KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

2-BAKARA SURESI (286 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208
209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234
235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260
261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Bakara Suresi 286  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 2/286
2-BAKARA SURESI - 286. AYET    Medine
لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا ۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ ۗ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا إِنْ نَسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا ۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِنَا ۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِ ۖ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا ۚ أَنْتَ مَوْلَانَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ -286
La yükellifüllahü nefsen illa vüs´aha* leha ma kesebet ve aleyha mektesebet* rabbena la tüahızna in nesına ev ahta´na* rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezıne min kablina* rabbena ve la tühammilna ma la takate lena bih* va´fü anna* vağfir lena* verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirın
2-Bakara Suresi 286. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Allah Teâlâ bir kimseye takatından başkasını teklif buyurmaz. Herkesin kesbettiği kendi lehinedir. Ve iktisab eylediği de kendi aleyhinedir. «Ey Rabbimiz! Eğer unuttuk ise veya hata ettik ise bizi muaheze buyurma. Ey Rabbimiz! Ve bize, bizden evvelkilere yüklemiş olduğun gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bizim için kendisine takat bulunmayan bir şey de yükleme. Ve bizden af buyur ve bizim için mağfiret buyur ve bizlere merhamet kıl, Sen bizim mevlâmızsın. Artık kâfirler olan kavim üzerine bizlere nusret ver.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Allah Teâlâ bir kimseye gücünden başkasını teklif buyurmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehinedir. Ve kazandığı kötülük de kendi aleyhinedir. Ey Rabbimiz!.. Eğer unuttuk ise veya hatâ ettik ise bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz!. Ve bize bizden evvelkilere yüklemi; olduğun gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz!. Bizim için kendisine takat bulunmayan bir şey de yükleme. Ve bizden af buyur ve bizim için mağfiret buyur ve bizlere merhamet kıl, sen bizim mevlâmızsın. Artık kâfirler olan kavim üzerine bizlere yardım et.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti celile de Cenab'ı Hakkın kullarına lütfen gösterdiği kolaylıkları kulların da o kerem ve rahmet sahibi olan Yüce Allah'a ne şekilde duada, yakarı; ve niyazda bulunacaklarını bildiriyor. Şöyle ki: (Allah Teâlâ bir kimseye) kullarından mükellef bir şahsa (gücünden) kudret ve takatinin müsait olacağı şeylerden (başkasını teklif buyurmaz.) Bir ilâhî lütuf olmak üzere hakkınızda böyle meşakkatli şeyleri emretmez. Nitekim hasta bir kimse, bu halde oruç. Tutmakla veya fakir bir kimse, zekât vermekle mükellef bulunmaz. Ve (herkesin kazandığı iyilik kendi lehinedir) ibâdet ve itaatinden dolayı kendisi yararlanır. (Ve kazandığı kötülük de kendi aleyhinedir.) Evet… Kötülüğü emreden nefsinin zorlamalarından dolayı işlediği ağır, gayri meşru kazancı da kendi aleyhine, kendi zararınadır. Artık her insan bunları düşünüp ona göre hareketlerini tanzim etmeli değil midir. Ve dâima Allah'ın korumasına sığınarak şöyle dua ve niyazda bulunmalıdır: (Ey Rabbimiz!. Eğer unuttuk ise veya hata ettik ise bizi sorumlu tutma.) Ey Rabbimiz!. İfrat ve tefrit sebebiyle veya dikkatsizlik ve benzeri sebeplerle bizden meydana gelip unutmaya, hataya yol açacak işlerden dolayı bizi sorumlu tutma, azaba uğratma (Ey Rabbimiz ve bize bizden evvelkilere yüklemiş olduğun gibi ağır yük yükleme.) Bize meşakkatli şeyleri teklif buyurma. Nitekim İsrail Oğulları böyle şeylerle hikmet gereği sorumlu tutulmuşlardı. Meselâ: Onların mallarının dörtte birini vergi vermeleri lâzımdı, elbiselerine dokunan bir necasetin dokunduğu yeri kesmek icâbediyordu, bazı günahlardan dolayı intihar etmekle mükellef idiler, başka suretle tövbeleri kabul edilmezdi. (Ey Rabbimiz!. Bizim için kendisine takat bulunmayan bir şey de yükleme). Bizleri bir takım belâlara, gücü aşan düşman hücumlarına, insan gücünün üstünde tekliflere mâruz bırakma. Evet Cenab'ı Hak, mülkünde dilediği şekilde