SURE AYET NO |
ARAPÇA |
DİYANET VAKFI |
ELMALILI HAMDI |
CELAL YILDIRIM |
SULEYMAN ATES |
O NASUHI BILMEN |
CÜZ SAYFA |
Sad Suresi
1.Ayet |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ ص ۚ وَالْقُرْآنِ ذِي الذِّكْرِ -1 |
Sâd. O şanlı, şerefli Kur’an’a andolsun (ki o, Allah sözüdür). |
Sâd. bu zikrile meşhun Kur´ana bak |
Sâd. Öğüd veren Kur´ân´a and olsun ; |
Sâd, (uyarıcı) ve şanlı Kur´ân´a andolsun ki, |
Sâd, şeref ve şan sahibi olan Kur´an hakkı için (iş o kâfirlerin dedikleri gibi değildir). |
23 / 452 |
Sad Suresi
2.Ayet |
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي عِزَّةٍ وَشِقَاقٍ -2 |
Fakat inkâr edenler bir büyüklenme ve ayrılık içindedirler. |
Fakat o küfredenler bir onur, bir şikak içindeler |
O inkâr edenler, bir gurur ve bölünme içindedirler. |
İnkâr edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler. |
Belki o kâfir olanlar, bir gurur ve muhalefet içindedirler. |
23 / 452 |
Sad Suresi
3.Ayet |
كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ فَنَادَوْا وَلَاتَ حِينَ مَنَاصٍ -3 |
Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar da feryat ettiler, ama artık kurtuluş zamanı değildi. |
Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik! Çığırıştılar: Değildi fakat vaktı halâs |
Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki çığlık atıp yardım istiyorlardı. Ama artık kurtulma vakti değildi. |
Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik de feryâd ettiler; fakat artık kurtuluş zamanı geçmişti. |
Onlardan evvel nice kavimleri helâk ettik, çağırışmaya başladılar. Artık kurtuluş vakti değildi. |
23 / 452 |
Sad Suresi
4.Ayet |
وَعَجِبُوا أَنْ جَاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ ۖ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَٰذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ -4 |
Kâfirler, kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu, yalancı bir sihirbazdır.” |
İçlerinden kendilerine uyandırıcı bir Peygamber geldiğine şaştılar da dediler ki kâfirler: bu, bir sihirbaz, bir kezzâb |
Kendilerine uyarıcı bir peygamber geldi diye hayret ediyorlar ve kâfirler: Bu çok yalancı bir sihirbazdır, |
Onlara kendilerinden bir uyarıcı (peygamber) gelmesine hayret ettiler de o kâfirler dediler ki: "Bu yalancı bir sihirbazdır." |
(4-5) Ve kendilerine içlerinden bir korkutucunun gelmesinden dolayı taaccübe düştüler ve o kâfirler dedi ki: «Bu, bir yalancı sâhirdir.» «İlâhları bir ilâh mı kılmış? Şüphe yok bu, elbette pek ziyâde acaip bir şey.» |
23 / 452 |
Sad Suresi
5.Ayet |
أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَٰهًا وَاحِدًا ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ -5 |
“İlâhları bir tek ilâh mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf bir şey!” |
İlâhları hep bir ilâh mı kılmış? Bu cidden şaşılacak bir şey, çok tuhaf |
Tanrıları tek bir tanrı mı yapıyor ?! Doğrusu bu şaşılacak şey! dediler. |
"Tanrıları bir tek tanrı mı yaptı? Bu, cidden tuhaf bir şeydir." |
(4-5) Ve kendilerine içlerinden bir korkutucunun gelmesinden dolayı taaccübe düştüler ve o kâfirler dedi ki: «Bu, bir yalancı sâhirdir.» «İlâhları bir ilâh mı kılmış? Şüphe yok bu, elbette pek ziyâde acaip bir şey.» |
23 / 452 |
Sad Suresi
6.Ayet |
وَانْطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَىٰ آلِهَتِكُمْ ۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيْءٌ يُرَادُ -6 |
(6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. |
İçlerinden o hey´et de fırladı şöyle: ilâhlarınız üzerinde sabr-u sebat edin, bu cidden arzu olunur bir şey, bir murad |
Onlardan ileri gelen grup da «haydi yürüyün de tanrılarınıza (ibâdet ve bağlılıkta) sabır gösterin. Çünkü elbette (sizden) istenilen de budur!» |
