KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

2-BAKARA SURESI (286 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208
209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234
235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260
261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Bakara Suresi 186  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 2/186
2-BAKARA SURESI - 186. AYET    Medine
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ ۖ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ ۖ فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ -186
Ve iza seeleke ıbadı annı fe innı karıb* ücıbü da´veted daı iza deani felyestecıbu lı vel yü´minu bı leallehüm yarşüdun
2-Bakara Suresi 186. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve kullarım sana Ben´den sual ettikleri zaman şüphe yok ki, Ben pek yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dâvetine icabet ederim. Artık onlar da Benim için icabet etsinler. Ve Bana imân eylesinler. Tâ ki hakka isabet etmiş olalar.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve kullarım, sana benden sordukları zaman şüphe yok ki, ben pek yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin davetine icabet ederim. Artık onlar da benim için icabet etsinler. Ve bana îman eyle sinler. Ta ki doğruyu bulmuş o I al ar.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime ibadetlerde bulunan kullarına Cenab-ı Hakkın manen yakın olduğunu bildirerek onları dua ve niyaza, ibâdet ve itaate teşvik etmektedir. Rivayete göre bir bedevî, Rasûli Ekrem'e müracaat ederek: Ya Rasûlallah!.. Rabbimiz bize yakın mıdır ki ona sessizce duada bulunalım, yoksa uzak mıdır M ona seslenelim diye sormuş, onun üzerine bu âyeti celile nazil olarak Cenab'ı Hakkın dualara olan icabeti şöyle beyan buyrulmuştur. Habibim! (Kullarım sana benden sual ettikleri zaman) yani Rabbimiz bizim dualarımızı işiterek kabul eder mi? Ona ne şekilde yalvaralım? Diye sorduklarında onlara de ki: Rabbim şöyle buyuruyor: (Şüphe yok ki ben) kullarıma (çok yakınım) yani onlara zaman ve mekândan uzak olarak manevî, bir yakınlık ile pek yakınım, onların bütün hallerini, dualarını bilirim. (Bana dua ettiği vakit dua edenin temennisine) hikmet ve menfaate muvafık takdiri ezeliye aykırı değilse (icabet ederim) onu vücude getiririm. (Artık onlar da) o dua ve niyazda bulunan kullar da (benim için) imâna davetime, ibâdet ve itaate devam etmeleri hususundaki emirlerime (icabet etsinler) muhalefette bulunmasınlar. (Ve bana İman eylesînler) imânlarında sebat üzere bulunsunlar. (Ta ki raşidinden) doğruyu bulmuş, hidayete ermiş kullarımdan (olabilsinler). Binaenaleyh Cenab-ı Hakkın manevî yakınlığına, onun merhamet ve şefkatine nâiliyet için halisane dualarda, niyazlarda bulunmalıyız. İmanımızda, dinî vazifelerimizde sebat ve metanet göstermeğe çalışmalıyız. Hattâ bazı müfessirlere göre bu âyeti kerimedeki duadan maksat, ibâdet ve itaattir. İcabetten maksat ta sevaptır. O halde buyrulmuş oluyor ki: Kullarım bana ibâdet ve itaatte bulunsunlar ki ben de onlara sevap ihsan edeyim. § Dua: Lügatte çağırmak demektir, İstılahta: Küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya karşı yapılan niyaz ve temenni mânâsındı getirmektir. İcabet ise istenilen şeyi vermek, yerine § Duaların lüzumu ve faydası: Cenab'ı Hakka yapılan dualar; ondan keremler, lütuflar, aflar, istemek demektir. Böyle bir istek, böyle bir niyaz bir Yüce Yaratıcının varlığına imanın güzel bir delilidir. Cenab-ı Hakka bağlığın, ondan başka hakikî bir şekilde veren, alan ve verilene engel olan bulunmadığına ait sağlam bir kanaatin mükemmel bir niş an esidir. Maamafih dua ile kulluk ortaya konmuş Yüce Mabudumuza karşı zillet ve