KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
AYET MEALLERİ   SURE MEAL   SAYFA MEAL   CÜZ MEAL   SECDE AYETLERİ
KUR'AN-I KERİMİN 378. SAYFASΙNA GÖRE AYET VE MEALLERİ Nİ SΙRALAMA >
MEAL SAYFALARI
1 2 3
4 5 6
7 8 9
10 11 12
13 14 15
16 17 18
19 20 21
22 23 24
25 26 27
28 29 30
31 32 33
34 35 36
37 38 39
40 41 42
43 44 45
46 47 48
49 50 51
52 53 54
55 56 57
58 59 60
61 62 63
64 65 66
67 68 69
70 71 72
73 74 75
76 77 78
79 80 81
82 83 84
85 86 87
88 89 90
91 92 93
94 95 96
97 98 99
100 101 102
103 104 105
106 107 108
109 110 111
112 113 114
115 116 117
118 119 120
121 122 123
124 125 126
127 128 129
130 131 132
133 134 135
136 137 138
139 140 141
142 143 144
145 146 147
148 149 150
151 152 153
154 155 156
157 158 159
160 161 162
163 164 165
166 167 168
169 170 171
172 173 174
175 176 177
178 179 180
181 182 183
184 185 186
187 188 189
190 191 192
193 194 195
196 197 198
199 200 201
202 203 204
205 206 207
208 209 210
211 212 213
214 215 216
217 218 219
220 221 222
223 224 225
226 227 228
229 230 231
232 233 234
235 236 237
238 239 240
241 242 243
244 245 246
247 248 249
250 251 252
253 254 255
256 257 258
259 260 261
262 263 264
265 266 267
268 269 270
271 272 273
274 275 276
277 278 279
280 281 282
283 284 285
286 287 288
289 290 291
292 293 294
295 296 297
298 299 300
301 302 303
304 305 306
307 308 309
310 311 312
313 314 315
316 317 318
319 320 321
322 323 324
325 326 327
328 329 330
331 332 333
334 335 336
337 338 339
340 341 342
343 344 345
346 347 348
349 350 351
352 353 354
355 356 357
358 359 360
361 362 363
364 365 366
367 368 369
370 371 372
373 374 375
376 377 378
379 380 381
382 383 384
385 386 387
388 389 390
391 392 393
394 395 396
397 398 399
400 401 402
403 404 405
406 407 408
409 410 411
412 413 414
415 416 417
418 419 420
421 422 423
424 425 426
427 428 429
430 431 432
433 434 435
436 437 438
439 440 441
442 443 444
445 446 447
448 449 450
451 452 453
454 455 456
457 458 459
460 461 462
463 464 465
466 467 468
469 470 471
472 473 474
475 476 477
478 479 480
481 482 483
484 485 486
487 488 489
490 491 492
493 494 495
496 497 498
499 500 501
502 503 504
505 506 507
508 509 510
511 512 513
514 515 516
517 518 519
520 521 522
523 524 525
526 527 528
529 530 531
532 533 534
535 536 537
538 539 540
541 542 543
544 545 546
547 548 549
550 551 552
553 554 555
556 557 558
559 560 561
562 563 564
565 566 567
568 569 570
571 572 573
574 575 576
577 578 579
580 581 582
583 584 585
586 587 588
589 590 591
592 593 594
595 596 597
598 599 600
601 602 603
604
SURE
AYET NO
ARAPÇA DİYANET VAKFI ELMALILI HAMDI CELAL YILDIRIM  SULEYMAN ATES O NASUHI BILMEN CÜZ
SAYFA
Neml Suresi

