KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

2-BAKARA SURESI (286 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208
209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234
235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260
261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Bakara Suresi 283  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 2/283
2-BAKARA SURESI - 283. AYET    Medine
وَإِنْ كُنْتُمْ عَلَىٰ سَفَرٍ وَلَمْ تَجِدُوا كَاتِبًا فَرِهَانٌ مَقْبُوضَةٌ ۖ فَإِنْ أَمِنَ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ وَلْيَتَّقِ اللَّهَ رَبَّهُ ۗ وَلَا تَكْتُمُوا الشَّهَادَةَ ۚ وَمَنْ يَكْتُمْهَا فَإِنَّهُ آثِمٌ قَلْبُهُ ۗ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ -283
Ve in küntüm ala seferiv ve lem tecidu katiben ferihanüm makbudah* fe in emine ba´duküm ba´dan felyüeddillezi´tümine emanetehu velyettekıllahe rabbeh* ve la tektümüş şehadeh* ve mey yektümha fe innehu asimün kalbüh* vallahü bi ma ta´melune alım
2-Bakara Suresi 283. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Ve eğer siz bir sefer üzerinde iseniz ve bir yazıcı da bulamaz iseniz makbuz, rehinler kifâyet eder. Fakat bazınız bazınıza emin olursa kendisine emniyet olunan, emaneti ödesin. Ve rabbi olan Allah Teâlâ´dan korksun. Şahadeti de gizlemeyiniz. Onu kim gizlerse şüphe yok ki, onun kalbi günahkârdır. Ve Allah Teâlâ sizin yapacağınız şeylere alîmdir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Ve eğer siz bir sefer üzerinde iseniz ve bir yazıcı da bulamaz iseniz alınan rehinler kifayet eder. Fakat bazınız bazınıza emin olursa kendisine emniyet olunan, emaneti ödesin. Ve Rabbi olan Allah Teâlâ'dan korksun. Şahadeti de gizlemeyiniz. Onu kim gizlerse şüphe yok ki, onun kalbi günahkârdır. Ve Allah Teâlâ sizin yapacağınız şeyleri bilir.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, borçların rehinler ile de emniyet altına alınacağını ve şahitliğe önem vermek gerektiğini göstermektedir. Şöyle ki: Ey borç alıp vermek isteyenler!. (Ve eğer siz bir sefer üzerinde iseniz) yani yolcu bulunuyorsanız veya sefere yönelmiş iseniz (ve bir yazıcı da bulamaz iseniz) bir borç senedi yazacak bir kâtibiniz de yok ise (alınan rehinler -kifayet eder-) bununla yet inebilirsiniz. Bu rehin alınması, dinen uygundur ve malların korunması için faidelidir. Özellikle birçok kimseler, sözlerinde durmuyorlar, borçlarını vaktinde vermiyorlar, bu gibi kimselerin yüzünden bazı zatlar, faizsiz borç vermek suretiyle iyilikte bulunmaktan çekiniyorlar. Rehin verilmesi ise bu gibi ödünçlerin verilmesine, sebep olur. Bu hususta bir güven vesilesi olur. Binaenaleyh sefer halinde bulunulmasa dayine rehin alınması caizdir. (Fakat bâzınız bâzınıza emin olursa) borç verecek kimse, borçlanacak kimse hakkında iyi niyet besler, borcunu ödeyeceğine kanaat getirirse artık rehin almayabilir. Bu halde o (kendisine emniyet olunan) borçlu (emaneti) üzerindeki borcunu alacaklıya (ödesin) gördüğü iyiliğe karşı, hiyanette ve savsaklamada bulunmasın, bu insaniyet onuruna aykırıdır. (Ve rabbi olan Allah Teâlâ'dan korksun) hakkı inkâr etmesin, emânet hukukuna riayetsizlik göstermesin, bunun büyük bir günah olacağını düşünerek Allah'ın azabına uğramaktan kendisini korusun. Ey şahitler!. Ey borçlular!. (Şahitliği de gizlemeyiniz) şahadetten kaçmayınız, şahitler şahadette bulunacakları gibi borçlular da kendi aleyhlerinde şahitlikte bulunarak borçlarını itiraf etmelidirler. (Onu kim gizlerse) şahitliği ve borcu kim gizler ve inkâr eylerse (şüphe yok ki, onun kalbi günahkârdır) bu haksız muamelesi, bir kasde bağlı bir kötü düşünce mahsulü olacağından günahı da o derece büyüktür. (Ve Allah Teâlâ sizin yapacağınız şeyleri bilir) sizlerin borcu inkâr veya şahitliği gizlemenizi ve bütün fiil ve hareketlerinizi tamamen bilir ona göre mükâfat ve ceza verir. Artık bunu düşünüp de işlerinizi buna göre tanzim ediniz. § Deyin = Borç: Ödünç alma, harcamada bulunma, satın alma, kefil olma gibi bir sebeple zimmette, yani: Bir şahsın üzerinde sabit olan şeydir. Meselâ: Borç alınan on lira, bir dey indir. Bin liraya veresiye olarak alınan bir evin bu bedeli de bir deyindir. Başkasının tartılan veya ölçülen cinsten bir malını tüketme neticesinde tüketenin ödemesi gereken o kadar tartılır veya ölçülür bir mal da bir borçtur. Meselâ: Birisinin on kile buğdayı telef edilse telef edenin on kile buğday vermesi kendisine bir borç olmuş olur. Borç verene "dâin" borç alana da "medvun" denilir. $ Rehin: Lügatte sabit, daim demektir ve bir şeyi her hangi bir sebebden dolayı hapsetmek ve alıkoymaktır, Istilâhta: Bir malı ondan tamamen veya kısmen ödetilmesi mümkün olan bir hakkı, mal karşılığında o hak sahibinin veya başkasının elinde gönül rızasıyla hapsettirmek ve alıkoymaktır. Böyle hapsedilen mala "merhun" da denilir. Rehin veren borçluya "rahin" ve hak sahibi sıfatiyle rehin alan kimseye de "mürtehin" denilir. Bir hakkın ödetilmesin) temin etmek için rehin almaya da "irtihân" denilmektedir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014