KÜNYE   KAYNAKÇA   İLETİŞİM      

  SAYFANIN MOBİL VERSİYONU: kuranmeali.name.tr   

ARAPÇA METNİ     SURELER     MEAL     TEFSİR     KELİMELER-KAVRAMLAR    
TEFSİR  

3-AL-I İMRAN SURESI (200 Ayet)
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52
53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78
79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104
105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130
131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156
157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182
183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200
Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri ve Meali Al-i İmran Suresi 188  Ayeti Kerime Tefsiri ve Mealleri - 3/188
3-AL-I İMRAN SURESI - 188. AYET    Medine
لَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ يَفْرَحُونَ بِمَا أَتَوْا وَيُحِبُّونَ أَنْ يُحْمَدُوا بِمَا لَمْ يَفْعَلُوا فَلَا تَحْسَبَنَّهُمْ بِمَفَازَةٍ مِنَ الْعَذَابِ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ -188
La tahsebennellezıne yefrahune bi ma etev ve yühıbbune ey yuhmedu bi ma lem yef´alu fe la tahsebennehüm bi mefazitem minel azab* ve lehüm azabün elım
3-Al-i İmran Suresi 188. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
Ö NASUHİ BİLMEN  MEALİ: O getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları ile de metholunmalarını arzu eden kimseleri sakın sanma, artık onları zannetme ki, onlar azabtan kurtulacakları bir yerde bulunacaklardır. Ve onlar için pek acıklı bir azab vardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİR MEALİ: O getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları ile de övülmek isteyen kimseleri sakın sanma, artık onları zannetme ki, onlar azabtan kurtulacakları bir yerde bulunacaklardır. Ve onlar için pek acıklı bir azab vardır.
Ö NASUHİ BİLMEN  TEFSİRİ:
'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri'
(O getirdikleriyle) insanları saptırmak için yaptıkları vesveselerle kötü telkinler ile, (sevinen) halka bir hizmet ettim diye gayri meşru şeyleri ortaya çıkarmakla kalben rahat olan (ve yapmadıkları ile de) hak adına bir şey söylemedikleri, güzel amel erde bulunmadıkları halde bunları yapmış gibi görünerek halk tarafından (övülmelerini isteyen kimseleri) iyice anla, aldanma (sakın sanma) ki onlar gerçek övgüye lâyık kimselerdir, onlar sevaba ulaşmış, hak'ka hizmet eden şahıslardır, hayır hayır. (Artık onları zannetme ki onlar) öyle münafıkça hareket eden kimseler, yarın kıyamet gününde (azabdan kurtulacakları bir yerde) meselâ: Cennette (bulunacaklardır.) Hayır… Öyle sanma, onlar cennette değil, cehennemde bulunacaklardır. (Ve onlar için) o cehennemde (pek acıklı bir azap vardır.) Ondan kurtuIamıyacaklardır. Aman yarabbü. Ne kötü bir âk İ betj. § Tefsirlerde ve Sahihi B u h ar i ile Sahihi Müslimde anlatıldığı üzere Rasüli Ekrem efendimiz, Yahudilerden kitaplarında olan bir şeyi sormuş, onlar ise hakkı gizleyerek tersini söylemişler, ve kendilerini doğru sözlü göstermek ve bu hallerinden dolayı övülmeğe lâyık olmak istemişlerdi. Bir takım kimseler de kendilerini dıştan müslüman gösterip hakikî müslümanları aldatmak, onların yakınlıklarını kazanmak istemişlerdi. Halbuki kalben inkarcı durumdadırlar. İşte bu mübarek âyetler bu gibi dinsizler hakkında nazil olmuştur. Bu gibi iki yüzlü münafıkların âkibetleri pek korkunçtur. Bunların bu hallerine karşı sabır ve sebatta bulunmaktan daha güzel bir çare müslümanlar için yoktur. § Bu m ilh ârek âyetler gösteriyor ki (evvelâ) bir insan, samimî bir m üs I (im an olmalıdır. Üzerine düşen dinî vazifeyi I ây ikiyle yapmaya çalışmalıdır, gösterişten, iki yüzlülükten tamamen uzak bulunmalıdır. Gücü yettikçe dinî hakikatleri, fıkhî ve ahlâkî mes'eleler! Soranlara olduğu gibi bildirmelidir. Yanlış bir düşünceye düşerek: Bir kimse, kendisine bir ilmî m es'el e sorulur da onu gizler, söylemezse ağzına kıyamet gününde ateşten bir gem vurulur, (ikincisi) bir müslüman, yaptığı iyilikleri, dinî, dünyevî vazifeleri bir samimiyetle yapmalıdır, gösteriş için, onun, bunun övgüsünü kazanmak için yapmamalıdır. Böyle bir hareketin hiçbir ahlâkî kıymeti olamaz, bilâkis manevî sorumluluğu gerektirir. (Üçüncüsü) bir insan Allah Teâlâ'dan korkmalıdır, maddî bir fâideye ve dünyevî bir menfaat a kavuşmak için hak ve haki kat a muhalif, vicdana aykırı sözleri ve cereyanları tasvib eder bulunmamalıdır. Sonra bunun günahı pek büyüktür, böyle bir kimsenin hakikî mü s l umanlar yanında hiçbir kıymeti yoktur, uhrevî sorumluluğu ise pek fazladır. (Dördüncüsü) bir insan, daima Hak'ka hizmet etmelidir. Hak'kın ortaya çıkmasını bir gaye bilmelidir. Hakkın iptaline, yok edilmesine sebebiyet vermemelidir. Hakla ilgili olan bir $oz ve fiilin aksini yapmamalıdır, bu gibi hususlarda başkalarını müşkil bir durumda bırakmamalıdır. Sonra bunun m es'illiyet i pek mühimdir, bunun neticesi ebediyyen saadetten mahrumiyettir, ebedî surette azab içinde kalmaktır.

KUR'AN-I KERİM MEALİ, TEFSİRİ; AÇIKLAMASI, YORUMU VE MANAYI İZHARI;

Copyright © kuranikerim.name.tr, 2014