KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

3-AL-I İMRAN SURESI (200 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Al-i İmran Suresi 25  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 3/25
3-AL-I İMRAN SURESI - 25. AYET    Medine
فَكَيْفَ إِذَا جَمَعْنَاهُمْ لِيَوْمٍ لَا رَيْبَ فِيهِ وَوُفِّيَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ -25
Fe keyfe iza cema´nahüm li yevmil la raybe fıhi ve vüffiyet küllü nefsim ma kesebet ve hüm la yüzlemun
3-Al-i İmran Suresi 25. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Onları, o vukuunda şüphe olmayan gün için topladığımız ve her şahısa kazanmış olduğu şey ödenecek olan zaman onların hali ne olacaktır. Ve onlar zulüm olunmuş olmayacaklardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Onları o vukuunda şüphe olmayan gün için topladığımız ve her şahısa kazanmış olduğu şey ödenecek olan zaman -onların hâli- ne olacaktır. Ve zulüm olunmuş olmayacaklardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ne beyhude ümit! Bu nasıl olabilir? (onları) o İslâm dînini kabul etmeyen inkarcılar! (o vukuunda şüphe olmayan) meydana geleceği nice delilerle sabit bulunan (gün için) o kıyamet vakti, o mükâfat ve mücazat zamanı için (topladığımız ve her şahsa) dünyada iken (kazanmış olduğu şey) bütün amellerinin cezası, karşılığı (ödenecek olan zaman -onların hâli- ne olacaktır,) ne kadar acayip! Onlar hiç düşünmezler mi? Öyle iddiaları gibi geçici bir azap ile kurtulacaklarını nasıl iddia edebiliyorlar? Özellikle küfrün cezası ebedidir. Bunu bilmeler! İcabetmez mi? (onlar) bütün insanlar (zulüm olunmazlar) herkese istihkakına göre muamele yapılır. Bir kimsenin haksız yere azabı arttırılmaz, sevabı da eksiltilmez, İlâhî Adalet buna müsait değildir. § Bu mübarek âyetlerin nüzul sebebi hakkında şöyle rivayetler vardır: 1 - Rasüli Ekrem, sallâllahû aleyhi ve sellem efendimizin mübarek vasıfları Tevratta anlatılmıştır. Yahudilerin âlimleri bunu biliyorlardı. Bu hususa dair Tevrata müracaat etmeleri kendilerine emir olunmuştu. Onlar ise bile bile inkâra devap edip bu müracaattan kaçınmışlardı. İşte bu âyetler bunu bildirmektedir. 2 - Fahri kâinat hazretleri. Yahudilerin dershanelerine teşrif etmiş, onları İslâm'a davet buyurmuş; onlar da: Sen hangi din üzeresin? Diye sormuşlar, Rasüli Ekrem de: Ben İbrahim aleyhisselâmın dini üzereyim, yâni: Benim dinim de onun dinidir, bütün ilâhî dinler esasen bir olup, müslümanlıktan ibarettir, diye buyurmuş. Onlar ise: Hayır. İbrahim aleyhisselâm Yahudîdir, demişler. Peygamber efendimiz de buyurmuş ki, öyle ise Tevrat'i getirin bakalım, yâni buna dair tevratta ne vardır ki, ona dayanarak böyle iddia ediyorsunuz? Onlar ise bundan kaçınmışlar, Tevratta iddialarını isbat edecek bir şey bulunmadığını bildikleri için t evrat a müracaat edememişlerdir. İşte bu âyetler bu hâdise üzerine nazil olmuştur. 3 - Yahudîlerden şerefli bir aileye mensup bir erkek ile bir kadın zinada bulunmuşlardı. Tevratın hükmüne göre recmedilmeleri, yâni taşlanarak öldürülmeleri icab ediyordu. Bundan kurtulmak ümidi ile Rasûli Ekrem efendimize müracaat ettiler, o da bunların recmedilmelerine hükmetti fakat onlar buna razı olmadılar, böyle bir hükmü inkâr ettiler, peygamber efendimiz emr etti, haydi Tevrat'ı getiriniz, oradaki hüküm de böyledir, diye buyurdu. Tevrat'ı getirdiler, Yahudîlerden Abdullah İbni Surya, Tevrat'ı okumaya başladı, recim âyeti gelince üzerine elini koyup onu okumadan geçti. Orada bulunan Abdullah ibnî Selâm, bu keyfiyeti haber verince Abdullah elini çekti, recim âyeti görüldü. Rasûli Ekrem'in emriyle o iki şahıs recmedildi, Yahudîler ise bundan çok kızdılar, Tevrat'ta da mevcut olan bu hükmü bildikleri halde bundan kaçınmışlardı bunun hükmüne rıza göstermemişlerdi. İşte bu âyetler bunun üzerine indirilerek şeref verilmiştir. Maamafih bu âyetlerin hükmü, bu gibi hakikatları gizleyen ve inkâr edenlerin hepsine de şamildir.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014