KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

2-BAKARA SURESI (286 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208
209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234
235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260
261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Bakara Suresi 272  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 2/272
2-BAKARA SURESI - 272. AYET    Medine
لَيْسَ عَلَيْكَ هُدَاهُمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يَشَاءُ ۗ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ فَلِأَنْفُسِكُمْ ۚ وَمَا تُنْفِقُونَ إِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ اللَّهِ ۚ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ -272
Leyse aleyke hüdahüm ve lakinnellahe yehdı mey yeşa´* ve ma tünfiku min hayrin fe li enfüsiküm* ve ma tünfikune illebtiğae vechillah* ve ma tünfiku min hayriy yüveffe ilayküm ve entüm la tuzlemun
2-Bakara Suresi 272. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Onları hidâyete erdirmek senin üzerine (bir vecibe) değildir. Velâkin Allah Teâlâ dilediğine hidâyet nâsip buyurur. Ve hayırdan her neyi infak ederseniz kendi nefsiniz için etmiş olursunuz. Ve siz ancak Allah Teâlâ´nın rızası için infakta bulunursunuz. Ve hayırdan her ne infak ederseniz size karşılığı ödenir ve siz zulme uğratılmayacaksınız.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Onları hidâyete erdirmek senin üzerine -bir vazife- değildir. Ve lâkin Allah Teâlâ dilediğine hidâyet nasip buyurur. Ve hayırdan her neyi infak ederseniz kendi nefsiniz için etmiş olursunuz. Ve siz ancak Allah Teâlâ'nın rızâsı için harcamada bulunursunuz. Ve hayırdan her ne infak ederseniz size karşılığı ödenir ve siz zulme uğratılmıyacaksınız.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, peygamberlik vazifesine ve gayrimüslimlere de zekât kabilinden olmayan sadakaların verilebileceğine işaret etmektedir. Rivayete göre Rasûli Ekrem Efendimiz, İslâm'ın başlangıcında gayrimüslimlere sadaka verilmesini istememişti. Tâ ki onlar, ihtiyaçları sebebiyle Islâmiyeti kabul etsinler. Maamafih onlar, müslümanlara karşı cephe almış bulunuyorlar, onlara sadaka vermek, düşmana yardım etmek gibi olabilir. Fakat İslâmiyet, bir şefkat ve merhamet dini olduğundan kendine mensup olmayanlara da yardım edilmesini caiz kılmış, onun bu üstün yardım severliği birçok muhalif I erin i de mahcup ederek kendi yüce alanına çekmiştir. Bir rivayete göre de Hz. Ebu Bekir'in muhterem kızı Esma, hac için Mekke'i Mükerreme'ye gitmişti. Müşrik olan annesi gelip kendisinden yardım istemiş; o da annesine gayrimüslim olduğundan dolayı yardımdan kaçınmıştı. Bunun üzerine bu âyeti celile nazil olarak onlara da yardımın caiz olduğu bildirilmiştir. Kısacası buyuruluyor ki: Habibim! (Onları) o gayrimüslimleri (hidâyete erdirmek) bilfiil doğru yola sevketmek (senin üzerine bir vazife değildir.) Bu senin selâhiyetin haricindedir, senin vazifen irşaddır, hak ve hakikati bildirmektir. (Velâkin Allah Teâlâ dilediğine) kabiliyetli olan, cüz'î iradesini güzelce kullanan her hangi bir kuluna (hidâyet nasip buyurur) böyle hidâyet buyurmak, Cenab'ı Hak'ka mahsustur. (Ve hayırdan her neyi infak ederseniz kendi nefsiniz) in faidesi (için) infak (etmiş olursunuz.) Onun menfaati, uhrevî mükâfatı size aittir. Velevki kendilerine nafaka verdiğiniz kimseler gayrimüslim bulunsunlar. (Ve) Ey hakiki müslümanlar!.. (Siz ancak Allah Teâlâ'nın rızâsı için harcamada bulunursunuz.) Artık harcayacağınız şeylerden dolayı kimseye minnette, gösterişle bulunmayınız, ve gayrimüslimdir diye böyle bir iyilikten çekinmeyiniz, (Ve hayırdan) maldan, faideli şeylerden (her ne harcarsanız size) Allah tarafından (karşılığı ödenir.) Sevbaplara ulaşırsınız. Yani ey müminler!. Siz sırf Allah'ın rızası için harcamada bulundukça onun kat kat karşılığına erersiniz, velevki bu harcama, gayrimüslimler hakkında olsun, çünkü onlar da Allah'ın kullarıdır, onları da Cenâb-ı Hak rızıklandırıyor. Siz onlara iyilikseverliği göstermiş olursunuz. (Ve siz zulme uğratılmayacaksınız.) Her halde bu harcamanızın fâidesini göreceksiniz, bunun meyvesinden mahrum ve binaenaleyh zulme uğramış olmayacaksınızdır. Artık böyle bir iyilikten çekinmeyiniz. Maamafih gayrimüslimlere de nafile kabilinden olan sadakaları vermek caiz ise de hallerini kimseye arzetmeyen, dâima cihada, ibâdet ve itaata devam eden ve hak'ka tevekkül edip duran bir kısım fakir müslümanlara intakta bulunulması daha çok sevaba vesile olur. Nitekim o gibi zatların halleri şöylece beyan buyuruluyor.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014