tasarrufta bulunabilir, insanın acizliğini göstermek için ve başka hikmetlerden dolayı kullarına kudretlerinin üstünde teklifte de bulunabilir. Bize düşen vazîfe ise onun affına lütuf ve keremine sığınmak, bunları o kerem ve rahmet sahibi Rabbimizden şöyle niyaz eylemektir. Ey mukaddes Rabbimiz! (Ve bizden) günahlarımızı da (af buyur) yok et (ve bizim için mağfiret buyur.) Günahlarımızı gizle, bizi sorumlu tutarak insanlar arasında utanç verici duruma düşürme (Ve bizlere merhamet kıl.) Lütufta bulun, başarılar ihsan et, çünkü senin rahmetin olmadıkça ne güzel amellerde bulunabiliriz, ne de çirkin amelleri terkedebiliriz. (Sen bizim mevlâmızsın) sen bizim efendimizsin. Bizler ise senin kulların bulunuyoruz, sen bizim yardımcımızsın, işlerimizin yöneticisisin. Biz her bakımdan senin kulunuz, sana muhtacız. Bütün başarılar sendendir. (Artık kâfir olan kavim üzerine) senin apaçık dinini inkâr eden bozgunculara karşı (bizlere yardım et.) Bizleri onlara üstün kıl, bizleri dinini yüceltmede başarılı kıl. İslâm diyarını, İslâm milletini koru, onları maddî ve manevî sahalarda düşmanlarına galip eyle. Ey ulu mevlâmız!. Ey yardımcımız koruyucumuz olan mukaddes ve Yüce Rabbimiz!. § Kendisinde bakare hâdisesinden bahsolunan sûre'i celile, bu âyeti kerime ile sona ermiştir. Mücahit, Ibni Şirin gibi bazı zatların rivayetlerine göre bu son iki âyet, Cibril! Emin vâsıtasiyle nazil olmamıştır. Rasüli Ekrem Efendimiz bu mübarek iki âyeti Miraç gecesinde vasıtasız işitip almıştır. "Bu son âyeti celilenin sebebi nüzuli hakkında şöyle bir rivayet vardır: Vaktaki: "Nefsinizde olanı açığa çıkarsanız da gizleseniz de Allah Teâlâ onlar ile sizi sorumlu tutacaktır". Mealindeki âyeti kerime, nazil oldu; ashabı kiram büyük bir endişeye düştüler, biz bir takım şeytanî hâtıralardan, vesveselerden kendimizi nasıl koruyabiliriz?. Bunlar bizim irademiz olmaksızın ansızın kalblerimize doğuyor, bunlardan dolayı sorumlu olursak vay halimize!, demek istediler. Bununla beraber de yine hakkın her hükmüne itaatkâr olduklarını göstererek: "Biz işittik, itaat da ettik" dediler. Bunun üzerine bu son âyeti kerime nazil olmuş, kendilerinin güç ve takatinde olmayan şeylerden dolayı insanların uhrevî sorumluluk taşımayacakları kendilerine müjdelenmiştir. Ne büyük ilâhî lütuf! § Nisyatı, bilinen bir şey hakkında bilahara, gaflette bulunmak onu unutmak demektir. Böyle bir nisyan, âhiretle ilgili bir sorumluluğu gerektirmece de, bizzat vücûba ve unutulan şeyin yerine getirilmesinin vacip oluşuna aykırı değildir. Meselâ: Bir namaz, bir borç. Un utul mu; olsa da yine edası, kazası icabeder. Hatıra gelince veya başkası haber verince namaz kaza edilir, borç da ödenir. Böyle bir nisyan, bir lâubalîlik, bir ihtiyatsızlık yüzünden meydana gelirse, bu manevî sorumluluğu da gerektirir. § Hata ise: Kendisinde insanın hususî bir maksadı bulunmayan bir kusurdur. Bu da bir ihtiyatsızlık bir alâkasızlık neticesi olmamak şartiyle Allah'ın hakkının ve uhrevî sorumluluğun düşmesi hususunda bir özür olmaya bağlıdır. Hattâ meşru bir içtihat neticesinde, müctehitlerin birer iyi niyetle ve ilmî usuller dairesinde yaptıkları İçtihatlar neticesinde meydana gelen hatalarda affedilmiştir. Hattâ bir kat sevaba da vesiledir. Fakat bir dikkatsizlik neticesi olarak insanların hukukuna ait hatalar, her şekilde affedilmiş değildir. Bu hakların mümkün mertebe ödenmesi icabeder. Tam bir özür sayılmaz. Meselâ: Kuşlara atılan bir merminin isâbetiyle bir insanın ölmesine sebebiyet verilse bundan dolayı kısas lâzım gelmezse de diyet adıyla tazminat verilmesi icabeder. Binaenaleyh haddizatında unutmaya ve hataya sebebiyet verecek hallerden kaçınmak lâzımdır, ihtiyat gereklidir. Bununla beraber bu gibi hususlarda Allah'ın korumasını rica etmek, ilâhî afvı istemek de bir kusur itirafıdır, bir kulluk vazifesidir. § 8u sure-i celilenin ve bilhassa bu son iki âyeti kerimenin fazîleti hakkında birçok hadis vardır. Kısaca kütübi sitte de Ibni Mesut radiallahü anhtan şu hadisi şerif mervidir: = Bakara sûresinin âhirindeki iki âyeti kerimeyi her kim geceleyin okursa ona yeter. Yani onu zararlı hayvanlardan ve şeytandan korur veya o geceyi ibâdetle geçirmiş gibi olur. Velhâsıl: Bu gibi mübarek âyetlerin okunmasıyla daîma kulluk lisanımızı süslemeye, kalblerimizi aydınlatmaya çalışmalıyız. Yüce Allah hepimizi ilâhî feyizlerine kavuştursun Amin!.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014