3-Al-i İmran Suresi 31. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
De ki: «Eğer Allah Teâlâ´yı seviyor iseniz bana ittiba ediniz ki, Allah Teâlâ da sizi sevsin ve sizin için günahlarınızı yarlığasın. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.» |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
De ki: Eğer Allah Teâlâ'yı seviyor iseniz bana uyunuz ki, Allah T e âlâ'd a sizi sevsin ve sizin için günahlarınızı yarlıgasın. ve Allah Teâlâ gafurdur, rahimdir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, Cenab'ı Hakka itaat ve muhabbetin ve onun rahmet ve mağfiretine nailiyetin ancak onun muhterem peygamberine uymak suretiyle tehakkuk ve tecelli edeceğini göstermektedir. Şöyle ki: Habibim! Cemaati müslimine (De ki: Eğer Allah Teâlâ'yı) tam bir ihlas ile (seviyorsanız) yüce birliğine itaat ederek manevî bir yakınlığa nail olmak istiyorsanız (bana uyunuz) çünkü ben onun resulüyüm, onun emirlerini, yasaklarını tebliğe memur benim, ona ciddî, ilâhî rızâsına uygun muhabbetin ne suretle meydana geleceğini sizlere bildirecek olan benim. Artık benim tebligatıma tabi olunuz (ki Allah Teâlâ da sizi sevsin) sizden razı olsun (vesizin için günahlarınızı yarlıgasın) çünkü ilâhî muhabbete nail olmak, günahların af ve örtülmesine vesiledir. Nitekim bir hadisi şerifte: = Allah Teâlâ bir kulunu severse ona günahı zarar vermez" diye buyurulmuştur. (Ve Allah Teâlâ gafurdur) mağfireti çoktur, dilediği kullarının günahlarını af eder ve örter. Ve (rehinidir) rahmeti pek ziyadedir. Sizlere hu yoldaki ilâhî emri de yine onun hir rahmet eseri. Tâ ki bu yolda ilâhi emre uyarak onun mağfiretine, rahmetine mazhar olabileniniz.
§ Bu âyeti kerimenin nüzul sebebi olarak rivayet olunuyor ki: Yahudiler ve Hıristiyanlar taifesi, kendilerini Allah Teâlâ'nın evlât ve dostları olarak telâkki ediyor, böyle bir iddiada bulunuyorlardı. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuş ilâhi muhabbete nail olmanın ne suretle olacağı bütün insanlığa bildirilmiştir. Diğer bir rivayete göre Rasûli Ekrem hazretleri vaktiyle Mescidi Haram'a girmiş, orada Kureyş müşriklerinin bir takım putları süsleyerek onlara taptıklarını görmüş, onlara hitaben buyurmuş ki: Siz babanız Hz. İbrahim'in ve İsmail'in dinine muhalefette bulunmaktasınız, nedir bu putlara tapmanız? O müşriklerde demişler ki: Biz bu putlara Allah muhabbeti için ibâdet ediyoruz ki bizi Allah'a yaklaştırsınlar. Bunun üzerine bu âyeti kerime nazil olmuştur. Evet Cansın, kıymetsiz, kendilerini bilip müdafaadan mahrum putlara, heykellere tapmakta ne fâide olabilir? Aklı başında olan bir insan biraz düşünmeli değil midir? Asıl birer kâmİ! İnsan olan, Allah tarafından dini tebliğe memur olduklarını göstermeye muvaffak oldukları mucizelerle isbat etmiş bulunan peygamberlere ve bu cümleden olarak peygamber ve resullerin sonuncusu olan Hz. Muhammed aleyhisselâm'a tabi olmalı, onun tebligatını da seve seve kabul etmelidir ki, Allah Teâlâ'ya muhabbet iddiası sahih, samimî olmuş bulunsun. Bir hükümdara muhabbet ve icaatta bulunan bir zat, onun elçisine, memuruna da itaat ve hörmette bulunur. Bunun aksine hareket, o hükümdara karşı da bir isyan değil midir? Artık bir insan nasıl olur da Allah'a muhabbet iddiasında bulunduğu halde ona isyan eder, onun peygamberine karşı cephe alır.
Diyor ki: Sen Allah Teâlâya âsi oluyorsun, halbuki onun muhabbetini de gösteriyor ve iddia eyliyorsun. Rabbime yemin ederim ki; bu, fiiller arasında pek acaiptir. Eğer senin muhabbetin sadıkane olsaydı elbette Cenab'ı Hakka itaat ederdin, çükü seven kimse sevdiği zata şüphe yok ki, itaatkâr olur. Velhasıl muhabbetin en parlak eseri, itaattir.
|