KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

3-AL-I İMRAN SURESI (200 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Al-i İmran Suresi 168  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 3/168
3-AL-I İMRAN SURESI - 168. AYET    Medine
الَّذِينَ قَالُوا لِإِخْوَانِهِمْ وَقَعَدُوا لَوْ أَطَاعُونَا مَا قُتِلُوا ۗ قُلْ فَادْرَءُوا عَنْ أَنْفُسِكُمُ الْمَوْتَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ -168
Ellezıne kalu li ıhvanihim ve kaadu lev etauna ma kutilu* kul fedrau an enfüsekümül mevte in küntüm sadikıyn
3-Al-i İmran Suresi 168. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: Onlar ki, kendileri oturdukları halde kardeşleri için «Eğer bize itaat etseydiler öldürülmezler idi,» dediler. De ki: «Öyle ise kendi nefislerinizden ölümü defediniz! Eğer sâdık kimseler iseniz.»
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: Onlar ki, kedileri oturdukları halde kardeşleri için eğer bize itaat etseydiler öldürülmezler idi, dediler. De ki: Öyle ise kendi nefislerinizden ölümü def ediniz!. Eğer sâdık kimseler iseniz.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Bu âyeti kerime, Uhud gazvesine katılmamış olan münafıkların cahilce iddialarını re'd d et m ektedir. Şöyle ki: (Onlar) O Uhud gazvesine katılmayan münafıklar (ki, oturdukları) savaşa iştirak etmedikleri (halde) din veya vatan veya soy itibariyle (kardeşleri) olan şehitler ve öldürülenler (için eğer bize itaat) edip te savaştan kaçınsa, evlerinde ikamet (etse idiler) yaşarlardı (öldürülmezler idi dediler). Habibim! O gafillere ide ki:) Eğer (öyle ise) eğer savaştan kaçınmak insanı ölümden kurtaracak ise il>endi nefislerinizden ölümü defediniz, eğer) bu iddiadızda (sadık) doğru sözlü (kimseler iseniz) bu iddianızı ispat ediniz bakalım. Heyhat!. Kısacası: Öldürülmek de, ölmek de Allah Teâlâ'nın kaza ve kaderine bağlıdır, ıralarında fark yoktur. Zamanı gelince insan ölür, hayattan mahrum kalır. Buna hiçbir şey mâni olamaz. Ölüm için mutlaka belirlenmiş, takdir edilmiş bir zaman vardır. Bunun sebepleri çeşitli ise de zamanı bellidir. Harb de ölüm sebeplerinden biridir. Eceli gelmiş olan bir kimse bu sebeple veya başka bir sebeple hayattan mahrum kalır, daha eceli gelmemiş olan kimse de ne kadar harb I ere katılsa da yine yaşar durur. Binaenaleyh savaşa katılmamak mutlaka insanın yaşamasını icabet m ez. Rivayet olunuyor ki: Bu münafıklar böyle bir iddiada bulundukları gün içlerinden yetmiş kişi ölmüş gitmiştir. Bu, Uhud şehidlerinin sayısı kadardır. Ne büyük bir ibret!..

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014