26-Şuara Suresi |
Ömer Nasuhi Bilmen 26-ŞUARA SURESİ
Bu mübarek sûre Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur. Ancak son dört âyeti Medine-i Münevverede inmiştir, ikiyüz yirmi yedi âyeti celîleden meydana gelmektedir. Bu mübarek âyetlerde Resûl-i Ekrem'e teselli verilmektedir, bir takım inkarcıların kötü âkibetlerine işaret buyuruyor, Cenab-ı Hak'kın muazzam kudret eserlerine dikkatleri çekiyor. Musa Aleyhisselâm'ın Firavun ile olan tartışmasını, sihirbazların mağlûp olup îman şerefine eriştiklerini, müminlerin selâmet sahasına erip düşmanlarının ise Allah'ın kahrına uğradıklarını bildiriyor. Bu sûrei celîle, İbrahim, Nuh, Hud, Salih, Lût, Şüayb Aleyhimüsselâtü Veselâm'ın da kıssalarını, ümmetlerini aynı surette aydınlatıp, ikaz ve irşada çalışmış olduklarını ve onların pek yüce tebliğlerini tasvir buyuruyor, bu tebliğlere, tavsiyelere karşı muhalif vaziyetler almış olanların da müthiş âkibetlerini bir uyanma vesilesi olmak üzere beyan buyurmaktadır. Son Peygambere de nasıl yüce bir semavi kitabın inmiş olduğunu ve o yüce Peygamberin de ne kadar iyilik sever bir surette insanlığı aydınlatmaya, dinî hakikatlerden haberdar etmeğe çalıştığını gösteriyor. Şeytani vesveselerin düşkünü olan bir takım şairlerin de kötü hareketlerini gözler önüne sererek mümin, salih zatların ise müstesna bir mevkide bulunduklarını beyan buyurmaktadır. Bu münasebetle de bu mübarek sûreye "Şuara Sûresi" adı verilmiştir. Hikmet dolu Kur'an'ın ise asla şiir kabilinden olmayıp ilâhi vahye dayanan en kutsî bir kitap olduğuna işaret buyurulmaktadır.
Ömer Nasuhi Bilmen |
|
|