3-Al-i İmran Suresi 14. Ayeti Kerime Mealleri ve Tefsiri
Ö. NASUHİ BİLMEN MEALLERİ VE TEFSİRİ : 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Ö NASUHİ BİLMEN MEALİ: |
İnsanlara, kadınlardan, oğullardan, kantarlarca altın ve gümüşten, alâmetli atlardan, hayvanlardan, ekinlerden (ileri gelen) şehvetler sevgisi tezyin edilmiştir. Bu, dünya hayatının menfaatidir. Halbuki güzel, dönüp gidilecek yer, Allah Teâlâ´nın nezdindedir. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİR MEALİ: |
İnsanlara, kadınlardan, oğullardan, kantarlarca altın ve gümüşten, alâmetli atlardan, hayvanlardan, ekinlerden -ileri gelen- şehvetler sevgisi tezyin edilmiştir. Bu, dünya hayatının menfaatidir. Halbuki güzel dönüp gidilecek yer. Allah Teâlâ'nın katındadır. |
Ö NASUHİ BİLMEN TEFSİRİ: 'Kur'anı Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri' |
Bu âyeti kerime, insanların fâni varlıklara bağlanarak âhiret saadetini temin edecek şeylere karşı kayıtsız kalmamalarına işaret buyurmaktadır. Şöyle ki: (İnsanlara) bir imtihan olmak üzere dünyevî şeylerden bir çoklan pek cazip bir halde bulunmuştur. Bu cümleden olarak onlara (kadınlardan, oğullardan, kantarlarca altın ve gümüşten alâmetli) güzel, nişanlı (atlardan) ve deve, sığır koyun gibi (hayvanlardan) tarlalarda, bahçelerde yetişen buğday, arpa, sebze, meyve gibi çeşitli (ekinlerden -İleri gelen- şehvetler sevgisi) bu gibi iştah kabartıcısı olan şeylerin muhabbeti, Allah tarafından bir hikmet gereği (tezyin edilmiştir.) insanlar bunlara karşı pek meyilli bulunurlar. Maamafih (bu) zikredilen şeyler (dünya hayatının menfaatidir) bunlar birer dünya metaldir, bunların fa-ideleri geçicidir bunlara fazla düşkünlük göstermek uygun değildir. Asıl aranacak gaye bunlar değildir. Birçok insanlar ise bütün bunlara düşkündürler. (Halbuki,) asıl (dönüp gidilecek) fazlaca muhabbet edilecek (yer Allah Teâlâ'nın katındadır) ki, o da cennettir. Orada ilâhî tecellilere mazhar olmaktır. İşte ebedî saadet buradadır. Evet! Dünyevî olan çoluk çocuk, servet ve varlık da meşru şekilde elde edildiği takdirde verilmiş değildir. Bunlar da birer ilâhi I üt uf t ur. İnsanlar için dünyada yaşadıkça lâzım, fâideli şeylerdir. Bunların haklarına riâyet edilirse, bunlar ile dinî, vatanî vazifeler ifa olunursa, bunlar da şayani şükran birer nîmettir. Maamafih bunlar ne de olsa fânidir, fâideleri sınırlıdır, geçicidir, İnsan bunlar ile yetinmemelidir, ebedî hayatını temin edecek şeyleri elde etmeye daha ziyade çalışmalıdır. Yoksa dünyevî nimetler çok kere insanı gaflete, isyana sevkeder. Hele bunlar gayrı meşru surette elde edilirse veya şerre sarf olunursa sahibi için birer felâket sebebi olur. Binaenaleyh insan uyanık olmalıdır. Fanî bir varlık uğrunda ebedî hayatını feda etmemelidir. Sonra pişmanlık fayda vermez.
Butun elvahi rengârengi dünya çeşmi ibrette. Dünyanın bütün rengarenk levhaları, ibret alan göz için
Hayâlı mahzdır, bir tayfi zailden ibarettir. Sırf hayal ve yok olan bir hayaletten ibarettir.
§ Kanatir, kıntarın çoğuludur. Kıntâr ise yüz yirmi rıtldır. Her rıtl ise yüz otuz dirhemdir. Bir görüşe göre de bir kıntâr bin iki yüz okkadır. Diğer bir görüşe göre de yüz bin dinardır veya seksen bin miskaldır. Mukantara da, muhkem, birbiri üzerine yığılmış, toplanarak define haline getirilmiş mal demektir. Ayeti kerimedeki (elkanatirul' mukantara) dan maksat, biriktirilmiş olan çokça mallardır, insanlarda böyle mal biriktirmek için yaratılıştan aşın bir istek vardır. Nitekim: Bir hadisi şerifte: Adem oğlu için iki dere dolusu altın olsa bunlar için bir üçüncüsünü de temenni eder. Adem oğlunun içerisini topraktan başkası dolduramaz.
Artık insan güzel bir dini terbiye bir ruhi temizliğe sahip olmalıdır ki, böyle bir ihtirastan kurtulabilsin, elindeki meşru serveti de takdir ederek suistimâlden kaçınsın. Bunun şükrünü ifâ için muhtaç olanlara yardımdan da geri kalmasın, ve bu servetini ebedî selâmet ve saadeti temine bir vesîle kılsın. Başarı Cenab'ıHaktan d ır = Malın en hayırlısı Allah yolunda harcanandır.)
|