Onlardan bir grup fırladı: "Yürüyün tanrılarınıza bağlı kalın. Çünkü bu, arzû edilen bir şeydir." |
Onlardan bir gürûh, «Yürüyünüz ve ilâhlarınızın üzerine sabrediniz, şüphe yok ki, irâde edilmiş şey budur,» diye çıkıp gittiler. |
23 / 452 |
Sad Suresi
7.Ayet |
مَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي الْمِلَّةِ الْآخِرَةِ إِنْ هَٰذَا إِلَّا اخْتِلَاقٌ -7 |
(6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. |
Biz bunu diğer millette işitmedik, bu bir uydurmadır mutlak |
Diğer sonraki dinde de (Hıristiyanlıkta) hiç böyle bir şey duymadık; bu bir uydurmadan başkası değildir. |
"Biz bu(nun söylediği)ni (babalarımızın bağlı olduğu) öteki dinde işitmedik. Bu uydurmadan başka bir şey değildir.!" |
«Biz bunu son millette işitmedik. Bu bir uydurmadan başka değil.» |
23 / 452 |
Sad Suresi
8.Ayet |
أَأُنْزِلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ مِنْ بَيْنِنَا ۚ بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِنْ ذِكْرِي ۖ بَلْ لَمَّا يَذُوقُوا عَذَابِ -8 |
(6-8) İçlerinden ileri gelenler, “Gidin, ilâhlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur’an) içimizden ona mı indirildi?” diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur’an’dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar. |
O zikr aramızdan ona mı indirilmiş? doğrusu onlar benim zikrimden bir kuşkulu şekk içindeler, doğrusu henüz azâbımı tatmadılar |
«Aramızdan ona mı Kur´ân indirildi, öyle mi ?» (diyorlardı). Hayır, onlar benim Kur´ân´ımdan tam bir şüphe içindedirler. Hayır, azabımı henüz tadmış değillerdir. |
"O Zikr (uyarı, başka kimse kalmadı da) aramızdan ona mı indirildi?" Doğrusu, onlar benim Zikr´imden yana şüphe içindedirler. Hayır, onlar henüz azâbımı tadmadılar!.. |
«O Kur´an, bizim aramızda O´nun üzerine mi indirilmiştir?» (dediler). Hayır. O münkirler Benim vahyimden tereddütler içindedirler. Hayır. Azabımı henüz tatmadılar. |
23 / 452 |
Sad Suresi
9.Ayet |
أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَحْمَةِ رَبِّكَ الْعَزِيزِ الْوَهَّابِ -9 |
Yoksa mutlak güç sahibi ve çok bağışlayan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır? |
Yoksa sana onu veren azîz vehhab rabbının rahmet hazîneleri onların yanında mı? |
Yoksa O, cok güçlü, çok üstün, O çok karşılıksız bağışlayan, ihsanda bulunan Rabb´ın rahmet hazineleri onların yanında mıdır? |
Yoksa dâimâ üstün olan, çok lütufta bulunan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mı? |
Yoksa onların yanında mıdır, her şeye galip, çokça bağışlayıcı olan Rabbinin rahmet hazineleri? |
23 / 452 |
Sad Suresi
10.Ayet |
أَمْ لَهُمْ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ فَلْيَرْتَقُوا فِي الْأَسْبَابِ -10 |
Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin hükümranlığı onların mıdır? Öyle ise sebeplere yapışarak yükselsinler (bakalım!) |
Yoksa onların mı bütün o Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise haydi esbab içinde üstüne çıksınlar |
Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin mülkü (saltanat ve tasarrufu) onlara mı aittir ? O takdirde sebeplere yapışıp (göklere) yükselsinler. |
Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü onların mı? Öyleyse sebepler (vâsıtalar) içinde yükselsinler (vâsıtalara binip göklere çıksınlar da oradan âlemi yönetsinler, vahyi de kendi isteklerine göre indirsinler). |
Yoksa göklerin ve yerin ve aralarındakilerin mülkü onlar için midir? (Öyle ise) Sebepler içinde yükseliversinler. |
23 / 452 |
Sad Suresi
11.Ayet |
جُنْدٌ مَا هُنَالِكَ مَهْزُومٌ مِنَ الْأَحْزَابِ -11 |
Onlar, çeşitli gruplardan oluşmuş ve şuracıkta bozguna uğrayacak derme çatma bir ordudur. |