güçsüzlüğümüz, ihtiyacımız gösterilmiş bulunur, Rabbinze yalvara yakara gizlice dua edin. (A'raf 7/55) âyeti kerimesi de gösteriyor ki, biz kullar Cenab'ı Hakka tam bir yalvarış ve niyaz ile tenhaca gizli olarak, dua etmekle mükellefiz. Artık duadan kim müstağni olabilir? İnsana yönelen bir zararın, bir felâketin açılıp bertaraf olması için Kâinatın Yaratıcısı Yüce Allah'a dua ve niyazda bulunmamak şeriat ve tarikat ehli katında yerilmiştir. Çünkü böyle bir hareket, dolaylı olarak, Allah'a karşı bir direnme, belâya karşı bir tahammül iddiasını gösterir ki, bu kulluk şanına lâik değildir. Halbuki bütün m ah I ü kat her hususta Cenab'ı Hakka muhtaçtırlar. Dua ise bu ihtiyacı itiraftır. Cenab'ı Hakka ilticadır. "Allah Teâlâ benim halime benim duamdan evvel kâfidir" diyen zatlar, bununla duanın lüzumsuzluğu görüşünde değildirler. Belki Cenab-ı Hakkın hikmetinin gereği ne ise onun zuhur edeceğine inanmış bulunduklarını ifade etmek istemişlerdir. Bir de kendilerinin nail oldukları binlerce nimete rağmen mâruz kaldıkları bedenî, geçici bir musibetten dolayı hemen duada bulunmayı, bir sabırsızlık ve hakka teslim olmamak belirtisi gibi olacağından derhal muvafık görmemişlerdir. Yoksa Hz. İbrahim gibi en büyük peygamberler de bir çok dualarda bulunmuşlardır. Kur'ân'ı Kerîm bunu söylemektedir. Özellikle Fatiha-i Şerifeyi okuyan her müslüman, her gün defalarca Cenab'ı Hakka dua ve niyazda bulunmuş, olmuyor mu? Binaenaleyh dua, bizim için bir kulluk vazifesidir. Bunu terk etmek kulluk alametine aykırıdır. Biz dua ile Cenab'ı Hakka manen yakınlık şerefine nail olmak, maddî ve manevî hastalıklardan kurtulmak niyaz ederiz. § Duaların kabulü meselesine gelince: Bunların adabı ve şartları vardır, dua: Meşru, haddizatında mümkün bir şey hakkında yapılmalıdır. Gafil ân e, eğlenircesine değil bir huzüri kalp ile olmalıdır. Maamafih kabulünü acele istememelidir. Olabilir ki hikmeti gereği bir zaman sonra kabul olunur. Bâzı dualar da takdiri ezeliye muhalif olacağından istenildiği gibi kabul edilmezse de bundan dolayı dua eden sevaba nail olur, daha mühim dünyevî veya uhrevî bir nîmete kavuşur. Bu suretle de yine duası l abul olmuş sayılır. Gerçek şu ki, yapılan duaları Cenab'ı Hakkın kabul buyurması; bu duaları Hak Teâlâ'nın işitip o hususta hikmetinin gereği ne ise onun tecelli etmesi demektir. Hak Teâlâ yapılan dualardan haşa gafil değildir. Bunların takdiri ilâhiye, hikmet icabına muhalif olmayan kısmını kabul buyurur. Sünneti ilâhiye böyle işler. § Allah'a yakınlık meselesine gelince: Bu da bir manevî yakınlıktır, yoksa bir mekân yakınlığı değildir. Malûm olduğu üzere Cenab'ı Hak zaman ve mekândan uzaktır. O mahlûkat gibi her hangi bir mekâna muhtaç, bir mekânda mukim değildir. Bu, mahlukata mahsus bir ihtiyaçtır. Cenab-ı Hak bir mekânda olsa o mekâna uzak bulunan bir yerdeki mahlûkat ma uzak bulunmuş olur. Meselâ: Semada olsa yeryüzünde bulunanlara, yer yüzünde bulunsa semada olanlara uzak düşmüş olur. Böyle bir hal ise ilahlık şanına zıttır. O halde, Hak Teâlâ'nın kullarına yakın olması, onun ilminin kemalini temsil içindir. Yani: Kullarının bütün işlerini, sözlerini son derece iyi bildiğine beyan içindir. Nitekim bir âyeti kerimede = Biz ona boynundaki şah damarından daha yakınız. (Kaf 50/16J buyrulmuştur. Yani: Kullarımın her halini son derecede iyi bilmekteyim. Binaenaleyh biz kullara düşen vazife, Cenab-ı Hakkın bizleri her bakımdan görüp bildiğini düşünerek kendi hayatımıza, şahsi terbiyemize, adabı Islâmiyemize hakkıyla riayette bulunmamızdır. O kerem sahibi ve merhametli olan mabudumuzun bizlere verdiği nimetlere, müsaadelere karşı da şükür secdesine kapanıp kulluk arzında bulunmaktır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014