3-Al-i İmran Suresi 81. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
Yâdet o zamanı ki, Allah Teâlâ peygamberlere hitaben «Size kitap ve hikmet verdim, sonra sizin nezdinizdekini musaddık olarak bir resûl gelecektir. O´na elbette imân ve yardım edeceksiniz» diye peygamberlerden bir müekked ahd aldıkta buyurdu ki, «İkrar ettiniz mi? Ve bunun üzerine benim o ahdimi alıp kabul eylediniz mi?» Onlar da, «İkrar ettik,» dediler. (Cenâb-ı Hak da) Buyurdu ki: «Öyleyse şahit olunuz, ben de sizinle beraber şahitlerdenim.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
Hatırla o zamanı ki. Allah Teâlâ -peygamberlere hitaben "size kitap ve hikmet verdim, sonra sizin yanınızdakini tasdik edici olarak bir Resul gelecektir. Ona elbette imân ve yardım edeceksiniz" diye peygamberlerden sağlam bir söz aldık da buyurdu ki: İkrar etiniz mi? ve bunun üzerine benim sözümü alıp kabul eylediniz mi? Onlar ikrar ettik d ed i I er.-C en âb-ı Hak da- buyurdu ki: Öyleyse şahit olunuz, ben de sizinle beraber şahitlerdenim. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
. Bu mübarek âyetler, Cenâb-ı Hak'kın son peygamber Hazretlerini bütün insanlığa elci göndereceğini vaktiyle bütün peygamberlere ve onların vasıtalariyle bütün ümmetlerine haber vermiş ve onun bu risaletini ikrar ve onun zamanına erecek olanların ona yardım etmeleri hakkında da kendilerinden bir söz ve yemin almış olduğunu haber vermekte, böyle bir ikrar ve söze riayet etmeyenlerin ise fasık kimseler olacağını bildirmektedir. Evet!. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: Habibim!. (Hatırla o zamanı ki. Allah Teâlâ Peygamberlere) ve onların vasıtasıyla ümmetlerine vahiy yoluyla (hitâbederek size) Tevrat, İncil gibi (kitap) ve bir nice ahlâkî, içtimaî meseleleri içeren, vahye müstenit (hikmet verdim). Bunlar ile lâzım olan dinî esasları size bildirdim. (Sonra sizin yanınızdakini) kitabı ve hikmeti (tasdik edici olarak bir elçi geldi) yani bütün vasıfları sizce malûm oldu, geleceği muhakkak bulundu. (Ona) o gelecek Resule (elbette imân ve yardım edeceksiniz). Binaenaleyh bütün peygamberler birbirine inanıp onu tasdik ve kabul ile mükellef olduklarından son peygamber Hazretlerini de tasdik ile mükellef bulunmuşlardır. İşte bunun için bütün peygamberlere hitaben ona imân ve yardım edeceksiniz, (diye peygamberlerden sağlam bir söz aldıkta buyurdu ki: İkrar ettiniz mi?) bu imânı kabul ve itiraf ediyor musunuz? (Ve bunun üzerine benim o ahdimi alıp kabul eylediniz mi?) diye hikmet gereği sordu, (onlar da ikrar ettik dediler) imân ve yardım ile mükellef olduğumuzu itiraf ederiz, bu husustaki verilen sözü de kabul eyledik diye cevap verdiler. Cenab'ı Hak da (buyurdu ki: Öyle ise şahit olunuz) bu ikrar hususunda birbirinize karşı şahitlikle bulununuz, bu ikrarınızı bütün ümmetlerinize bildiriniz. (Ben de) sizin bu ikrarınıza (sizinle beraber şahitlerdenim) artık bu ikrar ve üstlenmenin gerektirdiği şekilde hareket edilmesi bir vecibedir. Bu o peygamberlerin üzerine vecibe olunca onlara tâbi olduklarını iddia eden milletler üzerine de bir vecibe, bir dinî fariza bulunmuş olur. Aksi takdirde o peygamberlere tâbilik iddiası yalan bulunmuş olmaz mı?
İşte Hz. Musa da, Hz. İsa da kendi kitaplarını tasdik edici olan son peygamber Hazretlerinin dünyaya şeref vereceğini vaktiyle vahy yoluyla bilmiş, tasdik ve ikrar eylemişlerdir. Artık onlara uyma iddiasında bulunanlar, nasıl olur da böyle bir tasdik ve ikrarda bulunmazlar.
§ İsr: Pekiştirilmiş söz ve riayeti lâzım gelen adî görülmeyecek olan mukavele ve yemin manasınadır.
|