KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

2-BAKARA SURESI (286 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208
209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234
235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260
261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Bakara Suresi 85  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 2/85
2-BAKARA SURESI - 85. AYET    Medine
ثُمَّ أَنْتُمْ هَٰؤُلَاءِ تَقْتُلُونَ أَنْفُسَكُمْ وَتُخْرِجُونَ فَرِيقًا مِنْكُمْ مِنْ دِيَارِهِمْ تَظَاهَرُونَ عَلَيْهِمْ بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَإِنْ يَأْتُوكُمْ أُسَارَىٰ تُفَادُوهُمْ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيْكُمْ إِخْرَاجُهُمْ ۚ أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ ۚ فَمَا جَزَاءُ مَنْ يَفْعَلُ ذَٰلِكَ مِنْكُمْ إِلَّا خِزْيٌ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۖ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرَدُّونَ إِلَىٰ أَشَدِّ الْعَذَابِ ۗ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ -85
Sümme entüm haülai taktülune enfüseküm ve tuhricune ferıkam minküm min diyarihim tezaherune aleyhim bil ismi vel udvan* ve iy ye´tuküm üsara tüfaduhüm ve hüve muharramün aleyküm ıhracühüm* e fe tü´minune bi ba7dıl kitabi ve tekfürune bi ba´d* fe ma cezaü mey yef´alü zalike minküm illa hızyün fil hayatid dünya* ve yevmel kıyameti yüraddune ila eşeddil azab* vemallahü bi ğafilin amma ta´melun
2-Bakara Suresi 85. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Sonra siz o kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürürsünüz ve sizden olan bir fırkayı da yurtlarınızdan çıkarırsınız. Ve onların aleyhine mâsiyet ile, zulm ile yardımlaşıyorsunuz. Ve onlar size esir olarak gelince de onlar gibi fidyeleşmekte bulunuyorsunuz. Halbuki onların öyle yurtlarından çıkarılması sizin üzerinize haram bulunmuştur. Artık siz kitabın bir kısmına inanıp da bir kısmını inkâr mı eyliyorsunuz? İmdi sizden böyle bir fiilde bulunanların cezası, bu dünya hayatında zilletten başka değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine sevkolunacaklardır. Allah Teâlâ da sizin yaptıklarınızdan gâfil değildir aslâ.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Sonra siz o kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürürsünüz ve sizden olan bir fırkayı da yurtlarınızdan çıkarırsınız. Ve onların aleyhine günah ile, düşmanlıkla yardımlaşıyorsunuz. Ve onlar size esir olarak gelince de onlar ile fidyelesmekte bulunuyorsunuz. Halbuki onların öyle yurtlarından çıkarılması sizin üzerinize haram bulunmuştur. Artık siz kitabın bir kısmına inanır da bir ki simini inkâr mı eyliyorsunuz? İmdi sizden böyle bir fiilde bulunanların cezası, bu dünya hayatında zilletten başka değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine sevkolunacaklardır. Allah Teâlâ da sizin yaptıklarınızdan gafîl değildir asla.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti celile, asrı saaddetteki bir kısım yahudi zümrelerinin birbirine düşman kesilmiş, Tevrat'ın da hükümlerine muhalefette bulunup durmuş olduklarını beyan ile bu hareketlerini vermektedir. Şöyle ki: Ey İsrail Oğulları! (Sonra siz o kimselersiniz ki kendinizi öldürürsünüz) birbirinizin hayatına kast edersiniz. (Ve sizden olan bir fırkayı da yurtlarından çıkarırsınız) kendi milletinizden bulundukları halde onları vatanlarından uzaklaştırırsınız. (Ve onların aleyhine günah ile, düşmanlıkta yardımlaşıyorsunuz.) O fırkanın aleyhine olarak müttefiki bulunduğunuz kabilelerin fertleri ile bir diğerinize yardımda bulunuyorsunuz. Zalimce hareketlere devam ediyorsunuz. (Ve onlar) o sizin ırkdaşınız olan fırkanın fertleri (Size esir olarak gelince de onlar ile fidyelesmekte bulunuyorsunuz.) Onların fidyelerini verip kendilerini esaretten kurtarmak istiyorsunuz. Diğer bir görüşe göre: Onlardan fidye alıyorsunuz, haklarında esir muamelesi yapıyorsunuz. (Halbuki onların öyle yurtlarından çıkarılması) Tevrat'ın hükümlerine göre (sizin üzerinize haram bulunmuştur.) Buna neden uymuyorsunuz? (Artık siz kitabın bir kısmına inanır da bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?) Halbuki İman edilecek şeylerin bir kısmını kabul, diğer bir kısmını inkâr etmek, imana aykırıdır ve küfrü gerektirmektedir. (İmdi sizden böyle bir fiilde bulunanların cezası) pek büyüktür. (Bu dünya hayatında zilletten başka değildir.) Onlar daima zelilce yaşayacaklardır. (Kıyamet gününde ise onlar azabın) cehennem ateşinin (en şiddetlisine sevk olunacaklardır.) Ne ebedî felâket!.. (Allah Teâlâ da sizin yaptıklarınızdan) hâşâ (gafîl) habersiz (değildir.) Hepsini tamamen bilmektedir. Buna inancımız tamdır. Artık istikbalinizi düşünün!.. § Tarihen sabittir ki: Peygamberimizin yaşadığı dönemdeki Yahudilerden Medinei Münevvere civarında bulunan "Beni Kaynuka"' ile "Beni Kureyza" kabileleri biri birinin düşmanı kesilmişti. Bunlardan Beni Kaynuka' araplardan "Evs" kabilesiyle, Beni Kureyza' da araplardan "Beni Nadir" ve "Hazrec" kabileleriyle ittifak kurmuşlardı. Eve ve Hazrec kabileleri arasında ise İslâmiyetten evvel bir düşmanlık devam edip duruyordu. Bu suretle bu Yahudiler de diğer tarafta olan Yahudiler ile düşman kesilmiş, vakit vakit çarpışıp duruyorlardı. Sonra da Yahudilerden esir düşenlerin fidyelerini vererek onları esaretten kurtarmak isterlerdi. Ne için bunlar ile hem savaşta bulunuyorsunuz, hem de bunlardan esir düşenleri fidyelerini vererek esaretten kurtarmak istiyorsunuz? Denilince de: "Tevrata böyle emrolunmuştur, ona binaen o dindaşlarımızı esaretten kurtarmak istiyoruz" derlerdi. Halbuki onların kendi dindaşlarına karşı savaşta bulunmaları, onları yurtlarından uzaklaştırmaları men edilmişti. Binaenaleyh Tevrat'ın bâzı emirlerini tutuyorlar, bâzı emirlerini de tutmuyor, inkâr etmiş bulunuyorlardı. İşte onların bu hallerini Kur'ân'ı Kerîm böylece haber veriyor. Ne kadar dalalette kalmış olduklarına işaret buyuruyor.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014