23.Ayet
إِنِّي وَجَدْتُ امْرَأَةً تَمْلِكُهُمْ وَأُوتِيَتْ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ وَلَهَا عَرْشٌ عَظِيمٌ -23 “Ben, onlara (Sebe halkına) hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadın gördüm.” Çünkü ben bir kadın buldum, onlara meliklik ediyor, kendisine her şeyden verilmiş, azametli bir tahtı da var Şüphen olmasın ki ben, ülkesi halkına hükmeden ve (bu hususta gereken ne ise) kendisine her şeyden (bir pay) verilen, aynı zamanda büyük bir tahtı bulunan bir kadına rastladım. "Ben onlara hükümdarlık eden bir kadın buldum, kendisine her şey verilmiş ve büyük bir tahtı var." «Muhakkak ki ben, bir kadın buldum ki onlara hükümdarlık ediyor ve kendisine her şeyden verilmiş ve onun için pek büyük bir taht da var.» 19 / 378
Neml Suresi

24.Ayet
وَجَدْتُهَا وَقَوْمَهَا يَسْجُدُونَ لِلشَّمْسِ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ -24 “Onun ve kavminin, Allah’ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.” Onu ve kavmini buldum ki Allaha değil, Güneşe secde ediyorlar, Şeytan onlara amellerini yaldızlamış, bu suretle kendilerini yoldan sapıtmış da doğru gidemiyorlar Onu ve milletini, Allah´ı bırakıp Güneş´e secde ettiklerini gördüm. Şeytan onlara işlerini süslemiş de (onları doğru yoldan) alıkoymuştur; bu yüzden onlar da doğru yolu bulamıyorlar.» "Onun ve kavminin, Allâh´ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytân onlara işlerini süsleyip onları doğru yoldan çevirmiş, bu yüzden yola gelmiyorlar." «Onu ve kavmini Allah´tan başka güneşe secde ederler buldum ve şeytan onlara amellerini süslemiş. Artık onları yoldan sapıttırmış. Binaenaleyh onlar hidâyete eremezler.» 19 / 378
Neml Suresi

25.Ayet
أَلَّا يَسْجُدُوا لِلَّهِ الَّذِي يُخْرِجُ الْخَبْءَ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ ۩ -25 “Göklerde ve yerde gizli olanı ortaya çıkaran, sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen Allah’a secde etmesinler diye (şeytan onları yoldan çıkarmış.)” Allâha secde etmemeleri için o Allaha ki Göklerde ve Yerde gizliyi çıkarır ve neyi saklıyorlar, neyi açıklıyorlarsa bilir (Şeytanın bu süslemesi ve alıkoyması), göklerde ve yerde gizli (her şeyi) ortaya çıkaran ve sizin gizlediklerinizi de açıkladığınızı da bilen Allah´a secde etmemeleri(ni sağlaması) içindir. "Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran ve gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilen Allah´a secde etmeleri gerekmez mi?" Allah´a secde etmemeleri için (böyle yapmış). O Allah´a ki, göklerdeki ve yerdeki her gizliyi (meydana) çıkarır ve neyi gizlediğinizi ve neyi de âşikâre yaptığınızı bilir. 19 / 378
Neml Suresi

26.Ayet
اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ ۩ -26 Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Büyük Arş’ın Rabbidir. Allah, başka ilâh yok ancak o, o azîm Arşın sahibi o Allah, Büyük Arş´ın Rabbıdır; Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. "Allâh ki, O´ndan başka Tanrı yoktur, büyük Arş´ın sâhibidir." Allah, O azîm Arş´ın Rabbidir ki, O´ndan başka ilâh yoktur. 19 / 378
Neml Suresi

27.Ayet
قَالَ سَنَنْظُرُ أَصَدَقْتَ أَمْ كُنْتَ مِنَ الْكَاذِبِينَ -27 Süleyman, Hüdhüd’e şöyle dedi: “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, göreceğiz.” Bakalım, dedi: sadık mısın yoksa yalancılardan mı oldun? Süleyman ona dedi ki: «Bir bakalım doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?» (Süleymân): "Bakalım, dedi, doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın?" Hazreti Süleyman Hüdhüd´e dedi ki: «Bakacağız, doğru mu söyledin yoksa yalancılardan mı oldun?» 19 / 378
Neml Suresi

