KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 219. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Yunus Suresi

98.Ayet
فَلَوْلَا كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلَّا قَوْمَ يُونُسَ لَمَّا آمَنُوا كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الْخِزْيِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَىٰ حِينٍ -98 Yûnus’un kavminden başka, keşke (azabı görmeden) iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek memleket halkı olsaydı! (Yûnus’un kavmi) iman edince, dünya hayatında (sürüklenebilecekleri) rezillik azabını onlardan uzaklaştırmış ve onları belli bir zamana kadar yararlandırmıştık. Fakat o vakit iyman edip de iymanları kendilerine fâide vermiş bir memleket olsa idi? Ancak Yunüsün kavmi iyman ettikleri vakıt Dünya hayatta o rüsvalık azâbını kendilerinden açmış ve bir zamana kadar onları müstefid etmiş idik (Azâb geleceği vakitte) imân edip de imânı kendisine yarar sağlayan bir kasaba (halkı) varsa, şüphesiz ki Yûnus´un kavmidir. İmân ettiklerinde rüsvaylık azabını açıp kaldırdık ve bir süreye kadar onları yararlandırdık. Keşke bir kasaba olsaydı da inansaydı ve inanması kendisine fayda verseydi! Yalnız Yûnus´un kavmi, inanınca, dünyâ hayatında onlardan rezillik azâbını kaldırmış ve onları bir süre daha yaşatmıştık. Hiçbir şehir ahalisi yoktur ki, (yeis halinde) imân etmiş olsun da bu imânı ona faide versin. Yûnus kavmi ise müstesna. Vaktâ ki imân ettiler, onlardan dünya hayatında rüsvaylık azabını açıverdik ve kendilerini bir müddete kadar müstefit kıldık. 11 / 219
Yunus Suresi

99.Ayet
وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَآمَنَ مَنْ فِي الْأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا ۚ أَفَأَنْتَ تُكْرِهُ النَّاسَ حَتَّىٰ يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ -99 Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın? Eğer rabbın dilese idi yeryüzünde kim varsa hepsi topyekûn iyman ederlerdi, o halde insanları hep mü´min olsunlar diye sen mi ikrah edeceksin? Rabbin dileseydi yeryüzünde kim varsa hepsi de imân ederdi. Hal böyle iken mü´minler olsunlar diye sen mi insanları zorlayacaksın ?! Rabbin isteseydi, yeryüzündekilerin hepsi mutlaka inanırdı. O halde sen mi insanları inanmaları için zorlayacaksın? Ve Eğer Rabbin dilese idi elbette yeryüzünde kim varsa hepsi de cümleten imân ederlerdi. Artık mü´minler olsunlar diye sen mi nâsa cebir edeceksin? 11 / 219
Yunus Suresi

100.Ayet
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَنْ تُؤْمِنَ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ -100 Allah’ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir. Allâhın izni olmadıkça hiç bir nefs için iyman edebilmek yoktur ve akıllarını husni isti´mal etmiyenleri o pislik içinde bırakır Allah´ın izni olmadıkça hiçbir kimse imân etmez ve akıllarını kullanmıyanlar üzerine murdarlık azabı verir. Allâh´ın izni olmadan hiç kimse inanmaz ve (Allâh) pisliği (huzursuzluğu, azâbı), akıllarını kullanmayanların üzerine kor. Hiçbir şahıs için Allah Teâlâ´nın izni olmaksızın imân etmek kabil değildir. Ve murdarlığı âkilâne düşünmez kimselerin üzerine kılar. 11 / 219
Yunus Suresi

101.Ayet
قُلِ انْظُرُوا مَاذَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَمَا تُغْنِي الْآيَاتُ وَالنُّذُرُ عَنْ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ -101 De ki: “Göklerde ve yerde neler var, bir baksanıza.” Fakat âyetler ve uyarılar, inanmayan bir topluma hiçbir fayda sağlamaz. De ki: bakın, Göklerde Yerde neler var, fakat o âyetler, o inzarlar iyman etmiyecek bir kavme ne fâide verir De ki: Bir bakın göklerde ve yerde neler var! İmân etmiyecek bir topluluğa o âyetler ve o uyarılar ne fayda sağlar ? "Göklerde ve yerde olanlara bakın!" de; ama o âyetler ve uyarılar, inanmayacak bir kavme yarar sağlamaz. De ki: «Bakınız! Göklerde ve yerde olanlar nelerdir?» Fakat imân etmez bir kavim için âyetler ve korkutucular bir faide vermez. 11 / 219
Yunus Suresi

102.Ayet
فَهَلْ يَنْتَظِرُونَ إِلَّا مِثْلَ أَيَّامِ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ قُلْ فَانْتَظِرُوا إِنِّي مَعَكُمْ مِنَ الْمُنْتَظِرِينَ -102 Onlar sadece, kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen (azap dolu) günlerin benzerini mi bekliyorlar? De ki: “Bekleyin bakalım, ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.” Onun için onlar sırf kendilerinden evvel geçenlerin günleri gibi bir gün gözlerler, de ki: gözleyin ben de sizinle beraber gözliyenlerdenim Onlar ancak kendilerinden önce gelip geçenlerin günleri gibi bir gün beklemekteler, değil mi ? De ki: Bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. Onlar sadece kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen günler gibisini bekliyorlar öyle mi? De ki: "O halde bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!" Artık onlar beklemezler, ancak kendilerinden evvel geçmiş olanların günlerinin mislini beklerler. De ki: «Bekleyiniz, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.» 11 / 219
Yunus Suresi

