَهُوَ سَرِيعُ الْحِسَابِ -41 Onlar, bizim yeryüzüne (kudretimizle) gelip onu etrafından eksilttiğimizi görmediler mi? Allah, hükmeder. O’nun hükmünü bozacak hiçbir kimse yoktur. O, hesabı çabuk görendir. Ya görmüyorlar mı da? Biz o arzı etrafından eksiltip duruyoruz ve Allah öyle hukm-ü hukümet eder ki humünü takib edecek yoktur, hem o çok seri hisablıdır Yeryüzünü çevresinden eksilttiğimizi görmediler mi ? Allah hep hükmeder; O´nun hükmünü takip ve reddedecek; kazasını bozacak yoktur. O, hesabı çarçabuk görendir. Bizim o toprağa gelip nasıl onu, uçlarından eksilttiğimizi görmediler mi? Hüküm veren Allah´tır. O´nun hükmünün ardına düşüp onu iptal edecek yoktur. O, hesabı çabuk görendir. Görmüyorlar mı ki, muhakkak Biz (kudretimizle) yeryüzünde teveccüh ediyor, onu etrafından eksiltiyoruz ve Allah Teâlâ hükmeder. O´nun hükmünü reddedecek yoktur ve o hesabı pek sür´atle görücüdür. 13 / 253
Ra'd Suresi

42.Ayet
وَقَدْ مَكَرَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَلِلَّهِ الْمَكْرُ جَمِيعًا ۖ يَعْلَمُ مَا تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ ۗ وَسَيَعْلَمُ الْكُفَّارُ لِمَنْ عُقْبَى الدَّارِ -42 Onlardan öncekiler de tuzak kurmuşlardı. Bütün tuzaklar Allah’a aittir. O, her nefsin kazandığını bilir. İnkâr edenler de dünya yurdunun sonunun kime ait olduğunu bileceklerdir. Evet onlardan evvelkiler de mekrettiler fakat binnetice bütün mekir Allahındır, o bilir, her nefis ne kesbediyor, yarın kâfirler de bilecek ki o yurdun ukbâsı kimin? Onlardan öncekiler de düzen ve tuzak kurdular; sonunda bütün düzen ve tuzakların (cezasını vermek) Allah´a aittir. O, her kişinin kazandığı ne ise onu bilir. Kâfirler de o yurdun (mutlu) sonucu kimin olacak, bileceklerdir. Onlardan öncekiler de tuzak kurmuştu. Fakat bütün tuzaklar, (tedbirler) Allâh´ındır. (Allâh´ın tedbiri, onların tuzaklarını bozar. O), her canın ne kazandığını (ne yaptığını) bilir. Kâfirler de, bu yurdun sonunun kimin olacağını bileceklerdir! Ve muhakkak ki, onlardan evvelkiler de desîselerde bulundular. Fakat bütün desîselerin (cezasını vermek) Allah´a aitir. Her kimsenin ne kazanacağını bilir. Ve o kâfirler de ileride bileceklerdir ki, bu yurdun akıbeti kimindir. 13 / 253
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014