28.Ayet
اذْهَبْ بِكِتَابِي هَٰذَا فَأَلْقِهْ إِلَيْهِمْ ثُمَّ تَوَلَّ عَنْهُمْ فَانْظُرْ مَاذَا يَرْجِعُونَ -28 “Benim şu mektubumu götür onlara at, sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak.” Şu mektubumu götür bırak onlara, sonra dön kendilerinden de bak ne neticeye varacaklar «Şimdi bu mektubumu götür de onların yanına bıraktıktan sonra geri çekil, nasıl bir sonuca varacaklarına bir bak!» "Bu mektubumu götür, onlara at, sonra onlardan biraz öteye çekil de bak, neye başvuruyorlar (ne yapacaklar)." «Şu mektubum ile git, hemen onlara bırak, sonra onlardan çekil de bak ki, neye varacaklar?» 19 / 378
Neml Suresi

29.Ayet
قَالَتْ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ إِنِّي أُلْقِيَ إِلَيَّ كِتَابٌ كَرِيمٌ -29 Sebe kraliçesi Belkıs dedi ki: “Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup atıldı.” Kadın, ey a´yan dedi: bana bir mektub bırakıldı, bana çok mühim ve şayani tekrim (29-30) (Hüdhüd verilen emri aynen yerine getirdi. Sebe´ Melikesi): «Ey ileri gelenler!» dedi, «doğrusu bana cok önemli bir mektup bırakıldı; şüphesiz ki o, Süleyman´dandır; Rahman ve Rahîm olan Allah adıyladır.» (Hüdhüd´ün mektubu götürüp kendisine attığı Seba melikesi Belkis) Danışmanlarına dedi ki: "Ey ileri gelenler, bana çok önemli bir mektup bırakıldı." (Hükümdar olan kadın) Dedi ki: «Ey ileri gelenler! Şüphe yok ki bana, çok şerefli bir mektup bırakıldı.» 19 / 378
Neml Suresi

30.Ayet
إِنَّهُ مِنْ سُلَيْمَانَ وَإِنَّهُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ -30 (30-31) “Mektup, Süleyman’dan gelmiştir. O, ‘Bismillâhirrahmânirrahîm’ diye başlamakta ve içinde ‘Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin’ denilmektedir.” Süleymandan ve, o Rahmân, rahîm Allahın ismiyle (29-30) (Hüdhüd verilen emri aynen yerine getirdi. Sebe´ Melikesi): «Ey ileri gelenler!» dedi, «doğrusu bana cok önemli bir mektup bırakıldı; şüphesiz ki o, Süleyman´dandır; Rahman ve Rahîm olan Allah adıyladır.» "O Süleyman´dandır ve Rahmân ve Rahim Allâh´ın adiyle (başlamakta)dır. «O muhakkak ki, Süleyman tarafından ve şüphe yok ki o, ´Rahmân, Rahîm olan Allah´ın ismiyle´ (başlanarak) yazılmıştır.» 19 / 378
Neml Suresi

31.Ayet
أَلَّا تَعْلُوا عَلَيَّ وَأْتُونِي مُسْلِمِينَ -31 (30-31) “Mektup, Süleyman’dan gelmiştir. O, ‘Bismillâhirrahmânirrahîm’ diye başlamakta ve içinde ‘Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin’ denilmektedir.” Şöyle ki: bana karşı baş kaldırmayın ve müsliman olarak gelin bana! (Mektup şöyledir). «Bana karşı kendinizi yüksek görüp baş kaldırmayın ve (Hakk´a, bir olan Allah´a) teslimiyet göstererek bana gelin !» "Bana karşı büyüklük taslamayın ve bana teslim olarak gelin (diye yazıyor)." (Şöyle ki:) «Bana karşı tekebbürde bulunmayın ve bana müslümanlar olarak geliniz.» 19 / 378
Neml Suresi