103.Ayet
ثُمَّ نُنَجِّي رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا ۚ كَذَٰلِكَ حَقًّا عَلَيْنَا نُنْجِ الْمُؤْمِنِينَ -103 Sonra resûllerimizi ve iman edenleri kurtarırız. (Ey Muhammed!) Aynı şekilde üzerimize bir hak olarak, inananları da kurtaracağız. Sonra Resullerimizi ve iyman edenleri kurtarırız, biz böyle uhdemizde bir hakk olarak mü´minleri kurtarırız Sonra da peygamberlerimizi ve imân edenleri böylece kurtarırız. Mü´minleri de (azâb geldiğinde) kurtarmamız üzerimize bir haktır. Sonunda elçilerimizi ve inananları kurtarırız. İşte böyle, üzerimize bir borç olarak mü´minleri kurtarırız. Sonra Biz peygamberlerimizi ve imân etmiş olanları kurtarırız. Böylece Bizim üzerimize bir haktır ki, mü´minleri necâta erdiririz. 11 / 219
Yunus Suresi

104.Ayet
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي شَكٍّ مِنْ دِينِي فَلَا أَعْبُدُ الَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَٰكِنْ أَعْبُدُ اللَّهَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُمْ ۖ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ -104 De ki: “Ey insanlar, eğer benim dinimden herhangi bir şüphede iseniz, bilin ki ben, Allah’ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam, fakat sizin canınızı alacak olan Allah’a kulluk ederim. Bana mü’minlerden olmam emrolundu.” De ki: ey insanlar, eğer benim dinimde bir şekk ediyorsanız haberiniz olsun ki ben sizin Allahdan başka taptıklarınıza tapmam ve lâkin ben sizin canınızı alacak olan Allaha kulluk ederim ve ben şöyle emr olundum ki: mü´minlerden olayım. De ki: Ey insanlar I Eğer dinimde şüphe ediyorsanız, (bilin ki) Allah´tan başka taptıklarınıza tapmam ; ama ben ancak sizin canınızı alacak olan Allah´a taparım ve ben mü´minlerden olmakla emrolundum. De ki: "Ey insanlar, benim dinimden kuşkuda iseniz, ben sizin, Allah´tan başka taptıklarınıza tapmam; fakat sizi öldürecek olan Allah´a taparım. Bana mü´minlerden olmam emredilmiştir." De ki: «Ey insanlar! Eğer siz benim dinimde bir şüphede iseniz, (haberiniz olsun ki) ben Allah Teâlâ´dan başka taptığınız şeylere ibadet etmem. Velâkin ben o Allah Teâlâ´ya ibadet ederim ki, sizlerin canlarını alıverir ve ben emrolunmuşumdur ki, mü´minlerden olayım.» 11 / 219
Yunus Suresi

105.Ayet
وَأَنْ أَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ -105 (105-106) Yine bana şöyle emredildi: “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dîne çevir. Sakın Allah’a ortak koşanlardan olma. Allah’ı bırakıp da sana ne fayda ve ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarma. Eğer böyle yaparsan, şüphesiz ki sen zâlimlerden olursun.” Hem sırf hakka müteveccih hanîf olarak dine yüz tut ve sakın müşriklerden olma Ve H a n î f ( = Bâtıldan uzak, Hakk´a bütünüyle yönelik olan Tevhîd İnancı üzerine bir Allah´ı tasdîk edici) olarak yüzünü dine doğrult ve sakın Allah´a ortak koşanlardan olma. Ve: "Yüzünü hanif (Allâh´ı birleyici) olarak dine çevir; sakın (Allah´a) ortak koşanlardan olma!" «Ve yüzünü İslâmiyet´te sabit olarak dine doğrult ve müşriklerden olma.» 11 / 219
Yunus Suresi

106.Ayet
وَلَا تَدْعُ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنْفَعُكَ وَلَا يَضُرُّكَ ۖ فَإِنْ فَعَلْتَ فَإِنَّكَ إِذًا مِنَ الظَّالِمِينَ -106 (105-106) Yine bana şöyle emredildi: “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dîne çevir. Sakın Allah’a ortak koşanlardan olma. Allah’ı bırakıp da sana ne fayda ve ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarma. Eğer böyle yaparsan, şüphesiz ki sen zâlimlerden olursun.” Ve Allahın mâsivasından sana kendi kendine ne menfaat ve ne mazarrat yapamıyacak şeylere perestiş etme, eğer edersen o halde sen şüphesiz nefsine zulmedenlerden olursun Sana (taptığında) yarar, (tapmadığında) zarar veremiyecek, Allah´tan başkasına ibâdet etme. Eğer (böyle) yapıp (başka şeylere taparsan) o takdirde sen (kendine) zulmedenlerden olursun. "Allah´tan başka; sana ne fayda, ne de zarar veremeyecek olan şeylere yalvarma! Eğer böyle yaparsan, o takdirde sen muhakkak zâlimlerden olursun." (diye emredilmiştir). «Ve Allah´tan başka sana ne faide ve ne de zarar veremiyecek olanlara ibadet etme. Şayet edecek olursan şüphe yok ki, sen o takdirde zalimlerden olmuş olursun.» 11 / 219
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014