KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

2-BAKARA SURESI (286 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208
209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234
235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260
261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Bakara Suresi 25  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 2/25
2-BAKARA SURESI - 25. AYET    Medine
وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۖ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا ۙ قَالُوا هَٰذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ ۖ وَأُتُوا بِهِ مُتَشَابِهًا ۖ وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ ۖ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ -25
Ve beşşirillezıne amenu ve amilus salihati enne lehüm cennatin tecrı min tahtihel enhar* küllema ruziku minha min semeratir rizkan kalu hazellezı rüzıkna min kablü ve ütu bihı müteşabiha* ve lehüm fıha ezvacüm mütahheratüv ve hüm fıha halidun
2-Bakara Suresi 25. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: İmân edip sâlih amellerde bulunanlara müjde ver. Şüphe yok ki onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Her ne vakit o cennetlerden bir meyva ile merzûk olunca diyeceklerdir ki: «Bu meyva bizim evvelce de merzûk olduğumuz bir meyvadır.» Onlara birbirine benzeyen (böyle nîmetler) verilmiş olacaktır. Ve onlar için cennetlerde tertemiz zevceler de vardır ve onlar o cennetlerde ebedî olarak kalacaklardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: îman edip güzel güzel amellerde bulunanlara müjde var. Şüphe yok ki onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Her ne vakit o cennetlerden bir meyva ile rızıklanınca diyeceklerdir ki: Bu meyva bizim evvelce de rızıklandığımız bir meyvadır. Onlara birbirine benzeyen -böyle nimetler- verilmiş olacaktır. Ve onlar için cennetlerde tertemiz eşler de vardır ve onlar o cennetlerde ebedî olarak kalacaklardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri arasında pek güzel bir uyum, bir münasebet vardır. Evvelki âyetler, küfür ve isyan sahiplerinin uğrayacakları ahiret azaplarını ve felâketlerini bildirmiştir. Bu âyeti Kerîme'de İman ve güzel âmel sahiplerinin ahiret âleminde ebedî olarak kazanacakları nimetleri, mükâfatları bildirmektedir. Şöyle ki: Ey yüce peygamberim! (İman edîp güzel güzel amellerde bulunanlara müjde var) onları müjdele (şüphe yok ki onlar için) ağaçları (altından ırmaklar akan cennetler vardır.) Bu mü'min, salih kullar için ne büyük bir müjdedir. Bu müjde, bütün insanlığı uyanmaya davet ve o gibi nimetleri kazanmaya teşvik hikmetini de içermektedir. Evet… mü'min, güzel amellere sahip olanlar için ebedî, mesut bir hayat vardır. Onlar "cin.an, cennât" denilen ve ağaçları altında tatlı tatlı ırmaklar akan ebedî bir âlemde pek mühim nimetler elde edeceklerdir. Ve mü'min salih kullar (Her ne vakit o cennetlerden bir meyva ile rızıklanınca) vaktiyle dünyada da elde etmiş oldukları nimetleri hatırlayarak (diyeceklerdir ki: Bu meyva bizim evvelce rızıklandığınız bir meyvadır) o nevidendir. Bu zatlar, Cenâb-ı Hakkın kendilerini dünya da da, ahirette de rızıklandırmış olduğunu bir şükran vesilesi olarak saygılı bir lisan ile anacaklardır. Gerçek şu ki, her ne kadar dünya nimetleri, cennet nimetleri kadar ebedî, leziz, fevkalâde bir tazelik ve güzelliğe sahip değilse de şekil ve mahiyet itibariyle onlara kısmen benzemektedir. Bu bakımdan bu dünya nimetleri de daima şükrana lâyıktır. (Onlara birbirine benzeyen) böyle nimetler (verilmiş olacaktır.) Bu ne büyük ilâhî lutuftur. Evet… Güzel düşünülürse dünyada da nail olduğumuz nimetler. Birer ilâhî lutuftur. Bunlar da ne kadar kıymetlidir, ne kadar şükrana lâyıktır. (Ve onlar için» o mü'min, salih kullar için (cennetlerde tertemiz) her kusurdan uzak (eşler de vardır.) Bu da ne büyük bir nimettir. Evet… Dünyadaki evlilik hayatı da meşru, faziletli ve temiz olunca hayatımızın devamına, inkişaf ve güzelleşmesine pek iyi bir vesiledir. Demek ki bunlar ahiret hayatında da liyakatli kimseler için birer büyük nimet mahiyetinde bulunacaktır. Artık bugün de kısmen olsun elde ettiğimiz nimetlerin kadrini bilmemiz icap etmektedir. Bu dünyevî nimetleri küçümseyenler, bunların uhrevî hayatta ne işleri var diyenler ise nimete nankörlük etmiş, dünya hayatını da, ahiret hayatını da güzelce anlamak meziyeinden mahrum kalmış kimselerdir. (Ve onlar) mü'min, salih, şükreden kullar ise (o cennetlerde ebedî olarakkalacaklardır.) İşte insan daha dünyada iken böyle bir istikbale sahip olmanın sebeplerine sarılmalıdır. İmandan, salih amellerden asla ayrılmamalıdır. Cenâb-ı Hakkın korumasına'sığınmalıdır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014