32.Ayet
قَالَتْ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ أَفْتُونِي فِي أَمْرِي مَا كُنْتُ قَاطِعَةً أَمْرًا حَتَّىٰ تَشْهَدُونِ -32 “Ey ileri gelenler! Durumum hakkında bana görüş bildirin. Sizler yanımda bulunmadıkça hiçbir işe kesin olarak karar vermem.” Ey a´yan, dedi: bana emrimde bir fetvâ verin, sizin huzurunuz olmadan ben hiç bir emri kestirmiş değilim (Melike): «Ey ileri gelenler! Bu önemli işim hakkında görüşünüzü bildirin. Siz hazır olmadığınız takdirde bir işi kesin sonuca bağlayacak değilim» dedi. "Ey ileri gelenler, dedi, bu işimde bana bir fikir verin; ben, siz olmadıkça hiçbir işi kesip atmam." Dedi ki: «Ey ileri gelenler! Bu işim hakkında bana fetva veriniz. Siz hazır bulununcaya değin ben bir işimi kestirmiş değilim.» 19 / 378
Neml Suresi

33.Ayet
قَالُوا نَحْنُ أُولُو قُوَّةٍ وَأُولُو بَأْسٍ شَدِيدٍ وَالْأَمْرُ إِلَيْكِ فَانْظُرِي مَاذَا تَأْمُرِينَ -33 Dediler ki: “Biz güçlü kimseleriz ve çetin savaşçılarız. Emir senin. Ne emredeceğini düşün.” Dediler: biz bir kuvvet sahibiyiz ve şiddetli harb ehliyiz, maamafih emir sana aiddir, bak ne ferman buyurursun Onlar dediler ki: «Biz kuvvet sahibiyiz ve oldukça şiddetli (savaşçı ve dayanıklı) kimseleriz. Ama emir size aittir; artık ne emredeceksen ona bak.» Dediler ki: "Biz güçlüyüz, yaman savaşçılarız ama emir senindir. Bak, ne buyurursan öyle yaparız" Dediler ki: «Biz kuvvet sahipleriyiz ve şiddetli bir azim sahipleriyiz ve emir sana aittir. Artık bak, ne emredeceksen.» 19 / 378
Neml Suresi

34.Ayet
قَالَتْ إِنَّ الْمُلُوكَ إِذَا دَخَلُوا قَرْيَةً أَفْسَدُوهَا وَجَعَلُوا أَعِزَّةَ أَهْلِهَا أَذِلَّةً ۖ وَكَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ -34 (Kraliçe Belkıs) şöyle dedi: “Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler ve halkının ileri gelenlerini zelil hâle getirirler. İşte onlar böyle yaparlar.” Doğrusu, dedi: mülûk bir memlekete girdiler mi onu perişan ederler ve ehalisinin azîz olanlarını zelîl kılarlar, evet, böyle yaparlar (Melike); «Doğrusu hükümdarlar bir kasabaya (savaş niyetiyle) girecekleri zaman oranın düzenini bozarlar da aziz ve şerefli kişilerini aşağılık kılıp rezîl ederler. İşte (bir ülkeye giren düşmanlar) böyle yaparlar.» Dedi: "Hükümdarlar bir ülkeye girdiler mi, orayı bozarlar, halkının şereflilerini alçaltırlar, (evet) böyle yaparlar." Dedi ki: «Şüphe yok, hükümdarlar bir şehre girdikleri vakit onu perişan ederler ve ahalisinin şereflilerini zelil kılarlar ve işte öyle yaparlar.» 19 / 378
Neml Suresi

35.Ayet
وَإِنِّي مُرْسِلَةٌ إِلَيْهِمْ بِهَدِيَّةٍ فَنَاظِرَةٌ بِمَ يَرْجِعُ الْمُرْسَلُونَ -35 “Ben onlara bir hediye gönderip, elçilerin ne haber ile döneceklerine bakacağım.” Ben ise onlara hediyye ile bir hey´et göndereceğim de bakacağım sefîrler ne ile dönecekler «Doğrusu ben onlara bir he diye göndereyim de elçilerin ne (haber) ile döneceğine bir bakayım» dedi. "Ben onlara bir hediye göndereyim de bakayım elçiler ne ile dönecekler." «Ve muhakkak ki, ben onlara bir hediye ile (bir heyet) göndereceğim, artık gönderilenlerin ne ile dönüp geleceklerine bakacağım.» 19 / 378
KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014