Onlar burada Ahzab döküntüsünden (muhtelif partilerden) bozuk bir ordu |
Onlar burada bir araya gelmiş fakat bozguna uğrayacak kırıkdökük bir ordu.. |
(Onlar) Şurada bozguna uğratılacak derme çatma bir ordudur. |
(11-12) Onlar burada muhtelif tâifelerden inhizama uğramış bir ordudur. Onlardan evvel Nûh kavmi ve Âd ve demir kazıklar sahibi olan Fir´avun (peygamberleri) tekzîp etmişti. |
23 / 452 |
Sad Suresi
12.Ayet |
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ -12 |
(12-13) Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da Peygamberleri yalanlamışlardı. İşte onlar da (böyle) gruplardı. |
Onlardan evvel tekzib etmişti Nuh kavmi ve Âd ve o kazıkların sahibi Fir´avn |
Onlardan önce Nûh, Âd ve kazıklar sahibi Fir´avn milleti de (peygamberlerini) yalanladı. |
Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd (kavmi) ve kazıklar sâhibi (temelleri kazık gibi yere çakılmış, yüksek pramitler yaptıran) Fir´avn da yalanlamıştı. |
(11-12) Onlar burada muhtelif tâifelerden inhizama uğramış bir ordudur. Onlardan evvel Nûh kavmi ve Âd ve demir kazıklar sahibi olan Fir´avun (peygamberleri) tekzîp etmişti. |
23 / 452 |
Sad Suresi
13.Ayet |
وَثَمُودُ وَقَوْمُ لُوطٍ وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ ۚ أُولَٰئِكَ الْأَحْزَابُ -13 |
(12-13) Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da Peygamberleri yalanlamışlardı. İşte onlar da (böyle) gruplardı. |
Ve Semûd ve kavmi Lût ve eykeliler, bunlar işte o ahzab |
Semûd, Lût kavmi ve Eykeli´ler de böyle. Bunlar da (peygamberlere karşı gelen) birleşmiş gruplardı. |
Semûd (kavmi), Lût kavmi ve Eyke halkı da (böyle yapmıştı). İşte onlar da (peygamberlere karşı birleşik) kabilelerdi. |
(13-14) Ve Semûd ve kavm-i Lût ve Eyke ahalisi de (tekzîp etmişlerdi). İşte bunlar, o tâifelerdir. Başka değil, hepsi de peygamberleri tekzîp ettiler de artık azabım hak oldu. |
23 / 452 |
Sad Suresi
14.Ayet |
إِنْ كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ -14 |
(O grupların) her biri peygamberleri yalanladı da onları cezalandırmam hak oldu. |
Başka değil, hepsi gönderilen elçileri (Resulleri) tekzib etti de öyle hak oldu azâbım |
Hepsi de peygamberleri yalanladılar. Bu yüzden azabım (onlar hakkında) gerçekleşti. |
Hepsi de elçileri yalanladılar, benim cezâmı hak ettiler. |
(13-14) Ve Semûd ve kavm-i Lût ve Eyke ahalisi de (tekzîp etmişlerdi). İşte bunlar, o tâifelerdir. Başka değil, hepsi de peygamberleri tekzîp ettiler de artık azabım hak oldu. |
23 / 452 |
Sad Suresi
15.Ayet |
وَمَا يَنْظُرُ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَا لَهَا مِنْ فَوَاقٍ -15 |
Bunlar da (müşrikler de) ancak (vakti gelince) asla geri kalmayacak korkunç bir ses bekliyorlar. |
Onlar da başka değil, bir tek sayhaya bakıyorlar öyle ki ona hık yok |
Bunlar da ancak bir tek haykırış beklerler ki (vakti gelip çatınca) ona bir gecikme yoktur. |
Bunlar(ın işi) de sadece geri dönmesi olmayan bir na´raya bakıyor. |
Bunlar da kendisi için bir deve sağılacağı kadar bile geç kalmayacak bir tek sayhadan başkasını beklemiyorlar. |
23 / 452 |
Sad Suresi
16.Ayet |
وَقَالُوا رَبَّنَا عَجِّلْ لَنَا قِطَّنَا قَبْلَ يَوْمِ الْحِسَابِ -16 |
Müşrikler (alay ederek) şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce payımızı hemen ver!” |
Bir de ya rabbenâ bizim pusulamızı hisab gününden evvel acele ver, dediler |
Onlar ise, «ey Rabbimiz! Hesap günü gelmeden payımızı hemen ver» derler. (Bununla hesap ve ceza konusunu alaya alırlar). |
(Alay ederek) Dediler ki: "Rabbimiz, bizim (azâb) payımızı hesap gününden önce, hemen ver." |
Ve dediler ki: «Ey Rabbimiz! Bizim için amel defterimizi hesap gününden evvel çabucak ver.» |
23 / 452 |