26-Şuara Suresi 189. Ayeti Kerime Mealleri |
A. GÖLPINARLI : |
Derken onu yalanladılar da karanlık günün azâbı helâk etti onları; şüphe yok ki bu, o günün pek büyük bir azâbıydı. |
ADEM UĞUR : |
Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi! |
ALİ FIKRİ YAVUZ : |
Böylece Şuayb’ı tekzib ettiler de, (güneşin bunaltıcı sıcaklığından gölgelenmek için bulutun altında sığındıkları zaman, yakılıb mahvedildikleri) o gölge gününün azabı kendilerini yakalayıverdi. Gerçekten o büyük bir günün azabı idi. |
BEKİR SADAK : | Ama onu yalanladilar. Bunun uzerine onlari bulutlu bir gunun azabi yakaladi. Gercekten o gun, azabi buyuk bir gundu. |
CELAL YILDIRIM : |
Buna rağmen onu yalanladılar. O sebeple gölge (yapan bulutun ortaya çıktığı) günün azabı onları yakalayıverdi. Şüphesiz ki bu büyük bir günün azabı idi. |
DİYANET : |
Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi. |
DİYANET VAKFI : |
Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi! |
DİYANET İSLERİ : |
Ama onu yalanladılar. Bunun üzerine onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Gerçekten o gün, azabı büyük bir gündü. |
ELMALILI M. HAMDİ (ORJİNAL): |
Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi |
ELMALILI M. HAMDİ SADE. : |
Hülasa onu yalanladılar, kendilerini de o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi. |
GÜLTEKİN ONAN : |
Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. |
H. BASRİ ÇANTAY : |
Hulâsa: Onu tekzîb etdiler de kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azâbı idi. |
MUHAMMET ESED : |
Böylece onu yalanlamış oldular; ve bu yüzden, (kopkoyu) gölgelerle kaplı bir günün azabı onları kıskıvrak yakaladı. |
Ö NASUHİ BİLMEN : |
Velhasıl O´nu tekzîp ettiler. Derken onları Zulle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi. |
SUAT YILDIRIM : |
Hasılı onu yalancı saydılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabı idi. |
SÜLEYMAN ATEŞ : |
Onu yalanladılar, nihâyet o gölge gününün azâbı, kendilerini yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azâbı idi. |
Y. NÜRİ ÖZTÜRK : |
Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı. |
FİZİLAL : |
Eykeliler, Şuayb´i yalanladılar. Bunun üzerine «Yakar bulut günü» nün azabı yakalarına yapıştı. O gerçekten müthiş bir günün azabı idi. |
İBNİ KESİR : |
Onu da yalanladılar ve onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Doğrusu o, büyük bir günün azabı idi. |
TEFHİMÜL KURAN : |
Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. |